Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/911 E. 2022/1849 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/911
KARAR NO : 2022/1849

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2020
NUMARASI : 2019/451 E., 2020/419 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/12/2022
YAZIM TARİHİ : 01/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2019/451 Esas, 2020/419 Karar sayılı dosyasında verilen 09/07/2020 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın …. Şubesi ile kredili müşterilerinden …. İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında 22/04/2016 tarihinde …..USD bedelli bir adet kredi sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmeler çerçevesinde kredinin kullandırıldığını, borçlu firmaya kullandırılan kredinin geri ödenmediğini, borçlulara … .. Noterliğinin …. tarihli … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı ile birlikte diğer takip borçlularına karşı ….. Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalıların borca ve takibe tüm ferilerine borcun muaccel olmadığına, temerrüt şartlarının oluşmadığından bahisle itiraz ettiklerini, itiraz üzerine icra takibinin durduğunu, yasal süre içerisinde arabuluculuk yoluna başvuru yapıldığını, ancak anlaşmanın sağlanamadığını, davalıların kendilerine tebliğ edilen ihtarnameye konu borcu ödemeyerek temerrüte düştüklerine ileri sürerek davalıların …. Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacı tarafa muaccel herhangi bir borcunun bulunmadığını, bankanın 11/10/2018 tarihinde yayımlanan 162 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının 4. Maddesi kapsamında 15/08/2018 tarihli 30510 sayılı resmi gazetede yayımlanan finansal sektörü olan borçların yeniden yapılandırılması hakkındaki yönetmelik kapsamında yeterli süre verilerek yapılandırma fırsatının tanımadığını, bu süre verilmeden takibin yapılamayacağını, çünkü alacağın muaccel olmayacağını, davacı tarafın ileri sürmüş olduğu iddialar ve alacak talebinin gerçeği yansıtmadığını, sözleşme altındaki imzaları kabul etmediklerini, sözleşme altındaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını belirterek davanın reddine, davacının kötü niyetle açmış olduğu bu dava sebebiyle %20’den az olmamak üzere tazminat ödemesine karara verilmesini istemiştir.

Mahkemece, “…Davacının talepte bulunduğu, geçerli bir icra takibinin bulunduğu, ödeme emrine süresi içinde yapılmış geçerli bir itirazın bulunduğu, süresinde açılmış bir dava bulunduğu ayrıca alacağın likit olması nedeni ile davacı lehine, davalılar aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.(Benzer yöndeki Y. 19 HD’nin 17/01/2018 T. 2016/13842 E.-2018/82 K. Sayılı ilamı) Davacının takibinde kötü niyetinin ispatlanamaması sebebiyle aleyhine tazminata hükmedilmemiştir. Zorunlu arabuluculuk sürecinde, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin, 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 13.fıkrasının son cümlesi ile 14.fıkra gereğince yargılama gideri olarak kabul edilmiş davalı tarafa yüklenmiştir. 1-Davanın Kısmen Kabulü ile; 8.553.758,60 TL asıl alacak, 214.790,74 TL temerrüt faizi, 10.739,54 TL BSMV olmak üzere toplam 8.779.288,88 TL ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 57 temerrüt faizi ve buna uygulanacak %5 BSMV bakımından …. Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalıların itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, fazlaya dair talebin reddine, 2-Hükmolunan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının (1.755.857,76 TL) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin davacı tarafa muaccel herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı ile müvekkilleri arasında bu gün itibari ile herhangi bir borç ilişkisinin veya ticari ilişkinin bulunmadığını, sözleşme altındaki imzaları kabul etmediklerini, sözleşme altında imzaların müvekkillerine ait olmadığını, müvekkilleri aleyhine haksız bir şekilde icra takibine geçildiğini, sözleşme altında ki imzalarda inceleme yapılmadığını, müvekkiline hesap kat ihtarı gönderilmemiş olmasına rağmen sanki hesap kat ihtarı yapılmışcasına faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kişilere ve şirketlere tebliğ usulünün Tebligat kanununda açıkça belirtildiğini, yerel mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, alacağın muaccel olmadığı gibi bilirkişi incelemesi ile tespit edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalılar vekiline eksik istinaf harç ve masraflarını yatırmak üzere usulüne uygun muhtıra tebliğine rağmen eksik istinaf harçları tamamlanmadığından istinaf taleplerinin reddine ilişkin ek karar verilmiş, anılan karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Açıklanan nedenle davalılar vekilinin istinaf dilekçesi değerlendirmeye alınmamıştır.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacağın likit olmasına rağmen ve takip miktarının tam borç üzerinden hesaplanmışken bilirkişi tarafından eksik ve hatalı hesaplamanın yapıldığını, yerel mahkeme tarafından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 16/2-c maddesine göre hükmedilmesi gereken maktu 1.080,00 TL avukatlık ücretinin hükmedilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılarak haklı davalarının dava değeri üzerinden kabulüne, dava değeri üzerinden davalılar aleyhine icra inkar tazminatı ödenmesine, arabuluculuk avukatlık ücretinin AAÜT’nin 16/2-c maddesi gereğince davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı ilamsız takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunda alacaklarının eksik hesaplandığını, bu maddi hatanın mahkeme tarafından düzeltilerek davalarının tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı bankanın icra takip miktarı anapara alacağına temerrüt tarihine kadar işleyen akdi faizi eklediği, hesap kat tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz, temerrüt tarihinden sonra ise temerrüt faizi uygulanacağı gözetildiğinde; davacının takip tarihi itibariyle 8.553.758,60 TL asıl alacak, 214.790,74 TL işlemiş temerrüt faizi, 10.739,54 TL BSMV olmak üzere 8.779.288,88 TL alacağının bulunduğu, açıklanan nedenle davacı bankanın bu yöndeki istinaf talebinin reddinin gerektiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı ile yürütülen arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlandığını, AAÜT m.16/2-c ye göre arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlandığı için kararın düzeltilerek banka lehine 1.080,00 TL avukatlık ücretine hükmedilmesini talep etmiştir. AAÜT 16/2/ç bendine göre ise; “aynı vekille dava yoluna gidilmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu tarifeye göre belirlenir” düzenlemesi bulunmaktadır. Açıklanan nedenle davacı arabuluculuk sürecinde aynı vekil ile temsil edildiğinden hak kazanılan yargılama gideri olan vekalet ücretine hükmedildiğinden ayrıca arabuluculuk maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi yerindedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın taraflara Dairemizce tebliğine,

Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 (iki) haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 01/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.01/12/2022

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”