Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/627 E. 2022/1557 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/627
KARAR NO : 2022/1557

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021
NUMARASI : 2019/123 Esas, 2021/50 Karar

2019/123 Esas-2021/50 Karar sayılı asıl dosya
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
..
Av. …
..
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

2019/443 Esas-2019/1134 Karar sayılı birleşen dosya
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
YAZIM TARİHİ : 19/10/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/01/2021 tarih ve 2019/123 Esas, 2021/50 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi asıl dosya davalısı/birleşen dosya davacısı tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Asıl dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalının müvekkiline ödemediği bedelin tahsili için davalı aleyhine… İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …. ihracata yönelik kumaş üretimi yaptığını, fabrikada üretilen ürünlerin davalı şirket ile yurdışına ihraç edildiğini, müvekkilinin işlemlerinin yapıldığı tarihteki kambiyo sorumlusu olan ….’ın yakın arkadaşı olan… ile birlikte davalı… kurarak davalı iş bu şirket yurt dışında yapılan taşıma ve nakliye işlemlerini başka firmalardan hizmeti yaptırıp müvekkili şirkete daha yüksek tutarlı fatura ettiklerini, belirterek davalı haksız yere ödenen 8.000,00 TL ‘nin işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte tahsiline yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Asıl dosyada davalı vekili ibraz etmiş olduğu cevap dilekçesi ile müvekkilinin ….ilinde ihracata yönelik kumaş üretimi yaptığını ve sektöründe lider konumda olduğunu, fabrikada üretilen ürünlerin davalı ile yurt dışına ihraç edildiğini, somut olayda davacının dayanağının taraflar arasındaki ticaretten kaynaklanan faturalar olduğuna değinildiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkil şirketin davacının bahsettiği şekilde bir hizmette almadığını, davacının … ile işbirliği yaparak yapılan işlemleri daha yüksek tutarla fatura ettiklerini, davacı şirketin işbirliği içerisinde olduğu şirketten yapılan ihracat işlemlerinde yer ye fazla faturalandırma ve yer yer ise mükerrer fatura kaydı yapmak suretiyle müvekkilinden haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, yapılan usulsüzlüklerle ilgili olarak… Cumhuriyet Başsavcılığına şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, açıklanan tüm bu nedenlerle haksız davanın reddine ve %20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın dava dilekçesi gerçekleri yansıtmamakta olup mahkemeye yanıltmaya yönelik olduğunu, davacının dava dilekçesinde müvekkili ile aralarında ticaret bulunduğunu ikrar ettiğini, sunmuş oldukları evraklar incelendiğinde bu evrakla içinde davacının kaşe ve imzasına havi olan hesap mutabakatlarının dahi bulunduğunun açıkça görüleceğini, davacının da kabulünde olan hesap mutabakatları karşısında fazla fatura kesildiği iddiasının kesinlikle gerçek dışı olduğunu belirterek, öncelikle derdestlik ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, usulden reddi mümkün olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “…tarafların tacir oldukları, ticari ilişkinin ticari defterlere kaydedildiği, her iki taraf defter kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu ve davacı şirketin davalı taraftan icra takibine konu miktar kadar alacaklı olduğu, davalının faturalara süresinde itiraz etmeyerek defterlerine kaydetmesi nedeniyle artık bu faturalar nedeniyle itiraz hakkının bulunmadığı hususları nazara alındığında icra takibine yapılan itirazın haksız olması sebebiyle iptaline, şartları oluşan icra inkar tazminatına, sübut bulmayan birleşen davanın reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı asıl dosya davalısı/birleşen dosya davacısı istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı/birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece her iki tarafın ticari defter kayıtlarının birbiriyle uyumlu olduğu ve müvekkil şirketin faturaya 8 günlük itiraz süresinde itiraz etmediğinden bahisle müvekkil şirketin itiraz hakkının bulunmadığına karar verildiğini, bu hususa ilişkin TTK’nın 21/2’i maddesi dayanak olarak gösterilse de bu hükmün karine niteliğinde olduğunu, yani ilgili faturaya 8 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmemesinin kesin bir sonuç doğurmadığını, şöyle ki faturayı alan kişi 8 günlük süre içerisinde faturaya itiraz etmemişse kanun hükmünde faturayı alan kişinin fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı belirtildiğinden bu durumun düzenleyen lehine karine teşkil edeceğini ancak bu karinenin aksi ispat edilebilir bir nitelikte