Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/774 E. 2021/1741 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/774 – 2021/1741
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/774
KARAR NO : 2021/1741

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ………
ÜYE :………
ÜYE : ………..
KATİP : ………….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2021
NUMARASI : 2021/64 Esas, 2021/164 Karar
DAVACI – KARŞI
DAVALI : …….
VEKİLİ : Av. ……..
DAVALILAR – KARŞI
DAVACILAR : ,,,,,,,,
VEKİLİ : Av. ………
DAVALI : ……
VEKİLİ : Av. ……..
DAVANIN KONUSU : Kayyım Atanması
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
YAZIM TARİHİ : 11/11/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/03/2021 tarih ve 2021/64 Esas, 2021/164 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı – karşı davalı vekilince istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı – karşı davalı vekili, müvekkilinin de ortak olduğu … San ve Tic. Ltd. Şti’nin şirket ortaklarından ‘nin vefatı nedeniyle geriye şirket ortağı olarak müvekkilinin kaldığını, şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosya ile davalılar tarafından icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe yapılan itirazın süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmesi üzerine Gaziantep 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/55 esas sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğunu, ….’nin vefatı sonrasında …. tarihinde yapılan olağanüstü toplantıda şirketi yönetim ve şirketin diğer organlarının oluşumu hakkında bir karar verilemediğini, şirketin icra tehdidi altında olduğunu belirterek şirkete kayyım olarak müvekkilinin atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVA :
Davalılar – karşı davacılar …,… ve … vekili, Davacı – karşı davalının muris …’nin vefatından sonra şirket aleyhine … tanzim tarihli ve …vade tarihli …-USD tutarlı bono düzenlediğini ve icra takibine koyduğunu, senet üzerindeki imzanın …’na ait olduğunu, bu durumun şirketi zarara sokacağını ve müvekkillerinin ortaklık paylarının halel görmesine neden olacağını, bu nedenle şirketin %50 pay sahibi olan müvekkillerinin menfaatlerinin korunması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile birlikte müvekkillerinden birinin ya da dışarıdan birisinin kayyım olarak atanmasına ve yasal mirasçılar olan müvekkillerinin pay defterine işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davacı – karşı davalı vekili, davalılar – karşı davacıların kesinleşmiş bir ortaklıkları bulunmadığını şirket aleyhine alacaklı sıfatıyla icra takibi başlatan bir kimsenin aynı şirkete kayyım olarak atanmasının şirketin menfaatine aykırı olduğunu, şirkete 3.kişinin kayyım olarak atanmasının şirketin menfaatine uygun düşmeyeceğini, davalı karşı davacıların paylarının pay defterine işlenmesine yönelik taleplerinin dava konusu olmasının mümkün olmayacağını ve ortaklıklarının müvekkili tarafından kabul edilmediğinin …noterliği’nin …. tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesi ile sabit olduğunu, bu nedenlerle karşı davanın reddine, asıl davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….San ve Tic. Ltd. Şti vekili, müteveffanın vefatından 2 gün sonra davacının …’ta beraber iş yaptığı …. lehine …00-USD miktarlı bono tanzim ettiğini ve müvekkili şirket aleyhine …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, yine davacının …taki ortağı … tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, yine takibin itiraz üzerine durduğunu, davacı tarafın şirketin mal varlığı olan fabrikadaki makineleri haczettirerek haksız çıkar sağlama amacında bulunduğunu, davacının bu işlemleri nedeniyle ….CBS’nin ….soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını belirterek davacının kayyım olarak atanmasına yönelik talebinin ve davanın reddine dair karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece asıl dava yönünden; ….San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin %50 hissesi …, diğer %50 hissesi ise aynı zamanda şirketi temsil ve ilzama tek yetkili müdür…’ye ait iken, müdürün ölümü ile şirkette yönetim boşluğunun oluştuğu, TTK’nın 596. maddesi uyarınca esas sermaye payının miras yoluyla geçmesi halinde tüm hak ve borçların genel kurul onayına gerek olmaksızın esas sermaye payını iktisap eden mirasçılara geçeceği, bu hüküm gereği …’nin şirketteki %50 payının kanunen davalı mirasçılara