Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/442 E. 2022/1354 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/442
KARAR NO : 2022/1354

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2020
NUMARASI : 2020/207 Esas, 2020/884 Karar

DAVACI : ……
VEKİLİ : Av. … – [….] UETS
DAVALI : ……
VEKİLİ : Av. … – [….] UETS
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
YAZIM TARİHİ : 22/09/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/11/2020 tarih ve 2020/207 esas, 2020/884 karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan dönem dönem bilgisayar ve elektronik eşyalar satın aldığını, yanlar arasında süregelen cari ilişki bulunduğunu, bu bağlamda ürün alacağı zaman davalıya önden avans olarak ödeme yaptığını, davalının da müvekkili şirkete ürünleri gönderdiğini, müvekkilinin ürünü teslim almamasına rağmen davalı şirkete toplamda … TL para gönderdiğini, daha sonra belirli bir süre geçtikten ve herhangi bir ticari alışverişte olmayınca gönderilen paranın iadesinin talep edildiğini, ancak davalının kısmen iade ettiğini, …. TL bedelli kısmını ise iade etmediğini, müvekkiline zarar ziyan bedeli adı altında bir fatura gönderilmişse de söz konusu faturaya itiraz edilerek iade edildiğini ve kalan bakiyenin de ödenmesi için ayrıca ihtar çekildiğini, bu durum akabinde davalı firma tarafından gerçek dışı iddialar da bulunularak, müvekkili şirkete noter ihtarı gönderilerek aralarında …. USD’lik mal alım satım sözleşmesi kurulduğunu, … TL bedelin de bu sözleşmenin cayma bedeli olduğunun iddia edilmişse de gerçeği yansıtmadığını beyanla bakiye … TL bedelin iadesi için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamını, asgari %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tarafların … adet bilgisayarı ….$ peşin ödemek suretiyle alma hususunda görüşmelere başlandığını, bu görüşmeler sonunda … tarihinde taraflar arasında, … adeti hemen teslim, … adeti… tarihinde teslim edilmek üzere anlaşıldığını, davacının yapılan sözleşme üzerine müvekkilinin hesabına ….TL bedeli gönderdiğini, müvekkilinin, davacı ile yaptığı sözleşme gereği üçüncü kişi ile sözleşme yaptığını, sözleşme kapsamında ürünleri almak zorunda kaldığını, deposunda beklettiğini, hem depo masrafı hem de vade farkı ödemek zorunda kaldığını, ürünleri satın almak için kısmi kredi kullandığını, davacının malı alacağını söyleyip, sonrasında sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle, müvekkilinin zarara uğradığını, üçüncü taraf ile sözleşme kurulduğundan malı kendi imkanları ile almak zorunda kalarak zarara uğradığını belirterek davanın reddini, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davalının savunması vasıflı ikrar niteliğinde olup ispat külfetinin halen davacı üzerinde olduğu, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, davacının kötü niyeti sabit olmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, dosyada mübrez …. tarihli raporda, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete …. tarihinde … TL banka havalesi ile para gönderildiğini, davalı tarafından … TL’sinin … tarihinde iade edildiğini, … TL’sinin ise iade edilmediğinin açıkça tespit edildiğini, davalının tek taraflı kendilerince whatsap yazışması düzenleyip dosyaya sunduğunu, fakat gerçekliği ispatlanamamış bu yazışmaların geçersiz olduğunu, ayrıca davalı tarafın müvekkili şirketten para aldığını ve ödemediğini de açıkça ikrar ettiğini, iddialarını da ispatlayamadığını belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, dava konusu olayın davacının belirttiği şekilde gerçekleşmediğini, davacı tarafın kötüniyetli olarak takibe başladığını, davacının yemini kabul etmeyerek davalarında haksız olduklarını kabul ettiğini belirterek kötü niyet tazminatı yönünden kararın kaldırılarak davacı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerektiği belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Dava hukuksal niteliği itibariyle, ticari satım ilişkisi kapsamında avans ödemesi olarak gönderilen, ancak alım yapılmaması nedeniyle eksik iade edilen bakiye bedelin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında bilgisayar ve benzeri elektronik eşya satışına ilişkin süre gelen bir ticari münasebet bulunduğu, yanlar arasında avans ödemesi şeklinde süregelen ticari münasebetin yürütüldüğü, davacının anlaşma kapsamında davalıya …. TL avans ödendiği, davalının ise ticari ilişkinin devam etmemesi üzerine …. TL kısmını iade ettiği, kalanı zararına mahsup ettiği tarafların kabulündedir. Eldeki dava da iadesi gerçekleşmeyen bakiye … TL bedelin tahsili için başlatılan icra takibine dayalıdır.
Davacı ödenen avansın eksik iade edilmesi nedeniyle bakiye kısmının iadesi için takip başlatmış olup, davalı yan ise davacı tarafından alımdan vazgeçilmesi nedeniyle bir takım zarara uğradıklarından avans ödemesinden zararın mahsup ediliğini ve mahsup faturası kesildiğini, bakiye alacağının kalmadığını savunmuştur. Mahkeme ise davalının bu savunmalarını vasıflı ikrar kabul ederek ispat külfetinin yer değiştirmediğinden bahisle, ispatlanamayan davanın reddine karar vermiştir.
Oysaki, vasıflı ikrarda karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğu bildirilir. Örneğin; davalı, davacıdan 1000 TL aldığını ikrar eder, fakat bu parayı ödünç olarak değil, hibe olarak aldığını bildirmesi halinde olduğu gibi, vasıflı ikrar bölünemeyeceğinden, davacı iddiasını, yani parayı ödünç olarak verdiğini kanıtlamalıdır. Somut olayda ise, taraflar arasında süre gelen ticari ilişki ve türü ihtilafsız olup, davalı yan davacının akdi ilişkiye aykırı ve kusurlu hareketleri ile zarara uğradığını savunmaktadır. Yani aynı hukuksal ilişki ile bağlantılı savunma yapmaktadır. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin vasıflı ikrar nitelemesi hatalıdır.
Somut olayda davalının anlatımları ve savunmaları bağlantılı bileşik ikrar mahiyetindedir. Bağlantılı bileşik ikrarda, ikrar edenin ikrarına eklediği vakıa ile ikrar edilen vakıa arasında doğal bir bağlantı vardır. İkrara eklenen vakıa, ikrar olunan vakıanın doğal bir sonucudur. Yukarıdaki örnekten gidecek olursak, ödünç aldım ama ödedim misalinde olduğu gibi. Doktrinde karşıt görüşler bulunsa da Yargıtay, bağlantılı bileşik ikrarın bölüneceği görüşündedir. Buna göre bağlantılı bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar eder, fakat ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ileri sürer. Bu durumda ikrarın bölünebileceği, dolayısıyla ispat yükünün davalıya düşeceği kabul edilmektedir. (Yargıtay 11. HD 2016/11904 E. 2018/3734 K. 21/05/2018)
Davalı kendisine gönderilen …. TL havaleyi kabul ettiği gibi, ….TL’sinin … tarihinde iade edildiğini ikrar etmiştir. Öte yandan bakiye … TL’nin ise davacının sözleşmeyi ihlal ederek davacının mal alımından vazgeçmesine bağlı olarak maddi zarara uğradığından bahisle iade edilmediğini, zararın tazmini amacıyla mahsup edildiğini ileri sürmüştür. Davalı bağlantılı bileşik ikrar mahiyetindeki bu savunması ile ispat yükünü üzerine almıştır.
Bu durumda mahkemece sözleşmenin ihlaline bağlı olarak uğranılan zararlara ilişkin ispat külfetinin davalı yan üzerinde bulunduğu nazara alınarak, davalının cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu zarar kalemleri de açıklattırılarak, bu konuda ispat imkanı sağlanarak davalının siparişlerin davacı tarafından alınmamasına bağlı olarak sözleşmedeki edimlerini yerine getirmek için yapmak zorunda kaldığı bir kısım maddi zararların olup olmadığının tespiti için sunacağı deliller ile davalı defter kayıtları bu yönde incelettirilerek bilirkişiden rapor alınması gerekirken davalı savunmasının vasıflı ikrar olarak değerlendirilerek ispat yükünde yanılgıya düşerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2020 tarihli, 2020/207 esas, 2020/884 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya ve davalıya İADESİNE,
6-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/09/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”