Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/904 E. 2022/1843 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/904
KARAR NO : 2022/1843
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2020
NUMARASI : 2018/825 Esas, 2020/793 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Akde Aykırılık Nedenli Cezai Şart ve İpoteğin Paraya Çevrilmesi
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/11/2022
YAZIM TARİHİ : 01/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/12/2020 tarih ve 2018/825 esas, 2020/793 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, yanlar arasındaki 03/07/2017 tarihli satım sözleşmesi kapsamında satım konusu makinenin müvekkiline teslim edileceği, kurulumunun tam ve kusursuz olarak yapılacağı ve müvekkilinin de davalıya 365.000,00 Euro ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşmeye konu makinenin müvekkiline 06/09/2017 tarihinde teslim edildiğini, ancak kurulumu ve devreye alınması için davalının tamamlaması gereken işlemleri tamamlamadığını, sözleşmeye göre, makinenin müvekkili şirkete teslimi sonrası devreye alma süresinin 40 iş günü olarak belirlendiğini, süreç içerisinde defalarca makinenin bitirilmesi konusunda davalı tarafla görüşüldüğünü, ancak sonuç alınamadığını, davalı tarafın vadesi gelmemiş olmasına rağmen müvekkilinden ödeme talebinde bulunduğunu, müvekkilinin de makine kurulumunun bir an önce bitirilmesi için davalıya toplam 345.000,00 Euro ödeme yaptığını, makinenin kurulumunun bu ödemelere rağmen bitirilmediğini, davalıya ihtar çekilmişse de davalının eksiklikleri tamamlamayacağını müvekkiline bildirdiğini, bu durum üzerine ….ATM … değişik iş sayılı dosyasıyla delil tespitti yoluyla rapor alındığını, ilgili rapor davalıya tebliğ edilmesine rağmen itiraza uğramadığını, sözleşme gereğince, davalıya ait … mahallesi,… ada, ..parsel, …. arsa paylı … nolu bağımsız bölümde tapuya kayıtlı taşınmaz üzerine müvekkili lehine 20.000,00 Euro bedelli ipotek kurulduğunu, ipoteğin amacının sözleşme gereği davalının yükümlülüklerini yerine getirmesinin temini olduğunu, ancak davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle gereği gibi ifa etmeme nedeniyle uğrayacakları zararlar ile diğer hak ve alacaklarına dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme konusu makinenin bitirilmesi gereken tarihten bu yana işleyen cezai şarta esas olmak üzere, fazlaya dair hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 54.750,00 Euro’nun muaccel olduğu tarihten itibaren 3095 sayılı Kanun uyarınca işlemiş ve işleyecek faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsiline, dava sonunda hükmedilecek alacaklarının tahsiline esas olmak üzere, sözleşme gereği ipotek altına alınan ilgili taşınmaz üzerindeki 20.000,00 Euro bedelli ipoteğin paraya çevrilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış olup, yargılama esnasında sunmuş olduğu 01/12/2020 tarihli beyan dilekçesi ile ipoteğin geçersiz olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 54.750 Euronun dava tarihinden itibaren devlet bankalarının bu yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizin işletilerek fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ipoteğin paraya çevrilmesi talebi hakkında ise, ipoteğin konusunun farklı olduğu, paraya çevrilme şartlarının oluşup oluşmadığının ayrı bir dava konusu olacağı gerekçeleriyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Davacı vekili, dava konusu olayda müvekkili lehine tesis edilen ipoteğin 20.000,00 Euro’nun teminatı olarak değil taraflar arasında akdedilen satış sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi talepleri hakkında verilen kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, davalının sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğinin yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, makinenin kurulumunun tamamlanmamış olduğundan ve sözleşme gereğince makinenin kurulumunu tamamlaması gereken tarafın davalı taraf olduğundan, davalı tarafın da bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden dava konusu ipoteğin müvekkilinin alacaklarının tahsili amacıyla paraya çevrilmesine karar verilmesi gerekirken mahkemece bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin doğru olmadığını, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

Dava hukuksal niteliği itibariyle, yerinde teslim ve kurulum şartlı ticari satım sözleşmesi kapsamında davalının kurulumu gerçekleştirmemesi nedeniyle sözleşmeye göre tahakkuk ettirilen cezai şart bedelinin tahsili ve ipoteğin paraya çevrilmesi istemine ilişkindir.

İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

TMK’nın 851/I. fıkrasının 1. cümlesine göre: “Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir.” Bu hükmün hukukî niteliği yönünden doktrinde bazı yazarlar, bu hükmün tapu memuruna hitap eden bir düzen hükmü olduğunu, güvence altına alınan alacağın miktarının Türk parası ile gösterilmesinin taşınmaz rehnini geçersiz kılmayacağını savunmaktalarsa da egemen görüşe göre, bu hüküm emredicidir; alacağın miktarının TL ile gösterilmesi rehin hakkının doğuşunun maddî bir şartı sayılır ve buna uyulmaması durumunda yapılan tescil geçersiz olur. Nitekim Yargıtay da anılan kanun maddesinin emredici nitelik taşıdığını benimsemektedir. ( , Taşınmaz Rehnine Hâkim Olan İlkeler Çerçevesinde Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehni ve Kripto Para İpoteği, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 187, Mart 2022, Sayfa: 12; Yargıtay HGK 07/02/1975 tarihli, 1974/470 E. , 1975/154 K. sayılı içtihadı) TMK’nın 851/II maddesi gereğince, “Yurt içinde veya dışında faaliyette bulunan kredi kuruluşlarınca yabancı para üzerinden veya yabancı para ölçüsü ile verilen kredileri güvence altına almak için yabancı para üzerinden taşınmaz rehni kurulabilir.” hükmüne göre hem yurt içi hem de yurt dışı kredi kuruluşlarınca verilen belli bir vadeye tabi olmayan yabancı para kredileri ile dövize endeksli krediler yabancı para ipoteği ile garanti altına alınabilirler. Yabancı para ipoteği anapara veya üst sınır ipoteği olarak kurulabilir. (Yargıtay HGK, 2017/12-356 E., 2019/711 K. sayılı ilamı)

TMK’nın 881. maddesi gereğince ipotek her türlü para alacağı için kurulabilirse de, yabancı para ipoteği sadece yurt içi veya yurt dışı kredi kuruluşları tarafından sağlanan yabancı para veya yabancı paraya endeksli TL olarak verilen kredileri güvence altına alınmak üzere kurulabilir. Dolayısıyla, yurt içi veya yurt dışı kredi kuruluşları tarafından verilmemiş krediler üzerinden yabancı para ipoteği kurularak güvence sağlanamayacaktır. Şu halde, gerekli şartlar gerçekleşmemiş olmasına rağmen, yabancı para üzerinden bir taşınmaz rehni kurulmuşsa, bu rehnin, aslında TMK’nın 851/I maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca Türk parası üzerinden kurulması gerektiğinden, geçersizliği söz konusu olacak, dolayısıyla, alacaklının alacağını güvence altına alan bir rehin hakkı bulunmayacaktır. Bir başka söyleyişle, tapudaki ipoteğe ilişkin tescil yolsuz tescil olacaktır. İpoteğe ilişkin kanundaki işbu düzenleme geçerlilik şartı olup, itiraz sebebidir. Yani, mahkemece şekli şartlara aykırılık yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınmak zorundadır.

Tüm bu açıklamalardan sonra somut olayımıza dönecek olursak, taraflar arasındaki satım sözleşmesi ihtilafsız olup, sözleşmenin ödeme şartları bölümünde 20.000,00 Euro üzerinden anılan gayrimenkul üzerinde ipotek kurulmasından sonra ödeme safhasının başlayacağı, makine çalışır vaziyette teslim edildikten sonra ipoteğin kaldırılacağı düzenlenmiştir. Sözleşmede, ilgili ipotek miktarı ve taşınmaza açık bir şekilde atıf yapılmıştır. Her ne kadar ipotek akit tablosunda kredi ibaresi geçmekteyse de TBK’nın 19. maddesi uyarınca taraflar arasındaki esas alt ilişki kapsamında amaçladıkları gerçek iradenin esas alınması gerekir. Satım sözleşmesinde ilgili taşınmaza ve bedele açıkça atıf yapıldığına göre taraflar arasında anılan ipoteğin satım ilişkisi kapsamında teminat ipoteği olarak kurulmasının, yani tapudaki beyanların aksinin kararlaştırıldığı sabittir. Görüldüğü üzere, ticari mal satımı ve kurulumu kapsamında teminat amaçlı olarak yabancı para üzerinden ipotek kurulduğu belirgin olmakla tarafların kredi kuruluşu olmadığı, ipoteğin kredi ilişkisi kapsamında verilmediği sabittir. Hal böyleyken, kurulan ipotek TMK’nın 851/II maddesinin emredici hükmü gereğince kanuna aykırı ve geçersiz sayılacağından öncelikle bu yönden ipoteğin paraya çevrilmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak yanlışlık yeniden yargılama gerektirmediğinden hükmün kaldırılarak HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince esas hakkında yeniden hüküm tesisi cihetine gidilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
A-) 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2020 tarihli, 2018/825 esas, 2020/793 karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı 59,30 TL’nin istek halinde iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-)HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Cezai şart bedeli 54.750 Euro’nun dava tarihi 02/07/2018 tarihinden itibaren devlet bankalarının bu yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi işletilerek fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-İpoteğin paraya çevrilmesi talebinin ipotek geçersiz olduğundan REDDİNE,
3-Alınması gereken 19.859,77 TL harçtan peşin alınan 4.964,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 14.894,92 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında sarfedilen 930,50 TL mahkeme masraflarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı yan kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap olunan 43.702,20 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleşince artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
7-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca işbu kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan tetkikat sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 30/11/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”