Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1173 E. 2023/1263 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1173
KARAR NO : 2023/1263

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. : … …
ÜYE : … * …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2022
NUMARASI : 2020/596 Esas, 2022/400 Karar
ASIL DAVA 2020/596 ESAS SAYILI DOSYA
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Limited Şirket Ortaklığından Ayrılma ve Çıkma Akçesi
ASIL DAVA TARİHİ : 23/10/2023
BİRLEŞEN GAZİANTEP 2. ATM 2021/16 ESAS 2021/50 KARAR SAYILI DOSYA
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Limited Şirket Ortaklığından Ayrılma ve Çıkma Akçesi
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 08/01/2021
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/11/2023
YAZIM TARİHİ : 29/11/2023

Taraflar arasında görülen davada verilen kararın istinaf incelemesi asıl davada davacı vekili ve birleşen dosyada davacı vekili tarafından istenmekle tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
ASIL DAVA: Asıl davada davacı vekili; davalı şirketin ortağı olan müvekkiline şirketin işleyişine dair bilgi verilmediği gibi yaklaşık dört senedir şirketin genel kurulunun toplanmadığını, müvekkiline karşı diğer iki ortağın birlikte hareket ederek şirkette hakim duruma geldiklerini, ……. yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesapları inceleme ve birikmiş kâr payını almak için ihtarname keşide edilmişse de ……. yevmiye nolu cevabi ihtarnamesiyle müvekkiline defalarca şirket müdürleri tarafından şifahi olarak genel kurula çağrı yapılmışsa da ancak müvekkilinin mazeretsiz olarak katılmadığının belirtildiğini, böyle bir davet ya da şifahi çağrının söz konusu olmadığını, davalı şirket tarafından müvekkillerine gönderilen olağan genel kurul toplantı davetiyesinin şekli doğru olsa dahi içeriğinin yanlış olduğunu, davetiyede toplantı gündemi, mali denetim raporu, yeminli mali müşavir raporu ve defterlerin incelenebileceği yer ve zaman gibi hususların belirtilmediğini, buna rağmen toplantıya katılım sağlandığını ancak toplantı esnasında gerginlik yaşandığını, defter incelemesine izin verilmemesi karşısında……….esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve şirket defter ve belgelerinin incelenmesinin talep edildiğini, mahkemece şirket ticari defterlerinin ve belgelerinin incelenmesine karar verildiğini, verilen kararın icraya konulmasına rağmen defter ve belgelerin icra müdürlüğüne teslim edilmediğini, müvekkilinin ……..-TL’lik ana para kâr alacağı bulunduğunu belirterek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilesini, şirketten alamadığı kâr payının ödenmesi gerektiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, ayrılma akçesinin gerçek değerinin tespiti ile 11/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle beraber tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili asıl davada, davacının şirketin yöneticiliğini yaptığı döneme ilişkin olarak savcılığa suç duyurularında bulunulması üzerine bu davayı açtığını, davacı tarafın bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmesi iddiasının ispata muhtaç olduğunu, davacı tarafın TTK’nın 614. maddesinde de ifade edildiği üzere şirket işleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı mevcut olduğunu, müvekkili şirket müdürlerinin ……. yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı vekilinin dilediği zaman belgeleri şirket merkezine gelerek inceleyebileceğini ve genel kurul toplantısı yapılacağının bildirildiğini, davacının şirket yöneticiliği yaptığı