olup, fatura içeriğinin mutlak kabul edildiği şeklinde adlandırılmaması gerektiğini, faturayı alan kişi süresi içerisinde faturaya itiraz etmemişse mahkemede fatura içeriğinin doğru olmadığını yazılı delilerle, ticari defterlerle, taraflar arasındaki sözleşme, yazılı şekilde gerçekleştirilmişse bu sözleşmenin sunulması ile de gerçekleştirebileceğini, faturaya itiraz edilmemiş olmasının, düzenleyen tacir lehine yazılı delil oluşturduğunu ve düzenleyen taciri ispat yükünden büyük ölçüde kurtardığını, mağdur olan müvekkilinin sadece 8 günlük itiraz süresinde itiraz etmediğinden bahisle hak kaybına uğramasının hukuka uygun olmayacağını, zira gerek yerel mahkeme tarafından gerekse bilirkişi raporlarında müvekkil şirket tarafından yapılmış olan şikayet ve birleştirilen dosyaya ilişkin değerlendirme yapılmaksızın karar verildiğini, müvekkil şirket tarafından ……Cumhuriyet Başsavcılığına yapılmış olan ….. Esasa sayılı dosya ile şikayetleri ve gerekçeleri nazara alındığında söz konusu dosyanın başından beri davacı tarafın haksız iddialarını devam ettirmiş olması ve müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verdiğinin fark edileceğini, ayrıca malların sevk ve teslimine ilişkin davacı şirket tarafından hiçbir belge sunulmadığını ve ispat yükünün taraflarına ait olmayıp davacıya ait olduğunu, ancak görüleceği üzere davacı şirketin bu hususlara ilişkin sadece ticari defterlerini sunmuş olup bunun dışında sevk ve irsaliyeye ilişkin bir belge sunamadığını, yerel mahkeme tarafından bu hususların dikkate alınmaksızın sadece ticari defter incelemesi üzerinden karar verildiğini, hal böyle iken taşıması gerçekleşen ama teslim edilmeyen mallara ilişkin veya taşıması hiç olmayıp tarafımıza yüksek bedellerle yükletilen borç miktarlarını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, yerel mahkemece açmış oldukları dava yönünden lojistik konusunda uzman bir bilirkişiye dosyanın tevdii edilerek idddiaları doğrultusunda rapor alınmadan bu şekilde karar verilmesinin yasaya hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, istinaf başvurularının kabulü ile istinaf incelemesi sonucu ilgili yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini ya da davanın esası ile ilgili delillerin toplanmaması ve eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmuş olması sebebi ile HMK. 353/1-a-6 md gereğince davanın yeniden görülmesi ve önceki kararla bağlı kalmaksızın yeniden hüküm kurulması için dosyanın ilgili mahkemesine gönderilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, cari hesap alacağına dayalı takibe vaki itirazın iptali, birleşen dava ticari defterlere güven ilişkisine binaen kaydedilip ödenen faturalar nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne, takibe itirazın iptaline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl dava yönünden yapılan incelemede;
Davacı … toplam …TL cari hesap alacağı ve … TL işlemiş faiz olmak üzere …. TL için ilamsız icra takibinde bulunmuş, davalının itirazı üzerine takip durmuştur.
Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davalının kendi ticari kayıtlarına göre 31/12/2018 tarihi itibariyle davacıya cari hesaptan kaynaklanan 90.136,85 TL borçlu olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davalı tarafça 90.136,85 TL’lik borç kendi ticari defterlerine kaydedildiğine göre, davalının ticari defterlerindeki borç kaydına rağmen borcun ödendiğini ya da bu miktar borcu bulunmadığını yazılı delille ispat etmesi gerekir ise de, davalı tarafça belirtilen nitelikte bir delil sunulmamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 222. maddesine göre ticari defter kayıtları sahibi aleyhine delil teşkil eder. Buna göre davalının ticari defterlerindeki kayıt (borç kaydı) aleyhine delil teşkil ettiğinden, mahkemece 90.136,85 TL’lik asıl alacak bakımından davanın kabulüne, fazlaya ilişkin cari hesap alacağının varlığı davacı tarafça ispat olunamadığından bu kısmın ve davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinden takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinin reddine, dava konusu cari hesap alacağı, İİK’nın 67/2. maddesi kapsamında likit alacak (borçlusu tarafından bilinebilir) niteliğinde olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/03/2021 tarih, 2020/3776 Esas, 2021/2267 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Birleşen dava yönünden yapılan incelemede;
Birleşen davada davacı …. Tarafından, … nolu faturaların kendi ticari defterlerine güven ilişkisine binaen kaydedilerek ödendiği ancak davalı tarafın yurt dışından ucuza aldığı taşıma hizmetini kendilerine yüksek bedelle fatura ettiği, fatura içeriklerinin gerçeği yansıtmadığı belirtilerek ödenen fatura bedellerinin iadesi için eldeki dava açılmıştır.
