Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1005 E. 2023/1146 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1005
KARAR NO : 2023/1146

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2022
NUMARASI : 2018/1311 Esas, 2022/245 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
DAVALI : ……….
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 02/11/2023
YAZIM TARİHİ : 02/11/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/03/2022 tarih ve 2018/1311 Esas, 2022/245 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki sebebiyle davalının müvekkiline ……….-TL borçlandığını, borcun alacağa dayanak faturalar ile sabit olduğunu, borcunu ödememesi sebebiyle ………. Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişilmiş ise de, davalının itiraz üzerine takibin durmuş olduğunu belirterek, itirazın iptalini, davalının tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı şirket ile davacı vekilinin dava dilekçesi ile talep etmiş olduğu ……. -TL’den daha fazla alışverişinin bulunduğunu, müvekkili tarafından davacı adına cari hesap ekstreleri ve dekontlardan da anlaşılacağı üzere …… TL çek ile, geri kalan borcun ise banka üzerinden ödenmiş olduğunu, davacının müvekkili tarafından yapılan bazı ödemeleri kabul edip bazı ödemeleri kabul etmediğini, … tarafından düzenlenen ……. seri nolu faturalarda açıkça ödemelerin …….. nolu hesabına yapılmasını belirtmesi üzerine fatura bedellerinin bu ibana “………” ibarelerinin kullanılmış olduğunu, ………. şahsa ait ……… numaralı ibana müvekkili tarafından yapılan ödemelerin ve dekontların celbi ile müvekkilinin borcunun bulunmadığının anlaşılacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “….Somut olayda cevap dilekçesinde ileri sürülen savunma vakıalarına karşı, davacının hemen ilk duruşmada davalı savunmalarına karşı itirazlarını bildirmelidir. Bu durumda davacının 8 numaralı celsede ileri sürdüğü yeni vakıaların tahkikat konusu yapılması ancak davalının açık muvafakati ile mümkün olacaktır. Davalı vekili gerek yazılı gerekse sözlü beyanlarında davanın genişletilmesine muvafakat etmediklerini belirtmiştir. Kaldı ki mahkememizce ……… tarihli celsede, davacı vekiline imza incelemesine esas olmak üzere, müvekkilinin ıslak imzalarının nereden temin edilebileceği hususunda beyanda bulunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı taraf verilen kesin süre içerisinde beyanda bulunmamıştır. Aynı ara kararda süresi içerisinde davacı asilin imza örneklerinin bulunduğu mahallin bildirilmemesi halinde imza incelemesine yönelik delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ihtar edilmiştir. Bu durumda davacının imza incelemesine yönelik delile dayanmaktan vazgeçtiği düşünülmüş ve imza konusundaki davacı iddialarının sübut bulmadığının kabulü gerekmiştir. Dava dışı ………. hesap hareketleri ilgili bankalardan temin edilerek dosya arasına alınmıştır. Bu hesap hareketlerinin incelenmesinde, ……. hesabındaki paraları davacının hesabına gönderildiği tespit edilmiştir. Yani ……. ile davacının birlikte hareket ettikleri, ……… hesabındaki paraları davacıya gönderdiği anlaşılmaktadır. Nitekim …….. adına ……… İBAN numaralı hesaba davalının ……… TL yatırdığı, …….. TL bedeli davacı asil …’e …… tarihinde havale ettiği görülmüştür. Benzer şekilde …….. tarihinde davalıdan yapılan tahsilatları davacı asile gönderdiği anlaşılmaktadır. Yapılan tespitler karşısında davacının, dava dışı ……… bihaber olduğunun kabulü mümkün değildir. Davalınında …… İBAN numarasını bilip, fatura üzerine ödemelerin bu isme ve İBAN numarasına yapılması talimatını yazıp, fatura bedellerini bu hesaba sebepsiz yere yatırması hayatın olağan akışına terstir. Davacının talebi ile satış bedelinin …….. hesabına gelen paraları davacı asile havale yaptığı, aralarında bu şekilde bir ticari ilişki olduğu yönünde mahkememizde vicdani kanaat oluşmuştur. Davacının bu tespitlere rağmen ödemelerin kendisine değil ………. iddiası ile yeniden ödeme talep etmesi hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmiş ve sübut bulmayan davanın reddi gerekmiştir. Davalı cevap dilekçesinde lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiş ise de; ödemelerdeki aşamalı havalelerin takibindeki zorluklar, ticari defterlerin davacı gerçek kişi tacir olsa da mali müşavirler eliyle tutulması gözetildiğinde takibin salt davalıya zarar vermek kastı ile açılmadığı kanaatine varılmış ve davalının kötü niyet tazminat talebi kabul görmemiştir….