Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/584 E. 2022/1585 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/584
KARAR NO : 2022/1585

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2020
NUMARASI : 2019/381 E., 2020/934 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
YAZIM TARİHİ : 20/10/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2019/381 Esas, 2020/934 Karar sayılı dosyasında verilen 07/12/2020 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …. A.Ş. nezdinde …poliçe numarası ile sigortalı bulunan, ….Sağlık İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ait iş yerinde, 22/09/2014 tarihinde davalıya ait tesisatın patlaması nedeniyle meydana gelen zararda, davalının ihmalinin bulunduğunu, sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalı tarafından ödenmemesi üzerine 30.242,00 TL’nin tahsili için …. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında başlattıkları takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ….vekili cevap dilekçesinde özetle; hasarın meydana geldiği binanın 30-40 yıllık bina olduğu, izalosyonunun bulunmadığını, mimari şartlarının depolamaya uygun olmadığını, binanın müteahhit veya apartman yöneticisinin parsel çıkış bacasında atık suyun geri tepmesini önleyecek tedbirleri almak zorunda olduğunu, hasar olayının binanın iç tesisatından kaynaklanıp kaynaklanmadığının, binanın imar durumunun, yapı izalasyonunun, depolama şartlarının olayda etken olup olmadığının belli olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, “… bilirkişi raporunda, davalı …..’nin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, davacının dava dışı sigortalısına poliçe kapsamında ve gerçek zarar miktarında ödeme yapıldığı, bu ödemenin halefiyet ilkesi gereğince davalıdan ödeme tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne” karar verilmiş, davalı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine dosya Dairemize gelmiş olup, Dairemizin 2018/918 Esas, 2019/570 karar sayılı 11/04/2019 tarihli ilamı ile; “…Bu durumda mahkemece yapılacak iş, önceki birikişi heyetinden veya yeniden oluşturulacak inşaat ve jeoloji mühendisi bilirkişi heyeti ile yerinde keşif yapılarak davalıya izafe edilecek kusur bulunup bulunmadığının tespiti açısından, ….. …..Yönetmeliği de nazara alınarak, mimari projenin depolamaya uygunluk açısından irdelenmesi, ticari işyeri-imalathane olarak kullanıma müsait olup olmadığının araştırılması, hasar olayının binanın iç tesisatından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, binanın imar durumunun, yapı izolasyonunun, depolama şartlarının olayda etken olup olmadığı yani müterafik kusur hususlarının irdelenmesi keza zarar gören ürünler incelenerek gerçek zararın tespiti husunda alınacak raporun sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.

Mahkemece yapılan yeni yargılama neticesinde; “…Akabinde dosya talimat yoluyla rapor aldırılmak üzere İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek bir inşaat mühendisi, bir jeoloji mühendisi, bir sigorta hukukunda uzman bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları raporlarında özetle; dava dışı sigortalı ….Sağlık İthalat İhracat San. Ve Tic. Ltd. Şti’ye ait işyerinde bulunan sigortalı kıymetlerin davacı sigorta şirketi tarafından raporumuzda belirtilen dahili su ve diğer muhataralara karşı Yangın sigortası poliçesi ile sigortalı olduğu sırada 22/09/2014 tarihinde 100 font boruda meydana gelen arıza dolayısıyla ıslanarak zarar gördüğü, sigortalıya ekspertiz raporu ile saptanan 30.242,00 TL tazminat karşığında tanzim olunan ibraname ve tazminat makbuzu uyarınca davacı sigorta şirketince ödemede bulunulduğu 30.242,00 TL tazminatı talebinin yerinde olduğunu mahkememize bildirmiştir. Tüm dosya kapsamı taraf beyanları, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin karar ilamı, denetime elverişli olarak alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. 1-Davacının davasının KABULÜ ile; 2-….İcra Dairesinin ….takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına” karar verilmiştir.

Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece istinaf incelemesi sonrasında yapılan yeniden yargılama sonucunda bilirkişilerden eksik hususlar doğrultusunda 16/12/2019 tarihli bilirkişi raporunun alındığını, bu raporun sonuç bölümünde; “… İli, …. İlçesi …. Mahallesi … Sokak No:…. işyerinin bulunduğu binanın arkasındaki …. Sokağından geçen ….İye ait Q 100 su borusunun patlamasından kaynaklanan ve toprak içerisinde biriken suların, toprağın suya doyması, neticesi yol bularak işyerinin bodrum katının zemininden kaynama yaparak iş yerinin bordum katına gelmiş olduğu, zarara uğrayan işyerinin ticari işyeri imalathane olarak kullanımına müsait olmadığı, izolasyonunun yapılmamış olduğu, pompaj sisteminin eksikliğinden dolayı depo olarak kullanıma müsait olmadığından; kusur oranı olarak % 35 … ….ne, % 65 olarak ….A.Ş.ye ait olduğunun tespit edildiği” belirtildiğini, bilirkişi raporunun kusur oranı yönünden kabul etmediklerini sunmuş oldukları bilirkişi itiraz beyan dilekçesi ile belirttiklerini, ek rapor taleplerinin olduğunu, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere zarara uğrayan işyerinin ticari işyeri imalathane olarak kullanımına müsait olmadığının ve şartları uygun olmayan yerde ticari faaliyette bulunulmasına ve imalat yapılmasına ….. İlçe Belediyesinin izin vermemesinin, zabıta marifetiyle mühürlemesinin ve faaliyetten men etmesinin gerektiğini, ilçe belediyesine bir miktar kusur izafe edilmesinin gerektiğini, genel müdürlüğe izafe edilen %35’lik kusuru kabul etmediklerini, dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek alınmış olan bilirkişi heyet raporunda ise, …. Başkanlığının bir yazısına dayanılarak bütün sorumluluğun …Genel Müdürlüğünde olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin söz konusu adresteki işyerindeki suyun tahliye edilmesi ile ilgili çalışma yapmış olmasının, oluşan zarardan %100 kusurlu ve sorumlu olduğu şeklinde değerlendirilmesinin yerleşik Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının hüküm kısmında yazım hatalarının ve eksik hususlarının olduğunu, hüküm kısmında mevcut kusur oranları bilirkişi raporu ile belirlendiği halde kusur oranları üzerinden hüküm kurulmadığını, ödenen miktarın tümü üzerinden Genel Müdürlük aleyhine icra takibinin devamı, vekâlet ücreti ve yargılama giderinin tayinine gidildiğini, kararın hüküm kısmında yazımdan kaynakla rakam hatalarının bulunduğunu, miktarın ne olduğunun tam olarak belirli olmadığını, 16/12/2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazlarının karşılanmadığını, dosyaya sunulan raporlar arasındaki çelişkilerin tam olarak giderilmemiş olduğu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, sigorta tazminatının rücuen tahsili için girişlen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İlk derece Mahkemesince davanın tam kabulüne karar verilmiş, dairemizin 11/04/2019 tarih, 2018/918 E, 2019/570 K. Sayılı ilamı ile; karara dayanak alınan bilirkişi raporunda kusur yönünden eksik incelemenin yapıldığı, hasar yönünden ise hiç incelemenin yapılmadığı anlaşıldığından inşaat ve jeoloji mühendisi bilirkişilerinden oluşacak heyet ile yerinde keşif yapılarak rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yönünde kaldırma kararı verilmiştir.

Dairemizin kaldırma kararı sonrası önceki sigortacı ve inşaat mühendisi bilirkişilerinden oluşan heyetten ek bilirkişi raporu alınmış, 16/12/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; zararın davalı ….’ye ait su borusunun patlamasından kaynaklandığı, ayrıca zarara uğrayan işyerinin işyeri-imalathane olarak kullanıma müsait olmadığı, izolasyonunun yapılmamış olduğu, pompaj sisteminin eksikliğinden dolayı depo olarak kullanıma uygun olmadığı gerekçesiyle kusurun %35’inin ….İ’ye, %65’inin ise …..’ye ait olduğu tespiti yapılmıştır.

