Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1148 E. 2023/1242 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1148 – 2023/1242
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1148
KARAR NO : 2023/1242

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ……….
ÜYE : ………..
ÜYE :………….
KATİP : ………..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2022
NUMARASI : 2021/228 Esas, 2022/254 Karar
DAVACI : …………..
VEKİLİ : Av……….
DAVALILAR : 1-………….
VEKİLİ : Av…………
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
YAZIM TARİHİ : 23/11/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/03/2022 tarih ve 2021/228 Esas, 2022/254 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı şirket arasında ………… Sözleşmesi imzalandığını, davalıların sözleşmeye müteselsil kefil müşterek borçlu olarak imzalarının bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında ……….. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların kötü niyetli olduğunu, esas amacın takibi sürüncemede bırakmak olduğunu, bu nedenlerle davalıların icra dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı bankaya belirtilen tutarda borçları olmadığını, davanın süresinde açılmadığını, takibin ………….. tarihinde durmasına karar verildiğini, ancak arabuluculuğa ……….. tarihinde başvurulduğunu, davanın süre yönünde reddini, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; “….Somut olayımızda davalı şirketin sadece ……… İli ………. İlçesi, ……….. Mahallesi, ……….. ada, ……… parsel sayılı taşınmazdaki bir katlı prefabrik fabrika bina ve arsası üzerinde ……….. USD’lik ipotek bulunduğu, bunun dışında davalı lehine verilmiş başka ipoteklerin de bulunduğu, ipotek miktarının takip talebindeki miktarın üzerinde olduğu, bu nedenle yukarıda belirtilen açıklamalar gözetildiğinde davalı şirket bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafın gayri nakdi riske ilişkin kısmın kapatıldığının belirtildiği, bilirkişinin sunduğu raporlar ve duruşmadaki beyanı gözetilerek gayri nakdi talebe ilişkin kısmın konusuz kaldığı değerlendirilmiştir. ………. tarafından ………. tarihinde ödeme yapıldığı, takip tarihinin …………, dava tarihinin ……….. olduğu, netice olarak ödemenin takip tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce olduğu anlaşılmıştır. Kredi garanti kurumlarına sağlanan hazine desteğine ilişkin yürürlükte bulunan Bakanlar Kurulu kararı incelendiğinde ise, 6. maddede temerrüt, tazmin ve diğer hususlar düzenlenmiştir. Anılan maddenin 4. fıkrasında temerrüt durumunda teminatların nakde çevrilmesinde ve kanuni takibe ilişkin işlemlerin kredi verenler tarafından yürütüleceği, kredi verenlerin nakde çevrilen teminatlar ve takip neticesinde elde ettiği tahsilatın tazmin edilen kefalet oranında kuruma aktarılacağı, 7. fıkrasında kredi verenlerin kurumun onayını almak suretiyle bu karar kapsamında sağlanan kredilerden doğan alacaklarla ilgili olarak takibe konu teminatların rayiç değerlerinden veya icra yoluyla satışından, alacakların kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceğinin ve zararın giderek daha fazla artacağının anlaşılması halinde ya da tahsil kabiliyetini artırabilmek amacıyla kurum tarafından tazmin edilen tutardan iskonto yapılmaması kaydıyla faiz/kar payı/kira tutarından iskonto yapmak veya tamamen vazgeçmek, yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde tahsil kabiliyetini artırmaya yönelik her türlü uygulamayı yapmaya yetkili olduğu düzenlenmiştir. Anılan hükümler karşısında………… A.Ş. tarafından yapılan kefalet ödemesi bulunması halinde banka icra takibine devam ederek tahsil ettiği bedelden tazmin edilen kefalet miktarını…………… A.Ş.’ye aktaracaktır. Hal böyle olunca icra takibinden sonra, dava tarihinden önce………… A.Ş. tarafından ödenen miktar yönünden davacının işbu itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilmiştir. (Bkz………………. E.K.) Davalı gerçek kişiler ile davalı şirket bakımından red nedenlerinin farklı olduğu gözetilerek AAÜT’nin m.3/2 hükmü gözetilerek iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davacının talepte bulunduğu, geçerli bir icra takibinin bulunduğu, ödeme emrine süresi içinde yapılmış geçerli bir itirazın bulunduğu, süresinde açılmış bir dava bulunduğu ayrıca alacağın likit olması nedeni ile davacı lehine, davalılar aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.(Benzer yöndeki Y. 19 HD’nin 17/01/2018 T. 2016/13842 E.-2018/82 K. Sayılı ilamı) Davacının takibinde kötü niyetinin ispatlanamaması sebebiyle aleyhine tazminata hükmedilmemiştir. Zorunlu arabuluculuk sürecinde, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan …………. TL arabuluculuk giderinin, 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 13.fıkrasının son cümlesi ile 14.fıkra gereğince yargılama gideri olarak kabul edilmiş ve haklılık oranlarına göre taraflara yüklenmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı şirket bakımından davanın reddine
2-Davalı ……………… bakımından davanın kısmen kabulü ile; …………. TL asıl alacak, ………. TL işlemiş temerrüt faizi, ………. TL ………. olmak üzere toplam ……………. TL ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % ……….. temerrüt faizi ve buna uygulanacak %5 …………… bakımından. …………… esas sayılı takip dosyasında belirtilen davalıların itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına,
Gayrinakdi risk taleplerinin tamamı ve nakdi krediler bakımından ve yukarıda belirtilen miktarları aşan kısım bakımından fazlaya dair taleplerin reddine,
3-Hükmolunan nakdi alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının (…………… TL) davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
….
