Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/772 E. 2022/1665 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/772
KARAR NO : 2022/1665

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2021
NUMARASI : 2018/509 Esas, 2021/100 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İpotek
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
YAZIM TARİHİ : 02/11/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/02/2021 tarih ve 2018/509 Esas, 2021/100 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili : dava dışı kredi borçlusu …..A.Ş. davalı bankadan …. tarihinde kredi kullandığını, anılan kredinin teminatı olarak müvekkiline ait gayrimenkulün davalı bankaya ipotek verildiğini, dava dışı firma kredi borcunu ödemiş olmasına rağmen ipoteğin kaldırılmadığını, davalı bankanın herhangi bir alacağı kalmadığı belirtilerek, müvekkilinin maliki olduğu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili: davacının kredi borcunun devam ettiği için ipoteğin kaldırılmasının söz konusu olmadığını, ipoteğin kaldırılabilinmesi için borcu ödenmesi gerektiğini, dolayısıyla davacının talebinin yasaya aykırı olduğu belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece; yine davacı taraf her ne kadar borca dayanak genel kredi sözleşmesinin usulsüz olarak düzenlendiği iddiasında bulunmuşsa da anılan sözleşmelere davacı herhangi bir suretle taraf olmadığı, dolayısıyla da bu iddianın davacı tarafından ileri sürülmesi hukuken mümkün olmadığı, nitekim asıl borçlu tarafından bu yönde bir itirazda bulunulduğu veya dava açıldığına dair dosyaya herhangi bir bilgi de yansımadığı, bu haliyle de anılan iddiaya itibar edilmediği, bu açıklamalar doğrultusunda da ipoteğin kaldırılmasının şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Hükümde geçen gerekçeli kararın gerekçesiz olduğunu, mahkemenin hüküm kurarken dayandığı gerekçesinde iddialarına yer vermediğini, davanın başından beri ileri sürdükleri iddialar ne mahkemece dikkate alındığını, ne de bilirkişilerce dikkate alındığını, bilirkişilerin yaptığı tek şey borcun ne kadar olduğu olduğunu, halbuki çekilen kredilerin usulüne uygun olup olmadığı ve bu kredilerin yetkili kişilerce çekilip çekilmediği ve hatta kredilerdeki eş rızası ve her sayfaya imza atılması gibi hususların hiçbir zaman incelenmediğini, mahkemece de tüm taleplerine rağmen bilirkişilerde bu yönden bir talepte bulunulmadığını, yine dava sırasında bankaya mahkemece yazı yazılıp talep edilmesine rağmen, davalı bankaca kredilere ilişkin tüm evrak ve özellikle çekilen paralara ilişkin dekontların yer aldığı hesap ekstreleri de hiçbir zaman dosyaya girmediğini, hükmün son paragrafında müvekkilin şirket yetkilisi olmadığı ve bu nedenle kredilerdeki usulsüzlüğü ileri sürmesinin mümkün olmayacağı yönünde bir ibare olduğunu, bu ibareyi kabul etmediklerini, üzerinde ipotek olan taşınmazın müvekkile ait olduğunu, bu ipotek de işbu şirketin borçlarına istinaden verildiğini, şirketin borcunun olup olmaması müvekkilin direk olarak mülkiyet hakkına sirayet edeceği için bu iddiaları müvekkilin ileri sürememesi gibi bir ibare ne hukuka uygun olmadığını, hükümde müvekkil aleyhine hükmedilen avukatlık ücreti fazla hesaplandığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harç mahsup edilerek bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak oy birliği ile karar verildi. 02/11/2022


Başkan V.

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”