geçtiği, bu durumda yapılacak işin öncelikle şirket yönetim organının seçilmesi olduğu, davacı dilekçesine ekli “TUTANAK” başlıklı toplantının, cevap dilekçesine ekinde bulunan davalı … mirasçılarının davacıya yöneltilen ihtarnameye istinaden yapılarak genel kurul kaidelerine aykırı olarak gerçekleştirildiği, bu şekilde müdür olmayan kişilerle yapılan çağrı ve bu çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların yoklukla malül olacağı, (…, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 2017 baskısı, s. 86 vd.), o halde TTK m. 410’a göre genel kurul çağrısı için mahkemeye başvurmaksızın yönetim kayyımı tayini talebinde bulunulmasının yerinde olmadığı, “TUTANAK” başlıklı belgenin geçerli bir genel kurul toplantı tutanağı olarak benimsenmesi halinde dahi mahkemeye ancak fesih istemli bir talepte bulunulacağı, kayyımın bu davaya istinaden atanacağı ve yahut organ yokluğunun giderilmesi (genel kurul toplanarak müdür seçimi yapılması) için kayyım tayini talep edilebileceği, zira bir şirketin ilelebet kayyım marifetiyle yönetilmesinin talep edilmesi ve bu talebin kabulünün hukuken mümkün bulunmadığına kanaat getirilerek davalı şirket yönünden davanın reddine karar verilmiştir. (Aynı yönde, Y. 11. HD. E. 2007/15194, K. 2009/4144; Y. 11. HD. E. 2013/2761, K. 2013/6729;) Diğer davalılar yönünden ise, kayyım atanması davasında husumetin mutlaka şirkete karşı yönetilmesi gerektiği, Yargıtay kökleşmiş içtihatları ve yerleşmiş görünüşünün de bu yönde olduğu gerekçesiyle davalılar …., …. ve …. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece karşı dava yönünden; davacıların, murisleri …nun davalı limited şirketteki payını, TTK’nın 596. maddesi uyarınca miras yolu ile miras hisseleri oranında kazandıkları, şirkete müdür atandığı takdirde müdürden yahut yukarıda açıklandığı şekilde talepte bulunulması halinde mahkemece bir kayyım atanması durumunda atanan kayyıma talepte bulunarak pay defterine kayıt işleminin sağlanacağı, eğer bu kişilerin kayıt taleplerini reddetmesi durumunda mahkeme kanalı ile pay defterine kayıt yönünde talepte bulunabileceği, dolayısıyla davacıların bu aşamada talep haklarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı – karşı davalı vekili, mahkemenin karşı dava yönünden vermiş olduğu davanın reddi kararının hukuka uygun olduğunu, ancak asıl dava yönünden vermiş olduğu ret kararının tamamen usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, müvekkilin de ortağı olduğu davalı şirket aleyhine, vefat eden ortağın mirasçıları tarafından haksız ve usulsüz bir şekilde ( …İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı dosyasında) icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibine istinaden şirket adresinde haciz işlemi gerçekleştirildiğinden, söz konusu haksız ve usulsüz işlemlere karşı şirket menfaati gereği acilen hukuki yollara başvurmak gerektiği halde şirket/ortağı müdürün vefat etmiş olması ve hukuki yollara başvuracak bir yetkili kalmamış olması ve yine vefat eden ortak/müdürün mirasçıları ile de ( şirket aleyhine icra takibi başlatmış olmaları nedeniyle) şirkete yetkili/müdür atanması hususunda anlaşmaya varılamamış olması nedeniyle şirkete kayyım atanması talebi ile iş bu davanın açıldığını, her ne kadar sağ kalan ortak/müvekkili tarafından söz konusu icra takibine itiraz edilmiş ve itiraz süresinde olmadığından bahisle İcra Müdürlüğü’nce itiraz red edilmiş ise de daha sonra İcra Müdürlüğünden vekâlet kayıtlarının yapılmasının da istenildiğini, ancak müvekkili şirket yetkilisi/temsilcisi olmadığından bahisle taleplerinin şifahen ret edildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından ortağı olduğu şirketin üstün menfaati ve herhangi bir hak kaybına uğramaması amacıyla İcra Hukuk Mahkemesinde usulsüz işlemlerin iptali talebi ile şikâyette bulunulduğunu, Gaziantep 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/55 esas sayılı dosyası üzerinden görülen şikâyet/davasında verilen 15.02.2021 tarihli ara karar ile “…Davacı vekilinin davacı tüzel kişi adına vekâletnamesini sunmadığı anlaşılmakla, davacı vekiline davacı borçlu tüzel kişiye ait vekaletnamesini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde vekaletname ibraz edilmediği takdirde mevcut duruma göre karar verileceğinin tensip tutanağı ile birlikte davacı vekiline ihtarına” şeklinde karar verildiğini, bunun üzerine taraflarınca iş bu dosyada