Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/416 E. 2021/1327 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/416
KARAR NO : 2021/1327

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2020
NUMARASI : 2019/639 Esas, 2020/655 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
YAZIM TARİHİ : 22/09/2021

Taraflar arasında görülen davada, Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22.09.2020 tarih ve 2019/639 Esas, 2020/655 Karar sayılı kararın istinaf incelemesinin davacı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ile açık hesap şeklinde ticari münasebetlerinin olduğunu, müvekkilinin vermiş olduğu siparişlerin bedelini gönderdiğini, davalının malları müvekkiline teslim etmediğini, tahsil ettiği tutarları da müvekkiline iade etmediğini, bu nedenle davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün ….takip numaralı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe ve borca haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline takibin devamına ve % 20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkiden dolayı müvekkilinin davacıdan 90.000,00 TL alacağı olduğunu, bu hususun tarafların ticari defterleri incelendiğinde anlaşılacağını, davacının davasını ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; davaya konu icra takibinin dayandığı 93.000,00 TL’li banka havalesi ve 18.000,00 TL’lik çek ödemesinin davalının ticari defterlerinde işlenmiş olduğunun sabit olduğu, 93.000,00 TL’nin tahsil edildiği hususunun davalı tarafından da kabul edildiği, yine 18.000,00 TL’lik …. Şubesine ait …keşide tarihli çekteki ciro silsilesi dikkate alındığında anılan çekin davacının cirosuyla davalıya geçmiş olduğunun görüldüğü, anılan çek davalının ticari defterlerinde de yer aldığı, bilirkişi … tarafından düzenlenen 17/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda çelişkili görülen hususların eksik incelemeye dayalı olarak hazırlanmış olmasından kaynaklandığı ve bu nedenle de anılan rapora itibar etmenin mümkün olmadığı, davacının satın alınacak malların bedelini ödenmesine rağmen malların teslim edilmediğini iddia ettiği, buna göre ispat yükünün davacıda olduğu, davacının yapmış olduğu ödemelerin avans ödemesi olduğu yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, her ne kadar ödemeler davalının ticari defterlerinde yer alsa da avans bölümünde yer almadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle de davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı Vekili; Davalının İcra Müdürlüğüne vermiş olduğu itiraz dilekçesinde, “Borçlu … aralarındaki dostluktan dolayı şahsi hesabından (nakit ve çek olarak) kendisine yardım etmiştir. Alacaklı bu şekilde piyasaya olan borcunu ödemiştir. Borçlu ise bu borcunu geri ödememiştir.” şeklinde itiraz gerekçesi gösterdiğini, cevap dilekçesinde ise “..Tarafların ticari defterlerinden belli olacağı veçhile Müvekkilimiz irsaliyeli fatura ile tüm siparişlerini göndermiş ve siparişler davalı tarafından teslim alınmıştır. Davacı bugüne kadar faturalara hiç bir itirazda bulunmamış ve defterlerine faturayı işlemiştir….” şeklinde beyanda bulunulduğunu, yerel mahkemenin ispat külfetini yanlış değerlendirdiğini ve hatalı karar verdiğini, öncelikle tarafların usulüne uygun olarak tutulmayan ve TTK anlamında delil olma özelliği olmayan ticari defterlerine delil olarak dayanmadıklarını gerek delil listesinde gerekse de Mahkeme aşamasında beyan ettiklerini, bilirkişi raporlarında da görüleceği üzere tarafların ticari defterlerinin TTK’ya uygun olarak tutulmadığından ve birbirini teyit etmediği belirtildiğinden HMK anlamında delil niteliği olmadığını, tarafların açık hesap çalıştıklarının davalı tarafça da inkar edilmediğini, müvekkilinin sipariş ettiği emtianın bedelini göndermesi, davalının ise ödenen para karşılığında alınan emtiayı müvekkili şirkete teslim etmesi gerektiğini, gerek icra takibinde ve gerekse Mahkemede alacağın dayanağı olan çek ve banka havalesinin açık olduğunu, ayrıca alacağın ispatı