Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/559 E. 2022/1427 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/559
KARAR NO : 2022/1427

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ..
ÜYE : ..
ÜYE :..
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : 2018/1518 Esas, 2020/431 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. ..
DAVALI : ..
VEKİLİ : Av..
ŞİRKET TEMSİLCİ : …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
YAZIM TARİHİ : 30/09/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/06/2020 tarih ve 2018/1518 Esas, 2020/431 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacı vekili ve davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili ; davalı aleyhine ….. İcra Dairesi’nin …E. sayılı dosya ile takip başlattıklarını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini, Yapı Denetim Şirketiyle davalı arsa sahibi arasında Yapı Denetim Sözleşmesi bulunduğunu, davalıya ait taşınmazlarda şirketleri tarafından projelerin ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılmasını denetlenmesi adına hizmet sözleşmesi düzenlendiğini, akdedilen hizmet sözleşmelerine dayanarak davalı …. Müdürlüğünden yapı ruhsatını aldığını, inşaata başladığını, sözleşmede yer alan 1 adet yapının denetimlerini yapmış olduklarını, apartmanların davalı tarafından bitirildiğini, satışların yapıldığını, mülk sahiplerinin fiili olarak kullanma izni (iskan) alınmadan kullanıldığını, yapı kullanma izninin (iskan) olmadığını, çünkü davalı yapı kullanım izni almak istediği zaman gerekli hesaplamalar ilgili birimlerce yapılarak yapı denetim şirketinin belediye de bulunan yapı denetim hesabına hak etmiş olduğu bedeli yatırması gerektiğinden yapı kullanım iznini almamakta ve şirketlerinin hak etmiş olduğu bedeli ödememekte olduğunu, hak edilen %100’lük hizmet bedelinin hesaplanabilmesi için inşaatın tamamen bitirilmiş yapı kullanım izninin alınmış olması gerektiğini, bu yüzden hizmet bedelini alamadıklarını, uygulama yönetmeliğinin 22. maddesi hükmü gereği iş bitirme tutanağı düzenleyememekte ve fatura kesip alacağı tahsil edemediklerini, inşaatın ne kadarının bittiğinin tespiti ve çevre şehircilik bakanlığının müvekkil firmadan bugün için kesmesini istediği fatura miktarları arasındaki farlılıklar bulunduğunu, bunun için görüş alınması gerektiğini, tüm bu sebeplerle…. Hizmet Sözleşmesinden doğan alacak davasının kabulü ile dava tarihinden itibaren işleyecek faizin davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkiline husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, ilgili mevzuat gereği paranın yatırıldığı ilgili kurum ve kuruluşlarca hakkediş usulüne göre ….Firmasına ödendiğini, yapı denetim ücretiyle ilgili taleplerin yalnız ilgili kurum ve kuruluşlara yöneltilebilecek olup yapı sahibine doğrudan husumet yöneltilemeyecek olduğunu, yapı denetim ücreti, yapı sahibi tarafından ilgili kurum ve kuruluşlara yatırılmadan ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapı kullanım izin belgesi düzenlenemeyeceğini, müvekkilinin belediye hesaplarının ilgili ücretin yatırılarak yapı kullanım izin belgesinin düzenlendiğini ve müvekkil bankaya teslim edildiğini, yapı denetim ücretinin davalı tarafından davacıya ödendiğini, davacı tarafından kesilen yapı denetim ücreti faturasının da müvekkil banka tarafından ödendiğini, sözleşmeye göre yapı kullanma izni alınmasıyla sözleşmenin sona ereceğinin kararlaştırıldığı ve de artık sözleşmenin sona erdiğini, hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığını, davanın belediyeye ödemeyi aracılık eden ……… ve ….. belediyesine ihbarının gerektiğini, davacının dayandığı sözleşmede müvekkilinin imzası bulunmadığından husumetten reddedilmesi gerektiğini, faiz ve tazminat talebine itiraz ettiklerini, talep edilen alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep ettiklerini, mahkemenin yetkili