Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/277 E. 2022/1000 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/277 – 2022/1000
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/277
KARAR NO : 2022/1000

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ……..
ÜYE : ………….
ÜYE : …………
KATİP : ………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2018/552 Esas-2020/597 Karar
DAVACILAR : 1-……..
2-………
3-…..
VEKİLLERİ : Av. ……..
…………
Av. …….
………….
Av. …….
DAVALILAR : 1-……..
2-………
VEKİLLERİ : Av. ………….
Av. …………
DAVANIN KONUSU : Tapu İptal Tescil/Yöneticilerin Sorumluluğundan
Kaynaklı Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
YAZIM TARİHİ : 08/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30/09/2020 tarih ve 2018/552 Esas, 2020/597 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalılardan….’un dava dışı….’nin hissedarı olduğunu, müvekkillerinin dava dışı şirketin küçük hissedarları olduğunu, davalı…’un ise büyük hissedar olduğunu ve aynı zamanda şirketin temsile yetkili yöneticisi ve müdürü olduğunu, dedelerinin ….tarihinde ölümü üzerine miras yolu ile dava dışı şirketin … tarihli …. ile dava dışı …. şirketinin hissedarları olduğunu, belirtilen tarihte müvekkili…’nın …, …’in ise… yaşında olduğunu, müvekkillerinin velisi….’in ise maddi ve manevi zorluklar nedeniyle çocuklarının hakkını arayamadığını, bu nedenle dava dışı şirketin yönetiminin o günden beri ….’da olduğunu, ancak davalı …’un şirket ana sözleşmesinin kendisine yüklediği görevlerini yerine getirmediğini ve hatta görevlerini kötüye kullandığını, şirketin malvarlığı ve gelirlerini azalttığını, davacıların zarar görmesine sebep olduğunu, davalının uzun yıllar şirket genel kurulunu toplantıya çağırmadığını, bunun üzerine müvekkilleri tarafından Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/271 Esas sayılı dosyası ile hukuki müracaat hakkını kullanmış ve iş bu dosyada icra edilen … tarihli keşif ile dava dışı şirket adresinde tespit yapıldığını, davalı tarafından bunun üzerine diğer davalı ….San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kurulduğunu, amacının dava dışı şirketin içini boşaltmak olduğunu, ilk iş olarak dava dışı şirket adına tahsisli …Nolu Bağımsız Bölüm taşınmazı, dava dışı şirketin içini boşaltmak ve bu suretle kendisine şahsi menfaat temin etmek amacıyla ve gerek dava dışı şirkete ve gerekse iş bu şirketin küçük hissedarı konumunda bulunan müvekkillerine zarar vermek kastıyla, sahibi bulunduğu diğer davalı …şirketine bedelsiz ve muvazaalı olarak devrettiğini, Ayrıca davalı ….dava dışı …. şirketine ait bir kısım taşınmazları da yaklaşık … yıldır, kendisine ait olan davalı …. şirketine bedelsiz olarak kullandırarak dava dışı şirketin ve müvekkillerinin zarar görmesine sebebiyet verdiğini, dava dışı ….şirketine ait müşteri portföyünü kendisine ait davalı …. şirketi üzerinden satış yapmaya başladığını, bunun sonucu olarak dava dışı şirketin zarar etmesine sebebiyet verdiğini, ayrıca davalının …. şirketini pasifize ettiğini, bu nedenlerle …. Nolu Bağımsız Bölüm taşınmazın davalı … şirketine devrine ilişkin işlemin iptali ile dava dışı …adına tescilini, bunun uygun görülmemesi halinde dava tarihindeki gerçek değerinin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava dışı …. ödenmesini, ayrıca dava dışı … yönetici/müdürü konumundaki ….un şirkete vermiş olduğu zarar ve de şirketten elde ettiği haksız menfaatin dava dışı şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların dava dilekçesinde belirttiği gibi müvekkillerinin haksız ve hukuka aykırı işlemi bulunmadığını, dava dışı …San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı hiçbir taşınmazın kötü niyetli ve muvazaalı olarak ne davalı şirket ….San. ve Tic. Ltd. Şti’ne ne de başka hiçbir şirkete devir ya da tescil edilmediğini, davacı tarafın bu iddiasının dava önce derdest ettikleri davalarda olduğu gibi dava dışı şirketin itibarının sarsılmasına ve dağıtılmasını sağlamaya yönelik olduğunu, davacılar tarafından daha önce de aleyhlerine davalar açtıklarını, ancak davaların lehlerine sonuçlandığını, davacılar daha önce yine davacı konumunda taraflarına Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde tasfiye ve ortaklıktan çıkma istemli dava açtığını, ne var ki ortaklıktan çıkmak için söz konusu davada ortaklıktan çıkmak için tasfiye istediklerini, buna karşın müvekkili tarafından Gaziantep 3. