Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/401 E. 2022/1131 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/401
KARAR NO : 2022/1131

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2020
NUMARASI : 2020/433 Esas, 2020/778 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
YAZIM TARİHİ : 22/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/10/2020 tarih ve 2020/433 Esas, 2020/778 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari iş ilişkisi mevcut olduğunu, ürün karşılığında 48.279,17 TL alacaklarının olduğunu, davalı aleyhine takip başlattıklarını, takibe itirazda bulunduklarını, takipten sonra 20bin TL ödeme bulunduğunu, daha sonra arabuluculukta anlaşma sağlanamadığını, daha sonra 28.312,86 TL ödemede bulunulduğunu, takibe itirazda bulunularak sürecin sürümcemede bırakıldığını, feriler yönünden iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, kötüniyetli itiraz sonucu %20den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatı taleplerinin olduğunu, tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, %20 den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, alacağın %10 u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığından yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davaya ve takibe konu alacak ödendiğinden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, dava açılmadan önce ödenmiş bir borç için icra inkar tazminatına hükmedilemeyceğini, tüm bu nedenlerle haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; “…Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde davaya konu icra takibine ödemenin yapıldığı her iki tarafın kabulünde olup bu konuda herhangi bir çekişme yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken itirazına konu borcu kısmen veya tamamen öderse ödeme tutarında alacaklının itirazının iptali davası açmasına gerek kalmayacağı ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı olamayacağı açık olduğu gibi, icra inkar tazminatı niteliği gereği itirazın iptali davası sonucunda davanın kısmen veya tamamen kabulüne karar verilmesi koşuluna bağlı olarak hükmolunun miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat olup , takibe konu borcun dava tarihinden önce ödenmesi halinde alacaklının ödenen kısım yönünden dava açmakta hukuki yararı olmayacağından dosya kapsamında da borcun ödendiği anlaşıldığından” davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın davanın reddine karar verildiğini, gerekçeli kararda ise itirazın iptali davası açılmamış iken kısmen veya tamamen borç ödenirse alacaklının itirazın iptali davası açılmasına gerek kalmayacağı ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacağı şeklinde bir gerekçenin belirtildiğini, yerel mahkemenin davanın reddine dair kararının gerekçesinin hiçbir haklı ve hukuki dayanağının bulunmadığını, çünkü borçlu tarafın ana para borcunu ödeyerek icra takibine itiraz etmek suretiyle icra takibinin ferileri yönünden borçtan kurtulmaya çalıştığını, davalı tarafın müvekkil şirketten 29/08/2019 düzenleme tarihli faturada da görüleceği üzere ambalaj torba aldığını, alınan bu ürünün karşılığının da 48.279.17 TL olduğunu, davalı tarafın ürünleri teslim aldıktan sonra borcunu aradan geçen süre boyunca ödememesi üzerine aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının sorumluluktan kaçmak ve müvekkilini zor durumda bırakmak için ödeme emrine kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, bu itirazla da kalmayıp süreyi daha fazla uzatmak için faturaların varlığına rağmen arabulucu görüşmesinde de borcunu ödemeye yanaşmadığını, müvekkiline yönelik geciktirici işlemde bulunan davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğunu, davalı tarafın zaten borcu ödeyerek taraflar arasındaki ticareti ve borcu kabul ettiğini, muaccel hale gelen borcun vadesinde ödenmemesinden dolayı açılan takibe yapılan itirazın borçlu tarafı takibin ferilerini ödemekten alıkoyamayacağını, asıl alacak ödenmemiş bile olsa davalının itirazıyla takip durduğundan davacının takip giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden itirazın iptalini istemesinde hukuki yararının bulunduğunu belirterek, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi sonucu ortadan kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi ya da davanın esası ile ilgili delillerin toplanmaması ve eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmuş olması sebebi ile HMK. 353/1-a-6 md gereğince davanın yeniden görülmesi ve önceki kararla bağlı kalmaksızın yeniden hüküm kurulması için dosyanın ilgili mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, İcra İflas Kanunu’nun 67. Maddesi uyarınca itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından takipteki fer’iler yönünden olduğu belirtilerek 10497,23 TL alacak için eldeki itirazın iptali davası açılmıştır.
