Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1035 E. 2022/1169 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1035
KARAR NO : 2022/1169

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2022
NUMARASI : 2022/24 Esas, 2022/386 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
YAZIM TARİHİ : 29/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/04/2022 tarih ve 2022/24 Esas, 2022/386 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacı vekili ve davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili ; davalının müvekkili ile … tarihinde yapmış olduğu genel satın alma sözleşmesi kapsamındaki borçlarını ödememesi sebebiyle ……. İcra Müdürlüğü’nün……. Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine itiraz ettiğini, itiraz neticesinde takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının itirazında belirttiği ayıp ihbarı hususunun kabul edilemeyeceğini, davalı tarafça yapılan ayıp ihbarında asli hususların hiçbirisinden bahsedilmediğini, sözkonusu ayıp ihbarının süresi içinde yapılmadığının kabulü gerektiğini, davalının müvekkiline herhangi bir mal iadesi yapmadığını, davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, davalının ürünlerin kırıldığını iddia ettiğini, ürünlerin davalının saklama koşullarına uymaması sonucu kırılmış olmasının muhtemel olduğunu, davalının malların kendisine teslim edildiğini kabul ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; Müvekkilinin davacı ile yapmış oldukları sözleşmenin bütün edimlerini yerine getirdiğini, ancak davacının müvekkiline göndermiş olduğu malların ayıplı olduğunu ve bunu davacı tarafa bir çok kez bildirdiklerini, ancak davacı tarafın herhangi birşey yapmadığını, davacının müvekkili aleyhine dava açma hakkının bulunmadığını, müvekkilinin mağdur olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; Kimya mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporun sonuç kısmında satılan mallar ile davacı tarafça davalıya numune olarak gösterilen mallar arasında gözle görülebilir derecede farklılıklar olduğu bu sebeple davacı tarafça davalıya satılan mallardaki ayıbın açık ayıp olduğu yönünde görüş belirtildiği, bilirkişi raporuna tarafların itirazları neticesinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak kimya mühendisi, hukukçu bilirkişi ve malimüşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden aldırılan raporda yine satıma konu malların boyut, gramaj, baskı rengi ve baskı kalitesi hususlarında ayıplı olduğu ve davalının elinde bulunan 792 adet 30.970,99 TL değerindeki malların değeri düşülerek davacının davalıdan 176.795,25 TL alacaklı olduğunun bildirildiği, her ne kadar raporda davalının elinde bulunan ve ayıplı olduğu tespit edilen malların değeri düşüldükten sonra davalının alacaklı olduğu rapor sonuç kısmında belirtilmiş ise de; kimya mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davaya konu malların ayıplı olduğu ve ayıbın gözle görülebilir olduğu belirtildiğinden 6102 Sayılı T.T.K’nın md. 23/c fıkrası uyarınca malın ayıplı olduğunun açıkça belli olması durumunda alıcının 2 gün içinde satıcıya ihbar etmesi gerektiği hususu dikkate alınarak davalı tarafça davacıya süresinde yapılmış herhangi bir ayıp ihbarı olmaması, ayrıca davalının davaya konu alacak miktarına herhangi bir itirazın olmaması itirazı olsa dahi İstanbul Nöbetçi Ticaret Mahkemesi aracılığı ile alınan raporda davacının davalıdan 207.766,24 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından bu miktar yönü ile itirazın iptali ile takibin devamına, davalı taraf icra takibinden önce temerrüde düşürülmediğinden faiz talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı Vekili; faturaların görüldüğünde ödenmesi gereken evraklar olarak nitelendirildiğini, müvekkili tarafından davalıya faturalar gönderildikten itibaren derhal ödenmesi gerektiğini, müvekkilin ayrıca bir ihtarname göndermesine gerek bulunmadığını, kaldı ki müvekkili tarafından davalıya gönderilen …….Noterliğinin …… tarihli ve ……yevmiye