Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1146 E. 2022/1325 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1146
KARAR NO : 2022/1325

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2022
NUMARASI : 2021/512 E., 2022/355 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İpoteğin Fekki
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
YAZIM TARİHİ : 15/09/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/512 Esas, 2022/355 Karar sayılı dosyasında verilen 11/05/2022 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı banka tarafından müvekkili aleyhine ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, 21/04/2021 tarihinde icra dairesinde kapak hesabı yapılarak müvekkilince borcun ödendiğini, müvekkilinin bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkiline ait …..ve ……plakalı araçlar üzerindeki banka lehine tesis edilen rehinlerin kaldırılmadığını, ……Noterliğinin …. tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarname ile davalı bankaya borcunun bulunmadığı davaya konu araçlar üzerindeki rehinlerin konusuz kaldığı bu nedenle iş bu araçlar üzerindeki rehinin kaldırılmasının talep edildiğini, bankaca araçlar üzerindeki rehinlerin kaldırılmadığını ileri sürerek davanın kabulü ile müvekkiline ait …..ve … plakalı araçlar üzerindeki banka lehine tesis edilen rehinlerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
Mahkemece; “…Mahkememizce davacının kullanmış olduğu kredilerin takip tarihindeki ve halihazırdaki durumlarının tespiti amacıyla bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi tarafında ibraz edilen rapor ve taraflarca ibraz edilen bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı banka arasında 25/04/2016, 21/09/2017 ve 19/07/2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalandığı, banka tarafından davacıya toplam 500.000-TL kredi limiti tahsis edildiği, bu kapsamda davacıya
24/04/2017 tarihinde … numaralı 25.000-TL bedelli,
20/07/2017 tarihinde ….numaralı 37.500-TL bedelli,
21/07/2017 tarihinde …..numaralı 29.000-TL bedelli,
22/09/2017 tarihinde …. numaralı 70.000-TL bedelli,
25/09/2017 tarihinde …. numaralı 70.000-TL bedelli,
27/03/2019 tarihinde …. numaralı 20.000-TL bedelli kredilerin kullandırıldığı, bu kredilerden 25/09/2017 tarihli … numaralı 70.000-TL bedelli kredinin …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına konu edildiği, yine bu kredilerden
24/04/2017 tarihli …..numaralı 25.000-TL bedelli,
25/09/2017 tarihli ….. numaralı 70.000-TL bedelli,
27/03/2019 tarihli ……numaralı 20.000-TL bedelli kredilerin ve bunlara ek olarak 27/03/2019 tarihli 100.000-TL bedelli kredinin Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) dosyasında menfi tespit davasına konu edildiği, her ne kadar davacı tarafça kredi borçlarının tamamıyla ödendiği ileri sürülmekte ise de, rehin sözleşmelerinin rehin veren davacının rehin alan davalı bankadan kullanmış olduğu ve kullanacağı tüm krediler nedeniyle doğmuş ve bundan sonra doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere tesis edilmiş olduğu, Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2019/234 Esas sayılı dosyasında dava konusu edilen krediler sebebiyle davacının borçlu olup olmadığı ve bununla irtibatlı olarak eldeki dosyaya konu edilen rehinlerin fekki koşullarının oluşup oluşmadığının birlikte değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2019/234 sayılı dosyası ile Mahkememiz dosyası arasında doğrudan hukuki ve fiili irtibat bulunduğu değerlendirilerek Mahkememiz dosyasının anılan dosya ile birleştirilmesine karar vermek gerekmiştir. 1-Mahkememizin işbu dosyası ile Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2019/234 Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan işbu dosyanın Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/234 Esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE ve yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmesine,” karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin birleştirme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu ipotek ile ilgili tüm borçların ödendiğinin alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, müvekkilinin davalı bankaya herhangi bir borcunun kalmadığını, Nizip 3, asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2019/234 esas sayılı dosyasının menfi tespit davası olduğunu, bu davada ihtiyati tedbirin olmadığını, müvekkilinin Nizip dosyası ile ilgili …. İcra Dairesinin…. esas sayılı dosyada dosya borcunun tamamını icra müdürlüğüne 21/04/2021 tarihinde ödediğini, ödenen paranın davalı bankanın hesabına yatırılsa da yeniden davalı tarafça icra dosyasına dosyadaki ipoteklerin kalkmaması için iade edildiğini, müvekkilinin icra müdürlüğünce görüşmesinde müdürlüğün müvekkilinden paranın alacaklının hesabına aktarılması konusunda beyan alındığı, yeniden bankaya gönderildiği ve icra müdürlüğünün davacıya dosya infazen kapatıldı yazısının verildiğini, infazen kapatılan dosyada yatan parayı davalının yani icra dosyası alacaklının alıp almamasından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olup mağduriyet doğurduğunu, müvekkilinin tüm borçlarını ifa ettiğini, bankanın sisteminde borç olarak görünen kredinin ise …. İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyasına yatırıldığını, ipotekleri kaldırmamak için davalı bankanın icra dosyasındaki parayı hesabına aktarmadığını, yerel mahkemenin birleştirme kararının doğru olmadığını, menfi tespit davasının aleyhlerine sonuçlandığı düşünülse dahi menfi tespit davasına konu icra dosyasının ve davalı bankanın tüm alacaklarının infaz edildiğini, lehlerine sonuçlandığında ise davalı bankadan alacaklı konumda olacaklarını, esasla ilgili karar verilmesi gerekirken verilen birleştirme kararının yargılamayı uzattığı için müvekkilinin hak kaybına uğramasına neden olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davacının davalı bankadan kullanmış olduğu kredilerin teminatı olmak üzere banka lehine tesis edilen iki adet araç üzerindeki rehinin fekki istemine ilişkindir.

