Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/743 E. 2022/1700 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/743
KARAR NO : 2022/1700

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2021
2020/159 Esas, 2021/102 Karar sayılı asıl dosya
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
Birleşen 2016/237 E-2016/230 K. Sayılı dosya
DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
YAZIM TARİHİ : 09/11/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04/02/2021 tarih ve 2020/159 Esas, 2021/102 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili ibraz etmiş olduğu dava dilekçesi ile müvekkillerinin murisi …..’ün davalı şirketin ….. ile birlikte ortağı iken …..’ün vefat etmesi üzerine müvekilleri …, … ve ……’ün yasal mirasçı olarak şirketin ortağı olduklarını, şirketi temsil yetkisinin dava konusu edilen Genel Kurul Kararından önce ….. ve … tarafından birlikte, çift imza ile kullanılmakta iken söz konusu karar ile birlikte yetkilerin tek imza ile ….’e geçtiğini, dava konusu Genel Kurula müvekkilleri … ve …..’ün katılmadıkları gibi hiçbir tutanak ve karara imza atmadıklarını, hatta genel kurulun kendilerine haber dahi edilmediğini, ancak bu genel kurula katılmışlar ve şirketi temsil ve ilzam konusunda …..’e temsil yetkisi verilmesine karar verilmiş ve bu kararı imzalamışlar gibi tutanak düzenlendiğini, müvekkillerinin hiçbir şekilde böyle bir tutanak düzenlemediklerini, hiçbir belge ve karar imzalamdıklarını, temsil yetkisini de ….e devretmediklerini, müvekkillerinin uzun süre bu durumdan haberleri olmadıklarını, imzalarının sahte olarak atılmış olan ortaklar kurulu kararı ile ….tarafından tek imza ile temsil ve ilzam edildiğini yeni öğrendiklerini, atılan imzaların açık bir şekilde sahte olduğunu, söz konusu sahte imzaları atan ve bu sahte imzalara göre işlem yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, açıklanan tüm bu nedenlerle 13/03/2015 tarihli ve 26/02/2015 tarihli ortaklar kurulu kararları ile ….Noterliğinin … tarih ve …. yevmiye nolu kararlarının, dava konusu tutanakların tamamında müvekkilleri … ve …..’e atfen atılan imzaların, müvekkillerine ait olmaması sebebiyle TTK 447. maddesi ve ilgili mevzuat gereğince butlanla sakat olmalarındand olayı yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Birleşen 2016/237 Esas-2016/230 Karar sayılı dosyanın dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete davacıların murisi ….’ün vefat etmesi ile murisleri olan davacıların şirkete ortak oldukları, davacıların katılımı olmadan 10/02/2016 tarihinde gerçekleşen ve genel kurul toplantısında kararlar alındığını, ancak davacıların toplantıya katılmadığı ve imzalarının yer almadığını, yine Gaziantep 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/50 dosyasında şirkete kayyım atandığını ve kayyımın onayının olmadığını, bu nedenle 18/01/2016 tarihli Müdürler Kurulu kararına istinaden ….Noterliğinin…. tarih ve …yevmiye nolu Genel Kurul çağrısı üzerine 10/02/2016 tarihinde gerçekleşen genel kurulun iptaline, alınan kararların tedbiren durdurulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Asıl ve birleşen dava davalı vekili, davacının iddialarının asılsız olduğunu, adı geçen ortaklar kuruluna davacılardan …’ün bizzat katıldığını ve imzaları bizzat kendisinin attığını, davacılar hakkında ….’ün suç duyurusunda bulunduğunu, davacılar hakkında ….Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyasının halen devam ettiğini, davacı … ….’ün öğrenci olduğunu, toplantıda yer almadığını, ancak haberdar edildiğini, nitekim toplantı tutanaklarında da imzalarının bulunmadığını, davacı …’ın imzasının sahte olduğu iddiasının yerinde olmadığını, zira …..’ün isminin altında imza bölümünün boş olduğunu, müvekkili şirketin aile şirketi olduğunu ve güvene dayalı olduğunu, kaldı ki davacıların imzalarının bir an için eksik olduğu düşünülse dahi davalı tarafın şirket hisse oranının % 57 olup, tek başına karar alma ve şirketi yönetme yetkisine sahip olduğunu, hal böyle iken davacı tarafın iş bu davayı açmasının hukuki bir sebebinin bulunmadığını, davacıların iş bu davayı açmaları ve kayyım talep etmelerinin tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu bildirerek, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece 04/07/2018 tarihli karar ile, davaya konu genel kurul kararlarının çağrılı genel kurul olduğu, TTK ‘nın 416. maddesinde çağrısız genel kurul toplantılarının konu edildiği ve çağrısız genel kurul toplantılarının tüm ortakların katılımı ile toplanmasının mümkün olabileceğinin hüküm altına alındığı, iptali istenen genel kurul toplantılarına ortaklardan …’ün hiçbir şekilde katılmadığı, davaya konu yapılan her iki genel kurul toplantısının çağrılı genel kurul toplantısı olduğu, TTK nın 414. maddesinde öngörülen hüküm çerçevesinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği gibi ilan edilen gazetenin ortaklara iadeli taahhütlü tebliğ edilmesinin gerektiği, davalı tarafa ilan ve tebliğ evraklarını ibraz etmesi hususunda iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen, davalı şirket vekilinin ibraz edemediği, bu yönüyle de mevcut genel kurulların TTK’nın 414. maddesinde öngörülen usule uygun bir şekilde toplanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararının davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 13/02/2020 tarihli ve 2018/2019 E-2020/209 K. Sayılı ilamıyla, “…Asıl ve birleşen dava; davalı şirket tarafından alınan 13/03/2015, 26/02/2015 ve 10/02/2016 tarihli genel kurul kararlarının mutlak butlanla batıl olmaları sebebiyle iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 341. maddesinde yer alan “istinaf başvuru dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesi”, 355. maddesinde yer alan “incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği” ve 357. maddesinde yer alan “bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı” ve “ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan delillerin bölge adliye mahkemesince incelenebileceği” hükümleri doğrultusunda istinaf başvuru dilekçesinde herhangi bir gerekçe içermeyen soyut ve yasanın amacına uygun olmayan sebepler nazara alınmaksızın gerekçeli olarak ileri sürülen istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin hususlar inceleme konusu yapılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar :
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