numaralı ihtarnamesinde açıkça paranın ödenmesi gerektiğinin yazıldığını, en azından ihtar tarihi baz alınarak faiz hesabı yapılması gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının faiz yönünden kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Davalı Vekili: Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu tebligatın taraflarına usulsüz olarak yapıldığını, ancak yerel mahkemenin bu durumu dikkate almadığını, müvekkili şirkete gönderilen ……..tarihli tebligatın …. imzasına tebliğ edildiğini, müvekkil firma nezdinde böyle bir çalışan olmadığını, yerel mahkemenin bahse konu usulsüz tebligatı geçerli bir tebligat olarak var saydığını, davanın alacak davası olduğu büyük harflerle yazılarak belirtildiğini, oysa ki dava konusu itirazın iptali olduğunu, davaya konu takip dayanağında belirtilen faturaların ayıplı mal satımına ilişkin olduğunu, yerel mahkeme gerekçeli kararda faizlerin silinmesine yönelik hüküm verilmişse de icra dairesi tarafından taraflarına tebliğ edilen ödeme emrinde mahkeme kararının dikkate dahi alınmadığını, silinen faizlerin hiç silinmemiş gibi gösterildiğini, iş bu durumun önüne geçilebilmek adına icra dosyasına talep atılmışsa da icra dairesi tarafından taleplerinin dikkate alınmadığını, taraflarınca yatırılan teminat miktarı ve icra dairesince gönderilen usul ve yasaya aykırı ödeme emrinin dahi açıkça bozmayı gerektirdiğini, mahkeme dosyasına konu olan icra takibinin dayanağı faturaların geçersiz olduğunu, 29.09.2016 tarihli satın alma sözleşmesinde ürünlerin ayıplı çıkması halinde 3 ay içinde iade edilebileceğinin belirtildiğini, müvekkili şirketin davacı taraftan satın almış olduğu ürünleri imalatta kullandığını ve kullanım aşamasında ise ürünlere ilişkin ayıp ortaya çıktığını, bu kusurun ortaya çıkması üzerine sözleşmede belirtilen 3 aylık süre içerisinde işbu dosya içerisinde halihazırda yer alan 26.12.2016 tarihli ihtarname ile davacı firmaya ürünlerin ayıplı olduğu davalı müvekkil şirket tarafından bildirildiğini, davacı tarafın ilgili ürünleri iade aldığını, sözleşmede açıkça belirtilen nitelikteki ürünleri temin etmekten imtina ettiğini ve ihtarnameden 4 ay sonra haksız ve hukuka aykırı olarak 06.04.2017 tarihinde faturaya dayalı ilamsız takip başlattığını, davacının kendi kusurundan kaynaklı bir hak ve alacak iddiasında bulunması hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda her ne kadar ürünlerin müvekkil şirket tarafından alınmaya devam edildiği belirtilmişse de ilgili tespitin gerçeği yansıtmadığını, ürünlerin alım tarihleri bilirkişi raporunda; 07/03/2016, 08/11/2016, 10/11/2016, 29/11/2016, 01/12/2016, 05/12/2016 ve 15/12/2016 olarak belirtildiğini, bilirkişi raporunda belirtilen bu tarihler, müvekkilin ayıplı ürünlere ilişkin davacıya göndermiş olduğu 26.12.2016 tarihli ihtarname öncesine ait olduğunu, gönderilmiş olan ilgili ihtarname ile ürünlerin ayıplı olduğu belirtildikten sonra davalı müvekkil şirket tarafından ürün alımı yapılmadığını, dava dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda, müvekkil firmada bulunan ürünler ile davacı firmada örnek olarak verilen ürünler arasında gözle görülebilir derecede farklılıklar olduğunu, nedeninin ise ABS ürünlerin kalitesindeki farklılıklardan kaynaklandığı açıkça belirtildiğini, dosya kapsamında hesap bilirkişisi tarafından faiz hesaplaması yapılmasına rağmen, mahkemece davalı müvekkil şirket aleyhine ayrıca faize hükmedildiğini, mahkeme dosyasına konu icra takibine dayanak mevcut faturalarda hesap numarası belirtilmediğini, bu nedenle faturaların geçersiz olduğunu, bahse konu ayıpların kesinlikle açık ayıp olmadığını, kullanım esnasında ortaya çıkabilecek nitelikte ayıplar olduğunu, bahse konu ayıpların ancak ve ancak malın kullanımı sırasında anlaşılabilecek nitelikte ayıplar olduğunu, davacı müvekkil firmanın taraflarınca tedarik ettiği ürünlere ilişkin ağır kusuru söz konusu olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dava faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.