Bilirkişi ek raporuna yapılan itirazlar üzerine İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/43 Talimat sayılı dosyasında; inşaat mühendisi, jeoloji mühendisi ve sigorta uzmanı üçlü bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 08/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda ise; hasar sebebinin ….’ye ait Q100 su borusunun patlamasından meydana geldiği, borunun atık su borusu olmadığından deşarj yönetmeliği ile bir ilgisinin bulunmadığı belirlenmiş ve kusurun tamamı ….’ye tahmil edilmiş ise de; raporun değerlendirmeler bölümünde onaylı ruhsat projesine aykırı olarak 2. Bodrum kat ilave edilerek bir kat fazla inşa edildiği ve kaçak kat bulunmasına rağmen kat irtifakının kurulduğu, binada izolasyonun yapılmamış olduğu, belediye tarafından onaylanan ruhsat projesinde de izolasyonun gözükmediği, dairemiz kararında değinilen binanın projesinin depolamaya uygunluk açısından irdelenerek, ticari işyeri-imalathane olarak kullanıma müsait olup olmadığı hususlarının ise ancak ….Belediyesi yetkilileri ile birlikte yerinde inceleme yapılarak karar verilebileceği tespitleri yapılmıştır.

Dosyada alınan bilirkişi kök, ek raporları ile İstanbul talimat mahkemesi tarafından düzenlenen bilirkişi heyeti raporu arasında çelişki mevcut olup, esasen karara esas alınan rapor kendi içerisinde çelişkilidir. Davalı vekili karara esas alınan bilirkişi raporuna itiraz etmiş, itirazları karşılayacak yeni bir rapor alınmamıştır. Yargıtay uygulamalarına göre; dosyada çelişkili iki rapor olması halinde, çelişkiyi gideren ayrıntılı, gerekçeli, taraf, mahkeme ve istinaf denetimine açık, itirazları da karşılar nitelikte rapor alınmadan uyuşmazlık çözülemez. (Yargıtay 13. H. D. nin 2014/45035 E. 2016/2830 K. ve 2014/45190 E. 2016/2495 K., Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/5699 Esas, 2013/11531 karar sayılı ilamı) Mahkemece konusunda uzman bir başka heyetten ayrıntılı, gerekçeli denetime elverişli, usul ve yasaya uygun, raporlar arasındaki çelişkiyi gideren bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Hal böyle iken; dosyadaki tüm raporların birbirleri ve kendi içlerinde çelişkili olması, kaçak kat inşa edip, izolasyonu sağlamayarak, ticari işyeri-imalathane ve depolamaya uygun olmayan, pompaj sisteminin eksikliği bulunan bir alanı işyeri olarak kullanan sigortalının müterafik kusuru, dolayısıyla davacı sigorta şirketinin, poliçe tanzimi sırasında, sigortalayacağı binayı yeterince incelememiş olması nedeniyle kusurlu olduğunun düşünülmemesi ve müterafik kusur oranının değerlendirilmemesi yerinde olmayıp; konusunda uzman bir sigorta uzmanı, bir inşaat bilirkişisi ve bir jeoloji bilirkişiden oluşan heyetten, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli, usul ve yasaya uygun, önceki raporları ve raporlara itirazları da değerlendiren, müterafik kusuru tartışıp, kusur oranlarını belirleyen rapor alınarak, yargılamaya devamla esas hakkında karar verilmesi için ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekli olmuştur.

6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde, mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekillinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde delillerin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/12/2020 tarih ve 2019/381 Esas, 2020/934 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın istekleri halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 353/6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 20/10/2022

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”