Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1685 E. 2022/1780 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1685
KARAR NO : 2022/1780

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN :
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 20/05/2022 (Tedbire yönelik)
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
NUMARASI : 2022/351 Esas, 2022/655 Karar
DAVACILAR : 1-… – …
VEKİLİ : Av. … – [……] UETS
2-……
VEKİLİ : Av. … – […..] UETS
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [….] UETS
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Limited Şirket Müdürünün Azline İlişkin)
İSTİNAF KARARININ :
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
YAZIM TARİHİ : 23/11/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30/06/2022 tarih ve 2022/351 esas, 2022/655 karar sayılı kararın ve aynı dosyada verilen 20/05/2022 tarihli tedbire yönelik ara kararın istinaf incelemesi davacı şirket vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacılar vekili, müvekkilinin, dava dışı …’nin kurucusu olduğunu, aynı zamanda %… payla şirket ortağı olup kalan hisselerden %….pay müvekkilinin eşine ait olduğunu, davalının ise sadece %… payı mevcut olup, şirket müdürü olarak seçildiğini, şirketi münferiden temsile yetkili kılındığını, müvekkilinin şirket taşınmazların tapuda satışı için davalıya vekalet verdiğini, ancak şirketin aktif olarak iş ve işlemlerde bulunmamasına ve hiçbir borcu olmamasına rağmen, şirket adına kayıtlı taşınmaz üzerine yüksek miktarlarla üç ayrı haciz şerhi konulduğunu öğrendiğini, müvekkilinin, davalı tarafından kendisine verilen vekaletname kullanılmak suretiyle tapuda müvekkili adına kayıtlı …. ilinde bulunan ….ayrı taşınmazın … günlük kısa süre içerisinde piyasa değerlerinin çok altında bedellerle tapuda devrinin gerçekleştirildiğini öğrendiğini, bu satışlardan müvekkilinin haberdar olmadığını, işlemlerin danışıklı yapıldığını, taşınmazların …. günlük kısa süre içerisinde gerçek değerlerinin altı katından daha az bir bedelle tapuda devrinin gerçekleştirildiğini, davalıyı …. Noterliğinin …. tarih, …. yevmiye numaralı azilnamesi ile azlettiklerini belirterek genel kurul yapılana kadar TTK’nın 630. maddesi gereğince davalının yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına, genel kurul yapılana ve dava sonuçlanıncaya kadar davalının şirkete ait taşınmazın satışının gerçekleştirilmesine ve şirket adına borçlandırıcı işlem tesis etmesine dair yetkisinin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yapılan işlemlerin ilgili şirketin diğer otağı olan davacının onayı ve bilgisi doğrultusunda gerçekleştiğini, davacı tarafından verilen vekaletnameye binaen işlemlerin yapıldığını, ayrıca burada şirket adına hareket etmediğini, söz konusu taşınmazların bedellerinin davacıya ödendiğini, bu şekilde bir çok taşınmaz satış işlemi yaptığını, ayrıca resmiyette müvekkili %…. hissedar gözükse de aralarındaki harici anlaşmaya göre, pay oranının %… olduğunu, bu kapsamda …. senesinden beri alacak talebinde bulunmuşsa da davacının müvekkilini oyaladığını, şirketin borçlarından dolayı taşınmazlara haciz konmasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, zira her şeyin davacının talimatı ve onayı doğrultusunda yapıldığını beyanla davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, tedbir yönünden 20/05/2022 tarihli ara karar ile, davada verilecek karar ile ulaşılacak sonuca ihtiyati tedbir kararı ile ulaşılamayacağı, aynı zamanda ibraz edilen delillere göre bu aşamada yaklaşık ispat şartının da gerçekleşmediği göz önünde bulundurularak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Esas yönünden ise 2022/351 esas, 2022/655 karar sayılı, 30/06/2022 tarihli nihai kararı ile; %…. pay sahibi olan davacının pay çoğunluğunu elinde bulunduruyor olması nazara alınarak genel kurul yoluyla davalıyı müdürlükten azil imkanı varken eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, davalının şirkete ait taşınmazın satışını gerçekleştirmesinin, şirketi gerçek dışı borçlandırması durumu mevcut olup, bu halde şirketin ciddi ve telafisi imkansız zarara uğratacağını, davalının, müvekkiline ait … ilinde bulunan…. taşınmazı, …. ilinde bulunan …taşınmazı aynı şekilde sattığını, müvekkilinin Türkiye’ye yapmış olduğu ziyaretinde bahse konu şirketin aktif olarak iş ve işlemlerde bulunmamasına ve hiçbir borcu olmamasına rağmen şirket adına kayıtlı taşınmaz üzerine yüksek miktarlarla üç ayrı haciz konulduğunu öğrendiğini, davalının şirkete ait taşınmazın da satışını gerçekleştirmesinin, şirketin gerçek dışı borçlandırılması durumunun mevcut olduğunu, davalının, Erdemli 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/82 esas sayılı dava dosyası ile fazlaya dair hakları saklı tutularak açılan tazminat davasından sonra mal kaçırmak gayesi ile ve muvazaalı olarak kendisi adına kayıtlı taşınmazların tapuda devrini gerçekleştirdiğini, bu nedenle ihtiyati tedbir verilmesi gerektiğini belirterek tedbirin reddine ilişkin ara kararı istinaf etmiş olup, nihai karara ilişkin sunduğu istinaf dilekçesinde ise, aynı doğrultudaki gerekçelerle kararın kaldırılmasını belirterek istinaf isteğinde bulunmuştur.
Dava hukuksal niteliği itibariyle TTK’nın 630/II. maddesi uyarınca limited şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.

İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
TTK’nın 630/II. maddesi uyarınca kanun koyucu ortaklara bireysel pay sahipliği hakkı tanıyarak, her ortağın haklı sebeplerin varlığı durumunda yöneticilerin, yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını ya da sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceklerini düzenlenmiştir. Ortaklar açısından haklı sebeplerin varlığı durumunda müdürün azli davası açmak pay sahipliğinden doğan vazgeçilemez mutlak nitelikteki ortaksal haklardandır. Bu hak özellikle ortaklar, müdürü azletmek ya da onun yetkilerini sınırlandırmak için, genel kurulda yeterli çoğunluğa sahip değillerse fonksiyon gösterecektir. Çünkü ortaklar gerekli çoğunluğa ve pay gücüne sahiplerse, TTK’nın 630/I. maddesi uyarınca, genel kurulda müdürü azledebilecekleri gibi onun yetkilerini de kısıtlayabilirler. Nitekim yüksek Yargıtay’da son dönemde verdiği kararlarında müdürün azli bakımından gerekli çoğunluğa sahip ortağın anılan kanun maddesinin I. Fıkrası bağlamında genel kurul yoluyla azle gitmeksizin II. Fıkraya göre azil davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı yönünde kararları mevcuttur. (Prof. Dr. Oruç Hami Şener, Yeni TTK döneminde anonim ve limited ortaklıklara ilişkin verilen Yargıtay Emsal Kararlarının Değerlendirilmesi, 2. Baskı Seçkin Yayıncılık, s. 857 vd.; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 15/05/2019 tarihli, 2018/1514 E., 2019/3755 K. Sayılı; 14/01/2016 tarihli, 2015/2097 E., 2016/274 K. Sayılı Emsal Nitelikteki Kararları)
O halde, limited şirket genel kurulunda müdürün azli ve yetkilerinin kısıtlanması yönünde gerekli çoğunluğa ve gücü sahip ortağın, TTK’nın 630/II maddesi anlamında azil davası açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü gerekir. Somut olayda da, davacı pay sahibinin %….oranında hissesinin bulunduğu ihtilafsız olup, genel kurula çağrı ve azil konusunda yeterli güce sahip olduğunda duraksama bulunmamaktadır. Dolayısıyla ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığından davacı şirket vekilinin gerek esas gerekse de tedbir yönünden yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı şirket vekilinin gerek esas gerekse tedbir yönünden yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Kafi miktarda harç alınmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesine göre kararın taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/11/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”