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçeli kararında 8. celseye kadar dava dışı şirket çalışanı ……. karşı yapılan ödemeler hakkında beyanda bulunmadıkları, sessiz kaldıkları iddia edilmiş ise de ……. tarihinde sundukları bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçelerinde, ”Davalının faturalarda yazılı hesaptan başka bir hesaba para göndermesi kendi sorumluluklarında olup ……. yapılan ödemeler müvekkil şirkete yapılmış kabul edilmemelidir. Davalı tarafa alacaklarımızın …… yatırılması yönünde talimat vermedik.” şeklinde beyanda bulunduklarını, bu konuda sessiz kalmış olsalar bile yargılama hukukunda “sükut ikrardan gelir” kuralının uygulanamayacağını, aksine “sükut inkardan gelir” kuralının geçerli olduğunu, TTK m.18/2’ye göre, ”Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” denildiğini, söz konusu bu madde dikkate alındığında davalı şirketin basiretli bir iş adamı gibi hareket etmeyip faturalarda yazılı hesaba değil başka bir hesaba ödeme yaptığını, söz konusu ödemelerin müvekkil şirkete ulaşmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında davacının ……….’dan bihaber olduğunun kabulünün mümkün olmadığını ve davalının da …….. hesabına fatura bedellerinin sebepsiz yere yatırmasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, davalı tarafın ise, ………’nun şirket çalışanı olduğunu ve bu yüzden ödemelerin ona yapıldığını söylediğini ve bu durumu kanıtlayamadığını, SGK kayıtları incelendiği zaman ……….’nun şirketle bir ilgisi bulunmadığının görüleceğini, davalı tarafın da dediği gibi Türkiye’nin ikinci büyük 500 sanayi kuruluşu arasında bulunan bir şirketin basiretli bir iş adamı gibi hareket etmeyerek şirket çalışanı olmayan kişiye karşı fatura ödemelerini yapmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, ayrıca çek üzerindeki imzalar incelendiği zaman müvekkilinin tahsil konusu olan çekle bir ilgisi ve irtibatının hiç olmadığının anlaşılacağını, müvekkilinin duruşma esnasında ıslak imza incelemesi için imza örneği de verdiğini, imza incelemesi yapılmadan ödemelerin müvekkiline yapıldığının kabulünün hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, icra İnkar tazminatı yönünden talepleri devam etmekle birlikte, alacağın faturadan yani likit bir alacak olmasından dolayı davacı müvekkilinin bir zararı olmasının şart olmadığını belirterek, açıklanan nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulü yönünde hüküm kurulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, faturalara dayalı olarak başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden davacı tarafından başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesine talep edildiği, yapılan yargılama kapsamında dava dışı ………. hesabına yapılan ödemelerin davacıya yapılan ödemeler olarak kabul edilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de; davalı taraf cevap dilekçesinde ödeme iddiasına yönelik takibe konulan …….. numaralı faturalar üzerinde “İban …….. ……… imza” şeklinde notun yazılı olması nedeniyle bu ödemeleri ………’ya yaptığını, ……….’nun da davacıya ödediğini, yine bir kısım ödemenin de çek ile yapıldığını iddia etmiştir.
Davacı taraf bahsedilen faturalar üzerindeki yazı ve imza ile çekteki imzanın kendilerine ait olmadığını belirterek itiraz etmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre kanun aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.
Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’nun 190.maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Davalı taraf faturalara konu ödemenin davacıya yapıldığını ve bu minvalde faturalardaki yazı, imza ile çekteki imzanın davacıya ait olduğunu ispat etmekle yükümlüdür. Öte yandan davacı tarafça kabul edilmedikçe, yukarıda belirtilen faturalar ve çek dışındaki faturalar nedeniyle davalı tarafından borca karşılık olarak dava dışı üçüncü kişiye yapılan ödemeler davacıya yapılmış ödeme olarak kabul edilmemelidir.
Yukarıda belirtilen hususlarda araştırma yapılarak gerektiğinde imza incelemesi ve bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde delillerin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/03/2022 tarih ve 2018/1311 Esas, 2022/245 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın istek halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İşbu gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 02/11/2023


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”