Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1145 E. 2023/1235 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1145 – 2023/1235
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1145
KARAR NO : 2023/1235

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ……….
ÜYE : ………..
ÜYE :………….
KATİP : ………..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2022
NUMARASI : 2020/1126 Esas, 2022/653 Karar
DAVACI : …………….
VEKİLLERİ : Av. …………..
DAVALI : ……………
VEKİLİ : Av. ……….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
YAZIM TARİHİ : 23/11/2023

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/05/2022 tarih, 2020/1126 Esas, 2022/653 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … isimli çalışanının … 1.İş Mahkemesinin 2016/1131 Esas sayılı dosyasında işçilik alacakları tazminatınından kaynaklı 2016/1131 Esas sayılı dosyasının aleyhine hükme bağlanmış olduğu takip sonrasında … 2.İcra müdürlüğünün 209/5406 sayılı takip dosyası ile kendilerine icra takibi yöneltmiş oldukların ıbunun üzerine icra tehdidi altında icra dosyasının tüm alacak kalemlerini kapsar şekilde 19/06/2019 tarihinde ………. TL ödeme yapmış olduklarını söz konusu ödemenin tamamından davalı şirketin tek başına sorumlu olduğunu ileri sürerek dava dışı personele icra dosyasında ödenen alacağın ………… TL’lik kısmına yönelik olarak ………….. tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dayanak gösterdiği işçiye yapılan ödemelerle ilgili kendilerinde bir alacağın bulunmadığı, dava konusu edilen alacağın kendilerince Finansbank’a ödeme yapıldığını ileri sürerek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; “….Alınan kök ve ek raporun denetimi sağlanmış ve raporun , Borçlar Kanunun birlikte sorumluluğa ilişkin hükümleriyle, anılan dava türü için Yüksek Mahkemenin yerleşik kararların uygun olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan her ne kadar davacı tarafça ödeme iddiasında bulunulmuş ise de bahsi geçen ödemeye ilişkin olarak davalı tarafa okunaklı dekont örneği sunmak yahut bu belgenin temin edilebileceği bankaya yazı yazılabilmek için ödeme dekont bilgileri sunulması yönünden yasal ihtarata bağlanmış kesin süre verilmiş ise de verilen kesin süre içerisinde davalı tarafça ara karar gereği yerine getirilmediği gibi tahkikat bitene kadar da anılan belgenin aslı ya da okunaklı örneği sunulmadığından ödemenin tam olarak türü ve sebebi denetlenememiştir. Bunun yanı sıra anlatıma göre de rücu talebine esas iş Mahkemesindeki yargılamadan önce işçiye ödeme yapıldığı iddia olunmakla, anılan ödemenin iş davasında ileri sürülüp hükümde gözetilmesi gerekmektedir. Eldeki davanın dayanağı olan İş Mahkemesinin ilamı kesinleşmiş olmakla mahkememizce ele alınıp mahsup edilebilecek bir ödeme olarak kabul edilmemez. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 10. maddesi “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar” hükmüne haiz olup; yine yasanın 18/ (3). Maddesi, “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmüne haizdir. Bilindiği üzere vadesi kararlaştırılmamış alacakların ödenmesinde borçlunun alacaklı tarafından temerrüde düşürülmesi şarttır. Borçlu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. Temerrüde düşen borçlu talep halinde faiz ödemek zorundadır. Bu tür rücu davalarında bakılması gereken ilk nokta davalı şirketlerin temerrüde düşürülüp düşürülmediğidir. Eğer dava dışı işçinin alacağı bir mahkeme kararıyla tespit edilmiş ise o davada alt işveren şirketler davalı olarak gösterilmiş ve dosyada taraf olmuşlar ise, veya o davada taraf olmamakla birlikte dava kendilerine ihbar edilmiş ise, yahut asıl işveren idare işçilik alacaklarını ödemiş ve davalı alt işverene borcun ödenmesi için ihtar gönderilmiş ise davacı asıl işveren tarafından dava dışı işçiye yapılan ödemenin tarihi veya ihtarname tarihi faiz başlangıcı olarak kabul edilir. Bunların hiçbiri yok ise faiz başlangıcı dava tarihi olarak alınır. Buna göre dosya kapsamından, dava dışı işçi tarafından taraflar hasım gösterilerek açılan bir dava nedeniyle ödeme yapılmış olduğundan; davalının davadan önce temerrüde düştüğü kabul edilerek; ödeme tarihinden itibaren ticari faize karar vermek gerekmiştir. Oluşan duruma ve elde edilen neticeye göre, davacının davasının kabulüne dair karar vermek gerekmiş olup; kanaatimize esas bu gerekçelerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM;Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
“Dava ve ıslah dilekçesi birlikte nazara alınarak”
Davacının Davasının KABULÜNE
1-………..-TL’nin ödeme tarihi olan …………….. tarihinden itibaren, 3095 sayılı yasanın 2/2.Maddesi gereğince ………….. kısa vadeli avanslar için uyguladığı dönemsel değişken faizi ile birlikte davalı … ve Özel Güvenlik Hizmetleri. Ltd.Şti’den alınarak; davacı ………. ve Güvenlik Hizmetleri. Ltd.Şti’ne VERİLMESİNE….” karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava konusu alacağının dayanağı olarak ileri sürülen dava dışı … isimli işçi tarafından açılan işçilik alacaklarına yönelik davada … 1. İş Mahkemesi’nin 2016/1131 esas sayılı dosyasında işçi lehine verilen karar sonucu … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/5406 takip dosyasında yapılan ödemeler nedeniyle müteselsil sorumluluk gereği davalı müvekkil şirketin de işçi alacakların yarısından sorumlu olduğunun ileri sürdüğünü, davacının beyanında dayandığı … isimli işçisinin davalı müvekkil şirkette çalıştığı sürenin 8 veya 9 ay gibi kısa bir süre olup bu durumun …………. kayıtlarıyla da sabit olduğunu ancak yargılama esnasında bu durumun tespiti için mahkemeden ………… müdürlüğüne müzekkere yazılıp müvekkil şirket nezdinde işçinin çalıştığı günlerin tespitine yarar belgelerin temini talebinde bulunmalarına rağmen Mahkemece bu talepleri yerine getirilmeden hüküm kurulduğunu, müvekkil davalı şirketin, söz konusu işçinin çalıştığı süre için hak ettiği ihbar tazminatı olan ………… TL’lik bedeli ………. tarihinde ………. aracılığıyla TR …………. iban numaralı hesaba ödeme yaptığını, bu ödemenin yapıldığına ilişkin yargılama esnasında mahkemeye ödeme dekontunun sunulduğunu ve bankaya teyidi için yazı yazılmasını talep etmişlerse de Mahkemece bankaya yazı yazılmadan karar verildiğini, davacı şirketin davasına dayanak gösterdiği işçi alacağı ödemesinin görüldüğü İş Mahkemesinde dava açma tarihinde ve davanın yargılanması sırasında müvekkil şirketin sorumlu olduğuna ilişkin bir ihbar yapılmamış olup müvekkil şirketin burada kanuni hakkı olan savunma hakkından da yoksun bırakıldığını belirterek, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına ve davacının davasının reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava müteselsil borçlunun diğer müteselsil borçluya yöneltmiş olduğu rücuen alacak istemine ilişkindir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın HMK’da belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli …………. TL harçtan peşin alınan ……….. TL harcın mahsubu ile bakiye ………… TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nin 353/1-b-1 ve 362/1-a maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 23/11/2023

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”