Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ ..
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/402
KARAR NO : 2022/1110
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :..
ÜYE :..
ÜYE :..
KATİP : ..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2020
NUMARASI : 2020/406 Esas, 2020/879 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : ..
VEKİLİ : Av. ….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/11/2020 tarih ve 2020/406 Esas, 2020/879 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin faturaya dayanan takip başlattığını, takibin kesinleştiğini, ilgili faturaya ilişkin borcun şirket yetkilisi …a ödendiğini buna ilişkin belgeyi sunduklarını, arabuluculuğun anlaşamama ile sonuçlandığını, bedelsiz kalan senetin kullanılması ile ilgili suç duyurusunda bulunduklarını tüm bu nedenlerle takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında ticari satım olduğunu, buna ilişkin faturaya dayalı takip başlattıklarını, eğer davacının ödemesi olsa idi icra dosyasına itirazıyla birlikte ödeme dekontunun sunulması gerektiğini, resmi evrak olmayan kağıt parçasına yazılan ödeme belgesinin dosyaya sunulduğunu, şirket yetkilisi olarak görünen kişinin şirketteki payını devrettiğini ve şirketi dolandırarak zimmetine para geçirdiğini, buna ilişkin davaların devam ettiğini, ilgili ödeme belgesinin şirketteki payının devri sonrasında düzenlendiğini, ilgili şirket yetkilisinin daha önce davacı şirkette ortak olduğunu, bunun ilgili belgeyi sonradan düzenlendiğine delil olduğunu, diğer şirket yetkililerin söz konusu belgede imzasının bulunmadığını, banka aracılığı ile ödeme yapılmasının basiretli tacirden beklenmeyecek bir davranış olduğunu, müvekkil şirketin hiçbir ödeme almadığını tüm bu nedenlerle davanın reddini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; “…Dava değer itibariyle senetle ispat zorunluluğu sınırında olup davacı bu konuda mahkemeye senedi sunmuş olup, davalı alacaklı tarafından da senet altındaki imzaya itiraz olunmamıştır. Senet altında imzası bulunan yetkilinin düzenleme tarihi itibariyle müdür sıfatı devam ettiğinden imzaya yetkilidir. Davalı her ne kadar ilgili senedin sonradan şirketi zarara uğratma ve suç kastı ile düzenlendiğini iddia etmiş ise de bu konudaki iddiasını eldeki delillerle ispat edememiştir. Senede karşı ancak senetle ispat kuralı çerçevesinde mahkemeye bir delil sunamamıştır. Davalı vekili dinleteceği tanığın muhasebe evraklarına böyle bir ödeme girişi olmadığı hususunda dinleteceğini mahkemeye bildirmiş ancak senede karşı senetle ispat kuralı ve dinletilecek konu karşısında davanın aydınlatılmasında bir katkısı olmayacağından tanık dinlenmemiş, bu halde ödenmiş olan borç nedeniyle başlatılan takibin haksız olduğu için davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davacı tarafın kötüniyeti ispat olunamadığından (hisseyi devreden paydaşın yapmış olduğu işlemden, şirket kayıtlarına işlenmediği hallerde şirketin haberdar olduğu her zaman için mümkün olduğu söylenemez) kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının ….icra Müdürlüğü …. e sayılı takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirket hakkında açılan davanın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının müvekkil şirketten …. tarihinde mal aldığını ve buna müteakip müvekkil şirket tarafından fatura düzenlendiğini, bu fatura bedeli ödenmediği için müvekkil şirket tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün…..numaralı dosya ile takip başlatıldığını, davacı şirketin bu icra dosyasına itiraz etmediği için dosyanın kesinleştiğini ve haciz işleminin başlatıldığını, davacı taraf, hacze gidildikten sonra şirket yetkilileri ile görüşüp borcun ödendiğini beyan ettiklerini söylese de müvekkil şirkete böyle bir ödemenin yapılmadığını, kaldı ki şirket borcu ödemiş olsaydı icra dosyasına itirazıyla birlikte ödeme dekontunu da sunmasının bekleneceğini, davacı şirketin borcun ödendiğine dair resmi bir evrak dahi olmayan bir kağıt parçasına yazılmış ödeme belgesini dosyaya sunduğunu, kaldı ki şirket yetkilisi olarak gösterilen …..