Mahkemece davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davaya konu icra dosyası ile davacı tarafından, davalı borçlu aleyhine 48279,17 TL tutarlı faturaya istinaden 48279,17 TL toplam alacak için 22/06/2020 tarihinde ilamsız icra takibine başlanmış, borçlunun 03/07/2020 tarihli itirazı üzerine takip durdurulmuştur. Davalı tarafından yapılan itirazdan sonra davacıya 20/07/2020 tarihinde 20000,00 TL, 20/08/2020 tarihinde 28312,86 TL olmak üzere toplam 48.312,86 TL ödeme yapılmıştır.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması hâlinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Takipten sonra, ancak davadan önce yapılan kısmi ödeme miktarı bakımından dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından dava reddedilse -veya kısmi ödeme miktarınca dava açılmasa- bile, kısmi ödemenin yapıldığı icra takibi kendi yasal prosedürü içerisinde devam edecek, hatta asıl borç kalksa bile faiz ve ferileri yönünden takip sürebilecek, salt bu sebeple icra dosyasının kapanmasından söz edilemeyecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2004 gün, 2004/9-508 E., 2004/562 K, 30.03.2005 gün, 2005/19-200 E., 2005/210 K; 08.06.2005 gün, 2005/19-270 E., 2005/365 K, 18.04.2007 gün, 2007/19-159 E., 2007/220 K., 04.07.2007 gün ve 2007/13-453 E.,2007/453 K.; 09.02.2011 gün ve 2011/13-29 E., 2011/56 K sayılı, 2.11.2003 gün ve 2003/19-589 E., 2003/645 K, 19.10.2011 gün ve 2011/19-532 E., 2011/640 K. sayılı kararları)

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/2059 Esas, 2018/5532 Karar sayılı kararında; “Davacı dava konusu takipte 15.993,66 TL asıl alacak ve 281,89 TL işlemiş faiz olmak üzere 16.275,55 TL talep etmiş, davalı borcun tamamına itiraz etmiştir. İtirazın iptali davasında davacı sadece asıl alacağı dava konusu yapmıştır. Mahkemece yapılan tahkikat sırasında davalının davacıya takip tarihi itibariyle 15.993,66 TL borcu olduğu saptanmış ancak davalının davacıya takipten sonra davadan önce 5.691,02 TL iade faturası, 10.000 TL nakit ödeme ve 3,260,34 TL çek ile ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Mahkemece hesaba göre davalının davacıya borcu olmadığı saptamasına gidilerek davanın reddine karar verilmiş ise de bu şekilde bir sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş, 15.993,66 TL asıl alacağa takipten sonra yapılan ilk ödemeye kadar faiz işletip ilk ödemeyi önce faizden geriye kalanı asıl alacaktan düşüp sonra ilk ödeme tarihinden ikinci ödeme tarihine kadar geriye kalan asıl alacağa faiz işletip ikinci ödemeyi önce faizden sonra asıl alacaktan düşüp son olarak ikinci ödeme tarihinden üçüncü ödeme tarihine kadar geriye kalan asıl alacağa faiz işletip üçüncü ödemeyi önce faizden sonra asıl alacaktan düşerek ve üçüncü ödemeden dava tarihine kadar da işlemiş faiz varsa bunu hesaplatıp dava tarihindeki borç durumuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre davacının takipten sonra davadan önce yaptığı ödemeler yönünden itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı yoktur. Hal böyle olmasına rağmen mahkemece bilirkişiye bu yöntemle bir hesap yaptırıp sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde genel bir hesaplama yaptırılarak karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.
Bu durumda mahkemece, dosyanın bilirkişiye tevdii ile, davalının takipten sonra ve fakat dava açılmadan önce haricen ödemede bulunduğu anlaşıldığından, davalının takipten sonra yaptığı harici ödemelerin icra müdürlüğünce re’sen nazara alınamayacağı gözetilerek, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/2059 Esas, 2018/5532 Karar sayılı kararında belirtilen yöntemle, asıl alacağa takipten sonra yapılan ilk ödemeye kadar faiz işletip ilk ödemeyi önce faizden geriye kalanı asıl alacaktan düşüp sonra ilk ödeme tarihinden ikinci ödeme tarihine kadar geriye kalan asıl alacağa faiz işletip ikinci ödemeyi önce faizden sonra asıl alacaktan düşerek ve ikinci ödemeden dava tarihine kadar da işlemiş faiz varsa bunu hesaplatıp dava tarihindeki borç durumuna göre davacının ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğu tartışılıp, belirlenecek bakiye alacak tutarına göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde dosyanın bilirkişiye tevdii hususu düşünülmeksizin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın yukarıda açıklanan şekilde yargılama yapılarak hüküm verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/10/2020 tarih ve 2020/433 Esas, 2020/778 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Talep halinde, istinaf karar ve ilam harcının davacıya İADESİNE,
4-HMK’nın 359/3. maddesine göre kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair HMK’nın 353/1-a-6 maddesine göre dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”