Anılan hükümle getirilen bu biçim koşulları, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Başka bir anlatımla kanunun amacı hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır.
Uyuşmazlıkların çözümünde yargıya düşen en önemli görevlerden birisi de açık ve net çözümler bulmak; anlaşılabilir, tutarlı kararlarla kamu düzeni ve barışının sağlanmasına hizmet etmek olmalıdır. Tarafların çözüm aramak için geldikleri yargısal makamların açık ve net hükümlerle üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile getirilen ve yukarıda açıklanan yasal düzenlemenin nihai amacı da budur.

Kısaca HMK’nın 297. maddesi karşısında, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi zorunlu olup bu husus kamu düzeni ile ilgilidir.

İstinaf incelemesi yapılan eldeki dosya arasında, asıl dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilen Gaziantep 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/237 Esas, 2016/230 Karar sayılı dosyası bulunmaktadır. Asıl davada; 13/03/2015 tarihli ve 26/02/2015 tarihli genel kurul kararlarının, butlanla sakat olmalarından dolayı yok hükmünde olduklarının tespitine ve dava süresince ….ün şirketi temsil yetkisinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesinin, birleşen dava da ise; 10/02/2016 tarihli genel kurul kararlarının iptaline, alınan kararların ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.

Birleştirilen davalar birlikte incelenip karara bağlanır. Yani davaların tahkikat safhası müşterektir. Somut olayda, mahkemece 04/07/2018 tarihinde verilen kısa karar ve kısa karara uygun yazılan gerekçeli kararda “davacının davasının kabulü ile 26/02/2015 tarihli 2015/1-2 nolu ortaklar kurulu kararları ile 13/03/2015 tarihli 2015/4 nolu kararların butlanla sakat olduğunun tespiti ile mevcut kararların iptaline” denilmiş, birleşen dava için ayrı hüküm kurulmamıştır.

