Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/973 E. 2022/1907 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/973
KARAR NO : 2022/1907

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2021
NUMARASI : 2020/123 E., 2021/149 K.

DAVACI : … – (…)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – (…)
VEKİLİ : Av. … – ..
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
YAZIM TARİHİ : 08/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/123 Esas, 2021/149 Karar sayılı dosyasında verilen 16/02/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili aleyhine …… İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasından meblağı ….TL olan 1 adet bono ile yine ……. İcra Müdürlüğü’nün …….. esas sayılı icra dosyasından toplam meblağı …… TL olan 3 adet bono ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını, müvekkilinin takiplere konu belgelerden kaynaklı olarak borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davalı hakkında …… Cumhuriyet Başsavcılığının…… soruşturma numaralı dosya ile takip dayanağı belgelerden dolayı suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturma dosyasında davalının 06/02/2018 tarihinde alınan ifadesinde müvekkilinin kendisinden 245.000 TL değerinde mal almış olduğunu ve takibe koyduğu 4 adet bononun müvekkili tarafından bu malların karşılığında kendisine verilmiş olduğunu belirttiğini, icra takiplerine ve soruşturma dosyasına konu olan dört adet bononun tümünün nakden bedel kaydını içerdiğini, tüm senetlerin bedel kaydını içerdiğinden davalının artık senedin kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacağını, müvekkilinin davalıya bu dört adet bonodan dolayı hiçbir şekil ve miktarda borcunun bulunmadığını, bonoların ihdas nedeni davalı tarafından talil edilmiş olduğundan dört adet bonodan dolayı müvekkilinden alacaklı olduğunu resmi belgelerle kesin delillerle ispat yükünün davalıda olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile ……. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ve .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyalarından takibe dayanak yapılan toplam 4 adet bonodan belgeden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile dava değerinin %20’si oranında kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; menfi tespit davasının borçlu olmadığını iddia eden borçlunun açabileceği dava olup borçlu tarafın borçlu olmadığını ispat külfeti altında olduğunu, müvekkilinin davacı hakkında 2016 yılında icra takiplerini yapmış olduğunu, borçlunun 2016 yılından itibaren icra takiplerinden haberdar olduğunu, davacının müvekkili ile uzun süre alışveriş yaptığını, müvekkili ile davacı taraf arasında güven ilişkisinin oluştuğunu, davacının müvekkili ile yaptığı son alışverişte 245.000,00 TL tutarında cep telefonlarını satın aldığını, cep telefonlarına karşılık 4 adet kendisi tarafından keşide edilmiş senet verdiğini, cep telefonlarına ilişkin faturaları da ödeme yapmaya geldiğinde teslim alacağını belirttiğini, borçlunun amacının müvekkilinin alacağına ulaşmasını geciktirmek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…davalı tarafça ……. İcra Müdürlüğünün ……E sayılı ve … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyalarından davacı borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, takibe dayanak bonoların ihdas nedeni bölümünde nakden kaydının yer aldığı, davacı borçlu tarafından takibe konu bonolar yönünden borçlu bulunulmadığının tespiti hususunda iş bu davanın açıldığı, uyuşmazlık konusu bonolarda ihdas nedeni bölümünde “nakden” kaydı bulunmasına rağmen davalının cevap dilekçesinde senedin müvekkilinin davacıya telefon satması nedeniyle malen düzenlendiğini savunduğu, bu durumda somut olay bakımından ispat külfetinin senetlerdeki ihdas nedenini talil eden davalı tarafa geçtiği, davalı tarafça telefonların davacıya teslim edildiği hususunun HMK’nın 200-201.maddeleri uyarınca düzenlenen usulüne uygun delillerle ispatlanamadığı, davalı tarafın delilleri arasında yemin deliline dayanıldığı, davacı tarafça, telefonların kendisine teslim edilmediği hususunda davalı tarafından teklif edilen yemini usulüne uygun şekilde eda ettiği, bu nedenle nakden kaydı içeren bonoları talil ettiğinden ispat yükü kendisine düşen davalının telefonları davacıya teslim ettiğini ispat edemediği anlaşıldığından, davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 1-DAVANIN KABULÜNE, davaya konu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konulan …. tanzim tarihli, ….. vade tarihli, …..000TL bedelli senet yönünden, yine … İcra Müdürlüğü’nün ..Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konulan her biri … tanzim tarihli, ….vade tarihli ..000TL bedelli, … vade tarihli..00TL bedelli, …. vade tarihli ..00TL bedelli senetler yönünden davacının borçlu olmadığının TESPİTİNE, 2-Koşulları oluşmadığından davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul, yasa ve hakkaniyete uygun olmadığını, dava konusu işlemin kambiyo senedine ilişkin olduğu için ticari olarak değerlendirildiğini, ancak dava taraflarının ticari bilgi ve birikimlerine bakıldığı zaman tacir sıfatına haiz olmadıklarının açık bir şekilde görüldüğünü, mahkemenin değerlendirme yapacağı konu hakkında usuli bir engelin bulunması halinde bile hakkın varlığını ortaya koyup bu hakkın kullanım şeklini de belirtmesinin gerektiğini, mahkemelerin hakkaniyete göre karar verme durumu bir hakkın varlığı ve bu hakkın kullanım şeklinin belirtilerek durum tespitinin yapılması anlamını taşıdığını, müvekkilinin ….ilinde vergisel anlamla basit usule tabi küçük esnaf grubunda yer alan bir işletmeci olduğunu mesleki alanının elektronik malzeme ticareti olup TTK’nın 18. maddesinde yer alan basiretli bir tacir olmadığını, her ne kadar kambiyo senedinde malen terimi yazılmış ise de bu hususun yasadaki hükmüyle olmadığını, bu senedin borçlu tarafından doldurulup imzalandığını, bu terimlerin yazılmasının müvekkili için pek anlam ifade etmediğini, müvekkilinin güven iktisaplı bir işlem yaptığını, ancak kandırıldığını, müvekkilinin bilgisizliğini fırsat gören tarafın senedi düzenlerken müvekkilinin sorumlu tutulacağı şekilde doldurduğunu, karşı tarafın kötü niyetli olduğunu, alacağın bir hakka dayandığı, bu hakkın da müvekkilinin ticari ilişki neticesinde elde etmesi gereken edimden kaynaklanan bir hak olduğunu, mahkemelerin bu durumu değerlendirmesi gerektiğini, kişinin kendisinden kaynaklanan bir vakıanın kanıtlanması için karşı tarafın bir başka delili yoksa ya da sunmuş olduğu delil mahkemece yeterli görülmezse karşı tarafın bu kişiye yemin teklif edebileceğini, bir vakıanın yalnızca karşı tarafın kendisinden kaynaklanmış olmasının ona yemin teklif etmek için yeterli olmadığını, bu vakıanın davanın çözümü açısından önemli olması ve çekişmeli vakıalar arasında bulunmasının gerektiğini, müvekkili açısından uygulanacak bir hal olmadığını, müvekkilinin kambiyo senedine mahsus icra takibi yaptığını, mahkemenin yemin konusundan önce yeterli delilin mevcut olduğunu, ayrıca kambiyo senetlerinin illetten mücerret olduğunu, menfi tespit davasında borçlu tarafın borçlu olmadığını ispat külfeti altında olduğunu, müvekkilinin davacı borçlu hakkında 2016 yılında icra takiplerini yaptığını, borçlunun 2016 yılından itibaren icra takiplerinden haberdar olduğunu, açılmış olan davaların olup bu davalarda davacının beyanlarının mevcut olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi taleplerinin reddine karar verdiğini, menfi tespit taleplerinin kabulü kararının davalının müvekkili aleyhine icra takibinde bulunmasında haksız olduğunun gösterdiğini, davalının müvekkilinden herhangi bir alacağı olmamasına karşın kötü niyetli bir şekilde müvekkili aleyhine icra takibine geçtiğini, müvekkilinin tüm mal varlığına haciz uyguladığını, davalı tarafından müvekkilinin babasından kalan taşınmazları için ortaklığın giderilmesi davası açtığını, tüm hususların davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddi kararının kaldırılarak davalının dava değerinin %20’si oranında kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, bonodan kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne ile davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bonoda şekil şartları TTK’nun 688.maddesinde sayılmıştır.
Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır.
Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması, şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. (Yargıtay HGK’nun 12/10/2011 günlü, 2011/19-473 Esas, 2011/607 Kararı.)
Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün, 2003/19-781 E, 2003/768 K. sayılı kararı ). Somut olayda menfi tespit davasına konu bonolarda borcun nedeni nakten olarak belirtilmiş, ancak davalı yan davaya cevap dilekçesinde bonoların davacı ile aralarında yapılan telefon alışverişinden kaynaklandığını ve sözleşme konusu telefonları davacıya teslim ettiğini iddia etmiştir. Davalı bu haliyle senedin ihdas nedenini talil etmiş ve ispat yükünü üzerine almıştır. Tüm dosya kapsamında davalı tarafça telefonların davacıya teslim edildiği kanıtlanamadığından davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekir. İcra takibi yapmakta davalının kötüniyetli olduğu tüm dosya kapsamında ispat edilemediğinden davacı vekilinin de bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçeler ve Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kabulüne ve davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-Davacıdan Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalıdan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 16.735,95 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.183,98 TL’nin mahsubu ile bakiye 12.551,97 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yolu aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde taraflara iadesine,
6-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğine,
Dair HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/12/2022


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”