Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/382 E. 2022/1302 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/382
KARAR NO : 2022/1302

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2020
NUMARASI : 2018/944 Esas, 2020/660 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 14/09/2022
YAZIM TARİHİ : 14/09/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince 12/10/2020 tarih, 2018/944 esas, 2020/660 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, yanlar süre gelen ticari ilişki kapsamında müvekkili tarafından davalıya teslim edilip faturaları kesilen ürün bedellerinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamını, asgari %20 inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını ve takibe hiçbir faturanın konu yapılmadığından takibe sıkı sıkıya bağlılık ilkesi gereği davanın reddi gerektiğini beyanla cari hesap sözleşmesi bulunmadığını bilerek takip yapan davacı aleyhine asgari %20 kötü niyet tazminatını hükmedilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, faturaların itiraza uğramaması sonucu mal teslimi olgusunun ihtilafsız olduğu, davalının ödemelerinin hesaba intikali sonucu doğacak hesap bakiyesine yönelik itirazda bulunduğunu, oluşan farkın davacının kur farkı talebine ilişkin olduğu, yanlar arasında fatura bedellerinin ne zaman ve hangi kur üzerinden ödeneceğine dair yazılı bir anlaşmanın bulunmadığı ya da kur farkı ödeneceğine dair yazılı bir anlaşma veya taraflar arasında fiili ve sürekli bir uygulamanın varlığının kanıtlanamadığı, kaldı ki, tarafların uyumlu kayıtlarından tespit edildiği üzere, davalının yaptığı ödemeleri çekle yaptığı, yalnızca 26/12/2017 tarihinde davacı tarafından davalıya 22.000-TL olarak kayıt altına alınan çekin iadesinden sonra aynı miktarda davalı tarafından davacıya 26/12/2017 tarihinde havale yoluyla ödeme yapıldığı, çekin bir ödeme aracı olup, verildiği gün ödeme olarak kabul edildiğinden, çeklerle yapılan ödemeler için tahsil tarihi gözetilerek kur farkı talep edilemeyeceği, iade edilerek aynı miktarda havale ile karşılanan 22.000-TL bedelli çek yönünden de herhangi bir çekince ileri sürülmeden karşılığı olarak yapılan havale ödemesi davacı tarafından kabul edildiğinden artık kur farkı talep edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine, kötüniyeti sabit olmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, faturalara itiraz edilmediği gibi taraf defterlerinde de kayıtlı olduğu, çek ile ödeme yapılmasının kur farkı istenemeyeceği anlamına gelmediğini, yıllardır kesilen kur farkı faturalarının ve itirazsız ve çekincesiz olarak ödendiğini, zira faturaların USD cinsinden düzenlendiğini, TL tutarının da fatura üzerinde ayrıca belirtildiğinin tespit edildiğini, 2016 tarihinden itibaren incelenen defterlerde defalarca kur farkı faturasının düzenlendiğini, davalı yanca hiçbir ihtirazi kayıt olmaksızın ödemelerin gerçekleştirildiği, bu uygulamanın taraflar arasında süreklilik içinde bugüne kadar devam ettiğini, taraflar arasındaki ve uyuşmazlığa konu olan hususun, bu 22.000,00 TL’lik ödeme olmadığını, dolayısıyla bu ödemenin aynı bedel ile iade edilmesi davalının borcu olmadığı ya da daha önceden düzenlenmiş ve itiraz edilmemiş kur farkı faturasından kaynaklı borcu olmadığı anlamına gelmeyeceğini, kaldı ki yargılama aşamasında aldırılan tüm raporlarda davalının davacıya borcunun tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılması talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava hukuksal niteliği itibariyle, ticari mal satımına konu fatura bedellerinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67/1 maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; bilirkişi raporu, karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harç mahsup edilerek bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”