olmadığını, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; dosya kapsamı değerlendirildiğinde öncelikli meselelerden olan yetki itirazının değerlendirilmesinde dava yapı denetim firmasının ücret alacağı ve arsa sahibinin arasında olduğu dava konusu sözleşmenin davalı tarafından reddedilmesine rağmen alacağın mevzuattan kaynaklandığı ve hesaba yatırılan para davalının kabulünde olduğuna göre dava para alacağından kaynaklandığından HMK 10 VE TBK 89 maddeleri gereği dava alacaklının yerleşim yerinde açılabileceği, bu yönüyle takipteki yetki itirazı ve dava yetki itirazının reddi gerektiği, hak düşürücü süre olan 1 yılın işlemesi için ise itirazın alacaklı tarafından öğrenilmiş sayılması gerekir ki icra dosyası incelemesine buna yönelik bir emare olmadığı, bu yönüyle itirazın reddi gerektiği, husumet itirazına gelince, 4708 sayılı Yapı Denetim Yasa’ sının 2. maddesindeki, “…Yapı denetim hizmeti, yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütülür. Yapı sahibi, yapım işi için anlaşma yaptığı yapı müteahhidini vekil tayin edemez.” ve aynı Yasa’ nın 5. maddesindeki, “Yapı denetim hizmet sözleşmeleri, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında akdedilir…Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır.”şeklinde düzenlenen hükümler uyarınca yapı denetim hizmetini veren şirkete karşı yapı denetim hizmet bedelinin ödenmesinden arsa sahibi sorumlu olduğundan husumet itirazının reddi gerektiği, dosya esasının incelenmesinde belediyeden gelen cevabi yazı ve dava konusu yapıya ait kullanma ruhsatının bulunmasına göre ilgili mevzuat gereğince yapı kullanım izin belgesinin alınması şartı yapı denetim tamamlanması ve yapı sahibinin yapı denetim ücretinin ilgili idareye yatırması ile mümkün olup idareye yatırılan ücretin yapı denetim firmasına ödeme yapılmasına hazır hale getirmekle mümkün olduğunu, İdarenin kusurundan kaynaklı olarak ödemenin yapılamayacağı iddiası var ise yukarıda belirtildiği üzere husumetin idareye yöneltilmesi gerektiği, ancak yapı sahibinin ödeme yapmaması iddiası olduğundan bu hususun değerlendirilmediği, yapı kullanım ruhsatının yapı sahibine verilmesi ödeme yapıldığının karinesi olduğu (ki davacı taraf dava dilekçesinde kabulündedir) aksinin ispatını davacı yapamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından sözleşme gereği kendisinde düşen edimleri yerine getirmesine rağmen davalı yan müvekkilin alacağını ödemediğini, Mahkemece Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği hükümlerine göre …. İzin Belgesinin alınması şartı olarak yapı denetim hizmetinin tamamlanması ve yapı sahibinin yapı denetim ücretini ilgili idareye yatırması ile mümkün olduğunu, idareye yatırılan ücretin ….. Firmasına ödeme yapılmasına hazır hale getirmekle mümkün olduğunu ve İdarenin kusursundan kaynaklı ödemenin yapılmayacağı iddiasının olması halinde husumetin idareye yöneltilmesi gerektiğini ve ayrıca yapı kullanım izin belgesinin alınmasının yapı denetim ücretinin alındığına karine olduğu gerekçelerine dayalı olarak davanın reddine karar verilmiş olması yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, gerek Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği ve gerekse …..Sözleşmesinde ödemenin nasıl ve nereye yapılacağı belirlenmiş olduğunu, davalı yan Yapı Kullanım İzin Belgesi aldığını ve Yapı Kullanım İzin Belgesi alınmasının alacağın ödendiğine dair karine olduğuna dair iddiayı kabul etmediklerini, davalı Şirket banka olarak faaliyetini sürdüren bir kuruluş olduğunu ve davalı yan Müvekkil Şirkete yaptığını iddia ettiği ödeme iddiasını, basiretli tacir sıfatı ile yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, müvekkil şirket davalı şirket ile akdetmiş olduğu sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen, davalı şirket müvekkile sözleşme ve yapı denetim uygulama yönetmeliği gereği üzerine düşen ödeme sorumluluğunu