Faturaya süresinde itiraz etmeyen ve ticari defterine kaydeden davalının artık faturaya konu malı teslim aldığının kabulü gerekir. (Yargıtay19. H.D.’nin 2011/3549 Esas ve 2011/3335 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.) Bu durumda davacının iddiasını yazılı deliller ile kanıtlaması icap eder. Somut olayda böyle bir ispat vesikası sunulmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece birleşen davanın davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle davalı/birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf başvurusunun asıl dava bakımından kabulüne, birleşen dava bakımından esastan reddine, asıl davada anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak asıl davanın davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı/birleşen dosyada davacı ….. Vekilinin asıl davanın kabulü kararına karşı istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece verilen kararın yukarıda açıklanan gerekçeye göre KALDIRILMASINA, sair yönlere ilişkin istinaf talebinin REDDİNE,
2-Davalı/birleşen dosyada davacı vekilinin birleşen davanın reddi kararına karşı istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl dava bakımından davalı/birleşen dosyada davacı …. tarafından yatırılan 1.788,17 TL istinaf karar harcının istek halinde anılan tarafa iadesine,
3- Birleşen dava bakımından davalı/birleşen dosyada davacı ….. tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının, karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL’den mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın …en tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
B) HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
Davalının …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 90.136,85 TL asıl alacak yönünden iptali ile, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
Davacının takip tarihine kadar işlemiş faize ve asıl alacak yönünden fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,
Hükmedilen 90.136,85 TL asıl alacak üzerinden % 20 oranında hesaplanan 18.027,37 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Birleşen davanın REDDİNE,
3-Asıl dava bakımından alınması gereken 6.157,24 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.264,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 4892,61 TL karar ve ilam harcının davalı ….den alınarak hazineye irat kaydına,
4- Birleşen dava bakımından alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 136,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 55,92 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalı/birleşen dosyada davacı ….’ye verilmesine,
5-Davacı/ birleşen dosyada davalı …’nin UYAP kayıtlarına göre bu dava nedeni ile yapmış olduğu toplam 1483,40 TL yargılama giderinden (posta, tebligat, bilirkişi ücreti) kabule göre 1.276,95 TL’sinin davalı …Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl davada zorunlu arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL giderin 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 13.fıkrasının son cümlesi ile 14.fıkra gereğince yargılama giderinin haklılık oranlarına göre 1.136,29 TL’sinin davalı …Ş.’den alınarak hazineye irat kaydına, geri kalan 183,71 TL’nin davacı .. ‘den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7- Birleşen davada zorunlu arabuluculuk için ödenen 1.320,00 TL’nin 6325 sayılı Yasanın 18/A (11) (13) maddesi uyarınca davalı/birleşen davada davacı… ‘den tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
8-Davalı/birleşen dosyada davacı …… tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Asıl davada davacının yatırmış olduğu başvurma harcı 44,40 TL, peşin harç 1264,63 TL olmak üzere toplam 1309,03 TL’nin davalı …Ş.’den alınarak davacı ….
10-Davacı asıl davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 14.421,90 TL vekalet ücretinin davalı ……’den alınarak davacı…ye verilmesine,
11-Davalı/birleşen davada davacı ……. asıl davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden redde göre AAÜT uyarınca hesap edilen 9200,00 TL vekalet ücretinin davacı ….
12- Davacı/birleşen davada davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve aleyhe istinaf bulunmadığından birleşen dava bakımından hesaplanan 4080,00 TL vekalet ücretinin davalı/ birleşen davada davacı…en alınarak davacı/birleşen davada davalı …’ye verilmesine,
13-Artan gider avansı hakkında HMK 333. maddesi gereğince işlem yapılmasına,
14- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2022


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”