8-Davanın kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre …………… TL nispi vekalet ücretinin davalılar …………’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı …………….. bakımından reddedilen kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre …………… TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ………..e verilmesine,
10-Davalı …………… Sanayi Ticaret Limited Şirketi yararına karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre …………….. TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ………….. Ticaret Limited Şirketi verilmesine…” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından “İpotekli temin edilen bir borç için TBK’nın 586. maddesine göre tahsilde tekerrür olmamak ve kefalet limitini aşmamak üzere müteselsil kefiller aleyhine ilamsız takip yapılabilmekle birlikte asıl borçlu Serkan ………….. ve Tic. Ltd. Şti. bakımından davaya konu borç ipotekli temin edilmesine karşılık kesin/geçici rehin açığı belgesi alınmaksızın ilamsız takip yapılması İİK’nın 45. maddesinin emredici düzenlemesine aykırılık teşkil etmektedir. ” gerekçesi ile asıl borçlu yönünden davanın reddine karar verildiğini, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip başlatılmış olup; asıl borçlunun takipler kapsamında herhangi bir zararının bulunmadığını, dolayısıyla yerel mahkeme kararının dosyanın ve takipteki alacağın nevi ile çelişmekte olup; kaldırılması gerektiğini, dava konusu alacağın müvekkil banka tarafından Hazine desteği kapsamında………….. kefaleti ile tahsis edildiğini, bu nitelikteki kredilerin Tasfiye Olunacak Alacaklar Hesabına intikali ve alacağın tamamı üzerinden yasal takip işlemlerinin başlatılması sonrasında …………’ndan tazmin talebinde bulunulduğu, …………… tarafından müvekkili bankaya ödeme yapılmasından sonra Banka tarafından takibe alacağın tamamı üzerinden devam edildiğinin aşikar olduğunu, öncelikle ……….. ile müvekkil banka arasında imzalanan protokollerde açıkça “Kurum’un (………….) kefaletiyle kullandırılan kredilerin temerrüdü halinde, Kurum’un alacağı dahil kanuni takip işlemleri Kredi Veren tarafından yürütülür.” hükmüne yer verildiğini, gerekçede belirtilen ipotek teminatının …………… kredisinin teminatında yer almamakla birlikte; …………. kefaletli dava konusu alacağın tahsilini teminen ayrıca bir takip başlatılmasının İİK’nın 45. maddeye aykırılığının tartışılmasının olanaksız olduğunu, diğer yandan ………… sağlanan Hazine desteğine ilişkin ……………. tarih, ………… sayılı Bakanlar Kurulu kararının 6. maddesinde “temerrüt sonrası takip süreçleri kredi verenlerce yürütülür” ve “temerrüt durumunda teminatların nakde çevrilmesine ve kanuni takibe ilişkin işlemler kredi verenler tarafından yürütülür ve kredi verenlerin nakde çevrilen teminatlar ve takip neticesinde elde edecekleri tahsilat tazmin edilen kefalet oranında Kuruma aktarılır.” düzenlemelerinin bulunduğunu, dolayısıyla asıl borçlu ………… ve San. Ltd. Şti. bakımından; ……………. kredisinin ipoteğin teminatı kapsamında yer almaması nedeniyle kesin/geçici rehin açığı belgesi alınmaksızın ilamsız takip yapılmasının İİK’nın 45. maddesinin emredici düzenlemesine aykırılık teşkil etmediğini belirterek, açıklanan nedenlerle davanın reddedilen kısım yönünden istinaf taleplerinin kabulü ile davalarının tam kabulüne, yerel mahkemenin istinafa konu ilamının kaldırılmasına, davalıların ……………… E. sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalının alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine, dava masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı ilamsız takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde, davanın, davacı banka tarafından başlatılan icra takibine davalıların yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına ve % ……………’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu, yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği karara karşı davacı bankanın istinaf kanun yoluna müracaat ettiği anlaşılmıştır.
…………. sayılı İİK’nın 45/1. maddesi “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebilir” düzenlemesini amirdir.
İİK’nın 45. maddesi hükmü asıl borçlu için sevk edilmiş olup kefiller hakkında uygulanmaz. İİK’nın 45. maddesinde amaç bir borcun ipotekle temin edilmesi halinde alacaklının öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmasının zorunlu olduğudur. Ancak ipotek tutarının borcu ödemeye yetmemesi halinde alacaklı tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile aşan kısım için haciz yolu ile takip yapabilir.
