Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1150 E. 2023/1236 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1150 – 2023/1236
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1150
KARAR NO : 2023/1236

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ……
ÜYE : …….
ÜYE :………
KATİP : …….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2022
NUMARASI : 2022/194 Esas, 2022/335 Karar
DAVACI : ……..
VEKİLİ : Av……..
DAVALILAR : 1-………
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : 4-………
VEKİLİ : Av. ……..
DAVANIN KONUSU : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
YAZIM TARİHİ : 23/11/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28/04/2022 tarih ve 2022/194 Esas, 2022/335 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin de ortağı olduğu davalı şirketin ortaklarından …’nin 27/12/2020 tarihinde vefat ettiğini, geriye şirket ortağı olan müvekkilinin kaldığını, şirket aleyhine ……… Esas sayılı dosyası ile vefat eden ortağın mirasçıları tarafından takip başlatıldığını, müvekkilinin takipten hacze gidildiğinde haberdar olduğunu ve haciz tehdidi altında kaldığını, müvekkili tarafından hacze itiraz edildiğini, ancak süresinde olmadığından talebin reddedildiğini, ortaklardan ve aynı zamanda şirketin münferiden temsilcisi olan …’nin ölümü sonucu mirasçıları ile olağanüstü toplantı yapmak üzere …… tarihinde bir araya gelindiği, ancak şirketi yönetecek kişi konusunda ve şirketin diğer organlarının oluşumu hususlarında ortak bir karar alınamadığını, ……… Esas sayılı dosyası ile kayyımlık davası açıldığını, ancak mahkemece vefat eden ortağın müdür olduğu ve genel kurul çağrı yetkisinin müdüre ait olduğu, bu nedenle ortaklardan birinin mahkemeye başvurarak toplantı izni talebinde bulunması gerektiğinden bahisle davanın reddedildiğini, Mahkememizin ……. esası ile genel kurulu çağrıya izin davası açıldığı, mahkememizce davanın kabulüne karar vererek … ……. temsil kayyımı olarak atanmasına karar verildiği, ………. tarihinde kayyımın başkanlığında yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında ortaklar anlaşamadığından dolayı yeni müdür ataması yapılamadığını, bu nedenlerle şirketin daha fazla hak kaybına uğramaması için, söz konusu şirkete kayyımı olarak öncelikle şirket ortağı müvekkili …..’nun atanmasını mahkeme aksi kanaatte ise bağımsız bir kişinin kayyım olarak atanması talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ………. Esas sayılı dosyası aynı sebepleri ilişkin dava açıldığından davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının …….. beraber iş yaptığı ……… lehine ……… USD miktarlı sahte bir senet tanzim ettiğini, senedin ……… E. Sayılı dosyasından icraya koyulmasına vesile olduğunu, İcra takibinden tesadüf eseri öğrenildiği ve yasal 5 günlük itiraz süresi içerisinde ………. Esas sayılı dosyasında dava açılarak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, takibin müvekkili şirket açısından iptal edildiği, davacı yönünden takip devam ettiğini, aynı zamanda ………… Soruşturma dosyasında davacı, ……….. ortağı ve diğer şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, bunun üzerinde davacının …….. ortağı ……. Esas Sayılı icra dosyası ile sahte ve imzasız bir kira kontratı dayanak yapılarak müvekkili şirket aleyhine ………. USD miktarlı kira alacağı için icra takibi başlatıldığını, icra takibine taraflarınca itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davacının Irak uyruklu olduğu ve Türkçe konuşamadığı ve okuma yazma bilmediğini, davacı hakkında soruşturma devam ettiğinden kayyım olarak atanamayacağını, müvekkili şirketin faal olmadığını, her türlü zorunlu giderlerinin müvekkili … …… tarafından karşılandığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “….Somut olayımız bakımından, davalı olarak gösterilen şirketin yönetim kurulu bulunmamakta ve mahkememizin ……… esas sayılı dosyasında verilen karara rağmen yapılan genel kurulda müdürün