Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1308 E. 2022/1748 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1308 DİRENME KARARI
KARAR NO : 2022/1748

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN :
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2017
NUMARASI : 2015/153 Esas, 2017/109 Karar
DAVACI : ..
VEKİLİ : Av. …
DAVALI (Temlik eden) : 1..
DAVALI (Temlik alan) : 2-..
VEKİLLERİ : Av. … Av. …
DAVALI : 3-….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit ( Kıymetli Evraktan Kaynaklanan )
İSTİNAF KARARININ :
KARAR TARİHİ : 18/11/2022
YAZIM TARİHİ : 01/12/2022

Taraflar arasında görülen davada, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09.03.2017 tarih 2015/153 E, 2017/109 K. sayılı kararın istinaf incelemesi davalı (temlik eden) …………. (temlik alan ….. A.Ş.) vekili tarafından istenmiş, HMK’nin 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, istinaf sebepleri dinlendikten ve dosya içindeki layihalar, duruşma zabıtları ve belgeler okunup, incelendikten, duruşmada tarafların bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
-K A R A R-

İDDİA: Davacı vekili, yanlar arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin davalıya ……. tarihinde ……TL havale yaptığını ve keşide yeri … olan çekleri teslim ettiğini, malların teslim tarihi olan ….. tarihinde teslim edilmediğini, teslim edilen çeklerden … keşide tarihli ….. TL bedelli ve ….keşide tarihli … TL bedelli çeklerin davalı … firması tarafından tahsil edildiğini, vadesi gelmemiş ……. keşide tarihli …..TL bedelli ve … keşide tarihli …..TL bedelli çeklerin ….. firması tarafından davalı ……. şubesine kredi borçlarına teminat verildiğini, çeklerin alınıp iade edileceğinin bildirilmesine rağmen, vadesi gelmemiş çeklerin iade edilmediğini ileri sürerek davalı …’in almış olduğu ……TL’den nedensiz olarak elinde kalan (mal alımında kullanılmayan) …. TL’nin istirdadı ile müvekkiline iadesine, davalı bankaya teminat amaçlı verilen çeklerin bedelsiz kaldığının tespiti ile çeklerin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı …….vekili, çek teslim bordrosunun müvekkili bankanın yetkili olmayan çalışanı tarafından imzalandığını, imzanın müvekkili banka çalışanına ait olup, yetkisiz olması nedeniyle bu belgenin bankayı bağlayıcı bir belge olmadığını, bu nedenle çekin teminat olarak alındığı iddiası ile sunulan belgenin müvekkil bankayı da bağlamadığını, TTK 689. maddesinde rehin cirosunun nasıl yapılacağının hüküm altına alındığını, davaya konu çeklerde yasada öngörülen “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” ibaresini veya rehnetmeyi belirten diğer herhangi kaydı içermediğini, çeklerin temlik cirosu ile alındığını, davacının esasında rehin cirosu ile verildiğini yazılı kanıtlarla ispat edemediğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Diğer davalı cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Davacıdan mal alımına ilişkin davalı şirkete nakit ve çek bedeli olarak … TL ödeme yapıldığı, davalı şirket tarafından mal teslimi yapılmadığı, davalı şirketin çektiği ihtarname ile bu hususu kabul ettiği, avans olarak verilen çeklerin bedelsiz kaldığı, davalı bankanın bedelsiz kalan çekleri çek istihbarat formuna göre teminat cirosu ile devraldığı, çeklerde rehin cirosunun mümkün olmadığı, cironun geçersiz olduğu, davalı bankanın yetkili hamil olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin …… TL’yi dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davacıya ödemesine, çeklerden dolayı davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF GEREKÇELERİ: Davalı …… vekili, çek tevdi bordrosunda bulunan imzanın yetkili olmayan banka çalışanı tarafından imzalanmış adi belge olduğunu, tevdi bordrosunda bulunan imzanın müvekkili şirketi bağlamayacağını, çek istihbarat formundaki teminat ibaresinin başlı başına çekin teminat cirosu ile alındığını kanıtlamayacağını, müvekkilinin çekleri temlik cirosu ile aldığını, karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığının, çeklerin defterde kayıtlı olmadığının, kayıtların birbirlerini doğrulamadığının, eksiklikler olduğunun tespit edildiğini, bilirkişinin yorumla bu eksiklikleri tamamlayarak rapor düzenlediğini, tam ve usulüne uygun tutulmayan davacı defterlerinin lehine delil teşkil etmeyeceğini, müvekkili bankanın iyiniyetli yetkili hamil olduğunu, çekin rehin cirosu ile teslim edilmediğinin sabit olduğunu bu nedenle mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin ….. tarih, 2018/131 Esas-2018/983 Karar sayılı ilamıyla, davaya konu çeklerde keşidecisinin davacı, lehdarının davalı şirket olduğu, çeklerin lehdarın cirosu ile davalı bankaya devredildiği, çekler üzerinde rehin-teminat cirosu ile devredildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı, bedelsizlik definin şahsi def’i olduğu, iyiniyetli yetkili hamile karşı ileri sürülemeyeceği, davacının davalı bankanın kötüniyetli olduğuna ilişkin bir iddiasının ve ispatının bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kararının hatalı olduğu gerekçesiyle davalı bankanın istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurularak davanın davalı şirket yönünden kabulüne, davalı banka yönünden reddine karar verilmiştir. Dairemizin işbu kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. HD 24/05/2022 tarih, 2020/2514 E. 2022/3982 K. sayılı kararıyla; davacı ile davalı şirket arasında 24.06.2014 tarihli protokolün davaya konu çeklerin mal teslimi karşılığı düzenlendiği, ancak teslim yapılamadığı hususunda davalı şirket tarafından, davacı şirkete gönderilen …. tarihli ihtarname ile teslim alınan çeklerin davalı bankaya borçlarına teminat olarak verildiği, sözleşmenin gereği yerine getirilemediğinden bedelsiz kalan iki adet çekin iade edileceğinin beyan edildiği, her ne kadar davalı banka çekleri temlik cirosu ile aldığından şahsi def’i mahiyetindeki bu hususun kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini savunmuşsa da davacının delil olarak dayandığı ve davalı bankaca düzenlenen …. tarihli çek tevdii bordrosunda davalı şirketin “iki adet çekin …… borçlarına karşılık teminat olarak verilmesi isteminde bulunduğu” yazılı olup, banka tarafından çeklerin alındığı imza altına alındığı, ayrıca …. tarihli çek istihbarat raporu başlıklı belgede de şubemize teminat olarak verilen çeklere ait şeklinde bankanın imzalı beyanı bulunduğu, bu belgelere göre, çeklerin teminat olarak bankaya verildiği ve bankanın da bu suretle çekleri aldığını kabul etmek gerektiği, TTK’nın 818. maddesinde poliçeye ilişkin hükümlerin çek hakkında da uygulanacağı belirtilmiş olup, anılan maddede rehin cirosunun düzenlendiği 689. madde düzenlemesine atıf bulunmadığından çeklerde rehin caiz olmadığı belirtilerek her biri …… TL bedelli olan……. ve ……. keşide tarihli iki adet çek yönünden 08/10/2014 tarihli belgelere itibar edilmeyerek Bölge Adliye Mahkemesince davalı bankanın istinaf başvurusunun kabulü davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmekle kararımızın bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
DİRENME GEREKÇELERİ: Dava hukuksal niteliği itibariyle; davacı tarafından keşide edilerek davalı şirkete verilen ve bu davalı tarafından da diğer davalı bankaya ciro edilen çeklere dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Dairemiz ile Yargıtay Özel Dairesi arasındaki uyuşmazlık; çekin arka yüzünde görünüşte beyaz ciro olduğu halde davalılar lehtar ve hamil arasındaki teminat / rehin ilişkisinin bu ilişkiye yabancı davacı keşideci tarafından ileri sürülüp sürülemeyeceği, rehin cirosu kabul edilse dahi 5941 Sayılı Çek Kanunu Geçici 3/5. maddesindeki özel düzenleme ve süregelen uygulama karşısında çekteki rehin cirosunun artık geçersiz sayılmasının gerekip gerekmeyeceği konularında toplanmaktadır.
Kanun koyucu çekte temlik ve tahsil cirolarını açıkça kabul etmekle birlikte, rehin cirosuna izin vermemiştir. Gerçekten poliçe ile ilgili hangi hükümlerin çek hakkında da uygulanacağını gösteren TTK’nın 818. maddesindeki yollama listesinde, rehin cirosuna ilişkin TTK’nın 689. maddesi sayılmamıştır. Bu nedenle bir çekin rehin cirosu ile devri mümkün değildir. Çekte rehin cirosuna cevaz verilmemesinin nedeni, çekin bir ödeme aracı olmasıdır. Böylece görüldüğünde ödenmesi gereken ve kısa ibraz sürelerine tabi tutulan çekin, bir rehin cirosu devri uygun görülmemiştir. Ne var ki, 5941 Sayılı Çek Kanunu 38, 5/1 ve geçici 3/5 madde hükümleri ile benimsenen yeni sistem karşısında, artık bu yasağın sorgulanması gerektiğine dair doktrinde haklı eleştiriler ileri sürülmüştür. (. Öte yandan, her ne kadar çekin açık bir rehin cirosu ile devri imkanının önü kapatılmışsa da, bir inançlı işlem gereği temlik cirosuyla teminat amaçlı verilmesine herhangi bir engel yoktur ve bu tür bir işlem geçerlidir. Ayrıca, rehin için yapıldığına dair açık bir kaydı ihtiva etmeyen ciro, artık temlik cirosu olarak kabul edilmelidir. .
