Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1039 E. 2022/1565 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1039
KARAR NO : 2022/1565

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN :
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2022
NUMARASI : 2021/1079 Esas, 2022/500 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit, İstirdat
İSTİNAF KARARININ :
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
YAZIM TARİHİ : 20/10/2022

Taraflar arasında görülen davada DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nce verilen 09/03/2022 tarih ve 2021/1079 esas, 2022/500 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; davalı şirket tarafından …..İcra Dairesi’nin …. esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatılarak takibe dayanak bir takım faturaların gösterilmişse de taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki veya mal alım satımı olmadığını, aralarında bir kısım spor malzemelerinin alımına ilişkin görüşme yapılmakla birlikte mal alım satımı konusunda bir karar alınmadığını, ancak davalı şirketin müvekkili şirketin talebi olmadığı halde müvekkili şirkete davaya konu faturaları gönderdiğini, müvekkili şirketin muhasebecisinin söz konusu faturaları sehven şirket kayıtlarına işlediğini, müvekkili şirketin ekonomi bakanlığı yatırım teşvik belgesi kapsamında, resmi kriterlere uygun biçimde mal alımı yaptığını, ayrıca müvekkili şirketin satın almış olduğu tüm malların Yatırım Teşvik projesi kapsamında Ekonomi Bakanlığından kaydının yapıldığını, müvekkili şirketin mal alımına ilişkin tüm ticari işlemlerinin Yatırım Teşvik projesi kapsamında olması nedeni ile müvekkili şirketin KDV’li mal almasının mümkün olmadığını, …. İcra Dairesinin ….. esas sayılı dosyasına konu edilen faturaların, kapalı fatura niteliğini haiz olduğunu, faturaların alt ve orta kısmında davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğunu, söz konusu fatura bedellerinin, bir mal alım-satım olmadığı halde müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ödendiğini, bu durumda müvekkili şirketin, davalı şirketten alacaklı durumda olduğunu, fatura içereğindeki malların müvekkiline teslim edilmediğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının müvekkili şirket arasında herhangi bir ticari ilişki yahut mal alım satımının söz konusu olmadığını iddia ettiğini, bu iddianın gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketi ile davacı şirket arasında spor malzemelerinin satışına binaen müvekkili şirket tarafından davaya konu dört adet faturanın kesildiğini, bu faturaların davacı şirket kayıtlarına da işlendiğini, faturaların ilkinin 09/05/2016 tarihli, sonuncusunun ise, 20/09/2016 tarihi olduğunun görüleceğini, bu durumun iki şirket arasındaki ilişkinin kısa süreli olmadığının gösterdiğini, bir ticari firmanın sadece görüşme yaptığı şirkete farklı aylara ait dört adet fatura kesmesinin ve karşıdaki firmanın da bu faturaları farklı tarihlerde kayıtlarına sehven işlemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı şirketin mal alımlarına ilişkin tüm işlemlerinin teşvik kapsamında olduğu yönündeki beyanı ile KDV’li mal alımlarının olmadığı yönündeki beyanlarının doğru olmadığını, teşvik belgeli projelerde KDV muafiyetinden yararlanmanın yatırımcının insiyatifinde olup, KDV muafiyeti her mal için de geçerli bulunmadığını, davacı şirketin resmi kayıtları incelendiğinde KDV’li başka mal alımları yaptığının görüleceğini, davacının farklı aşamalarda çelişkili beyanda bulunduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. karar verilmesini talep etmiştir.

Diyarbakır 9. Asliye Hukuk Mahkemesince 2017/902 E. 2019/8 K. Sayılı ilamıyla; fatura konusu malların davacıya teslimine ilişkin dosyaya delil sunulmadığı, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede de dava konusu edilen faturalardan 3 tanesinin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, kaldı ki bahsi geçen 3 adet faturanın (……) davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu kabul edilse dahi faturaların kapalı fatura olarak düzenlenmesi nedeni ile bedellerinin ödendiğinin karine olarak kabulü gerektiği, dava konusu olan 1 adet faturanın (…..) davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bilirkişi incelemesinden anlaşılmış ise de bu faturanın da kapalı fatura olarak düzenlendiği, bu durumda bu fatura yönünden de ispat yükünün yine davalı alacaklı üzerinde olduğu, fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı, davalının yemin deliline dayandığı hususu da nazara alınarak kendisine 25/01/2019 tarihli celsede karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılmakla yemin teklif etmeyeceklerini beyan ettikleri anlaşılmış olup, davanın kabulü ile ….. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında takibe konu borcun 5.433,56 TL’lik kısmı yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, …….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında icra tehditi altında davalı tarafa ödenen 76.993,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kapalı faturalara dayalı olarak takip başlatılmasının davalının kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.