ın müvekkil şirketteki payını devrettiğini ve şirketi dolandırarak zimmetine para geçirdiğini, … ile müvekkil şirket arasında güveni kötüye kullanma ve zimmetine para geçirme suçlarından devam etmekte olan ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosya ile …. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaraları ile derdest dosyalar bulunmakta olduğunu yerel mahkemeye cevap dilekçelerinde bildirmelerine rağmen işbu dosyaların ilgili mahkemelerden talep edilmediğini ve yargılamanın aydınlatılması yönünden herhangi bir işlem yapılmadığını, ayrıca resmi bir şekilde düzenlenmemiş olan bu evrakın müvekkil şirket tarafından açılan icra takibi sonrasında da taraflar arasında düzenlenmiş olduğu gibi herhangi bir delil niteliği taşımadığını, ayrıca yerel mahkemece gerekçeli kararında müvekkil şirketteki hissesini devreden paydaşın yani …..’ın yapmış olduğu işlemden, şirket kayıtlarına işlenmediği hallerde şirketin haberdar olduğunun mümkün olduğunun söylenemeyeceğini belirterek kötü niyet tazminatına haklı olarak hükmedilmediğini, yine aynı görüş üzerine gidildiğinde aynı paydaşın müvekkil şirket arasında güveni kötüye kullanma ve zimmetine para geçirme suçlarından devam etmekte olan dosyaları göz önüne alındığında bu parayı şirket hesabına geçirmediğinin de ortaya çıkacağını, ayrıca müvekkil şirketin başlatmış olduğu icra takibine de davacı tarafça itiraz edilmediğini, çünkü davacı şirketin borçlu olduğunun da bilincinde olduğunu belirterek, açıklanan bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararına bir itirazları olmadığını, ancak kötüniyet tazminat talepleri yönünden verilen talebin reddine ilişkin kararın hukuka aykırı olup düzeltilmesi gerektiğini, kararda müvekkili lehine % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu taleplerinin hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini, davalı şirket yetkililerinin kötü niyetli olarak ödenmiş faturayı işleme koyduklarını, ödeme emri içerir tebligat muhtara bırakıldığından müvekkil şirket yetkilisinin takipten ancak fiili haciz işlemi sırasında haberdar olduğunu, ödemeye ilişkin belgenin davalı tarafa sunulmuş olmasına rağmen davalı tarafın takipten vazgeçmediği gibi işlem yapmaya devam ettiğini, dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde de ödeme yapıldığı hususunun belirtildiğini ve belgenin arabuluculuk dosyasına sunulmuş olmasına rağmen şirket yetkililerinin ödenmiş faturayla işlem yapmaya devam ettiklerini, sözü edilen süreç sonunda davalı şirket yetkililerinin kötü niyetli olduğunun taraflarınca anlaşıldığını ve davalı şirket yetkilileri hakkında ‘bedelsiz senedi kullanma’ suçundan dolayı …. Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu, bu konuda….. soruşturma numarası ile devam eden bir soruşturma bulunduğunu, dolayısıyla şirket yetkililerinin alacaklarının bulunmadığını bilmelerine rağmen icra takibine giriştiklerinden açıkça kötü niyetli olduklarını belirterek, istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesinin kararının kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılmasını veya düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, faturaya dayalı alacak için başlatılan ilamsız icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti (menfi tespit) istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne, kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, buna göre mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kabulü ile kötü niyet ispat olunamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine yönelik kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harç mahsup edilerek bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gerekli 3.691,17 TL harçtan peşin alınan 922,79 TL harç mahsup edilerek bakiye 2768,38 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022
..
Başkan
..
e-imzalıdır.
..
Üye
..
e-imzalıdır.
..
Üye
..
e-imzalıdır.
..
Katip
…
e-imzalıdır.
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”