Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/828 E. 2022/1692 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/828 – 2022/1692
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/828
KARAR NO : 2022/1692

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ……..
ÜYE : ………
ÜYE : …….
KATİP : ……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2021
NUMARASI : 2020/442 Esas, 2021/187 Karar
DAVACI :……
VEKİLİ : Av…..
…. UETS
DAVALI : …..
VEKİLİ : Av. …….
…..UETS
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
YAZIM TARİHİ : 09/11/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19/03/2021 tarih ve 2020/442 Esas, 2021/187 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ….Ltd. Şti. tarafından keşide edilen…. … ait …seri numaralı,…-TL … keşide tarihli çekin ciro silsilesi yoluyla müvekkili uhdesine geçtiği esnada keşide tarihinden önce …’nin … soruşturma sayılı dosyası üzerinden çeke el konulmuş olduğunu ve bu sebeple ibraz kaşesi basılamamış olduğunu, bunun üzerine müvekkili şirketin daha fazla kayıp yaşamaması adına çeki … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası üzerinden takibe koyduğunu, davalı şirketin borcunun bulunmadığında bahisle takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, davanın kabulünü, davalı/borçlu şirketin …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasında ileri sürdüğü itirazın iptalini, davalı şirketin % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; “….Davalı …Limited Şirketi tarafından keşide edilen ….keşide tarihli, keşide yeri …. ait …. seri numaralı ….-TL bedelli çekin, …. A.Ş’ne ve ….’a ve ciro silsilesi yoluyla ….’ya geçmiş olduğu, çekin ibarz süresi içinde Gaziantep 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/253 Esas sayılı dosyasında olması sebebiyle bankaya ibraz edilemediği, bu sebeple başlatılan takibe keşideci ….tarafından itiraz edildiği, görülmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesi uyarınca, süresinde ibraz edilmeyen çekler yönünden taraflar arasında temel ilişki bulunmaması halinde yetkili hamil sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciden alacağın tahsilini isteyebilir. Sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükümlülüğü keşidecide olup, keşideci sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamalıdır. Mahkememizce yapılan tahkikatta keşideci …. takibe itiraz etmiş ise de, davaya cevap vermemiş, sebepsiz zenginleşmediğine dair herhangi bir ispat aracı ortaya koymamış, sebepsiz zenginleşmediğini ispat edememiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının açıkça hukuka ve gerçeklere aykırı olduğunu, …. İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı dosyasına vekaletleri eklenmesine ve icra dosyasına vekil olarak eklenilmelerine ve dava şartı arabuluculuğa vekil sıfatıyla katılmalarına rağmen yerel mahkemece dava dilekçesi ile ekinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapıldığını, bu durumun hukuka ve Tebligat Kanununa aykırı olduğunu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğunu, müvekkili şirketin işbu dosyadan ancak gerekçeli kararın 20.04.2021 tarihinde tebliği ile haberdar olduğunu, usulsüz tebligat nedeniyle taraf teşkili sağlanmamış olup dosyaya cevap ve delil sunma imkanlarının da kısıtlanarak adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, yokluklarında dava görülerek karar verilmesinin hukuka, Anayasamızın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına ve Yargıtay’ın içtihatlarına aykırı olup söz konusu kararın kaldırılması gerektiğini, Yargıtay’ın istikrar kazanan kararlarına göre itirazın iptali davasının görülebilmesi, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlı olup, geçerli bir takip yoksa itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak olmadığını, itirazın iptali davası yönünden bunun bir dava ön şartı olduğunu, yine Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmişse, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun ya da olmasın öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın değerlendirilip sonuçlandırılması gerektiğini, usulüne uygun olarak dava dilekçesi vekil sıfatıyla taraflarına tebliğ edilmiş olsa idi müvekkilinin sebepsiz olarak zenginleşmediği kolaylıkla ispatlanabileceğini, davacı vekilince dava konusu edilen çek ile ilgili olarak müvekkili ….’nın Gaziantep 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/253 Esas sayılı dosyası ile yargılandığı ve söz konusu dosyanın derdest olduğu belirtmesine rağmen davacının yargılanmış olduğu ceza davasının sonucunu beklenmeksizin verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davacının ceza yargılaması neticesinde gerçek ve meşru hamil olup olmadığı tespit edileceğinden ceza yargılamasının kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiğini belirterek, açıklanan bu nedenlerle hukuka, gerçeklere ve Yargıtay kararlarına aykırı yerel mahkeme kararının istinaf gerekçeleri dikkate alınarak esastan kaldırılmasına/bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, süresinde ibraz edilmeyen çekten kaynaklanan sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu çek süresinde ibraz edilmediğinden kambiyo vasfını yitirmiş, ilamsız icra takibine konu olmuştur.