Mahkemece, asıl dava ile birleşen dava dosyaları hakkında 6100 Sayılı HMK’nın 297/2. maddesi gereğince ayrı ayrı hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu husus HMK 355. madde gereğince resen gözetilecek sebeplerden bulunduğundan, asıl ve birleşen davalar davalısının istinaf başvurusunun esasa yönelik istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulü ile yerel mahkeme kararının 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılarak, dosyanın yargılamaya devam olunarak usulüne uygun şekilde asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmak üzere mahkemesine gönderilmesine…” karar verilmiştir.

Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda, “…Yapılan yargılama, toplanan deliller mahkememizce daha önceden verilen 2016/50 Esas 2018/829 Karar ve Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin ilgili bozma ilamında da anlaşılacağı üzere asıl davalı davacılar tarafından 13/03/2015 ve 26/02/2016 tarihli genel kurul kararlarının iptalinin talep edildiği, mahkememizce verilen ilk kararda 13/03/2015 tarihli Genel Kurulu Çağrı ve gündeminin T.T.K 414. maddesi uyarınca ticaret sicil gazetesinde ilan edilmediği gibi iadeli tahaahütlü mektupla ortaklara bildirilmediğinden iptaline karar verildiği, 26/02/2015 tarihli genel kurul kararının ise ortaklardan ….’ün imzası bulunmadığı T.T.K. 414 de öngörüldüğü şekilde ticaret sicil gazetesinde ilan yapıldığına ilişkin metninde tebliğ zarflarının bulunmadığından iptaline karar verildiği, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi ilgili kaldırma ilamında birleşen dosya ile ilgili hüküm kurulmamış olması sebebi ile birleşen dosyanın incelenmesinde 10/02/2016 tarihinde gerçekleşen genel kurul’un iptalinin talep edildiğinin anlaşıldığı, birleşen dosyadaki genel kurula çağrının ….. tarafından yapıldığı fakat …’ün asıl dosyada müdür olarak atanmasına ilişkin 26/02/2015 tarihli genel kurulun butlan ile sakat olduğuna ve iptaline karar verildiği ve bu sebep ile birleşen dosyada iptali istenen 10/02/2016 tarihli genel kurula çağrı yetkisinin ….. de bulunmadığı anlaşıldığından mahkememizce asıl davanın ve birleşen davanın kabulü ile iptali istenen genel kurullların ve ve bu genel kurullarda alınan kararların iptaline…” karar verilmiştir.

Karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacılar tarafından açılan davanın reddi gerekirken kabulüne karar verildiğini, davacı …’ün toplantıya katılıp, toplantı kararlarını bizzat imzaladığını, anılan davacının bu durumu inkar ettiğini, mahkemeden Gaziantep Adli Tıp Kurumu’ndan bu hususta ön rapor talep edilmesine rağmen davacının imza örneklerinin alınmadığını ve bu konuda rapor tanzim edilmediğini, ayrıca müvekkili şirket yetkilisi …..’ün davacılar hakkında ….Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, mahkemece soruşturma dosyasının sonucunun beklenmediğini, davacılardan ….’ün öğrenci olup, toplantı gündeminden ve kararlarından haberdar olduğunu, toplantı günü bulunmadığını, ancak haberdar edildiğini, toplantı tutanağında da imzaları bulunmadığını, davacı … …. imzasının sahte olduğunu iddia etmişse de kararlara ilişkin belgeler incelendiğinde, ….’ün isminin altına imza bölümünün boş olduğunun görüleceğini, davacı …’ın aynı zamanda diğer davalının kızı olduğunu, taraflar arasında akrabalık ilişkisi olup, şirketin aile şirketi niteliğinde bulunduğunu, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararı belirtilen 3 ortaklar kurulunun da usulüne uygun olarak toplanmadığını belirterek gerekçelendirdiğini, davacılardan …’ün bu toplantılara katıldığı ve altında imzaları var iken mahkemenin gerekçesinde kurulun usulüne uygun olarak toplanmadığını gerekçe göstermesinin hukuken kabul edilebilir bir gerekçe olmadığını, o gün o toplantıda …’ün bulunmasının onun oraya usulüne uygun olarak çağırıldığının en net göstergesi olduğunu, tüm bu nedenlerle mahkeme tarafından davacının imza örneklerinin alınıp imza incelemesi yapılmadan, yürütülen soruşturma dosyanın sonucu beklenmeden eksik yargılama sonucu verilen bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunma zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek, açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça asıl davada davalı limited şirketin 13/03/2015 ve 26/02//2015 tarihli genel kurul toplantılarının kendilerine bildirilmediği, buna karşın toplantıya katılıp tutanakları imzalamışlar gibi karar alındığını, tutanaklardaki imzalarının sahte olduğunu belirterek eldeki davayı açmıştır.
Dava tarihinde davalı şirketin ortaklarının davacılar ile dava dışı ….. olduğu anlaşılmaktadır.
TTK’nın 617/3. maddesi gereğince toplantıya çağrı usulü hakkında anonim şirkete ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
TTK’nın genel kurul toplantı çağrısının şeklini düzenleyen 414. Maddesinde; ” (1) Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.” hükmü,
TTK’nın iptal davası açabilecek kişileri belirleyen 446. Maddesinde; ” (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
(b)
Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir.