seçilemediği, organ boşluğu bulunduğu ve dolayısıyla yönetim kayyımı talep edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda ifade edildiği gibi kayyımlık kurumu geçici bir hukuki koruma önlemidir. Amacı, hukuken korunması gereken bir menfaatin yargı organlarınca kamu adına korunmasıdır. Geçerliliği karşıladığı ihtiyacın süresi ile sınırlıdır. Bir şirketin devamlı olarak kayyım marifetiyle yönetilmesinin talep edilmesi mümkün değildir. (Bkz………….. , 13.B, s.497) belirtilen nedenlerle davalı şirket bakımından davanın reddi karar verilmiştir. Yine kayyım talebine ilişkin davada husumetin, şirkete yöneltilmesi yeterli olup gerçek kişilerin pasif husumeti de bulunmamaktadır. (…………)
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın reddine…” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin vermiş olduğu ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hukuk, hakkaniyet ve hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçeli kararında her ne kadar, “…Yukarıda ifade edildiği gibi kayyımlık kurumu geçici bir hukuki koruma önlemidir. Amacı, hukuken korunması gereken bir menfaatin yargı organlarınca kamu adına korunmasıdır. Geçerliliği karşıladığı ihtiyacın süresi ile sınırlıdır. Bir şirketin devamlı olarak kayyım marifetiyle yönetilmesinin talep edilmesi mümkün değildir. (Bkz………. E.K) Yönetim organı eksikliğinin giderilememesi halinde yasa koyucu TTK m.636/3 hükmü ile ortaklara ve alacaklılara şirketin feshini talep hakkını vermiştir. (……… s.497) belirtilen nedenlerle davalı şirket bakımından davanın reddi karar verilmiştir. Yine kayyım talebine ilişkin davada husumetin, şirkete yöneltilmesi yeterli olup gerçek kişilerin pasif husumeti de bulunmamaktadır.” denilmişse de buna katılmanın mümkün olmadığını, yerel mahkeme kararının aksine taraflarınca şirketin ilelebet kayyım marifetiyle yönetilmesinin talep edilmediğini, böyle bir şeyin talep edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu olayda şirket ortağı eski müdür müteveffa …’nin (davalılar …, … ve …’nin babası) vefatının ardından şirketin müdürsüz kaldığını, bahse konu şirket limited şirket olduğundan ötürü karar alınması ve şirketin temsilinin müdür vasıtasıyla yapıldığının sabit olduğunu, bir başka ifade ile yönetim ve temsil organı olan müdürün limited şirketlerde yönetim kurulunu temsil ettiğini, bu nedenle müdürün mevcut olmaması/seçilememesi ve uzun bir süredir toplantı yapılamaması ve karar alınamamasının şirkette hem hukuki hem de fiilî yokluk bulunduğunun kanıtı niteliğinde olduğunu, dolayısıyla şirkette müdürün ve sağlıklı bir yönetimin bulunmaması sebebiyle kayyım atanmasının zaruri bir durum olduğunu, aksi takdirde şirketin menfaatinin zedeleneceği gibi, kanuna da aykırı davranılmış olunacağını, Türk Medeni Kanunu’nun 427/4 maddesinde de “…Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa” denilerek hangi durumlarda yönetim kayyımının atanacağının açıkça ifade edildiğini, Türk Ticaret Kanununda yönetim kayyımlığına ilişkin bir hüküm bulunmadığından ötürü Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulandığını, bu bağlamda yerel mahkemenin soyut gerekçelerle ve kanuna aykırı bir şekilde davanın reddine karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, yerel mahkemece hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan ilk celsede davanın reddine karar verildiğini, Mahkemece davanın niteliği itibarıyle yani şirketin menfaatinin kamu adına korunması gerektiği dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, kayyım tayini talebine ilişkindir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın HMK’da belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken ………. TL harçtan, peşin alınan …….. TL’nin mahsubu ile bakiye …….. TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 353 ve 362/1-f bendi uyarınca kesin olmak üzere 23/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”