İtirazın iptali davasının dinlenilebilmesi için HMK’nın 114/1 maddesinde yer alan genel dava şartları yanında geçerli bir icra takibinin bulunması, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilmiş olması, davanın, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gibi özel dava şartlarını da taşıması gereklidir.
Medeni Usul Hukukunda yetki kavramı, bir davaya hangi yerdeki görevli hüküm (hukuk) mahkemesi tarafından bakılacağını belirler (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Ankara 1995, 7.baskı, s.137; Diğer tanımlar için bakınız:Üstündağ, Saim:Medeni Yargılama Hukuku, İstanbul 1997, s.194; Pekcanıtez/Atalay/Özekes: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2009, s.114).
Bir davaya yer itibariyle bakma iktidarına sahip mahkemeye “yetkili mahkeme”, bu hususu düzenleyen kurallara da “yetki kuralları” adı verilir (Alangoya/Yıldırım/Deren Yıldırım: Medeni Usul Hukuku Esasları, İstanbul 2009, s.83; Pekcanıtez/Atalay/Özekes: a.g.e., s.114).
Her mahkemenin yargı yetkisi, belli bir coğrafi bölge ile sınırlıdır; buna o mahkemenin “yargı çevresi” denir. Bu yargı çevresinin sınırları, idari teşkilat sınırlarına göre belirlenir. Asliye ve sulh mahkemesinin yargı çevresi, bulunduğu ilçenin veya il merkezindekiler için merkez ilçenin sınırları içinde kalan bölgeyle sınırlıdır (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: a.g.e., s.137). Böylece her mahkeme, kendi kaza (ilçe) çevresine dahil olan ihtilaflar hakkında yetkilendirilmiştir (Üstündağ, Saim:a.g.e., s.194).
Genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahındaki mahkemedir. Yani her dava, (kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça) açıldığı tarihte davalının (Medeni Kanun gereğince) ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: a.g.e., s.138; Pekcanıtez/Atalay/Özekes: a.g.e., s.114; Üstündağ, Saim:a.g.e., s.196).
Nitekim belirtilen ilke,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (H.M.K.) 6.maddesinin 1.fıkrasının 1.cümlesinde aynen; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Bazı davalar için davalının ikametgahı mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Örneğin sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin yerine getirileceği yerdeki mahkeme de yetkilidir (H.M.K. m.10). İşte, bazı dava veya dava çeşitleri için kabul edilen istisnai nitelikteki yetki kurallarına (genel olmayıp, yalnız belirli durumlara ilişkin oldukları için) “özel yetki kuralları” denir.
Kural olarak, özel yetki genel yetkiyi kaldırmaz, yani onunla birlikte uygulanır. Yani davacı, isterse genel yetkili (davalının ikametgahındaki) mahkemede, dilerse özel yetkili (sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin yerine getirileceği yerdeki) mahkemede davasını açabilir.
Fakat istisnai olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması kanunla öngörülmüştür ki, bu halde kesin yetki söz konusudur. Örneğin taşınmazın aynına ilişkin davalar, yalnız gayrimenkulün bulunduğu yerde açılabilir (H.M.K. m.12); davalının ikametgahı mahkemesinde açılamaz. Bu hallerde (kesin yetki hallerinde), genel yetki kaldırılmış olup, dava yalnız bu özel (ve kesin) yetkili mahkemede açılabilir (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: a.g.e., s.138).
6100 sayılı HMK.’nun 7. maddesinde “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” hükmü düzenlenmiştir.
