Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1152 – 2023/1302
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1152
KARAR NO : 2023/1302
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : …………
ÜYE : ……….
ÜYE : …………
KATİP : ……….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2022
NUMARASI : 2017/370 Esas, 2022/258 Karar
DAVACI : ……..
VEKİLLERİ : Av. …………
DAVALILAR : 1-………
VEKİLİ : Av………..
: 2-…….
: 3-……..
: 4-………..
İLİŞKİLİ KİŞİ : …….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/12/2023
YAZIM TARİHİ : 07/12/2023
Taraflar arasında görülen davada GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnce verilen 24/03/2022 tarih ve 2017/370 esas, 2022/258 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından ………. esas sayılı dosyasıyla toplamda ………. TL talepli iki adet çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin yapıldığını, takibe mesnet belgelerin çek vasfında olmadığını, müvekkilinin alacaklıyken çeklerdeki tahsil cirosunu çizmeden davalılardan …’e iade ettiği için borçlu durumuna düştüğünü, çeklerin keşide tarihlerinin üzerinin çizilerek tarihlerin değiştirildiğini, müvekkilinin temlik cirosu olmaksızın takibe geçildiğini, çeklerin vadesi olan 05/03/2015 ve 25/02/2015 tarihlerinin çizilerek yeni tarih olan 01/03/2017 ve 03/03/2017 tarihlerinin yazılarak paraflandığını, müvekkilinin bir an için çeklerde ciranta olarak borçlu kabul edilse dahi kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili için çeklerin bankaya süresinde ibraz edilmediği için çek vasfını yitirdiğini, müvekkilinden çekler iade alındıktan sonra vadede değişiklik yapıldığının açıkça ortada olduğunu, çeklerin incelenmesinde müvekkili tarafından … tahsil cirosuyla verildiğinin belli olduğunu, … cirosunda bedeli tahsil içindir ibaresinin bulunduğunu, …’den sonraki cirantaya temlik cirosuyla çeklerin verilmediğinin çek metninde açıkça görüldüğünü, çünkü temlik cirosuyla çeklerin … Kimya San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesi halinde …’den sonra müvekkili şirketin bir cirosunun daha bulunmasının gerektiğini, tek başına teslimin yeterli bulunmadığını, ciro silsilesinin kopuk ve alacaklının yetkili hamil olmadığı çek metninden belli olduğuna göre son hamilin müvekkili şirketten alacaklı olmadığını, müvekkili şirketin kuruluş tarihinin 1974 olup, 1974’ten bu yana borçlu sıfatına sahip olmadığını, ekonomik olarak güçlü bir yapıya sahip olduğunu ileri sürerek işin esasına girilmeden takibe konu çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, takibe konu çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu çeklerin kambiyo senedi niteliğinde kıymetli evrak olduğunu, borçtan mücerret olup, dava dilekçesinde uzun uzun anlatılan olaylar ve temeldeki asıl borç ilişkisinden bağımsız olduğunu, müvekkili tarafından çeklerin ciro yoluyla alındığını, davacının cironun kendisine ait olmadığına ilişkin beyanı olmadığını, müvekkilinin dava dilekçesinde anlatılan olaylar ile bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin ticari ilişki içinde olduğu cirantadan ciro yoluyla aldığı çekleri bankaya ibraz ettiğini, banka tarafından karşılıksız şerhi vurulması üzerine tüm borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacının dava dilekçesindeki olayları kanıtlasa bile bu durumun kendilerini bağlamadığını, davacının borçlunun tahsil cirosuna ve ciro silsilesinin kopukluğuna dair beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, ciro zincirinde yer alan imzalardan birisinin çizilmesinin sadece o imza sahibini borçtan sorumlu olmaktan kurtaracağını, davacının çeki kendisinden önceki cirantaya iade ederken cirosunu iptal etmediğini, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davacının çekteki yapılan düzeltmelerin kendi cirosundan sonra yapıldığını ispat etmesi gerektiğini, davacının müvekkilinin alacağını engelleyemeye çalıştığını, müvekkilinin çeki ciro yoluyla alan 3. kişi olduğundan davacının diğer davalılarla arasındaki ilişkiden kaynaklanan defileri müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…Somut olayımızda celbedilen Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları incelendiğinde, … …’ın 27/01/2016 tarihli kuruluş adresinin …………. … Bulv. ……… Nolu Cad. No:………… olduğu, bu adresin aynı zamanda … ……. Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve kuruluş adresi olduğu ve yine aynı zamanda … …’ün 15/11/2005 tarihinden sonraki adresinin aynı adres olduğu 10/10/2004 tarihinde terkin edildiği, … ile …’ün kardeş oldukları, ………/…’ün babası ile …’ın annesinin babasının kardeş oldukları ve uzaktan akrabalık bağlarının bulunduğu birlikte gözetildiğinde, davalı …………. iddia ettiğinin aksine davalıların birbirini tanıdığı ve davalı ……….. davaya konu çekleri bile bile borçlunun zararına iktisap edildiği kabul edilmiş ve bu davalı bakımından da davanın kabulüne karar verilmiştir. 1-Davanın kabulü ile davacının, davalılara aşağıda belirtilen çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, -……..ı, ……….. Şubesine ait … Kim. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından, … … lehine düzenlenmiş …….. USD meblağlı, ……… çek numaralı çek, -………, ……….. Şubesine ait … Kim. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından, … … lehine düzenlenmiş ……… USD meblağlı, ………… çek numaralı çek” karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, kambiyo senetlerinin illiyetten meccerret olup temeldeki borç ilişkisinden bağımsız olduğunu, davaya konu çek yaprağı unsurları itibarı ile tam olarak kambiyo senedi niteliğinde bir kıymetli evrak olmakla borçtan mücerret olduğunu, temel borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğacağını, dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunduğunu, bu nedenle temeldeki borç ilişkisinin, bu ilişkinin tarafı olmayan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin anlatılan olayların hiç birisi ile ilgisi olmayan 3. kişi olduğunu, davacının dilekçesinde uzun uzun anlattığı ve taraflarını ilgilendirmeyen olaylara ilişkin iddiaları taraflarına karşı ileri süremeyeceğini, çizilmiş cironun yok hükmünde olup sadece çizilen cirantayı sorumluluktan kurtaracağını, çek yapraklarının bir bankaya verilip geri alındığına ve diğer borçlularla ilişkiler hakkında anlatılanlara dair bir bilgilerinin olmadığını, TTK uyarınca çizilmiş cironun yok hükmünde olduğunun açık olduğunu, müvekkilinin bile bile borçlunun zararına hareket eden şahıs konumunda olmadığını, yerel mahkemede yapılan yargılamada mahkemece müvekkilinin bile bile borçlunun zararına hareket ettiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini, organik bağın varlığının kabulü için Yargıtay tarafından birtakım unsurların varlığının arandığını, bunların şirketlerin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri muvazaalı işlemler gibi hususlar olduğunu, bu hususların mahkemece tek tek değerlendirildiğinde müvekkiline ait şirket ile diğer davalılara ait şirket arasında organik bağın bulunmadığının görüleceğini, müvekkili şirket ile diğer davalılara ait şirketin yönetim kurulu ve yönetiminde hiçbir ortaklık yahut benzerliğin bulunmadığını, iki şirket arasındaki hisse devirlerinin muvazaalı işlemlere ilişkin bir bilginin de dosya kapsamında bulunmadığını, müvekkilinin iş yerinin kuruluş tarihi itibari ile diğer davalılara aynı zaman diliminde aynı adresi paylaşmadığı, bağımsız faaliyet gösterdiğini, müvekkili ile diğer davalılar arasında akrabalık ilişkisinin uzak bir akrabalık ilişkisi olup müvekkilinin diğer davalılar arasında yakın bir ilişkisinin bulunmadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere akrabalık ilişkisinin tek başına organik bağın ispatı için yeterli olmadığını, kapsamlı bir inceleme yapıldığında görüleceği üzere müvekkiline ait şirket ile diğer davalılara ait şirketin hiçbir zaman aynı adreste birlikte bulunmadığını, müvekkiline ait şirket ile diğer davalılara ait şirketin sadece kuruluş yerlerinin aynı olduğunu, bu andan itibaren iki şirket arasında hiçbir birlikteliğin olmadığını, bu nedenle iki şirket arasında organik bağın mevcut olduğundan söz edilemeyeceğini, dava konusu çekin müvekkili ile diğer davalılar arasında bulunan ticari ilişki kapsamında ciro edildiğini, bu durumun aksini davacı tarafından ispat edilemediğini, mahkemece davacı tarafından ispat edilememiş bir hususun varlığı kabul edilerek aleyhlerine hüküm kurulmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava………… esas sayılı dosyası ile yapılan takipte borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın HMK’da belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …’dan Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli ……… TL harçtan peşin alınan …….. TL harcın mahsubu ile bakiye …………. TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
5-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine ,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2023
……..
Başkan V.
…
e-imzalıdır.
…….
Üye
……
e-imzalıdır.
…….
Üye
…….. e-imzalıdır.
…….
Katip
……
e-imzalıdır.
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”