dönemde … isimli bir şahsa verdiği düzenleme şeklinde vekaletname ile müvekkili şirkete ait …… plaka sayılı araçları üçüncü kişilere sattığını, bu satışlardan elde ettiği paraları şirket kasasına iade etmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen davada davacı vekili, davalı şirketin ortaklarından olan müvekkilinin 16/03/2015 tarihinden bu yana münferiden şirketi temsile yetkili müdür olarak gözükse de fiilen şirketin işleyişinde yetkisi olmadığını, davalı şirketin kendi imkanları ile herhangi bir kredi kullanmaksızın ticari faaliyetine devam ettiğini, ortaklar arasında sorunlar yaşandığını, davalı şirket tarafından bugüne kadar ortaklarına herhangi bir kar payı dağıtılmadığını, genel kurul toplantısı yapılmadığını, ortaklık ilişkisinin müvekkili yönünden çekilmez bir hal aldığını belirterek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına, müvekkilinin alacaklarını kapsayacak biçimde şimdilik …….-TL’lik ayrılma payı alacağının ve ……-TL’lik kâr payı alacağının hak kazanıldığı günden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı şirketin 08/12/2009 tarihinde kurulduğu, asıl davacı …’in kuruluştan, 02/01/2017 tarihine kadar şirket müdürlüğü yaptığı, birleşen davacı …’ın ise dava tarihi itibariyle de müdürlük görevini yürüttüğü, her iki davacının da müdür olduğu dönemde kar dağıtımı yapılmadığı, nitekim dava tarihinden sonraki 01/09/2021 tarihli genel kurulda da davacı temsilcilerinin kar dağıtılmasını kabul etmedikleri, bu bağlamda kar payı dağıtılmamasının haklı sebep teşkil etmeyeceği, bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiğine yönelik ise genel kurulda gündeme getirilebileceği, genel kurulca bu talebinin değerlendirilip haklı bir gerekçe olmaksızın reddedilmesi halinde ancak bilgi alma hakkının kullandırılmadığından söz edilebileceği, taraflar arasındaki husumetin ortaklık ilişkisinin devamının objektif olarak çekilmez halini gerektirecek ağırlıkta olmadığı, öte yandan limited şirketin esas sermaye paylarını iktisabı, çıkma ve çıkarılma bakımından TTK m. 612/2’de düzenlendiği, bu düzenlemeye göre şirketin çıkma ve çıkarılmada edineceği esas sermaye payı oranının % 20 olduğu, böylece limited şirketin çıkma ve çıkarılmada % 20 oranından fazla esas sermaye payını edinme olanağı bulunmadığı, ayrıca, limited şirketten çıkma ve çıkarılmada ayrılma akçesinin ödeme koşullarının yine TTK m. 642’de belirlendiği, bu bağlamda davacıların şirketteki toplam pay oranlarının şirketteki payın %75 (… %40, … %35) olması karşısında ortaklıktan çıkma halinde limited şirketin çıkma payını devralamayacağı nazara alınarak asıl ve birleşen davalardaki çıkma istemlerinin reddine; kar payının tahsili yönünden ise, öncelikle kâr dağıtımı hususunda genel kurul tarafından alınmış bir kararın olması gerektiği, yine kâr payının dağıtımı konusunda ortaklar kurulu ya da genel kurul tarafından bir karar verilmemişse öncelikle anılan kurulların toplanması ve bu hususun karara bağlaması gerektiği, davaya konu yıllara ilişkin davalı şirketin ortaklar kurulunda kâr payı dağıtılmasına ilişkin bir kararın bulunmadığı, bu hususun da yerine getirilmeden mahkemece doğrudan kâr payının tahsili yönünde karar verilemeyeceği gerekçesiyle anılan talebin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Asıl davada davacı … vekili, müvekkilinin asıl davada davacı olup, birleşen davanın davacısı ile davalarının sebepleri aynı olmadığını, mahkemece sanki iki tarafın sebepleri aynı gibi değerlendirip aynı gerekçelerle ve tek dava gibi davanın reddine karar verildiğini, gerek müvekkil