Somut olayda ipoteklerin yalnızca kredi borçlusunun borcunu temin etmek için verilmiş olduğu, buna karşın ipoteklerin kredi borcuna kefil olan borçluların kefaletlerini de kapsayacak biçimde bir hüküm öngörülmediği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında asıl kredi borçlusu olan şirket yönünden davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru ise de, davacının asıl borçlu olan şirket hakkında dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek, davalı şirket lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır. (Bkz Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/1547 Esas, 2020/222 Karar sayılı kararı)
………….. K sayılı ilamı davalı şirkete verilen vekalet ücretiyle ilgili bendin dışında usul ve yasaya uygundur. İİK’nın 45. Maddesi uyarınca asıl kredi borçlusu şirket yönünden davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru ise de davacının asıl borçlu olan şirket hakkında dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek davalı şirket lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekmekte ise de;
Davacı banka vekilinin ilk derece mahkemesine sunmuş olduğu ………….. tarihli dilekçesiyle, davalılar vekilinin davaya konu …………. esas sayılı dosyasında borca itirazdan feragat ettiğini, gelinen aşamada takip borçlularının itirazlarından feragat etmiş olmaları nedeniyle davanın konusuz kaldığını belirterek bu doğrultuda karar verilmesini talep etmiş, bunun üzerine Dairemizce ilgili icra dairesine müzekkere yazılarak icra müdürlüğü dosyasına sunulan ………… tarihli borca itirazdan feragat dilekçesine istinaden Müdürlükçe bir karar verilip verilmediği sorulmuş, İcra Müdürlüğünce verilen cevabi yazıda, icra dosyasına sunulan borca itirazdan feragat dilekçesinin …………. tarihinde kabul edildiği ve takibin devamına karar verildiği bildirilmiştir.
Eldeki dava, itirazın iptali davası olup bu davada, davalıların icra takibine yapmış oldukları itirazların iptal ettirilerek takibin devamına karar verilmesi amaçlanmaktadır. Az yukarıda belirtilen İcra Müdürlüğünün yazısından da anlaşılacağı üzere icra takibine yapılan itirazdan davalılar feragat etmişler ve takibin devamına karar verildiğinden eldeki davamız konusuz kalmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 331/1. Maddesindeki “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder…” ve AAÜT 6. Maddesine göre; “Anlaşmazlık davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu tarife hükümleriyle belirlenen ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” düzenlemeleri uyarınca tarafların dava başında haklılık durumu dikkate alınarak yargılama gideri ve vekalet ücreti belirlenecektir.
İcra takibine yapılan itirazdan vazgeçilmiş olması nedeniyle davacının takip başlatmasında haklı olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan davacı davada icra inkar tazminatı de talep etmiştir.
Genel bir kavram olarak “likid (liqiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez (YHGK 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 Esas 397 K.sayılı ilamı).
Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla, borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip, bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır (Yılmaz, age s. 737, 740)
Davaya konu somut olayda, davacı tarafça başlatılan takipteki haklılık durum ve oranının araştırılmasına yönelik bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Bilindiği üzere itirazın iptali davalarında, borç ödenmiş olsa dahi alacağın likid olması durumunda borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. Nitekim ………….. K. sayılı ilamında, ilamsız takibe konu alacağa itiraz edildikten sonra açılan itirazın iptali davasının yargılaması sırasında davalıların itirazdan vazgeçmiş olmaları ve takibe itirazın haksızlığı kabul edildiği gözetilerek likit niteliğindeki alacak yönünden İİK’nin 67/2 maddesi gereğince icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Davalı tarafça yapılan itiraz üzerine takip durduğundan alacaklı alacağına geç kavuşacağından dava başındaki haklılık durumu nedeniyle davacı icra inkar tazminatına da hak kazanmıştır.
Dairemizce ilk derece Mahkemesi kararı kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A-)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/03/2022 tarih ve 2021/228 Esas, 2022/254 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan …………. TL istinaf başvuru harcı ve …………. TL posta gideri olmak üzere toplam ………….. TL’den ibaret istinaf yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B-)HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davaya konu edilen …………. nakdi alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken ………… TL harçtan peşin alınan ………….. TL harcın mahsubu ile eksik ………… TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacının peşin yatırdığı ………… TL harcın yargılama giderlerine katılmaksızın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalıların yatırdığı harç olmadığı için bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacının yaptığı toplam ………… TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalıların yaptığı herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm tesisine yer olmadığına,
8-Zorunlu Arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan …………. TL giderin 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 13. fıkrasının son cümlesi ile 14. fıkra gereğince yargılama gideri olarak kabul edildiğinden arabuluculuk ücreti olan ……….. TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan ……………… TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”