yerel mahkemeden dava sonuçlanıncaya kadar şirketin yüksek menfaatleri gereği tedbiren davacı müvekkili …’nun şirketi temsile yetkilendirilmesi talep edilmiş ise de bu taleplerinin reddedildiğini, akabinde “kayyım atanmasına ilişkin” davanın reddine karar verildiğini, sağ kalan /ortak müvekkili tarafından şirket menfaatine olarak, şirket adına açılmış tüm davaların, şirketin yetkilisi olmadığı veya şirket adına vekâlet de sunulmadığı gerekçesi ile ret edilecek ve bu durumda da şirket aleyhine haksız ve usulsüz bir şekilde açılmış tüm icra takipleri vs. kesinleşerek müvekkilinin yıllarca tüm sermaye ve emeğini ortaya koyarak var ettiği şirketi ticari hayattan silineceğini, bunu hiçbir hukuk düzeninin korumayacağının da izahtan vareste olduğunu, limited şirketlerde toplantıya çağrı, çağrısız genel kurul vs. konularında anonim şirkete ilişkin hükümlerin kıyas yolu ile uygulanacağının açıkça düzenlendiğini, dosya arasında mevcut …. tarihli olağanüstü toplantıya ilişkin “ tutanak” incelendiğinde de görüleceği üzere söz konusu toplantının tüm pay sahiplerinin (ortak/müvekkil … adına vekaleten …, diğer ortak… mirasçıları adına vekaleten …nin) katılımı ile ve aralarından biri herhangi bir itirazda bulunmadan gerçekleştirilmiş olup usul ve yasaya uygun olduğunun sabit olduğunu, açık ve emredici kanun hükmüne rağmen yerel mahkemenin aksi yöndeki yorumunun usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hukuk ve hakkaniyete de aykırı olduğunu, müvekkili/ortağın yıllarca tüm sermayesini ve emeğini ortaya koyarak var ettiği şirketin tasfiyesini istemesinin mümkün olmadığını, mahkemenin tek seçenek olarak tasfiyeyi dayatmasının da doğru olmadığını, TTK 636. maddenin 2, 3 ve 4. fıkralarında da açıkça yazılı olduğu üzere, bu durumda bile yani ortak şirketin tasfiyesini istediğinde bile ticaret mahkemesinin şirket yetkililerini dinleyerek durumu düzeltmek için bir süre belirleyebileceğinin, gerekli önlemleri alabileceğinin, istem yerine duruma uygun başka bir karar verebileceğinin bunların hiçbiri mümkün olmazsa yani son çare olarak şirketin feshine karar verebileceğinin düzenlendiğini, buna rağmen mahkemenin “…TUTANAK” başlıklı belgenin geçerli bir genel kurul toplantı tutanağı olarak benimsenmesi halinde dahi mahkemeye ancak fesih istemli bir talepte bulunulacağı,” gerekçesiyle tek seçenek ve çözüm olarak tasfiyeyi dayatması usul ve yasaya aykırı olduğunu, şirketin ilelebet kayyım tarafından yönetilmesi gibi bir durumun veya talebinin de söz konusu olmayıp, mahkemenin zorlayıcı bir yorum ile bir takım makale/tez çalışmalarındaki kanun değişikliğinden önceki Yargıtay kararlarına atıfta bulunarak davanın reddine karar verilmesinin hak, hukuk ve nesafet kurallarına aykırı olup, hiçbir şekilde kabulünün mümkün olmadığından söz konusu kararın ret edilen asıl/esas dava yönünden kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kayyım atanması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; Genel kurulu toplantıya çağrı yetkisi kural olarak müdürlere aittir. Şirkette organ boşluğu mevcut, başka bir ifadeyle genel kurula çağrı yapacak müdür olmadığı takdirde TTK’nın 617/3 maddesi atfı ile limited şirketlere de uygulanacak TTK’nın 410 maddesi uyarınca ortaklardan biri mahkemeye başvurarak toplantı izni talebinde bulunabilir. Bu durumda mahkemece genel kurulun yapılması için bir temsil kayyımı görevlendirilir. TTK m. 410’a göre genel kurul çağrısı için mahkemeye başvurmaksızın yönetim kayyımı tayini talebinde bulunulmasının yerinde olmadığı, “TUTANAK” başlıklı belgenin geçerli bir genel kurul toplantı tutanağı olarak benimsenmesi halinde dahi mahkemeye ancak fesih istemli bir talepte bulunulacağı, kayyımın bu davaya istinaden atanacağı veyahut organ yokluğunun giderilmesi (genel kurul toplanarak müdür seçimi yapılması) için kayyım tayini talep edilebileceği, zira bir şirketin ilelebet kayyım marifetiyle yönetilmesinin talep edilmesi ve bu talebin kabulünün hukuken mümkün bulunmadığı, karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı – karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı – karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı – karşı davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı – karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…….
Başkan
…….

…….
Üye
……

……..
Üye
……

………
Katip
……

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”