Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/306 E. 2022/1106 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/306
KARAR NO : 2022/1106

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2020
NUMARASI : 2020/326 E., 2020/924 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
YAZIM TARİHİ : 22/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/326 Esas, 2020/924 Karar sayılı dosyasında verilen 08/12/2020 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalıya almış olduğu mallar nedeniyle 19/04/2018 tarihinde dolar kuru üzerinden 8.971,20 Amerikan Doları karşılığı olan toplam 36.749,62 TL tutarında ……nolu faturanın kesildiğini, 19.04.2018 tarih ve …..nolu sevk irsaliyesiyle malların teslim edildiğini, davalı tarafından vadesinden sonra 09/08/2018 tarihinde 6.958,44 Amerikan doları karşılığı olan 36.479,62 TL ödeme yapıldığını, bakiye 2.012,765 Amerikan dolarının kaldığını, bu miktarın ödenmesi için davalıya ….. Noterliği’nin ….tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen davalının bakiye alacağın ödemediğini, ….İcra Müdürlüğü’nün …..Esas numarasıyla icra takibine girişildiğini, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk için başvuru yapıldığını, anlaşmama tutanağının tutulduğunu ileri sürerek borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen yasal faiziyle ödemesine, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesine özetle; müvekkili şirketin borcu olmadığından takibin iptalinin ve açılan davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin ilgili borcu karşı tarafa 3 adet çek ile ödediğini, müvekkili şirkete ve karşı tarafa ait resmi defter kayıtlarının incelenmesinde müvekkilinin karşı tarafa borçlu olmadığının görüleceğini, müvekkili şirketin 19.04.2018 tarihli faturada yazılı olan 36.749,62 TL tutarı, davacıya …..tarihli olan….. nolu 19.900,00 TL, ….tarihli olan ….nolu 13.493,61 TL ve …..tarihli olan ….. nolu 3.356,01 TL tutarlarında olmak üzere üç adet çek ile tamamını ödediğini, borcunun sıfırlanmış göründüğünü, alacağa konu faturada bedelin 36.749,96 TL olarak yazıldığını, ayrıca dolar kurunun da 4,0964 TL olarak sabitlendiğini, Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu uyarınca tarafların serbest akit yapma ilkesi gereğince diledikleri şekilde sözleşme yapabileceklerini, somut olayda taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi yoksa da faturada çok açık bir şekilde dolar kurunun yazıldığını, müvekkili şirket tarafından her ne kadar ödemede temerrüte düşülmüş ise de müvekkili şirketin somut olayda en çok vade tarihi-hesap tarihi ile ödeme tarihi arasındaki faizden sorumlu tutulabileceğini, davacı tarafın 09/08/2018 tarihinde müvekkili şirketçe yapılan ödemeyi hiçbir ihtirazi kayıt bildirmeden kabul ettiğini, halen borç olduğuna dair ihtarı 1 aydan fazla süre geçtikten sonra gönderdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, “…Dava USD cinsinden yapılan satış sözleşmesinde alacaklının kur farkı istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4/2. maddesinde “fiyatlarımız USD bazında olup ödemelerin yapıldığı tarihteki Merkez Bankasındaki dolar satış kuru dikkate alınacaktır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Mahkemece, tarafların kabulünde olan sözleşmenin bu hükmüne göre davacının kur farkından kaynaklanan alacağı dikkate alınıp buna göre karar verilmesi gerekirken bu isteğin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir…” denilmektedir. Dolayısıyla da burada davacının kur farkı talep etmesi hukuken mümkün değildir. Yine burada taraflar arasında faturaya konu alacak ile yapılan ödemelere ilişkin herhangi bir çekişme bulunmadığından ve uyuşmazlığın çözümü tamamen hukuki yorum ile çözülebilecek olmasından dolayı bilirkişi incelemesi yapılmasın lüzum görülmemiş ve bu şekilde dosya karar bağlanmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda da davanın reddine” karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamındaki tüm beyanlarını tekrarladıklarını, kalan miktar üzerinden taraflar arasında ödemeden sonra 31.12.2018 tarihinde mutabakata varılarak davalının davacı müvekkiline 2.025,26 dolar borcunun kaldığının kararlaştırıldığını ve davalı şirket tarafından ikrar edildiğini, bu hususun taraflar arasında yapılan mail yazışmalarından da görüleceğini, mahkemece ödemenin çekle yapıldığı ve yapılan ödemeye ihtirazi kayıt konulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece tarafların bildirdiği delillerin toplanmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça kur farkından kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra takibinde bulunulmuş, davalının itirazı üzerine duran takibin devamı için eldeki itirazın iptali davası açılmıştır.
Taraflar arasında faturaya konu alacak karşılığında davalının üç adet çek ile ödeme yapıldığına ilişkin ve ödemenin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının fatura nedeniyle TL bazında çek ile ödeme almış olmasına karşın kur farkını talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Mahkemece, çekle yapılan ödemeler davacı tarafından kabul edildiğinden kur farkı talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2020 tarih, 2020/2682 Esas, 2020/5731 Karar sayılı Kararında; “Dava, kur farkı ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” biçiminde vurgulandığı üzere somut olayda da davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez.

Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harç mahsup edilerek bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/06/2022

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır