Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1216 E. 2022/1283 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1216
KARAR NO : 2022/1283

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2022
NUMARASI : 2021/805 Esas, 2022/140 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 14/09/2022
YAZIM TARİHİ : 14/09/2022

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04/02/2022 tarih ve 2021/805 Esas, 2022/140 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ile müvekkil alacaklı şirket ….. Danışmanlık Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasındaki ticari ilişkinin sona ermesi neticesinde, müvekkil şirket davalı borçluya vermiş olduğu ticari ilişkiden doğan masrafları geri alamadıklarını, anılan miktar kendisinden talep edildiğinde de şirkete yaptığı harcamaları herhangi bir belge sunarak belgelendirmediği gibi iade de etmediğini, davalı … ile davacı müvekkil arasındaki söz konusu alacak ilişkisi dolayısı ile ….. İcra Dairesi’nde ….sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış olup, davalı tarafın başlatılan takibe itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, TBK’nin 89 maddesi gereğince para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödendiğini, icra takibine konu alacığın para borcu olduğu için müvekkilinin yerleşim yerinin …. olduğu için…Dairelerinin yetkili olduğunu, davalı borçlu itirazında müvekkil şirkete borca olmadığı gerekçesi ile borca ve tüm ferilerine itiraz etmiş ise de davalının itirazının kötü niyetli ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece; “…Davacı tarafın icra takibine dayanak olarak … tarihli … Sigorta Temsilcilik Sözleşmesi başlıklı sözleşmeyi gösterdiği, bu sözleşmeden kaynaklı olarak …..İcra Müdürlüğü’nün …..Esas sayılı icra takibine başladığı, davalı/borçlunun takibe itiraz etmesi sonucu işbu itirazın iptali davasını açtığı, sözleşmenin incelenmesinde sözleşmeye göre davalının, sigorta hasar danışmanlığı veren davacı şirkete başvuran kazazedelerin şirket avukatlarına vekaletname vermesini sağlayacağı, sözleşmenin 3.3. maddesine göre davalının, komisyon bedeli karşılığında çalışacak olup aylık, ikramiye, prim vs. başkaca hiçbir alacağının bulunmayacağı, komisyon bedeli karşılığında hiçbir ek ücret veya bedel talep etmeyeceği, 4.13. maddesine göre davalının sigorta acenteliği yapamayacağı gibi kendi nam ve hesabına sigorta şirketleri nezdinde veya şirket avukatları ile asla işlem yapamayacağı, 5.1. maddesine göre davalının sözleşme süresince ve sona ermesinden sonra davacı ile rekabet etmeme yükümlülüğü altında olacağı, bu hükümler dikkate alındığında sözleşmenin hukuki anlamda ticari bir sözleşme olmadığı, bu bakımdan davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, mahkememizce davalı hakkında tacir araştırması yapıldığı, davalı adresinin ….. Mah. ….Sokak No: … Merkez/… olduğu, …Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 25/10/2021 tarihli cevabı yazısında davalının mükellefiyet kaydına rastlanmadığının bildirildiği, …. Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 25/10/2021 tarihli cevabı yazısında davalının tacir kaydına rastlanmadığının bildirildiği, davalının tacir olmaması sebebiyle davanın nisbi ticari davalardan da olmadığı, yine yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin bir sözleşme de olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren davalardan olmadığı, davaya bakma görevinin genel yetkili asliye hukuk mahkemelerine ait olacağı anlaşılmakla davanın görevsizlik nedeniyle usul yönünden reddine, kararın bu şekilde kesinleşmesi ve talep edilmesi halinde dosyanın Şanlıurfa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine..” karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar işbu davada yerel mahkemece görevsizlik kararı verilmiş olsa da asliye hukuk mahkemelerinin bu davada görevsiz olduğunu, davaya konu uyuşmazlığın nedeninin “temsilcilik sözleşmesi” olduğunu ve bu sözleşme incelendiğinde, sözleşme niteliğinin simsarlık sözleşmesi olduğunun görüleceğini, simsarlığın TBK’nın 520 ile 525. maddeleri arasında düzenlendiğini, TBK m. 520’de yer alan tanıma göre; simsarlık sözleşmesinin, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme olduğunu, görev hususunun kamu düzeninden olup mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen değerlendirilebileceğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/8172 Esas, 2021/2772 Karar ve 16.3.2021 tarihli kararında “Dava, simsarlık sözleşmesinden doğan ücretin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.(…)Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece her aşamada nazara alınması gerekir ve görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olamaz. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın tüketici mahkemesinde görülmek suretiyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekir” denildiğini, yine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/1089 Esas, 2017/3984 Karar, 05.04.2017 tarihli ilamında da “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 4. maddesi hükmü uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. TTK’nun 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 2. maddesi ile değişik 5. maddesinde; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme altına alınmıştır. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından re’sen de dikkate alınmalıdır. Somut olayda, dava 09.07.2013 tarihinde açılmış olup, uyuşmazlık temelde kambiyo senedinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple TTK.’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesinin görevli olması sebebiyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine kararı verilmesi gerekir” şeklinde karar kurduğunu, anılan nedenlerle bu davaya bakmakta asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava; taraflar arasında düzenlenen …..Sigorta Temsilcilik Sözleşmesinden kaynaklanan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece görev yönünden davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna bulunulmuştur.

Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-HMK 359/4. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nın 353 ve 362/1-c bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/09/2022


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”