Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/369 E. 2022/1117 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/369
KARAR NO : 2022/1117

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2020
NUMARASI : 2018/747 Esas, 2020/620 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1…
2-… – …
VEKİLLERİ : Av. …

Av. …

Av. …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
YAZIM TARİHİ : 22/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/10/2020 tarih ve 2018/747 Esas, 2020/620 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin,… çapında uluslararası taşımacılık ve nakliye alanında faaliyet gösterdiği, bu işi Türkiye genelinde yapabilmek için …ve … ilinde şubeler açtığı, davalı …, belirsiz süreli iş akdi ile …. tarihinde …. şube sorumlusu ve pazarlama uzmanı olarak müvekkil şirkette işe alındığı, müvekkili şirketin… şubesinin cirosunun …. yılında aniden düşmeye başladığı ve faaliyetinin durma noktasına geldiği fark edildiği, müvekkili şirket yetkililerin yaptığı araştırmada davalı … ‘ın müvekkili şirketle aynı iş kolunda ….adında yeni bir şirket kurduğu, şirketin kurucu ortağı ve müdürü olduğu, müvekkili şirket nezdinde …. şube sorumlusu ve pazarlama uzmanı olarak yürüttüğü işleri diğer davalı şirkete haksız bir şekilde aktarıldığı, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından … Noterliğinin …. tarih ve ….yevmiye numaralı ihtarı ile davalı …’ın iş sözleşmesine son verildiği, davalı …, müvekkili şirkette çalıştığı dönemde vakıf olduğu ticari sır ve müşteri bilgilerini kullanarak kendisine haksız kazanç etmeye başladığı, müşteri bilgilerini kullanarak haksız rekabette bulunduğu, ayrıca müvekkili şirketten istifa yoluyla ayrılan ….isimli çalışanı da yeni organizasyona dahil ettiği, …’ın davalı …’ın yönlendirmesi altında müvekkili şirketin tahsis ettiği e-mail (… adresini kullanarak müvekkil şirketin müşterilerini yeni kurulan diğer davalı şirkete yönelttiği, davalı …’ın dürüstlük kuralına aykırı olarak davrandığı, müvekkili şirketin tüm müşterilerini kendi ortak olduğu şirkete aktarmak suretiyle haksız rekabette bulunduğu belirtilerek davalının fiilinin haksız rekabet olduğunun tespitine, davalının haksız rekabetinin önlenmesine, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 50.000,00-TL maddi zararın işleyecek ticari faizi ile davalılardan müşterek müteselsil tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, yetki ve görev itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde adı geçen firmaların hiçbirinin davacı tarafı tanımadığını, davacı firmanın bölge temsilciliğini kapatmadan önce müvekkilinin müşteri portföyünde yer alan firmaların iş ve işlemlerinde yaptığı hatalı işlemler nedeniyle birçok firmayı zarara uğrattığını ve müvekkilinin portföyünü sıkıntıya uğrattığını belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; “…Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, davalının haksız rekabette bulunduğundan bahisle TTK 56 ve devamı maddeleri gereğince iş bu tazminat davası açılmıştır. Buna göre davalı …’ın davacı şirkette çalışırken müşteri bilgilerine vakıf olduğundan dolayı yeni şirket kurarak davacının müşterileriyle çalıştığı iddia edilmiştir. TTK 56. maddesinde haksız rekabet sebebiyle ekonomik menfaatleri zarar görenler, haksız rekabetin men’ini ve kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini isteyebilir denilmektedir. Davacı taraf, davalı …’ın davacı şirkette çalışırken müşteri bilgilerini elde ettiği ve yeni şirket kurarak bu müşterilerle çalıştığından bahisle kendi müşteri portföyünün ve ekonomik durumunun zarar gördüğünü iddia etmiş olup, ticari defterler üzerinde özellikle müşteri portföyü yönünden inceleme yapılmıştır. 13/08/2020 tarihli raporda davalının 2018 yılında 22 müşterisinin, 2019 yılında da 18 tane müşterisinin davacı ile daha önce çalışan müşteriler olduğu rapor edilmiştir. Her ne kadar davacının yıllık gelirinde azalma olmuş ise de bunun salt müşteri kaybı nedeniyle ve özellikle de davalı ile çalışan müşteriler sebebiyle oluştuğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanmamıştır. TTK 57. maddesi haksız rekabet sebebiyle açılacak tazminat davalarında Türk Borçlar Kanunun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, yine 56. maddede de zarar tazmini için kusurun varlığı aranmıştır. Somut olayda davacının müşteri sayısının azalmasının davalının kusurlu eylemlerinden dolayı meydana geldiği ispatlanamamış ve yine davalının şirket kurup çalışmasının davacının müşteri sayısındaki azalma ile doğrudan illiyet bağı kurulamamıştır.