yerine getirmediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Katılma Yoluyla İstinaf Eden Davalı Vekili; müvekkil bankaca talep edilmesine rağmen kötüniyet tazminatı hususunda bir karar verilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, kararın bu yönüyle kaldırılmasını, davacı aleyhine talep edilen alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, huzurdaki uyuşmazlıkta davacı …..Denetim Tic. Ltd. Şti. bir ….. olduğunu, başta Yapı Denetim Yasası, İmar Kanunu olmak üzere sair ilgili mevzuatlar çerçevesinde yapı denetim ücretinin, yapı sahibi tarafından ilgili kurum ve kuruluşlara yatırılmadan ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapı kullanım izin belgesi düzenlenemeyeceğini bildiğini, dava konusu taşınmazın yapı denetim işlerini yapmış olması sebebiyle müvekkil bankanın yapı kullanım izninin olduğunu/olması gerektiğini bilen davacı, buna rağmen dava dilekçesinde tam yedi (7) kez dava konusu taşınmazın yapı kullanım izninin alınmadığını, bu sebeple verildiği iddia edilen hizmetin ücretinin ilgili belediyeden alınamadığını ifade ettiğini, söz konusu ifadelerin haksız, hukuka aykırı ve haksız çıkar sağlamaya yönelik olduğunu, davacının da bildiği gerçeklerin apaçık çarpıtılması mahiyetinde olduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, davacı müvekkil banka aleyhine dava konusu icra takibinden başka ……icra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasıyla bir icra takibi başlattığını, müvekkil bankanın davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının mükerrer olarak icra takibi başlatması her şeyden önce dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının kötü niyetini gösterdiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, yapı denetim hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı ile davalı arasında farklı tarihlerde yapı denetim hizmet sözleşmeleri imzalandığı, dosya kapsamında bulunan kayıt ve belgelerden binaların tamanlanarak kullanılmakta olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı yönetmelikteki bazı yükümlülüklerini yerine getirmemişse de yapı denetim hizmeti verilmiştir. (Bkz. 13. Hukuk Dairesi’nin 06.04.2017 tarih, 2015/16195 Esas, 2017/4156 Karar sayılı ilamı) Verildiği sabit olan ve benimsenen hizmet karşılığının sırf şekli sebeplere dayalı olarak ödenmemesi objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz. (Bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 25.12.2012 tarih, 2012/3079 Esas, 2012/29929 Karar sayılı ilamı) O halde mahkemece, dava tarihi itibariyle inşaatların gerçekleşme seviyesinin tespiti ile hakedişlerin dava tarihi itibariyle hesap edilmesi ve buna göre verilen hizmet oranında yapı denetim ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun olmamıştır.
Yapı denetim hizmet sözleşmesi hükümleri, dava tarihi itibariyle inşaatın geldiği seviye, davacı şirketin inşaatın ne kadarlık kısmı için yapı denetim hizmeti verdiği, yapının sınıfı ve yıllar itibariyle yapı yaklaşık birim maliyetleri göz önünde bulundurularak dava tarihi itibariyle davacının yapı denetim hizmet bedeli alacağının ne kadar olduğu hususunda, konusunda uzman bilirkişi kurulundan açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı yanın talep ettiği kötü niyet tazminatı hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması yerinde görülmemiştir.
Bu halde; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2020 tarih ve 2018/1518 Esas, 2020/431 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf karar harcı olarak alınan harcın istekleri halinde taraflara İADESİNE,
5-HMK’nın 359/3. maddesine göre kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 30/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 30/09/2022

..
Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)
..
Üye

(e-imzalıdır)
..
Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”