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/76 Esas dosyası davacıların ortaklıktan çıkmaları istemiyle dava açıldığını, davacıların bu davada ortaklıktan çıkma istemlerini kabul etmediğini, davacıların kötü niyetli olarak dava dışı şirketin dağılmasını yani faaliyetine kötü niyetle son verme isteğinde olduğunu, davacıların pay oranının % 10 civarında az paya sahip oldukları halde bu kadar kötü niyetle hareket etmelerinin davacıların şirketin geleceği ve ticari yaşamını düşünmediklerini ortaya koyduğunu, davacıların müvekkili tarafından …şirketinin dava dışı şirketin içini boşaltmak için kullanıldığı iddia ettiğini, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını, dava dışı şirketin öz varlığında azalma değil artış olduğunu, müvekkilinin söz konusu şirketi açmasının nedeninin davacılar tarafından art arda açılan davalar nedeniyle dava dışı şirketin faaliyetine devam edemeyecek duruma gelmesi halinde müvekkilinin kendisine yeni bir yol çizmek istemi olduğunu, davacıların şirketten kar payı almadıklarını iddia ettiklerini, ancak davacılara … ayından itibaren düzenli olarak aylık ödemeler yapıldığını, bu hususun Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde derdest olan 2017/254 esas numaralı dosya kapsamında …tarihinde tanzim edilen bilirkişi raporunda yer aldığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “… Dava, ….numaralı taşınmazın muvazaaya dayalı olarak tapusunun iptali ile dava dışı ….adına tescili, olmadığı taktirde bedelinin davalılardan tahsili ile dava dışı … şirketine ödenmesi ve yöneticinin sorumluluğundan kaynaklı olarak dava dışı …uğradığı zararın …dan alınarak dava dışı … ödenmesi talebine ilişkindir.
Dava konusu ilk talep muvazaaya dayalı tapu iptal tescil talebidir. Davacı gerçek kişiler; davalı şirketin ortağı olup, doğrudan veya dolayısıyla çıkarı ve yararı bulunduğundan muvazaa nedeniyle sözleşmenin geçersizliğini isteyebileceklerinden, davada aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Muvazaa kısaca, irade ve beyan arasında istenerek meydana getirilen uygunsuzluktur (Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, Bası 3, sh.419 vd). Muvazaa gerek öğretide gerekse uygulamada mutlak muvazaa ve nispi muvazaa şeklinde iki guruba ayrılır. Mutlak muvazaa, tarafların bir sözleşme yapmak istemedikleri halde, üçüncü kişileri aldatmak maksadı ile aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan görünüşte bir sözleşme yapmaları halidir. Nispi muvazaa ise, tarafların gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları bir sözleşmeyi iradelerine uygun uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemeleri şeklinde tanımlanmaktadır. Nispi muvazaada mutlak muvazaadan farklı olarak taraflar bir sözleşme yapmak istemektedirler. Ancak yapmak istedikleri sözleşmeyi açıkça yapmamakta, gerçek iradelerine uymayan görünüşteki yaptıkları başka bir sözleşme ile gizlemektedirler. Nispi muvazaa çeşitlerinden bedelde muvazaa olarak tanımlanan muvazaada ise, taraflar görünüşteki sözleşmenin bazı koşullarını (unsurlarını) değiştirirler. Sözleşmenin tamamı, yani niteliği değil bazı koşulları gizli sözleşmeyle uymaz. Örneği tapu harcını az ödemek gerçek bedelin görünüşteki (resmi) sözleşmede az gösterilmesi ya da şufa hakkının kullanılmasını önlemek, kullanıldığı takdirde fazla kazanç elde etmek maksadıyla görünüşteki (resmi) sözleşmede satış bedelinin fazla gösterilmesi gibi. Bedelde muvazaada taraflar sözleşmenin ana unsurlarını gerçekleştirmekte ve şekil koşuluna uygun olarak görünüşteki sözleşmeyi düzenlemekte, sadece bedelin bir kısmını görünüşteki sözleşmede değişik göstermektedirler. Bu tür sözleşmeler hukukumuzda geçerli olarak kabul edilmekte, vergi mevzuatı yönünden noksan harcın cezalı tahsili yolu tercih edilerek eksik gösterilen bedel tamamlattırılarak noksan ödenen harç cezalı olarak alınmaktadır. Tarafların muvazaalı sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmeleri gibi, üçüncü kişiler de muvazaanın varlığını ve sözleşmenin geçersizliğinin tespitini ileri sürüp dava açabilirler. Başka bir anlatımla, doğrudan veya dolayısıyla çıkarı ve yararı bulunan ve muvazaalı sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişiler de muvazaa nedeniyle geçersizliğin tespiti için dava açabilirler. (…., Açıklamalı-İçtihatlı İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları, 3. baskı, Ankara 2004, sf. 165 vd)