1-Davacı Vekilinin istinaf talebi yönünden;
Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesinin 2-3-4 ve 5. Fıkralarında yer alan;
(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir” düzenlemesi gereğince alacaklı tarafından herhangi bir ihtar çekilmese bile borçlu, sözleşmede belirtilen ödeme tarihinde, ödeme tarihi belli değilse faturanın veya faturada belirtilen mal veya hizmetin alındığı tarihten itibaren 30 günlük sürenin sonunda mütemerrit sayılır. Dava konusu somut olayda borcun ödeneceği gün taraflarca belirlenmediği gibi takip tarihinden önce borçluya gönderilmiş bir ihtar da bulunmamaktadır. Davacı Vekili .. Noterliğinin …tarihli ve …yevmiye numaralı ihtarnamesinde açıkça paranın ödenmesi gerektiğinin yazıldığını ileri sürmekte ise de sözkonusu ihtarnamede paranın ödenmesine yönelik herhangi bir beyan bulunmamaktadır.

1-Davalı Vekilinin İstinaf Talebi Yönünden;
Hukukumuzda ayıp ihbarı için belirtilen süreler asgari nitelikte süreler olup sözkonusu sürelerin sözleşme ile uzatılması mümkündür. Taraflar arasında düzenlenen …… tarihli satın alma sözleşmesinin 14/3. Maddesinde “gelen üründe bir hasar ortaya çıkması durumunda alıcının mevcut ürünü ret etme süresi malzeme tesliminden sonra 3 aydır” denilmiştir. Bu sözleşme hükmüne göre ayıp ihbarı süresinin üç ay olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre İcra takibinin dayanağı olan faturaların ……. tarihleri arasında düzenlendiği, davalı tarafın 26.12.2016 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacının taraflarca kararlaştırılan üç aylık ihbar süresi içerisinde yapıldığının kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece ayıplı olduğu Dairemizce de usul ve yasaya uygun görülen bilirkişi raporu ile tespit edilen mallar yönünden davacının itirazın iptalini talep etme hakkının bulunmadığı gözetilerek ayıplı ürün bedelleri düşüldükten sonra geriye kalan asıl alacağın 176.795,25 TL’sini aşan kısım yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken davacının talep ettiği asıl alacağın tamamının kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

2-Davacı Vekilinin istinaf talebi yönünden;
Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesinin 2-3-4 ve 5. Fıkralarında yer alan;
(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir” düzenlemesi gereğince alacaklı tarafından herhangi bir ihtar çekilmese bile borçlu, sözleşmede belirtilen ödeme tarihinde, ödeme tarihi belli değilse faturanın veya faturada belirtilen mal veya hizmetin alındığı tarihten itibaren 30 günlük sürenin sonunda mütemerrit sayılır. Dava konusu somut olayda borcun ödeneceği gün taraflarca belirlenmediği gibi takip tarihinden önce borçluya gönderilmiş bir ihtar da bulunmamaktadır. Davacı Vekili … Noterliğinin ….yevmiye numaralı ihtarnamesinde açıkça paranın ödenmesi gerektiğinin yazıldığını ileri sürmekte ise de sözkonusu ihtarnamede paranın ödenmesine yönelik herhangi bir beyan bulunmamaktadır. Bu durumda davacının faiz talebinin TTK 1530. Maddesine göre belirlenmesi gerekir. Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre davacı tarafça düzenlenen faturalar davalı tarafça faturaların düzenlendiği tarifte ticari defterlere kaydedilmiştir. Bu nedenle göre davalının TTK 1530/4-a bendi uyarınca faturanın düzenlendiği günü takip eden 30 gün sonra temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Buna göre davacının ….tarihli …. adet faturada belirtilen …. TL yönünden… tarihinden takip tarihine kadar geçen … gün için…TL, …. tarihli …. TL bedelli fatura yönünden …. tarihinden takip tarihine kadar geçen …. gün için…. TL, … tarihli faturadan kalan bakiye alacak olan …. TL alacak içi…tarihinden takip tarihine kadar geçen …gün için… TL olmak üzere toplam …. TL faiz talep etme hakkı bulunmaktadır. Mahkemece davacının faiz talebinin bu miktar yönünden kabulü gerekirken davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği gerekçesi faiz talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece davanın …. TL asıl alacak ve…TL işlemiş faiz yönünden kabulü gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak mahkemece yapılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın yukarıda belirtilen asıl alacak ve faiz miktarları yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A)1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2022 tarih ve 2022/24 Esas, 2022/386 Karar sayılı KALDIRILMASINA,
3-Taraflarca yatırılan istinaf yolu karar harcının istek halinde anılan tarafa İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı, 19,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 240,20 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı, 13,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 233,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,

B-6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davalının …. İcra Dairesi’nin …… esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin ……TL asıl alacak ve …. TL işlemiş faiz yönünden DEVAMINA,
2-Hükmedilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında hesap edilen 36.626,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Fazlaya dair istemin REDDİNE,
4-Alınması gereken 12.549,74 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.592,69 TL harcın mahsubu ile Bakiye 9.957,05 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacının peşinen yatırmış olduğu 2.592,69 TL harcın yargılama giderlerine katılmaksızın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacının yaptığı ve karşıladığı 2.007,69 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmına göre hesaplanan 1.712,72 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T’ne göre hesaplanan kabul edilen miktar yönüyle 21.269,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T’ne göre hesaplanan red edilen miktar yönüyle 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Karar kesinleştiğinde bakiye avansın İADESİNE,

Dair HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/06/2022


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”