İİK’nın 50. maddesine göre, “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” denilmiştir.
Somut olayda takibin dayanağı zamanaşımına uğramış çekte hamilden önceki son ciranta olan ve icra dosyasında borçlulardan biri olarak gösterilen ….’ın yerleşim yeri adresi …. olduğundan ….icra dairesi takipte yetkilidir.
Davacı tarafından başlatılan takibe davalı borçluların vekilinin itiraz etmesi üzerine takibin devamını sağlamak için davacı alacaklı itirazın iptali davası açmıştır. İtirazın iptali davası ile icra takibi ayrı hukuki yardımları ve dolayısıyla ayrı ayrı avukatlık ücretini gerektirmekte olup dava dosyasına da davalı borçluların vekalet ibraz etmesini gerektirir. Bu durumda itirazın iptali davasında davalı borçluların vekille temsil edildiklerinden bahsedilemeyeceğine göre, bizzat davalı borçlulara dava dilekçesinin tebliği gerekmektedir. O nedenle mahkemece davalı borçlulara tebligat yapılıp davanın görülmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2022 tarih, 2021/3740 Esas, 2022/621Karar sayılı kararı)
Mahkemece, uyuşmazlığın niteliği itibariyle TTK’nun 732. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşme davası olduğu benimsenerek yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu çekin keşidecisinin davalı olduğu, bu çekin dava dışı …. emrine düzenlendiği, çekin lehtarın kaşe ve imzası ile ….’a ciro edildiği dosya kapsamı ile sabittir.
Dava konusu çekte tüzel kişiliği haiz olmayan adi ortaklık lehtar gösterilmiş ise de, 6102 Sayılı TTK.nun 780.maddesinde çekin unsurları sayılırken lehtarın gösterilmesine yer verilmemiştir. Bu nedenle lehtar çekin zorunlu unsuru olmayıp, çekte lehtarın yazılı olup olmaması ya da gerçek veya tüzel kişiliğinin bulunup bulunmaması çek vasfını etkilemez. TTK.nun 785/3.maddesine göre ise kimin lehine düzenlendiği gösterilmemiş olan bir çek, hamiline yazılı çek hükmündedir.
TTK’nun 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme davasının açılabilmesi için, kambiyo senedine dayanan hakların mevcudiyeti için yapılması gereken işlemlerin yapılmaması veya senedin zamanaşımına uğraması tek başına yeterli değildir. Ayrıca, yetkili hamilin senedi kural olarak elinde bulundurması ve bu senedin kanunen aranılan zorunlu şekil şartlarını da içermesi gerekmektedir(Bkz. Kınacıoğlu, N.; Kıymetli Evrak Hukuku, 5. Bası, Ankara 1999, Reisoğlu, S.; Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, Gözden Geçirilmiş 3. Baskı, Ankara 2003).
Ne var ki somut olayda dava konusu çekte davacının kaşe ya da imzasının bulunmadığı, çekin …. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. sayılı soruşturma dosyasında davacının ikametinde yapılan aramada el konulan senetler arasında bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim aynı dosyada yapılan soruşturma sonucunda davacı hakkında tefecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarından kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. Ceza ve Hukuk Mahkemeleri kararları arasındaki ilişkiyi düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 74. (818 sayılı BK 53) maddesi hükmü hukuk hakimini, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı karşısında maddi hukuk bakımından kural olarak bağımsız kılmaktadır. Ancak hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Her mahkumiyet kararı o eylemin hukuka aykırılığını tespit etmesi bakımından hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir. Ceza hakiminin saptadığı maddi olaylar ve özellikle fiilin hukuka aykırılığı ve davalı tarafından işlenmiş olup olmadığı hukuk hakimini bağlar. Bu itibarla mahkemece, Gaziantep 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/253 Esas sayılı dosyasının sonuçlanması beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2021 tarih ve 2020/442 Esas, 2021/187 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın istek halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022

……
Başkan
………
e-imzalıdır.
……..
Üye
……..
e-imzalıdır.
……
Üye
…….
e-imzalıdır.
…….
Katip
………
e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”