Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/421 E. 2022/1338 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/421 – 2022/1338
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/421
KARAR NO : 2022/1338

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ………….
ÜYE : ………….
ÜYE : ………..
KATİP : …………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2020
NUMARASI : 2017/73 Esas, 2020/797 Karar
DAVACI : ……….
VEKİLLERİ : Av. …….
……….
Av. …….
……….
Av. ……
DAVALI : ……
VEKİLLERİ : Av………
…….
Av. …..
……UETS
Av. ……..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
YAZIM TARİHİ : 22/09/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19/10/2020 tarih ve 2017/73 Esas, 2020/797 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı şirket arasında ticari ilişkiye binaen çeşitli mitar ve meblağlarda mal alışverişinin bulunduğunu, bu mallara ilişkin olarak davacı tarafından faturalar ve sek irsaliyelerinin davalı tarafa teslim edildiğini, yasal süresi içerisinde teslim edilen faturalara itiraz edilmediği davacı şirketin ticari ilişkiden doğan sorumluluğunu yerine getirmediğini, faturalarına bedelini davacı şirkete ödemediği davalı tarafın cari hesap hareketlerine ilişkin kayıtların ekte belirttiği şeklide olduğunu, davalı tarafın haksız yere borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini davalı tarafın itirazında haksız olması nedeniyle % 20’den az olmayacak miktarda icra inkar tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu edilmeyen belgenini iptal davasında delil olamayacağını taraflar arasında teknik olarak cari hesap sözleşmesi olmadığını taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin olmadığını faturanın tek başına ticari ilişki ve alacaklılığı ispat edemeyeceğini davalı şirkete tebliğ edilmiş veya usulüne uygun tebliğ edilmiş faturaların olmadığını faturaya konu malların veya hizmetin teslim edilmediği bu nedenle davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “..Davalının ticari defterlerine göre davacı ile ticari ilişkisinin uzun zamandır süre geldiği,…. yılı ticari defterlerine göre davalının davacıya …. TL borcunun bulunduğunun tespit edildiği , davacının itiraz dilekçesinde ticari ilişkiyi kabul etmediği ancak davalının ticari defterlerinde davalı ile ticari ilişkisi ve mal satışı olduğunun tespit edildiği, davaya konu ….icra Müdürlüğünün …. takip dosyasında davacının takipte talep ettiği mal alış satışlarından kaynaklı alacağının …. TL. Olduğu takibe konu edilen çek erteleme ve temdit masraflarının davalı tarafça ödeneceğine dair dosyada bir delil bulunmadığı davalının ticari defterlerinde davacıya takip tutarından daha fazla borcu bulunduğu anlaşılmakla , … …Hukuk Dairesinin …. tarih … Sayılı ilamı ,,,,,. Hukuk Dairesinin ,,,, tarih ,,,, E… K. Sayılı ilamı birlikte değerlendirilerek tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu, tarafların beyanları ve alınan bilirkişi raporundan … Müdürlüğünün …. sayılı icra takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin … TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleşecek yıllık %10.5 işleyecek faizi davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından asıl alacağın …. TL’lik kısmının kabul edilerek …. TL’nin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tarafların uzun bir zamandan bu yana ticari ilişki içerisinde olup, çeşitli miktar ve meblağlarda mal alışverişinde bulunduğunu, bu mallara ilişkin olarak faturalar ve sevk irsaliyelerinin müvekkili tarafından davalıya teslim edildiğini, mal alışverişine karşılık olarak kesilen faturalar ve keşide edilen çeklerin tarafların cari hesaplarına ve ticari defterlerine işlendiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesine göre, “bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmü gereğince süresinde itiraz edilmeyen işbu faturaların münderecatının davalı tarafça kabul edildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17. 06.1999 tarihli, 1999/3322 E ve 1999/5436 K sayılı kararında yer alan “dava konusu fatura üzerine bekleme ücretine ait olduğu şerhi verildiği gibi bunun tacir olan davalı şirkete tebliğ edildiği de sabit olduğundan, davalı şirket yasal 8 günlük sürede itiraz etmediğine göre, davalı dava konusu faturayı kabul etmiş sayılır ve bu hususun aksinin ispat külfeti davalı şirkete düşer” ifadesinin de bu savunmalarını destekler nitelikte olduğunu, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.04.2005 tarihli 2005/19-213 E. ve 2005/265 K. sayılı kararında “faturaya karşı 8 gün içinde itiraz edilmediği takdirde, faturanın içerdiği bilgilerin kabul edildiği sonucuna varılır” ifadesinin yer aldığını, ayrıca yerel mahkeme tarafından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın, müvekkille aralarındaki ticari ilişkiye istinaden basiretli bir tacir olarak borç miktarını bilebilecek durumda olduğunu, müvekkil tarafından mal alışverişine karşılık olarak faturalar ve sevk irsaliyelerinin davalıya teslim edildiğini, Yargıtay’ın yerleşik kararlarının da faturaya dayalı alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedileceği yönünde olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesine göre “bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü gereğince süresinde itiraz edilmeyen işbu faturaların münderecatının davalı tarafça kabul edildiğini, buna rağmen davalının takibe itiraz etmiş olup itirazında kötüniyetli olduğunu belirterek, davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkemenin alacağın