Eldeki davada davacının talebi; davalı bankadan kullandığı kredilerin teminatı olmak üzere tesis edilen ….. ve ….. plakalı araçları üzerindeki rehinlerin fekkine ilişkin olup, birleştirme kararı verilen dava dosyası ise; davalı bankanın davacı aleyhine başlattığı ….. İcra Müdürlüğünün ….Esas nolu icra takibinde davacının borçlu bulunmadığına ilişkin açtığı Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/234 Esas sayılı dava dosyasıdır.

HMK 166/4 maddesinde davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması veya biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda davalar arasında bağlantının varsayılacağı belirtilmiştir.
Hakimler Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın 07/07/2021 tarih 608 Karar nolu asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin genelgesi ile Gaziantep Asliye Ticaret mahkemesi yargı çevresinin Gaziantep ilinin mülki sınırları olarak belirlenmemi karşısında Nizip mahkemeleri ile Gaziantep Mahkemeleri aynı yargı çevresinde bulunmaktadır.

Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar diğer mahkemeyi bağlar (HMK m.166/1.). Bu halde; davaların birleştirilmesine karar veren aynı mahkeme birleştirilmesine karar verdiği davalardan hiç birinden elini çekmediğinden (davalar gene aynı mahkemede görüleceğinden) davaların birleştirilmesi kararı nihai karar değildir, ara karardır, bu nedenle de yalnız başına istinaf edilemez, ancak hükümle birlikte istinaf edilebilir (HMK m.168). Davaların birleştirilmesi kararını vermiş olan ikinci mahkeme, dava dosyasını birinci mahkemeye gönderir. İkinci mahkemenin birleştirme kararı, diğer mahkemeyi bağlar (HMK m.166/1,c2). (Bknz. Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Ağustos-2016, sf. 499,500,501)
Somut olayda, Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesine açılan dava hakkında mahkemece aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) açılmış olan dava dosyası üzerinde dava dosyasının birleştirilmesine ilişkin ara karar vermiş olduğundan bu karara karşı ise istinaf kanun yolu kapalı olduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf dilekçesinin istinaf kanun yolu kapalı olduğundan HMK’nın 168. maddesi gereğince REDDİNE,
2-)İstinaf karar ve kanun yoluna başvurma harcının talep halinde davacıya iadesine,
Dair, yapılan inceleme sonunda HMK’nın 352., 168. maddeleri gereğince 15/09/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.15/09/2022

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”