Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/88 E. 2022/826 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/88
KARAR NO : 2022/826

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2020
NUMARASI : 2020/509 E., 2020/518 K.

DAVACI : … – (…)
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 11/05/2022
YAZIM TARİHİ : 11/05/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/509 Esas, 2020/518 Karar sayılı dosyasında verilen 13/11/2020 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kıyafet mağazası sahibi olduğunu, … tarihinde kıyafet ve aksesuarları İstanbul’dan satın aldığını, kendisine mezkur malların ….kargo aracılığı ile gönderileceğinin söylendiğini, bunun üzerine kendisinin ….’e dönüş yaptığını, müvekkilinin iş yerine döndükten sonra mallarını beklediğini, fakat bir türlü beklediği kargonun kendisine ulaşmadığını, davalı kargo şirketiyle görüştükten sonra malları taşıyan aracın kaza yaptığı ve içindeki malların zayi olduğu bilgisini aldığını, fatura tutarının iade edilmediğini, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde kendisine cevap dahi verilmediğini, müvekkiline önce bedel iadesi sonra zayi olan malların teslimi konusunda güvenceler verilmişse de müvekkilinin bu görüşmelerden sonuç alamadığını, müvekkilinin toplamda …TL’lik bir maddi zarara uğradığını, TTK’ya göre taşıyıcı taşınan eşyanın ziyaından ve hasarından sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkilinin … TL zararının mezkur eşyanın ziyaı tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sektöründe öncü bir firma olduğunu, mezkur taşımada müvekkili şirkete izafe edilebilecek hiçbir kusurun bulunmadığını, müvekkili şirketin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin taşımada tazminat yükümlülüğünün bulunmadığını, mahkemenin aksi kanaatte olsa bile olayda tam tazminata hükmedilmesini gerektiren koşulların bulunmadığını, müvekkili şirketin göstermesi gereken tüm özeni gösterdiğini, TTK’da taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırıldığını, ilgili kanunun gerekçesinde sınırlı sorumluluk prensibinin benimsenmesine neden olan düşünce, taşıyıcının taşıma ile bir iş yaptığı, bu işin olumlu bir amaç taşıdığı, buna rağmen bir zarar doğmuşsa, taşıyıcının sınırsız bir şekilde sorumlu tutulmaması gerektiğini, müvekkilinin mezkûr taşımada hiçbir şekilde bir kusuru olmadığından müvekkilinin tazmin mükellefiyetinin de bulunmadığını, kargo içeriğinin davacının iddia ettiği eşya olduğu hususunun tek taraflı bir beyan olup taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, kargonun şubeye teslimi esnasında içeriği hakkında beyanda bulunulmaması neticesinde doğan zararın ve ziyanın göndericinin sorumluluğunda olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…Temerrüt tarihinin tespitine gelince, davacı taraf her ne kadar eşyanın ziyaı tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de, dosyada TTK’nın 18.maddesinde belirtilen nitelikte temerrüt ihtarı bulunmadığından davalı tarafın arabuluculuk görüşmelerinin başlaması ile temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Faiz türü olarak ise davacı taraf gönderi kapsamındaki malı işyerinde satmak üzere aldığından ticari faiz talep etme hakkının bulunduğu kanaati ile ticari faizde karar kılınmıştır. Yukarıda anılan mevzuat hükümleri, dosya kapsamındaki tüm deliler hep birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulüne dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. (Bakınız aynı yöndeki Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 22/01/2019 gün ve 2017/3010 Esas -2019/588 Karar sayılı ilamı) 1-Davanın kabulü ile toplam … TL’nin temerrüt tarihi olan .. tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın eksik inceleme ile tesis edildiğini, davaya konu kargonun alıcısına teslim edildiğini, kayıp yada hasarlı kargonun bulunmadığını, kargo içeriğinde eksiklik bulunmadığını, davacının .. tarihli müvekkili şirketin Bölge Müdürlüğüne verdiği yazılı dilekçesinde kargoların tarafına teslim edildiği ve kargo içeriğinin eksik ve hasarlı olduğuna dair beyan dilekçesi verdiğini, kargo içindeki ürünlerin kaç adedinin kaybolduğu ve kaç adet ürünün kullanılmaz veya kullanabilir olduğu yönünde her hangi açıklamada bulunmadığını, yerel mahkemece bu konuda eksik inceleme yaptığını, ürünler üzerinde keşif icra edilmeden ve bilirkişi raporun aldırılmadan varsa bir zararın açıkça ortaya konulmadan karar verildiğini, yerel mahkemenin gerekçesinde dosyaya sunulan …. tarihli tutanak incelendiğinde, davacının zararının kalem kalem kayıt altına alındığı, davalı şirketin Alleben şubesi müdür yardımcısı, müdürü ve müşteri hizmetleri sorumlusu tarafından isimleri de yazılmak suretiyle imzalandığı şeklindeki tespitine katılmanın mümkün olmadığını, şube tarafından tutulan ….tarihli tutanak incelendiği takdirde “müşterinin beyanına göre yapılan tespit” olduğu olaya ilişkin somut bir tespit olmadığı ve bu durumun şubenin de kabulünde olduğu şeklinde yorumlanamayacağını, bu tespitin müşterinin beyanının tespiti olup, hükme esas alınamayacağını, delillerin toplanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının kargonun içeriğinin ne olduğu hususunda açıklama yapmadığını, kargonun teslim edildiği şubeye bilgi vermediğini, kargonun şubeye teslimi esnasında içeriği hakkında beyanda bulunulmaması neticesinde doğan zararın ve ziyanın göndericinin sorumluluğunda olduğunu, sevk irsaliyesinde taşınan eşyanın ne olduğu ve değeri hususunda herhangi bir beyanın bulunmadığını, TTK ve Karayolu Taşıma Kanunu hükümleri gereğince kargonun içeriğinin beyan edilmesine ilişkin sorumluluğun göndericiye ait olduğunu, kargo içeriğinin açıklanması ve ispat külfeti ve yükümlülüğünün müvekkili şirkete yükletilemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğunu kesinlikle kabul anlamına gelmemekle TTK’nın 886. maddesi uyarınca tam tazminata hükmedilebilmesi için zararın meydana gelmesinde taşıyıcının kast ve pervasız davranış kusuru varlığının da ispat edilmesinin gerektiğini, Yargıtay içtihatlarında da tam tazminata hükmedilebilmesi için taşıyanın ağır kusurunun ispatlanması gerektiğinin vurgulandığını, kanunlarda taşıyanın sınırlı sorumluluğu prensibinin benimsendiğini, Yeni Türk Ticaret Kanununda eşya taşımada taşıyanın sorumluluğunu sınırlandırırken güttüğü amaç, taşıma işinin hacmi nedeniyle taşıyıcının tazmin edeceği her kargoda mahvına neden olabilecek tazminatlar ödemesi riskine karşı taşıyanın sektörde tutunmasına yardımcı olmak, ticari risklerini azaltmak olduğunu, müvekkili şirketin mezkur taşımada herhangi bir kusurunun olmadığından tazmin mükellefiyetinin bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklı tazminat talebine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.331,63 TL harçtan, peşin alınan 335,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 996,63 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili taraflara geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nın 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/05/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”