gerekse birleşen davacı şirket ortakları olmasına rağmen birbirleri ile yaşanan sorunlar mevcut olduğu halde her ikisinin de davasının birlikte reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket hakkında bilgi alamazken birleşen davanın davacısı hali hazırda şirket müdürü olup şirket ile alakalı her türlü bilgi ve belgeye ulaşabildiğini, mahkemece asıl dava ile birleşen davanın davacısını aynı tarafta gibi düşünere ikisinin hissesini toplayıp %75 sonucuna ulaşmakla %75 payın şirketce devralınamayacağına hükmettiğini, birleşen davanın basit bir tepki olarak açıldığını, zira müvekkil hem birleşen davanın davacısı hem de diğer ortakla sorun yaşamakta olup bu duruma ilişkin ayrıntılı açıklamayı dava dilekçesinde yaptıklarını, müvekkilinin haklı gerekçeleri varken ve bunlar ispatlanmışken birleşen davanın davacısı hali hazırda dava açtığı şirketin müdürü olup ortaklıktan çıkma için hiçbir haklı gerekçe göstermediğini, keşif sonucunda alınan bilirkişi raporlarının da özensiz ve yetersiz olduğunu, müvekkilince şirket hesapları incelenmek istemişse de diğer iki ortağın mukavemeti ile karşılaştığını, iyi niyetli girişimlere rağmen şirket hakkında bilgi alamayınca şirketle ilgili bilgiyi noter kanalıyla istemişse de olumsuz cevap aldığını, bunun üzerin mahkemeye başvurulmuş, mahkemece talebin kabul gördüğünü, mahkeme kararına rağmen yine inceleme imkanı bulamayınca kararın icrası için ……. Müdürlüğüne başvurduklarını, sonuç alamayınca icra memuru ile birlikte gidildiğini, müvekkilinin şirketin ticari itibarının zedelenmemesi için defter ve belgelerin icraya teslimini istediğini, ancak yine defter ve belgelerin eksik teslim edildiğini, taraflar arasında karşılıklı suç duyuruları olmasına rağmen mahkeme ilgili dosyalar savcılıktan ve ilgili yerlerden istemesine rağmen kararda bu dosyalara hiç değinilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Birleşen davada davacı … vekili, haklı nedenle çıkma gerekçesi olarak karşılıklı şikayet konusu olan savcılık dosyaları, şirketin kuruluşundan bugüne kadar ortaklar kurulu toplantılarının yapılmaması, yine kuruluştan itibaraen hiç kar payı dağıtılmaması olgularına dayanıldığını, anılan sebeplerle ortaklığın devamının müvekkil yönünden çekilmez hal aldığı, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiğinin belirtildiğini, taraflar arasındaki husumetin, ortaklık ilişkisinin devamının objektif olarak çekilmez halini gerektirecek ağırlıkta olmadığı şeklinde yerel mahkemece gerekçe ortaya konulmuşsa da mahkemenin, haklı neden sayılacak husumet için nasıl bir kriter aradığının izaha muhtaç olduğunu, husumet için, illa ki ortakların kanlı bıçaklı hale mi gelmesi gerektiğini, davalı şirketin kuruluşundan dava tarihine kadar ortaklar kurulu toplantısı yapılmamış olması hususuna mahkemece gerekçeli kararda değinilmediğini, davalı şirket vekilinin ……. tarihli öninceleme duruşmasındaki beyanı ile de sabit olacağı üzere faaliyet dönemi boyunca şirketin sadece ……. yılında genel kurulu yapılarak yapılan genel kurulda da kâr payı dağıtılmaması yönünde karar alındığı şeklinde ikrarın mevcut olduğunu, dava tarihinden sonraki …… tarihli genel kurulda da davacı temsilcilerinin kar dağıtılmasını kabul etmedikleri, bu bağlamda kar payı dağıtılmamasının haklı sebep teşkil etmeyeceği şeklindeki belirlemenin de dava teorisine aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen davalar hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 638/2 maddesi gereğince haklı nedenlerle limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkindir.
