Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/930 E. 2022/1858 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/930
KARAR NO : 2022/1858

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2021
NUMARASI : 2020/402 E., 2021/224 K.

DAVACI : … – (…)
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/12/2022
YAZIM TARİHİ : 01/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/402 Esas, 2021/224 Karar sayılı dosyasında verilen 05/04/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili … adına …. tanzim … vade tarihli … TL bedelli bonoya istinaden ….Müdürlüğünün … esas numaralı dosyası ile davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yoluna ilişkin icra takibi başlattığını, müvekkili ile davalı alacaklı arasında herhangi bir hukuki veya ticari ilişkisinin olmadığını, müvekkiline izafe edilen borçlu gibi her türlü nam ve sıfata dair yazı ve imzalara ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, dava konusu bono ile tarafına verilen vekaletnamedeki imzaların çıplak gözle bile eşleştirildiğinde her iki imzanın birbirinden farklı olduğunun kolayca anlaşıldığını ileri sürerek davanın kabulüne, davacı tarafın bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, sahte imza nedeniyle haksız ve kötü niyetli davalının %20 oranında tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, “…Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26/04/2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu değerlendirilmiş ve ispat yükünü ters çevirecek bir durumun mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeplerle, somut olayda , senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senedi elinde bulundurup takibe girişen ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıda olmasına rağmen, Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli delil avansının yatırılması için borçluya verilen kesin süreye riayet edilmediğinden, davalının delil ikamesinden vazgeçilmiş sayıldığı ve ispat yükü üzerinde bulunan davalının takip konusu senetteki imzanın davacı eli ürünü olduğunu ispatlayamadığı kabul edilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. 1-Davanın kabulüne; davacının …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen, …..keşide tarihli, … vade tarihli, keşidecisi …., lehtarı ….. San. Ve Tic. A.Ş, olan …-TL bedelli bonodan dolayı, davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-Kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına” karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, icra ve dava dosyasına müvekkili bankaca sunulan sözleşmeler, hesap kat ihtarnameleri, hesap özetleri ile bankanın davalılardan alacaklı olduğunun apaçık ortada olduğunu, dosyaya sunulan ve ispata yarar evraklar çerçevesinde karar verilebileceğinden taraflarınca bilirkişi deliline dayanılmadığını, yerel mahkemenin dosyanın bilirkişiye tevdine ve taraflarınca dosyaya delil avansı yatırılmasına re’sen karara bağlanmış olduğunu, avansın yatırılmadığı gerekçesiyle dosyaya sunulan tüm delillerinin göz ardı edildiğini, ilk celsede davanın usulden reddine karar verilerek isabetsiz bir hüküm tesis edildiğini, davalı tarafın yargılama boyunca imzaya itiraz etmediklerini, taraflarınca bilirkişi deliline dayanılmadığını, davaya konu …. tanzim ve … vade tarihli … TL bedelli müvekkili bankanın …..Şubesi müşterilerinden …San. Ve Tic. Ltd. Şti. firması tarafından borçlarına karşılık müvekkili bankanın devir ve temlik edildiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli meşru hamil olarak söz konusu senedi teslim aldığını, senet üzerinde yer alan imzalarının gerçeğe uygun olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığını, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesinden de anlaşılacağı üzere şahsi defilerin iyi niyetli meşru hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı ile müvekkili banka arasında kambiyo ilişkisinin dışında doğrudan herhangi bir borç ilişkisinin bulunmadığını, söz konusu çeki düzgün ciro silsilesi neticesinde ciro ile teslim alan müvekkili bankaya karşı senetlerin mücerretlik ve kamu itimadına mazhar olması ilkesi neticesinde çekte yazılı olmayan hususların kendisine karşı ileri sürülemeyeceğinin açık olduğunu, yerel mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmesinin ve alacağın ispat edilmediğine dair mahkeme kararının hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında alacak borç ilişkisinin bulunmadığını, icra takibine konu bono üzerindeki yazı ve imzaların davacıya ait olmadığını beyanla bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından 09/11/2020 tarihli 7 ve 8 nolu duruşma ara kararı ile imza bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli bilirkişi ücreti ve dosyanın gidiş dönüş masraflarını mahkeme veznesine yatırması için davalı tarafa kesin süre verilmiş ve kesin süre içerisinde masrafların yatırılmaması üzerine; imzanın borçluya ait olduğunu kanıtlama külfetinin alacaklı davalıda olduğu, ispat külfetinin davalıda olması nedeniyle davalı tarafın senetteki imzanın davacı eli ürünü olduğunu ispatlayamadığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

6100 sayılı HMK’da gider avansı ve delil avansı ayrı ayrı düzenlenmiştir. Kanun’un 324. maddesinin başlığı “Delil İkamesi İçin Avans” olup, “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler” hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemeleri halinde talep ettikleri delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.

HMK m. 324’te mahkemenin delil ikamesi için ne kadar avans isteyeceği belirtilmemiştir. Meblağ, ikamesi istenen delile göre (bilirkişi, tanık, keşif vs.) belirlenecektir. Mahkeme tarafından belirlenen meblağın düşük olduğu sonradan anlaşılırsa mahkeme bakiye kısmın yatırılmasını isteyecektir.
Delil ikamesi için avans ödeyecek taraf mahkemeden delil ikamesi talebinde bulunan taraftır. Bunun ispat yükünün hangi tarafa düştüğü ya da delil ikamesinin hangi tarafın menfaatine olduğuyla bir ilgisi yoktur. Taraflardan her ikisinin de aynı delilin ikamesini talep etmeleri durumunda avansı taraflar arasında yarı yarıya paylaştırılabilir. (Yargıtay 3.HD., 2016/20364 Esas, 2018/7306 Karar, 28/06/2018 T.li kararı)

İlk derece mahkemesi tarafından, dava dilekçesinde bilirkişi incelemesi deliline dayanan davacı tarafa, buna ilişkin delil avansını yatırmak için süre verilmesi gerekirken; davaya cevap vermeyen ve bilirkişi incelemesi deliline dayanmayan davalı tarafa delil avansı yatırmak üzere süre verilmesi yerinde değildir. Açıklandığı gibi; usulüne uygun olarak davacı tarafa delil avansını yatırmak üzere süre verip sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/04/2021 tarih ve 2020/402 esas, 2021/224 karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/12/2022


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”