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tüm dosya kapsamındaki bilgiler, belgeler, bilirkişi raporları ve sair evrakların, davalı …’ın müvekkil şirketin müşterilerini, ticari sırlarını, fiyat listelerini kullanarak ve henüz müvekkil şirket çalışanı iken yeni kurduğu şirkete kanalize ettiğini açıkça göstermekteyken yerel mahkemece davanın reddine karar verildiğini, gerekçeli karar incelendiğinde kararın tamamında dosya sürecinin özetlendiğinin görüleceğini, ancak davanın reddinin gerekçesinin dahi açıklanmadığını, bu kapsamda, her ne kadar davacının yıllık gelirinde azalma olmuş ise de, bunun salt müşteri kaybı nedeniyle ve özellikle de davalı ile çalışan müşteriler sebebiyle oluştuğunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanmadığını, TTK’nun 57. maddesinde haksız rekabet sebebiyle açılacak tazminat davalarında Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 56. maddede de zarar tazmini için kusurun varlığının arandığını, somut olayda yerel mahkemece, davacının müşteri sayısındaki azalmanın davalının kusurlu eylemlerinden dolayı meydana geldiğinin ispatlanamadığı ve yine davalının şirket kurup çalışmasının davacının müşteri sayısındaki azalma ile doğrudan illiyet bağı kurulamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, oysa davalının henüz müvekkil şirkette çalışmaktayken müvekkil şirket ile aynı iş kolunda kurduğu şirkete, yine müvekkil şirket imkanlarından yararlanarak müşteri portföyü oluşturmasının, müvekkil şirket çalışanının (Vakkas Yaylacık) istifa ederek davalı şirkete geçmesinin, anılan şahsın, müvekkil şirketin mail adresini kullanmaya devam ederek müvekkil şirketin müşterilerine yaptığı iş teklifleri; dava dilekçesinde paylaşılan müşteri listesi ve ciroda meydana gelen değişikliğin ilk bilirkişi raporunda da ikinci bilirkişi raporunda da sabit olmasına rağmen yerel mahkemenin kusurun varlığını da illiyet bağını da kabul etmediğini, bir mahkeme hükmünde çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve degerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer şüphe ve tereddüt uyandırmayacak sekilde gösterilmesi gerektiğini, gerekçe bölümünde ise hükmün dayandığı hukuki esasların açıklanması gerektiğini belirterek, açıklanan bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının kaldırılarak davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine ve davanın kabulüne, davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesi mümkün değilse, ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, 50.000,00 TL maddi tazminat ve kararın ilanı istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı …’ın, davacı şirketin …olarak 26/05/2016 tarihinde işe başladığını, 2018 yılında şirketin cirosunun aniden düşmeye başladığını ve 01/05/2018 tarihinden itibaren de faaliyetinin durma noktasına geldiğini, davalı …’ın davacı şirket bünyesinde çalışmaya devam ederken 02/04/2018 tarihinde diğer davalı şirketi kurduğunu, davacının ticari sır ve müşteri bilgilerini kullanarak haksız kazanç elde etmek suretiyle haksız rekabette bulunduğunu iddia etmiştir.
Davalı taraf ise …’ın iş akdinin 24/03/2018 tarihinde davacı tarafından feshedildiğini, 24/03/2018 tarihinde davacının ….bölge temsilciliğini kapattığını, davacıya karşı iş akdinin feshinden sonra aynı iş kolunda faaliyette bulunmayacağına dair taahhütte bulunmadığını, dava dilekçesinde gösterilen müşterilerin davalının kendi müşterileri olduğunu savunmuştur.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli ve yeterli değildir.
Bu durumda mahkemece, davacı ile davalı … arasında düzenlenen iş sözleşmesinin celbi için davacı vekiline süre ve imkan tanındıktan sonra, sunulması halinde haksız rekabet yasağına ilişkin bir hüküm içerip içermediğinin tespiti ile davalı …’ın …kayıtlarına göre iş sözleşmesinin hangi tarihte ve hangi nedenle sona erdiğinin, davacının ….bölge temsilciliğinin …. tarihinde kapatılıp kapatılmadığının ilgili …. ve Ticaret Sicil Müdürlüklerinden sorularak ve …. İş Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dosyası getirtilip incelenek, gerekli görülmesi halinde dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii ile hazırlanacak rapor ve tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildikten sonra sonucuna göre yargılamaya devamla esas hakkında karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/10/2020 tarih ve 2018/747 Esas, 2020/620 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”