Dairemizin 18/06/2021 tarih, 2021/582 E. 1084 Karar sayılı ilamı ile; davacının dava tarihinden önce icra dosyasına 76.993,26 TL’ ödeme yaptığı anlaşılmış olup, mahkemece icra dosyasına ödenen bedel yönünden davanın istirdat davası olarak nitelendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla birlikte dava değeri, istirdatı istenen bedel olup bu miktar üzerinden harç alınması gerektiği, somut olayda davacının istirdatını talep ettiği bedel ve borçlu olmadığını ileri sürdüğü bedel toplamı üzerinden harç alınması gerekmekte iken eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devam olunasının doğru olmadığı, eksik harcı ikmal için uygun ve kesin bir süre verilmesi, bu süre içinde harcın yatırılması halinde yargılamaya devam edilmesi, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Kaldırma kararından sonra yeniden yapılan yargılamada, ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. K. Sayılı kararıyla; menfi tespit davasının kabulü ile; davacının, …..İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı dosyasında takibe konu borcun 5.433,56 TL’lik kısmı yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının davalı aleyhine açtığı istirdat davasının kabulü ile; ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasında icra tehditi altında davalı tarafa ödenen 76.993,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötüniyeti ispatlanamadığından davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi yönündeki davacı tarafın talebinin reddine karar verilmiştir.

Davalı vekili, menfi tespit davası devam ederken icra dosyası kapsamında bir ödeme yapılmış gibi değerlendirildiğini, menfi tespit davasını kendiliğinden istirdat davasına dönüşmüş gibi kabul ederek hükmünü bu durum üzerinden tesis ettiğini, davacı tarafın ıslahı olmadığını, davalı olarak iddianın genişletilmesine muvafakatlerinin olmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının defterlerindeki usulsüzlüklerin davacının lehine değerlendirilmesinin ve davacının bu durumdan yarar sağlamasının bir kimsenin kendi kötüniyetinden istifade etmesi sonucunu doğuracağını, kapalı faturanın ödemeye karine teşkil etmeyeceğini, işin yapıldığı yerde kapalı fatura ile ilgili ticari örf ve adetin araştırılması gerektiğini, taraflar arasındaki spor malzeme alımına dair faturaların davacının sehven kayıtlara işlenerek hizmet alınmadığı yönünde beyanda bulunmuşsa da icra dosyasındaki beyanlarla çeliştiğini, bu nedenlerle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

Dava hukuksal niteliği itibariyle, ticari satıma konu dört adet faturaya dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dairemizin ilk kaldırma kararımızda belirtilen hususlara uygun olarak 27/09/2021 tarihinde 378,60 TL tamamlama harcının davacı tarafından yatırılmasının sağlandığı, harca ilişkin usuli eksikliğin tamamlandığı görülmüştür.

Taraf defterlerinin incelenmesinde dava konusu dört adet faturadan sadece 09/05/2016 tarihli 1.750,00 TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu, diğer faturaların ise davalı alacaklının kayıtlarında olmasına rağmen davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı borçlu, fatura konusu malların kendilerine teslim edilmediğini, sehven muhasebe kayıtlarına alındığını belirtmişse de, defterlerinde dört faturanın üçünün kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Davacı borçlunun defterlerinde kayıtlı olan yukarıda belirtilen fatura ise davalının kaşe ve imzası ile kapatılmış olup, kaşe ve imzaya davalı alacaklı tarafından karşı çıkılmamıştır.

TTK’da ya da VUK’da kapalı fatura kavramının tanımı yoktur. Bu kavram ticari örf ve âdet hukukundan doğmuştur. Fatura tanzim edildikten sonra, faturadaki rakamların altının iki çizgi ile kapatılıp fatura tanzim eden tarafından imzalanması, o faturanın bedelinin ödendiği anlamına gelir. Ankara Ticaret Odası da 21.12.1948 tarihli 6 nolu teamül kararı ile açık-kapalı fatura uygulamasının bir örf adet hukuk kuralı haline gelmesini sağlamıştır. 4721 sayılı TMK’nın 2. maddesinde, Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hâkimin, örf ve âdet hukukuna göre karar verebileceği ifade edilmiştir. TTK’nın 2. maddesinde de, bu düzenlemeye paralel olarak, Kanunda aksine bir hüküm yoksa, ticari örf ve âdet olarak kabul edildiği belirlenmedikçe teamülün mahkemenin yargısına esas olamayacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davaya dayanak yapılan faturaların çizgi çekilmek suretiyle altta imza ve kaşelendiği, böylece kapalı fatura niteliğinde olduğu, ticari örf âdet gereği kapalı faturanın bedeli ödenmiş fatura olduğuna karine teşkil edeceği, bu durumun aksini ispat etme yükümlülüğünün davalı alacaklı üzerinde olduğu, ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, davacının fatura bedelini ödemiş olduğunu ayrıca ispatla yükümlü olmadığı anlaşılmakla mahkemenin bu yöndeki gerekçelerle menfi tespit ve istirdat davasının kabulüne karar verilmesi yerindedir.

Sonuç olarak dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın HMK’da belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 5.630,57 TL harçtan peşin alınan 1.326,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.303,62 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2022