gerekmemekte olup davalının da inkar etmediğini, ancak icra takibine itiraz dilekçelerinde borçları ödemesi için daha önce verdikleri paraların karşılığında bu paranın ödendiğini ileri sürdükleri, mahkeme aşamasında ise malların teslim edildiğini belirttiklerini, burada mal teslimini davacı müvekkilinin değil, davalının ispatlaması gerektiğini, müvekkilinin gönderdiği banka havalesi ve çekin zaten davalı tarafça da inkar edilmediği, bu nedenle ispat yükünün davalıya geçtiği, davalının, delil olarak dosyaya sundukları …Ceza Mahkemesinde “……. ile alışverişimiz tamamen güvene dayalı durumdaydı. Açık hesap olduğu için firmamıza verdiği siparişleri istediği adrese gönderip teslim ettik. Bundan dolayı bu malları kendisi elden teslim almadığından mal almadığını söylemektedir. ….’nın işyerimizde bulunan açık hesabına ait hesap dökümünün mart 2014 tarihinden sonraki suretini evraka eklenmek üzere rızam ile veriyorum. Ben ….’nın işyerimden açık hesap şeklinde mal aldığına dair tanıklarımı istenirse getirebilirim.” dediğini, davalı tarafın, parayı ve çeki almadığını söylemediğini, bilakis malları teslim ettiğini beyan ettiğini, mevcut delillerle davanın ispatlandığını, mahkemece tarafların delillerin karıştırıldığını, davalı taraf malı teslim ettiği ile ilgili tanık dinletmek istediğini, ancak muvafakat etmedikleri için dinletemediğini, ancak mahkemenin sanki tanıkları kendileri bildirmiş gibi değerlendirme yaptığını ve malların teslimi hususunda ispat yükü davalıda olmasına rağmen davacı üzerinde bırakıldığını, İstinaf Mahkemesi’nin kaldırma kararının gereklerinin yapılmadığını, bilirkişi raporları arasında çelişki giderilmeden karar verildiğini, usulüne uygun tutulmayan defterlerin sahibi lehine delil olmayacağını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, raporda yer alan davalı tarafın … tarihli 93.000,00 TL meblağlı …. havale dekontunun 23.09.2013 tarihinde …. yevmiye numarası ile davalı defterinde kayıtlı olduğu şeklindeki tespitin hatalı olduğunu, bir an için …. yevmiye numaralı mahsup fişinin geçerli olduğu kabul edilse dahi, mahsup fişindeki kaydın 04.07.2013 tarihinde gönderilen havale olduğunun ne şekilde tespit edildiğinin belli olmadığını, yerel mahkemenin, kaldırma kararına uyması nedeniyle kararı istinaf eden davacı müvekkili yönünden vekalet ücreti ve yargılama gideri için usuli kazanılmış hak oluştuğunu, davalı için kaldırma kararı öncesinde hükmedilen 11.630,00 TL vekalet ücreti yönünden kazanılmış hak oluştuğundan, kaldırma sonrası kurulan ikinci hükümde aleyhlerine yargılama giderinin arttırılması ve vekalet ücretinin 15.982,42 TL ye arttırılması usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava sipariş avansı olarak göderildiği ileri sürülen bedelin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Çek, bir ödeme aracı olup, “çeklerin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verildiği yolunda yasal karine” mevcuttur. Bu durumda, davacının söz konusu çekleri mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verdiğinin kabulü gerekir. Yasal karinenin aksini yani çekin borç ödenmesinden başka bir amaçla verildiğini, bedelsiz bir avans çeki olduğunu iddia eden davacı tarafın bunu kesin delillerle ispatlaması gerekir. Yine yerleşik Yargıtay kararları gereğince karine olarak havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı kabul edilmektedir.
Dava konusu somut olayda davacı taraf, davalıya verdiği çekin ve davalı hesabına yaptığı havalenin sipariş avansı olduğunu, sipariş karşılığında kendisine teslimi gereken malların teslim edilmediğini ileri sürmektedir. Bu durumda davacı çek ve havaleye ilişkin karinelerin aksini iddia ettiğinden ispat yükü davacıya düşmektedir. Davacı çek ve havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla değil de sipariş avansı olarak verildiği yönündeki iddiasını ispatlayacak geçerli bir delil sunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 22/09/2021


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”