İnceleme, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yerel mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, davalı şirketin 2009-2010-2011 yıllarında dağıtılabilir karlarının bulunmadığı, ancak 2012-2020 yıllarında dağıtılabilir karlarının mevcut olduğu, şirketin kar payı dağıtımına ilişkin alınmış genel kurul kararının ise bulunmadığı anlaşılmıştır. TTK’nın 616/1-e bendi uyarınca kâr payı dağıtılmasında yetkili organ olan genel kurulda kâr payı dağıtılmasına ilişkin herhangi bir karar alınmadan kâr payı dağıtılmasının da mümkün olmadığı, mahkemece kâr payı ödenmesine yönelik talep bakımından asıl birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından asıl ve birleşen davadaki davacılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddi gerekmiştir.
Birleşen davada davacı olan …’ın sicil özetine göre davalı hali hazırda şirketin ortağı ve yetkili müdürü olduğu, şirket hesabını yönetmeye yetkili olup, genel kurul çağrısı ve kar payı dağıtım önerisi getirmeye yetkisinin olduğu açık olup bu hususun ortaklıktan çıkma için haklı sebep olarak ileri sürülemeyeceği anlaşılmıştır. Dolayısıyla birleşe dava dilekçesinde ileri sürülen bu hususlar açısından haklı sebebin gerçekleştiği ispatlanamadığından birleşen davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Asıl davadaki davacının ise şirketin kuruluşundan 02/01/2017 tarihine değin şirket müdürlüğü yaptığı çekişmesizdir. Anılan dönemlerde davacının kar payı dağıtım önerisi getirmeye yetkisinin olduğu açık olup, bu durum çıkmada haklı neden teşkil etmez. Kaldı ki her ne kadar dava teorisine göre her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilebilirse de, davacılar sonraki hareketleriyle de çelişkili davranışta bulunmamalıdır. Zira dava tarihinden sonra yapılan 01/09/2021 tarihli genel kurulda davacı temsilcilerinin kar dağıtılmasını kabul etmemeleri çelişkili davranış teşkil edip, TMK’nın 2. maddesi uyarınca himaye görmesi düşünülemez. Bu bağlamda kar payı dağıtılmamasının haklı sebep teşkil etmeyeceği yönündeki yerel mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Husumet bakımından ise, salt tarafların birbiri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunması başlı başına ortaklık ilişkisini çekilmez hale geldiğini ispata yeterli değildir. Bu yöndeki yerel mahkeme kararında da isabetsizlik görülmemiş olup, taraf vekillerinin buna dair istinaf sebepleri yerinde değildir.
Asıl davada davacı …’in bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılmadığı yönündeki istinaf sebebi açısından her ne kadar …….. esas sayılı dosyası kapsamında bilgi alma hakkının icra yoluyla kullanmak zorunda kalındığı, icra dairesine dahi defterlerin belgelerin eksik teslim edildiği iddia edilmişse de, bu husus süreklilik teşkil etmediği gibi davadan sonraki 01/09/2021 tarihli genel kurulda da bilgi alma hakkının dile getirilmediği, bu konuda herhangi bir muaraza bulunmadığı kanaatine varılarak, bu yönde ileri sürülen istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan gerekçelerle; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın HMK’da belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, haklı nedenlerle çıkma şartlarının oluşmadığı, genel kurulca karar alınmadıkça kar payı alacağının muaccel hale gelmeyeceği, kararda kamu düzenine aykırı başkaca herhangi bir husus da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen davadaki davacı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davadaki davacılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada alınması gereken ……. TL istinaf harcından peşin alınan …. TL harcın mahsubu ile bakiye …… TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına;
3-Birleşen dava yönünden alınması gereken ….. TL istinaf harcından peşin alınan ….. TL harcın mahsubu ile bakiye ……. TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına
4-Asıl ve birleşen davada davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleşince artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
6-İstinaf yargılaması duruşmalı icra edilmediğinden vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
7-HMK’nın 359/4. maddesine göre kararın taraflara dairemizce tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan tetkikat neticesinde HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 29/11/2023


Başkan V. …
¸e-imzalıdır

Üye …*
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”