reddedilen kısmı yönünden ve icra inkar tazminatının reddi yönünden verilen kararının yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının kabul edilen kısımlar yönünden onanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin de davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece muavin defter incelemesi yapıldığından denetime elverişli olmadığını, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada 5 adet bilirkişi raporu düzenlendiğini, ancak ilk derece mahkemesi tarafından….tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınarak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, bu nedenle kararın eksik araştırmaya dayalı ve çelişkili olduğunu, ilk derece mahkemesinin …. tarihli bilirkişi raporuna neden üstünlük tanıyarak hükme esas aldığını açıkça gerekçelendirmemiş olmasının mahkeme kararının denetime elverişli olmadığını gösterdiğini, söz konusu bilirkişi raporunda yer alan, “…dava dosyasında bulunan davacı şirket ile davalı şirket muavin defter dökümleri karşılaştırıldığında…” şeklindeki açıklamadan anlaşılacağı üzere, sadece tarafların muavin defterleri kriter alınarak hazırlanmış olmasının bilirkişi raporunun eksikliğini ve yetersizliğini gösterdiğini, bu nedenle bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, bu rapor hükme esas alınacaksa bile raporun müvekkili davalıyı doğruladığını, müvekkili davalının davacının ispat yükünü yerine getirmediği yönünde itirazda bulunduğunu, müvekkilinin envanter defterini sunmuş olup, ispat yükü altında olan davacının kesin süreye rağmen envanter defterinin sunmaması nedeniyle ispat yükünü yerine getiremediğini, bu nedenle bile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, sonuç olarak taraflar arasında sözleşme/akdi ilişki olmaması, takip dayanağı olduğu iddia edilen cari hesap sözleşmesi/mutabakatı olmaması, takip dayanağı cari hesaba dair fatura ve irsaliyenin usulüne uygun düzenlenmemesi, mal tesliminin iptal edilememesi, ispat yükü altındaki davacı tarafın envanter defterini sunmamasıyla birlikte diğer belgelerle de alacağını ispat edememesi, dosya kapsamında alınan … bilirkişi raporunun davalı müvekkilini doğrulaması nedenleriyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemenin aksi yöndeki kararının hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, cari hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili için ilamsız icra takibinde bulunmuş, davalının itirazı üzerine duran takibin devamı için eldeki itirazın iptali davasını açmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kısmen kabulüne, …. İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı takip dosyasında, davalı borçlu tarafından takibe yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin …. TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Dava konusu icra takibinin dayanağı taraflar arasındaki cari hesap alacağı olarak gösterilmiş, davacı vekili dava dilekçesinde ….USD ve …. TL olup, alacak kısmen başkaca icra takiplerine konu edildiğinden işbu dava konusu takibin cari hesap bakiyesi …. USD’nin takip tarihindeki TL karşılığı …. TL ve ….TL cari hesap bakiyesine ilişkin olduğu açıklanmıştır.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarına istinaden davacı tarafın kendi ticari kayıtlarına göre davalıdan alacaklı bulunduğu, davalının da kendi ticari defter kayıtlarına göre davacıya borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacı vekili taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin birden fazla icra takibine konu edildiğini beyan etmiş ve bilirkişilerce davalının ticari kayıtlarında davacının davalıdan tahsil edemediği alacakları …. İcra Dairesi’nin …. Esas, …. Esas,…. Esas ve …. Esas sayılı dosyalarında icra takibine konu ettiğinin kayıtlı olduğu belirtilmiş olduğu halde mahkemece ilgili takip dosyaları incelenmeksizin tahsilde tekerrüre sebebiyet verecek şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken, HMK’nın 31. Maddesi kapsamında davacı vekiline taraflar arasındaki cari hesap alacağının hangi icra takip dosyalarına konu edildiği açıklatılarak, ilgili dosyalar ve …. İcra Dairesi’nin ….Esas, …. Esas, …. Esas, …. Esas sayılı dosyaları celp edildikten sonra, dosyanın alanında uzman bilirkişiye tevdii ile cari hesap bakiyesi mükerrerlik oluşmaması bakımından ilgili dosyalar ile birlikte yeniden incelenerek tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmeyecek şekilde ve dava açılış tarihi itibariyle davacının bakiye borcu gözetilerek hukuki yarar hususu da gözetilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. (Bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/18681 Esas, 2013/17435 Karar sayılı dosyası)
Kabule göre de; dava konusu cari hesap alacağı, İİK’nın 67/2. maddesi kapsamında likit alacak (borçlusu tarafından bilinebilir) niteliğinde olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddi de doğru görülmemiştir.( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/03/2021 tarih, 2020/3776 Esas, 2021/2267 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması nedeniyle davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19/10/2020 tarih ve 2017/73 esas, 2020/797 karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde istinaf başvurusunda bulunan davacıya ve davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/09/2022

………
Başkan
………..
e-imzalıdır.
……….
Üye
………..
e-imzalıdır.
……….
Üye
……….
e-imzalıdır.
………..
Katip
……….
e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”