Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/554 E. 2022/1392 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/554
KARAR NO : 2022/1392

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2021
NUMARASI : 2015/706 Esas, 2021/105 Karar
DAVACI : … – -…
.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
.
Av. …
.
Av. …
.
Av. …
.
Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
YAZIM TARİHİ : 28/09/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/02/2021 tarih ve 2015/706 Esas, 2021/105 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında temizlik hizmeti alımı sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin 13.000,00 TL bedelli teminat mektubunu davalıya verdiğini, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından teminatın gelir kaydedildiğini, bu durumun hukuka aykırı olması nedeniyle 13.000,00 TL’nin tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek davalının… İcra Dairesi’nin…. esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında temizlik hizmeti alımı sözleşmesi imzalandığını, davalının …. adlı işçiyi işten çıkarttığını, işten çıkartma nedeniyle müvekkili aleyhin … İş Mahkemesi’nin …. esas sayılı davasının açıldığını, işçilik alacaklarının asıl sorumlu olanın davacı olduğunu ve müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı bedeli davacıya rücu edeceğini, bu nedenle teminat mektubunun gelir kaydedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; dosya arasında yer alan ve davalı kurum tarafından davacı şirkete hitaben düzenlenmiş olan 02/10/2013 tarihli yazı ile davalı şirketin…… Bank’a ait ……Tarihli, …. seri numaralı ve …. TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrilerek kurum hesaplarına alınmış olduğunun belirtildiği, … işçi alacakları davasının teminatın iadesi noktasında herhangi bir etkisinin bulunmadığı, davalı yanın savunmalarının isabetli olmadığı, icra takibine konu alacağın miktarında da herhangi bir çekişme bulunmadığı, takibe konu alacağın likit nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalının …… İcra Dairesi’nin …. esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, asıl alacak miktarı olan 13.000,00 TL üzerinde % 20 nispetinde hesaplanan 2.600,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olan davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerektiğini, İş Kanunu’nun Madde 2/6; ”…asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmünü içerdiğini, yani müvekkil kurumun taşeron şirket ile birlikte işçi alacaklarında müteselsil sorumlu olduğunu, muaccel ve müeccel ayrımı olmaksızın kurumun işçiye ödeyeceği ve ödediği alacakların, taşeron şirkete sözleşme/kanun gereği rücu edildiğini, bu durumda müvekkil kurumun kendisini teminat alarak garantiye aldığını, teminat müessesesinin pratikteki ve uygulamadaki asıl amacının da bu olduğunu, somut olayda müvekkili kurum ile taşeron şirket arasında akdedilen sözleşme doğrultusunda belirlenen ücret, hakediş, ödeme gibi farklı isimlerle anılan kalemlerin içinde aslında mevzuat gereği belirlenen vergilerin de bulunduğunu, her ne kadar gerekçeli kararda; davacının ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanuni vergi kesintilerini ödemediğine dair dosyada delil bulunmadığı belirtilmişse de; aslında taşeron şirket adına işçiye ödenen miktarların içerisinde kanuni vergilerin de bulunduğunu, yani buna ilişkin ayrıca delil getirme gerekliliğinin söz konusu olmayıp, mezkur vergiler ödemelerin içinde olduğu için taşeron şirket adına ödenen vergilerin de mevcut olduğunu, her ne kadar gerekçeli kararda davacının müvekkil kuruma herhangi bir borcunun bulunduğuna dair savunma veya delil bulunmadığından bahsedilmişse de; buna yönelik savunmanın her aşamada yapıldığını, davacı şirketin müvekkil kuruma borcunun sadece vadesi gelmiş borçlar olarak değerlendirilmesinin de haksız ve yersiz olduğunu, bu anlamda teminat kavramının doğru işletilebilmesi için ve teminat alanın kendisini mali anlamda garantiye alabilmesi için borcun doğmuş olması şartı değil, borcun doğma ihtimali şartının aranacağını, ayrıca aşamalarda belirtildiği üzere davacı şirketin davete rağmen müvekkil kurumla ibralaşmadığını, bu sebeple teminat bedelinin davacıya iadesinin de mümkün olmadığını, bu durumun gerekçeli kararda tartışılmadığını ve hükme esas alınması gerekirken alınmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin haksız olduğunu, her ne kadar mahkeme Yargıtay’ın benimsediği ”likit” kavramına dayanmışsa da, dosya arasına alınan iş davaları ve bunun sonucunda davacıya rücu edilebilecek miktarlar muayyen olmadığından dava konusu alacağın likit olmadığını, yani teminat miktarı belli olsa da, teminat altına alınan alacak miktarının belli ve hesaplanabilir olmadığını, bu sebeple icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yersiz olduğunu belirterek, açıklanan bu nedenlerle başkaca ve fazlaya ilişkin olarak tüm hak, alacak, dava ve talep hakları saklı tutmak kaydıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, hizmet alım sözleşmesi için verilen kesin teminat mektubunun nakte çevrilmesi nedeniyle bedelinin iadesi için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı idare vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Taraflar arasındaki sözleşmenin kesin teminat ve ek teminatın geri verilmesine ilişkin 11.4.1. maddesinde taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra, Sosyal Sigortalar Kurumundan alınan ilişiksiz belgesinin idareye verilmesinin ardından teminatların tamamının yükleniciye iade edileceği düzenlenmiştir.
Davalı tarafından sözleşme kapsamında çalıştırılan işçilerin işçilik alacakları nedeniyle açılan davalar gerekçe gösterilerek teminat mektupları üzerinde hapis hakkı uygulandığı belirtilmiştir.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. (Bkz Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/2019 Esas, 2022/1183 Karar sayılı kararı)
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşme ve şartnamede hüküm bulunmadığı takdirde işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve fer’ilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacı yüklenicinin işçilerin kıdem tazminatından teknik şartnamenin 3.5 maddesine göre sorumlu bulunduğu, hizmet alım sözleşmesinin 11.4.1. maddesi uyarınca davacının idareye herhangi bir borcunun kalması durumunda teminat mektubunun iade edilemeyeceği, SGK’dan alınacak ilişiksiz belgesinin tek başına teminat mektubunun iadesi için yeterli olmadığı, yüklenici davacı tarafından ayrıca işçilik alacaklarının da ödenmesinin gerektiği, davacı işçileri …. ve …. tarafından davalı idare aleyhine işçilik alacaklarından kaynaklanan dava açıldığı anlaşıldığından, davalının sözleşme nedeniyle aldığı teminatı iade etmemekte haklı olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-b-2. maddesi gereğince, yeniden esas hakkında davanın reddi yönünde hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçeyle;
A-)1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,
Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 09/02/2021 tarih, 2015/706 Esas, 2021/105 karar sayılı kararın usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunmaması nedeniyle KALDIRILMASINA,
2-Davalı vekilince yatırılan istinaf yolu karar harcının istek halinde anılan tarafa İADESİNE,
3-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-)HMK’nin 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının takipte kötü niyeti ispat olunamadığından, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı olan 80,70 TL’nin peşin alınan 223,30 TL’den mahsubuyla fazla yatan 142,60 TL’nin davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından bu dava nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından Uyap kayıtlarına göre bu dava nedeniyle yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7- Gider avansının kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
8- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2022


Başkan V.

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”