Kambiyo senetleri temel ilişkiden bağımsız ve soyut kıymetli evraklardan olup, lehtar ile hamil arasındaki iç temel ilişkiye davacı keşideci tamamen yabancıdır. Keşidecinin davalılar arasındaki iç ilişkiye dayanarak rehin cirosu iddiasında bulunabilmesi, kambiyo senetlerinin niteliğine ters düşecektir. Zira, TTK’nın 818/1-c maddesi delaletiyle 677. madde gereğince imzaların bağımsızlığı ilkesi mevcuttur. Lehtar cirantanın ciro imzası sahte dahi olsa anılan 677. maddeye göre keşidecinin imzasının ve taahhüdünün geçerliliğini koruduğu yönündeki yerleşmiş Yargıtay uygulaması ve doktrin görüşleri mevcut iken lehtar ile hamil arasındaki temel ilişkinin içine girilerek keşideciye rehin teminat cirosu iddiasında bulunma hakkı tanımak kanun koyucunun amacına, dahası kambiyo hukukunun temel kaidelerine aykırıdır. (Bkz. İmzaların istiklali ilkesi gereğince, keşideci olan davacının ilk ciranta imzasının sahte olduğunun tespiti sebebiyle sorumluluktan kurtulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın onanmasına ilişkin Yargıtay 11. HD 18/10/2022 tarihli, 2021/3461 E. 2022/7106 K. sayılı yerleşmiş ve güncel içtihadı)
Bir başka söyleyişle, davalı şirket tarafından yapılan beyaz ciroda çeklerin rehin cirosu olarak devredildiğine dair açık bir ibare geçmediğine göre, bu çeklerin rehin cirosuyla geçtiği söylenemez. Kaldı ki, çek tevdi bordrolarında “teminat” ibaresine yer verilmiş olması dava konusu çeklerin rehin cirosu ile devredildiğini ispata yeterli olmadığı gibi, bu bordrolarda çeklerin tahsil yetkisinin de davalı bankaya verilmiş olması karşısında, ayrıca TTK’nın 689/2. maddesi uyarınca çekte rehin cirosunun bulunduğu def’î şahsî def’î niteliğindedir. Buna göre davacı keşideci, sadece davalı lehtar ile aralarındaki temel borç ilişkisine dayanabileceğinden, davalı lehtar ciranta şirket ile diğer davalı hamil banka arasında düzenlenen çek tevdi bordrolarının davacı keşideci tarafından iyiniyetli davalı konumunda olan hamil bankaya karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu nedenle davaya konu çeklerin temlik cirosuyla davalı temlik eden bankaya devredildiğinin kabulü ile adı geçen davalı banka hakkında açılan borçlu olmadığının tespiti talebini içeren davanın reddi gerekir. Eş söyleyişle; çeklerin tevdi bordroları var ise de, rehin amacıyla davalı (temlik eden) bankaya devredildiği konusunda çeklerin üzerinde bir açıklık bulunmamaktadır. Kambiyo senetlerinde temlik cirosuyla senede hamil olan davalı (temlik eden) bankanın kötüniyeti kanıtlanmadığı sürece bedelsizlik iddiası hamil bankaya karşı dermeyan edilemez. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da son dönemdeki uygulaması görüşümüzü doğrular niteliktedir. (Yargıtay HGK 2019/(19)11-59 E. 2022/46 K. sayılı 25/01/2022 tarihli güncel kararı)
TTK’nın 818. maddesinde çekler yönünden rehin cirosuna atıf yapılmaması durumunun gerçek anlamda kanunda bir boşluk yaratıp yaratmadığı üzerinde de durulmalıdır. Çek hakkında poliçe hükümlerine atıf yapan TTK’nın 818. madde hükmü, kambiyo senetleri ile çeki ayrı kısımlarda ele alan İsviçre Borçlar Kanunu Art. 1143 OR hükmünden alınmıştır. TTK’da her ne kadar çek hakkında poliçedeki rehin cirosunun uygulanabileceği açıkça düzenlenmemiş olsa da ekonomik gereklilikler ile sonraki tarihli özel kanun mahiyetindeki 5941 Sayılı Çek Kanunu’nda kabul edilen ileri tarihli çek uygulamasıyla rehin cirosunun yapılmasına zemin hazırlandığı; bir başka söyleyişle rehin olarak verilecek çekin 31/12/2023 tarihine kadar üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ibraz edilmeyerek asıl borcun vadesine kadar hamilin zilyetliğinde bırakılmasına imkan tanındığı söylenebilir. (Çek Kanunu geçici 3/5. maddesi) Bu açıklamalar çerçevesinde, çeki bir kambiyo senedi olarak düzenlemeyen mehaz hukuktan iktisap edilen bu atıf düzenlemesine ve rehin cirosuna açık bir atıf bulunmamasına istinaden kanun koyucunun çekte rehin cirosunu yasakladığı yönünde kesin bir kanaate ulaşmadan önce kanun koyucunun sonraki tarihli özel bir kanunla ortaya çıkan ve çok da yeni olmayan eğilimini göz ardı etmemek gereklidir. Çek Kanununda ticari hayatta zamanla ortaya çıkan eğilim nazara alınarak ileri tarihli çeke yasal zemin hazırlanmış, buna karşılık 6102 Sayılı TTK’da yine 818. maddesinde rehin cirosuna atıf yapılmamıştır. Hal böyleyken, TTK’ya nazaran daha özel kanun niteliği haiz olan 5941 Sayılı Çek Kanunu hükümleri karşısında TTK’da açıkça rehin cirosuna atıf yapılmamış olmasının, rehin cirosunun tanınmasına açık bir engel teşkil etmeyeceğinin kabulü gerekir. . Diğer yandan çekte mündemiç alacak hakkının, taşınır rehni hükümleri gereğince rehin edilebilmesi karşısında çekin rehin işlemlerine kat’i surette konu olamayacağının ifade edilmesi de amaca uygun bir yorum değildir. Bu kanıya varmamızda, TMK ile TTK’nın uyumunu tesis etmek gayesinin de rol oynadığı ifade edilmelidir. Nitekim TTK’nın çekin rehnini reddeden yaklaşımının, Usul Kanunu ve TMK ile olan uyumu bozduğu; kaldı ki çekin gizli rehin cirosu ile rehnedilmesinin engellenemeyeceği yönünde doktrinde bir kısım yazarların görüşleri de mevcuttur. .
Tüm bu açıklamalar ışığında; davacı keşidecinin davalı hamil temlik eden bankaya karşı rehin cirosu iddiasının dinlenemeyeceği nazara alınarak davalı banka açısından davanın reddi gerektiği kanısıyla Dairemizin 17/07/2018 tarih, 2018/131 E. 2018/983 K. sayılı kararında direnilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2022 tarih, 2020/2514 Esas-2022/3982 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilen Dairemizin 17/07/2018 tarih, 2018/131 Esas-2018/983 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
A) Davalı (temlik eden) …… (temlik alan ……. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1)İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2017 tarih, 2015/153 E., 2017/109 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2)İsteği halinde yatırılan peşin harcın davalı (temlik eden) ……’ye (temlik alan …..) iadesine,
B) HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
1-a) Davacının davalı …………. aleyhine açtığı davanın KABULÜ İLE;
15.000 TL’nin davalıdan istirdatı ile dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.110,04 TL’den mahsubu ile kalan 85,39 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
c) Davacı tarafça peşin yatırılan 1.024,65 TL karar harcı ile 27,70 TL başvurma harcı toplamı 1.052,35 TL harcın davalı … Turizm İnşaat İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
d) Davacı tarafça yapılan tebligat, müzekkere, talimat ve bilirkişi ücretlerinden ibaret 438,00 TL yargılama giderinin davalı … Turizm İnşaat İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
e) Kabul edilen istirdat davası yönünden davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalı … Turizm İnşaat İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-a) Davalı (temlik eden) ……. (temlik alan …….) aleyhine açılan davanın REDDİNE,
b) Reddedilen menfi tespit davası yönünden davalı (temlik eden) …… (temlik alan …..) kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 5850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı (temlik eden) …….’ne (temlik alan…..) ödenmesine,
3-HMK’nun 333/1 maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekili Av. …….. ile davalı (temlik alan) ……… vekili Av. …….’ın yüzlerine karşı HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/11/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*