Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1218 E. 2023/1362 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1218
KARAR NO : 2023/1362

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2022
NUMARASI : 2021/443 Esas, 2022/206 Karar
DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/12/2023
YAZIM TARİHİ : 15/12/2023

Taraflar arasında görülen davada …… Asliye Ticaret Mahkemesince verilen …… Karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirkete danışmanlık faaliyeti yürüttüğünü, bu faaliyetleri iera ederken edimlerini yerine getirmesi maksadıyla müvekkili şirketten takip konusu miktar kadar borç aldığını, buna karşın danışmanlık faaliyetlerinden kaynaklanan yükümlülüklerini ifa etmediğini, aldığı paraları ise danışmanlık hizmeti çerçevesinde kullanmadığını, alınan paraların geri iadesi talep edildiğinde ise hiçbir belge sunamayarak parayı geri iade etmediğini, borca itirazında ise müvekkile borcu bulunmadığını iddia ettiğini, davanın kabulüne, takibin devamına, itirazın iptaline davalı aleyhine alacağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkile gönderilen ödemelerin hepsinin bor adı altında gönderildiğini, davacının sunmuş olduğu ekstrelerin tamamının müvekkilinin borçlu olduğu günlere ait ekstreler olduğunu, oysa ki müvekkilinin esasen davacıdan alacaklı olduğunu, …….. tarih aralığını yansıtan ekstrelere göre müvekkilinin davacıdan …..TL tutarında alacaklı olduğunu, davacıya borçlu olmadığı aksine alacaklı olduğu hususunun yapılacak olan bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını, davacının açmış olduğu davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “….Dava, itirazın iptali istemine ilişkidir. Mahkememizce davacı tarafın ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve Mali Müşavir Bilirkişi tarafından düzenlenen …… tarihli raporda; davacı yana ait …….. Yılı Ticari Defterlerinin (Yevmiye Defteri) Açılış/Kapanış Onay – işlemlerinin TTK’nu ve ilgili diğer yasal mevzuatlar Uyarınca zamanında ve usulüne Uygun şekilde yapıldığı, Bu Yönü ile Ticari Davalarda Sahibi Lehine Delil olarak kullanılmaya elverişli oldukları, davacı yana ait ……. Yılı Yevmiye Defterlerine işleneri Günlük Muhasebe kayıtlarının tamamının Muhasebe Ana hesapları bazında yevmiye defterlerine kayıtlandığı, anılan yevmiye kayıtlarında davacı tarafından günlük olarak gerçekleştirilen muhasebe iş ve eylemlerinin detay ayrıntısına yer verilmediğini, davacı tarafından sunulan Borç/Alacak Mutabakat ekstre muhtevasında yer alan nakdi tutarlar ile Banka Hesapları üzerinden davalıya ödediğiri belirttiği parasal tutarların davacının ticari defterleri izerinden teşpit edilemediği, davacı yana ait …….. Yılı yevmiye defter kayıtlarında; diğer ticari alacaklar, diğer çeşitli alacaklar, iş avansları, verilen avanslar vb. Muhasebe Hesaplarına kayıtlanarak davalı aleyhine veya lehine takip edilen herhangi bir borç/alacak bakiyesi hesap kalanına rastlanılmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili delil dilekçesinde borç/alacak mutabakat ekstrelerine dayanmış ise de, davalı tarafça davacının sunmuş olduğu ekstrelerin müvekkilinin borçlu olduğu günlerle ilgili ekstreler olduğu ve ekstrelerin tamamı incelendiğinde kendilerinin davacıdan alacaklı çıkacaklarının beyan edilerek sunulan ekstrelerin kabul edilmediği, ayrıca davalı tarafın cevap dilekçesinde davacının ticari defterlerine delil olarak dayandığı, davacının ticari defterlerinde de bilirkişi raporu ile tespit olunduğu üzere davalı aleyhine bir borç kaydına rastlanmadığı, bu bakımdan davacının ticari defterlerine işlemediği borç/alacak ekstrelerine dayanamayacağı, böylelikle davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine, her ne kadar davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de davacının takipte kötü niyetli olduğuna dair delil bulunmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar dava dilekçesinde dava değeri …. TL olarak gösterilmiş ise de, dilekçenin sonuç kısmında takibin tamamına yapılan itirazın iptalinin talep edildiği, dava değerinin takip tutarı olan …… TL olduğu anlaşılmakla, bu miktar üzerinden davacı tarafa harç tamamlattırılmış ve yine bu miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki hüküm fıkrasının tesisi uygun görülmüştür.