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz…. Müdürlüğü tarafından davalı şirkete bedel karşılığında devredilmiş ve esasında bu bedelin … ödendiği de ihtilaflı değildir. Taraflar arasındaki ihtilaf bedelin kimin tarafından ödendiği ve bu devir nedeniyle dava dışı …..zarara uğratılıp uğratılmadığı konusundadır. Yani dava konusu taşınmaz ilk önce …. tahsisli iken, daha sonra …yetkilisi ….’un muvafakati ile ve Organize Sanayi Bölgesi Yönetmeliğinin hükümleri çerçevesinde ödemelerin de tamamlanması nedeniyle yine …. ve davalı şirket arasındaki… tarihli resmi senet ile devir davalı şirkete gerçekleşmiştir. Yani tarafların görünürdeki işlemi ile gerçek iradeleri örtüşmekte olup, mutlak ya da nispi muvazaa söz konusu değildir. Bu nedenle de davacı tarafın tapu iptal tescil talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafın terditli ikinci talebi tapu iptal tescil talebinin yerinde görülmemesi halinde dava konusu taşınmazın bedeli talep edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere devir geçerli bir devir olmakla beraber, davalı şirket ve aynı zamanda dava dışı ….yetkilisi….’un tahsis/devre muvafakatinin dava dışı şirketi zarara uğratıp uğratmadığı taraflar arasında ihtilaflıdır.
Tahsis ve devir tarihinde uygulanması gereken … tarih …sayılı … ile yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulaması Yönetmeliği’nin 106.maddesinde tapunun hangi şartlarda verileceği düzenlenmiş olup, aranan şartlardan bir tanesi tahsis bedelinin ödenmesi veya kalan borç için teminat mektubunun verilmesidir. Nitekim …. gelen cevabi yazılardan ödemelerin…tarihinden önceye ilişkin olduğu ve … tarihinden sonra herhangi bir ödeme yapılmadığı yani devir tarihi … ve yine dava dışı …yetkilisi….’un muvafakat tarihinde …herhangi bir borcunun bulunmadığı ve tahsise ilişkin ödemelerin yapıldığı ve yine bilirkişi raporlarından tahsis nedeniyle ödemelerin …tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar … tarihli kök raporda bir kısım ödemelerin … tarafından ödendiği belirtilmiş ise de; bu ödemenin … adına yapıldığının kabulünün gerektiği, nitekim alınan … tarihli ek raporda bu devir nedeniyle şirketin zarara uğratıldığı açıkça belirtilmiştir. Nitekim devir ve tahsisin davalı ….yapılmasına gösterilen muvafakat nedeniyle dava dışı … herhangi bir ödeme yapıldığının tespit edilemediği gibi davalı tarafça bu konuda herhangi bir delil de ibraz edilmemiştir. Bu nedenle dava dışı … bu devir sebebiyle zarara uğratıldığı, bu zararın da taşınmazın dava tarihindeki değeri olduğu kabul edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 553/1 madde ve fıkrası uyarınca yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumludurlar.
6102 sayılı TTK’nın 555.maddesi uyarınca şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.
Davalı ….’un hem davalı şirket hem de dava dışı …. yetkilisi olduğu dönemde bu işlemleri gerçekleştirdiği, her iki şirketin faaliyet alanlarının benzer olduğu, işlemin bedelsiz yapıldığı ve …’un kusuru ile …davalı …şirketi lehine zarara uğratıldığı sabit olup, …’un 6102 sayılı TTK’nın yukarıda belirtilen hükümleri çerçevesinde bu zarardan sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Davalı … belirtilen hükümlerden sorumluluğuna gidilebilmesi olanaklı olmamakla beraber; her iki şirketin yöneticisinin aynı olduğu, basiretli tacir gibi hareket etmeleri gerektiği ve şirketin bile bile zarara uğratıldığı gözetilerek haksız fiil hükümleri dairesinde davalı şirketin de bu zarardan sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Davacının diğer bir talebi ise yine davalı …’un yönetim yetkisini kötüye kullanarak dava dışı … uğrattığı zarar talebine ilişkindir. Davalı şirket ile dava dışı … benzer alanlarda faaliyet göstermekte olup, yöneticileri …’dur. Dosya kapsamından davalı …, davacılar ile davalı gerçek kişi arasında ihtilafların başlaması üzerine 2012 yılında kurulduğu, nitekim yukarıda belirtilen taşınmazın da tahsisine ilişkin muvafakatin bu dönemde yapıldığı, faaliyet alanlarının benzer olduğu sabit görülmüştür. Dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarından davalı şirketin kuruluşundan sonra …’un müşteri portföyünün büyük bir kısmını davalı …kanalize edildiği ve bu nedenle dava dışı … zarara uğratıldığı, bunun da her iki şirketin yöneticisi olan …’un kusurundan kaynaklandığı ve bilirkişi raporlarından tespit edilebilen zararın … TL olduğu gözetilerek bu miktar bakımından davacının iddiasını ispatladığı ve 6102 sayılı TTK’nın 553 ve 555.maddeleri uyarınca davalı …’un bu zarardan sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Yine kabul edilen miktarlar bakımından avans faizine hükmedilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. (Y. 11 HD’nin 2019/1504 – 2020/33 E.K sayılı ilamı)
