Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/590 E. 2022/1563 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/590
KARAR NO : 2022/1563

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN :
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2021
NUMARASI : 2018/1564 Esas, 2021/28 Karar
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Banka Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklı)
İSTİNAF KARARININ :
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
YAZIM TARİHİ : 20/10/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/01/2021 tarih ve 2018/1564 esas, 2021/28 karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, davalı borçlunun, müvekkili ile dava dışı asıl borçlu … arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine müteselsil kefil olduğunu, asıl borçlunun ödeme yapmaması üzerine muaccel hale geldiğini, gerekli ihtarların yapılmasına rağmen borcunu ödemeyen borçlular hakkında … İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı dosyasıyla …TL alacak için takip başlatılmışsa da davalı borçlunun sözleşme ile belirlenip imza altına alınan …TL kefalet tutarından sorumlu olup, bu tutarın tahsilinin talep edildiğini, fakat borçlunun …. tarihinde böyle bir borcu olmadığına ilişkin itirazda bulunduğunu, borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle takibe itirazın iptali ile takibin devamına, asgari %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili hakkında takibe dayanak …. tarihli kefalet sözleşmesindeki, kefalet tarihi ve kefil olunan tutar bölümlerindeki yazıların müvekkilinin eli ürünü olmadığını, davacı taraf her ne kadar müvekkilinin 200.000,00 TL kefalet tutarından sorumlu olduğunu belirtmişse de, sözleşmede kefillerin sorumlu oldukları tutarın da gösterilmediğini, takip talebinde yazılı olan … TL’nin taraflarından talep edildiğini, bunun açıkça kötüniyetin delili olduğunu belirterek davanın reddi ile asgari % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının kredinin kullanıldığını gösteren GKS’deki kefil sıfatıyla atılı imzanın kendisine ait olmadığı savunmasında bulunmuş olup, alınan bilirkişi heyet raporunda davalının kendi el yazısı ile yazıldığı iddia edilen, “…” ve “müteselsil kefil” yazıları ile …’nin mukayese yazı örnekleri arasında yapılan kaligrafik ve grafolojik karşılaştırmada, benzerlikler nedeniyle …’nin eli ürünü olduğu, belirtilmişse de yine aynı raporda “200.000 TL” ve “16/12/2014” yazılarının …nin eli ürünü olmadığı, GKS’de atılı bulunan kefalet tarihi ve kefil olanan tutar bölümlerindeki yazılarının davalıya ait olmadığı, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının eksik olması nedeniyle geçersiz olduğu kanaati ile davanın reddine, sözleşmedeki bir takım yazıların davalıya ait olduğu anlaşıldığından davalı lehine kötüniyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, davalı tarafın borca itiraz dilekçesinde imzaya itiraz etmediğini, bu nedenle dava sürecinde yapılan imza itirazının geçerli olmadığını, itirazın iptali davası ile devamında kefalet sözleşmesindeki kefalet miktarı ve tarihinin davalıya ait olup olmadığı noktasında 17/02/2020 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan kanaat raporu ile bilirkişi heyet raporları düzenlendiğini, yazı incelemesinde yeterli olmayan bu raporların delil olarak dikkate alındığını, grafoloji alanında uzman kişilerce hazırlanmasını istedikleri rapor talebinin dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunu kabul anlamına gelmemekle birlikte davalının sırf borçtan kurtulmak amacıyla yaptığı kötüniyetli itirazlarının reddi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, emsal HGK kararında belirtildiği üzere kefalet limiti üzerinde olarak icra takibine girişilmiş olması davacı tarafın kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinin usul, yasa ve uygulamaya aykırı bulunduğunu, kararın kötüniyet tazminatı yönünden kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Dava hukuksal niteliği itibariyle, genel kredi sözleşmesi kapsamında bakiye kredi borcunun davalı kefilden tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
ATK tarafından yazı incelemesine dair tanzim olunan 17/02/2020 tarihli grafoloji raporunda; sözleşmenin 18. Sayfasında mevcut … isminin alt kısmındaki “200.000,00 TL” ve “16/12/2014” yazılarının davalı …’nin eli ürünü olmadığı yönünde görüş belirtilmiştir. İşbu raporda kesin kanaat bildirilmiş olup, mukayeseye esas alınan evrak asılları sözleşme tarihi 16/12/2014 öncesi düzenlenmiş ıslak imza evrak asılları olduğundan rapor hükme esas almaya elverişlidir. Mahkemece bu rapor esas alınarak karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
İtiraz üzerine alınan 22/09/2020 tarihli rapor da yukarıda belirtilen ATK raporunu doğrulamaktadır. Öte yandan işbu raporda daha önceki raporda değinilmeyen “…” ve “Müteselsil Kefil” yazılarının davalı eli ürünü olduğu da ilave olarak tespit edilmiştir.
İcra takibine konu kredi sözleşmesinin 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihinden sonra kullandırılan krediye ilişkin olup 6098 sayılı TBK’nın 583/1 maddesine göre kefalet sözleşmesindeki azami miktar ile kefalet tarihinin kefilin el yazısı ile olmaması durumunda geçersiz olduğu kanun emredici hükmüdür. Kanunda ön görülen bu nitelikli yazılı şekil ispat şekli değil geçerlilik şekline ilişkindir. Bir başka söyleyişle, kefalet sözleşme kanunda belirtilen sıkı şekil şartlarına uygun olarak yapılmaması halinde butlan ile sakat olacaktır. Somut olayda ilk derece mahkemesince aldırılan her iki grafolojik inceleme raporlarından kefalet sözleşmesindeki azami limit ve kefalet tarihlerinin davalı eli ürünü olmadığı sabit görüldüğüne göre kefalet sözleşmesinin şekli şartlardan noksan olduğunun kabulü gerekir. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvuruları yerinde değildir. Reddi gerekir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda şekle aykırılığın davalı tarafından TMK 2 dürüstlük kurallarına aykırı olarak ileri sürüldüğünü beyan etmişse de, basiretli tacir konumunda olan bankanın sıkı şekil şartlarına riayet etmesi gerektiği, kendi kusurundan hak çıkartamayacağı aşikardır. Dürüstlük kurallarına aykırılık ikincil bir düzenleme olup, davacı kredi işiyle iştigal eden basiretli tacir olarak gerekli özen ve ihtimamı sözleşme hazırlık safhasında göstermesi gerekirdi. Hal böyleyken, davacı banka vekilinin bu istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Davalı vekilinin istinaf sebebine gelince; her ne kadar bankanın kötü niyetli olduğu ileri sürülmüşse de, mahkemenin gerekçesinde de belirtildiği üzere sözleşmedeki isim ve müteselsil kefalet yazılarının davalıya ait olduğu anlaşıldığından, geçersizliğin emredici kanun hükmündeki nitelikli yazılı şekil eksikliğinden kaynaklandığı belirgin olup, kötü niyet tazminatı verilmemesi yerindedir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin de istinaf itirazlarının reddi gerekir.
Sonuç olarak dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın HMK’da belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf isteminde bulunan davalı tarafından yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4. maddesine göre kararın taraflara dairemizce re’sen tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”