HÜKÜM;Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
DAVANIN REDDİNE,
Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE….” karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece görülen işbu davanın taraflarınca kısmi dava olarak açılmasına rağmen “harç tamamlattırmak suretiyle” kısmi dava olarak kabul edilmediğini ve ……. tarihli karar düzeltme dilekçelerindeki beyanlarının dikkate alınmadığını, kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmediğini, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğunun anlaşıldığını ve istem bölümünde “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise bu hususun davanın kısmi dava olarak kabulü için yeterli sayıldığını, esasa ilişkin olarak ise yerel mahkemenin ret kararının kabulünün müvekkilinin haklarının zıyaına sebebiyet vereceğini, hatalı ve eksik hesaplamaların yer aldığı bilirkişi raporuna ilişkin itirazları gözetilmeden, bu raporun esas alınmasının müvekkilin haklarını ciddi anlamda kayba uğratacağı gibi aynı zamanda hukuka aykırılık da içerdiğini, şöyle ki, yargılamada alınan bir bilirkişi raporunun hükmün tesisinde dikkate alınabilmesi için her şeyden önce söz konusu bilirkişi raporunun somut olaydaki uyuşmazlık konularının hepsini kapsamasını ve bu hususların hepsi hakkında detaylı ve mahkemenin karar vermesine yardımcı olabilecek nitelikte olması gerektiğini, Yargıtay yerleşik içtihatlarında eksik inceleme neticesinde oluşturulan bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle bu hükümler hakkında bozma kararı verildiğini belirterek, açıklanan nedenlerle istinaf istemlerinin kabulü ile, yerel mahkemenin red kararının kaldırılmasına, davalarının kabulüne karar verilerek takibin tüm alacak yönünden devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davalı aleyhine kötü niyet taleplerinin de reddine hükmedilmiş olup, verilen bu kararın hukuka aykırı olduğunu, kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için geçerli bir ilamsız icra takibinin olması, takibe 7 günlük itiraz süresi içerisinde itirazda bulunulması ve süresi içerisinde itirazın iptali davasının açılması gerektiğini, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için davanın kısmen veya tamamen reddedilmiş olması, alacaklının icra takibine geçme ve itirazın iptali davası açmasında kötü niyetli ve haksız olduğunun ispatının gerektiğini, dosya kapsamında sunulan dekontlarla müvekkilinin davacı kuruma borcu olmadığının ispatlandığını, bu dekontların davacı kurumun da pek tabi ulaşabileceği ve neticesinde alacak-borç değerlendirmesini de yapabileceği belgeler olduğunu, bu belgeler neticesinde müvekkilin borçlu değil alacaklı olduğunun ortaya çıktığını, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde davacının kötü niyetli olduğunun ortada olduğunu, ……… K. ilamında, ‘…İİK 67/2 maddesi takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceğini hükme bağlamaktadır. Anılan kanun hükmü uyarınca alacaklı-davacı lehine tazminata hükmedilebilmesi için davacı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır…” hükmünün yer aldığını belirterek, yerel mahkemenin gerekçeli kararda “davalı tarafın kötü niyet talebinin reddine” şeklindeki hükmünün kaldırılarak, davalı … lehine % 20 kötü niyet tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, danışmanlık faaliyeti kapsamında davalıya yapılan ödemeler nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde, yapılan yargılama aşamasında tacir olan davacının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde herhangi bir alacak, borç kaydına rastlanmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği, karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın HMK’da belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken ……. TL istinaf karar harcından peşin alınan …… TL’nin mahsubu ile bakiye ….. TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf isteminde bulunan davalı tarafından yatırılması gereken …… TL istinaf karar harcından peşin alınan ……. TL’nin mahsubu ile bakiye …… TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4. maddesine göre kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2023


Başkan V.

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”