Davacının terditli olan taleplerinden birinin kabul edilmiş olması sebebiyle davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir. (Y.8. HD’nin 2017/15472-2020/3606 E.K; Y.17 HD’nin 2017/1657-2018/11650 E.K)” gerekçesiyle davacının tapu iptal tescil talebinin reddine, davacının tazminat taleplerinin kabulü ile, 421.417,22 TL’nin dava tarihinden (27.04.2018) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile… verilmesine, 323.718,50 TL’nin dava tarihinden (27.04.2018) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …r’dan tahsili ile …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine” karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davacıların muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verdiğini ancak tazminat taleplerini kabul ederek müvekkilleri aleyhine tazminata hükmettiğini, davacıların tazminat taleplerinin reddedilmesi gerekirken kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin kararında dava konusu taşınmazın ödemeleri her ne kadar … tarafından yapılmışsa da … tarafından yapıldığının kabulünün gerektiği, bu devir nedeniyle …zarara uğradığından bahsedildiğini, şirketin kasasından çıkmayan bir parayla yapılan ödemede şirketin nasıl zarar ettiğinin açıklamadığını ancak yerel mahkemece ödemelerin …. tarafından yapıldığına kanaat getirildiğini, bunun yanı sıra dosya kapsamında alınan … tarihli bilirkişi raporunda söz konusu taşınmaz değerinin …un kendi hesabından ödendiğinin tespit edildiğini, ne var ki …’un …’nin ortağı olmasının kendisi tarafından alınan bir taşınmazı şirketin mal varlığı yapmayacağını, bu ödemelerin bizzat …’un şahsi hesabından yaptığı ödemeler olduğunu, aksinin davacı tarafından ispatlanamadığını, buna ek olarak …’nin zarar etmiş olmasının nedeninin şirket malvarlığına dahil olmayan işbu taşınmazın devri değilken yerel mahkemenin bu yönde karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine müvekkil ve diğer ortakların yeni bir şirket kurmasının sebebinin kesinlikle şirketi zarara uğratmak olmadığını, başka dosyalardan şirket malları üzerine konulan tedbirlerin …’nin iş potansiyelini düşürmesinin yanında müvekkilinin çalışma azmini de düşürdüğünü, bu sebeple müvekkillerinin geçimlerini idame ettirmek için başka bir şirket kurmak ve ağırlıklı olarak yine bu şirket üzerinden faaliyette bulunmak zorunda kaldıklarını, ancak bunlar yapılıken …..’nin şirket öz varlığından faydalanılmadığını, çünkü müvekkillerinin zaten sanayi eşrafında şirket adıyla değil kendi adlarıyla bilinen işinin erbabı ustaları olduğunu, ayrıca davacı tarafından alınan bilirkişi raporuna taraflarınca itiraz edildiğini, bunun üzerine bilirkişiden … tarihinde ek rapor alındığını işbu rapora karşı da … tarihinde vermiş oldukları itirazda açıkça “öncelikle ek raporda … tarihli bilirkişi raporuna yaptığımız hiçbir itiraza cevap verilmemiştir…” demelerine ve sonuç kısmında da itirazlarının tartışılacağı yeni bir bilirkişi heyeti taleplerine rağmen bu hususta bir karar verilmeden yargılamanın esası hakkında karar verildiğini, diğer dava dosyalarından alınan raporların dahi dikkate alınmadığını belirterek, açıklanan bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulüne, usul ve kanuna aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili ve limited şirkette yöneticinin sorumluluğu nedeniyle tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, buna göre mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kabulüne yönelik kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 50.900,22 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harç ile tamamlama harcı 12665,76 TL harç mahsup edilerek bakiye 38175,16 TL harcın (21.588,05 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 16.587,11 TL’sinin davalı … tek başına sorumlu tutularak) davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5- Kararın taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2022

…..
Başkan
…..
e-imzalıdır.
….
Üye
……
e-imzalıdır.
……
Üye
…..
e-imzalıdır.
…..
Katip
….
e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”