Öte yandan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin uygulamalarında da belirtildiği üzere, genel kurulun toplanması için çağrı yapan kişinin ya da kurulun toplantıya çağrı yapmaya yetkili olmaması halinde yapılan çağrının ve bu çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu hususu belirtilmiştir. (2015/15527 esas, 2017/2736 karar; 2015/3475 esas, 2015/10856 karar; 2005/14116 esas, 2007/5618 karar)

Mahkemece, davacılardan ….’e toplantı çağrısı yapılmadığı, toplantılara da katılmadığı, bu durumda …’ün genel kurul kararlarındaki imzasının sahteliğinin araştırılmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, birleşen davada ise …..’ün toplantıya çağrı yetkisi bulunmadığından davanın kabulü ile 10/02/2016 tarihli genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir.

Ne var ki somut olayda, 13/03/2015 tarihli genel kurul kararına dosyada rastlanmamakla birlikte, sunulan 26/02/2015 tarihli toplantı tutanağında …’ün kendisi ve diğer davacı … adına vesayeten atılı imzaları bulunmaktadır. Bu durumda şayet toplantı tutanaklarındaki imza davacı …’e ait ise, davacı … ve …’ün kendilerine toplantı çağrısı yapılmadığından bahisle genel kurul kararının iptalini isteme hakları bulunmamaktadır. Zira usulüne uygun çağrı olmadan genel kurul yapılmış olması toplantıya katılmayan ortağa iptal davası açma hakkı verir. (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/6070 Esas, 2015/3692 Karar sayılı kararı)
Bununla birlikte davacı … ….’e toplantı çağrısı yapılmaması tek başına kararın iptal edilmesi için yeterli olmayıp, bu hususun anılan genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunun da tespiti gerekir.

Açıklanan nedenlerle; mahkemece iptali istenen 13/03/2015 tarihli genel kurul kararının dosya arasına alınması, …’ün iptali istenen tutanaklardaki imzalarının kendisine ait olup olmadığının tespiti bakımından HMK’nın 211. Maddesindeki usule uygun olarak imza incelemesi yapılması, imza sahteliği hakkında …Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütüldüğü anlaşılan …. sayılı soruşturma dosyası celp edilerek eldeki davayı etkileyecek nitelikte bir hususun tespiti halinde soruşturma sonucunun ve soruşturma sonucunda dava açılırsa dava sonucunun beklenmesi, dosya sonucu beklenmeyecekse bunun gerekçesi açıklanmak suretiyle karar verilmesi, yine ….’e toplantı çağrısı yapılmadığına göre iptali istenen karar tarihlerindeki hisse oranının genel kurul kararının alınmasında etkili olup olmadığının değerlendirilmesi ve bu hususta gerekli görüldüğü takdirde bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6 maddesinde, mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2021 tarih ve 2020/159 Esas, 2021/102 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 09/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan V.

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”