Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1752 E. 2022/1694 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1752 – 2022/1694
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1752
KARAR NO : 2022/1694

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ………..
ÜYE : ………
ÜYE : …………..
KATİP : ………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2021
NUMARASI : 2019/208 Esas, 2021/478 Karar
DAVACI : ……….
………
VEKİLİ : Av. C…………
……….. UETS
DAVALI : …………
…. UETS
VEKİLLERİ : Av. ……
…..UETS
Av. ……..
….UETS
Av. ….
…. UETS
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
YAZIM TARİHİ : 09/11/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye ticaret Mahkemesince verilen 23/09/2021 tarih ve 2019/208 Esas, .2021/478 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirketten cari hesaptan kaynaklanan ….-TL alacağı bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davalı hakkında …Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, bu nedenlerle davalı şirketin taşınmaz ve araç kaydının sorgulanıp tüm taşınmaz ve araçlarının üzerine ve davalı şirketin banka hesapları üzerine de ihtiyati tedbir konulmasına, davalının …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında herhangi bir yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, taraflar arasında uzun zaman süren ve açık hesap olarak nitelendirilen ticari ilişki bulunduğunu, bu kapsamda işbu davaya Türk Ticaret Kanunu’nun madde 89 vd hükümlerin uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin …. tarihinde …. mesken ve….adet dükkan olmak üzere toplam …. adet taşınmazı davacıya sattığını, taşınmaz satımı sebebi ile … tarihli ve….TL bedelli fatura tanzim edildiği, davacı tarafın fatura bedeli kadar borçlu olduğunu, davacı tarafın taşınmaz alımından kaynaklı borcunu müvekkili şirkete menkul mal teslimi ile malen ödediğini, davanın zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerle müvekkilini davacı şirkete borçlu olmadığının tespitine ve davanın reddine, davacının %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “….dava dilekçesinde belirtilen davalının davacıya yaptığı ödeme ve fatura karşılıkları da mahsup edildikten sonra davacının, davalıdan…. TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.Öte yandan davalı vekili, müvekkili şirketin….. seri numaralı …. TL bedelli çekin davacı şirketin sigortalı çalışanına teslim edildiğini, daha sonra çek bedelinin elden ödendiğini ve çek aslının teslim alındığını beyan etmiştir. Bu hususun HMK m. 200 kapsamında yazılı belge ile ispatlanması gerekirken, bu şekilde herhangi bir delil sunulmadığından bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir. Yine ….mail.com nolu mail adresinden ….adresine gönderilen mail ise, maili gönderen kişinin şirket temsilcisi olmadığı ve mailin içeriğine göre tek başına borcun miktarını ispatlayamayacağından hükme esas delil olarak değerlendirilemeyeceğine kanaat getirilmiştir.İtirazın iptali davası sonucunda, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse, borçlu hükmolunan borç miktarının asgari yüzde 20’si oranında bir tazminata mahkum edilir (İİK m. 67/2). İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için geçerli bir ilamsız icra takibi yapılmış olmalı, borçlu süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmeli, bir yıl içerisinde itirazın iptali davası açılmalı, davacının talebi bulunmalı, borçlunun itirazında haksız ve alacağın likit olması gerekir. Kabul edilen miktar yönünden davacının talepte bulunduğu, geçerli bir icra takibinin başlatıldığı, ödeme emrine süresi içinde yapılmış geçerli bir itirazın bulunduğu, davanın süresi içerisinde açıldığı, ayrıca itirazın haksız ve alacağın likit olması nedeni ile davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinin ikinci fıkrasında icra inkar tazminatının yanı sıra kötüniyet tazminatı da düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, itirazın iptali davasında takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı aleyhine, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata hükmedilir. Madde metninden anlaşılacağı üzere, itirazın iptali davasında davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için birtakım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlardan birisi de alacaklının takibinde kötüniyetli olduğunun kanıtlanmasıdır. Alacaklının takibinde kötüniyetli olduğu kanıtlanmadıkça dava reddedilmiş olsa bile, davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilemez. Alacaklının takibinde kötüniyetli olduğunun ispatı davalıya aittir. Davalı, alacaklının kendisi aleyhine kötüniyetli olarak takibe giriştiğini ispatlamak zorundadır. Buna göre, davacının, davalıya gönderdiği ve alacak isteminde bulunduğu…. tarihli …. hesabından yapılan ….TL tutarlı havalenin açıklama kısmında borç iade ibaresi, …. tarihli …. hesabından yapılan ….-TL tutarlı havalenin açıklama kısmında emanet alınan paranın iadesi ibaresi bulunmaktadır. Görüldüğü üzere bu havaleler açıkça alınan borcun ödenmesine yönelik gönderilmesine rağmen, davacı tarafça alacakmış gibi takibe ve davaya konu edildiğinden davacının bu havalelerin toplam tutarı olan ….TL için takip başlatmasında kötüniyetli olduğuna kanaat getirilmiştir. Reddedilen bakiye kısım yönünden ise, davacı tarafın kötüniyeti ispatlanamadığından bu kısım yönünden kötüniyet talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında başlatılan takibe davalı borçlu tarafından yapılan itirazın …. TL asıl alacak yönünden iptali ile, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likid olduğundan, kabul edilen miktarın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının (…. TL) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen ….TL’nin …. TL’lik kısmı yönünden kötüniyet tazminatı şartları oluştuğundan bu miktarın % 20’si oranındaki kötüniyet tazminatının (…. TL) davacıdan alınarak davalıya verilmesine, reddedilen bakiye kısım yönünden şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine”karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılamanın başından beri cevap dilekçesinin ilk paragrafında beyan etmiş oldukları hususların ilk derece mahkemesi tarafından ısrarla dikkate alınmadığını, sonraki aşamalardaki beyanlarının da aynı şekilde usul ve yasaya aykırı olarak dikkate alınmadığını, ilk derece mahkemesince HMK, İİK ve TTK’nun işbu davaya uygulanması gereken maddeleri yok sayılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/919 E-2019/886 K sayılı ve 17/09/2019 tarihli ilamında detaylı bir şekilde açıklandığı üzere itirazın iptali davalarının icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalar olup takipte dayanılan belgeler dışında başka belgelere dayanılamayacağını, bu hususun yok sayılarak yapılacak yargılama, toplanacak delil, taraf beyanları ve başkaca hususların değerlendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağını, zira davanın bu kurala göre görülmesi ve karara bağlanmasının İİK gereğince zorunlu olduğunu, davacı tarafın icra takibini başlatırken, takip talebinin 8. maddesinde “CARİ HESAP ALACAĞI” olarak beyanda bulunduğunu ve haciz yolu ile takibe başlanmasını talep ettiğini, icra takibinin süresinde yapılan itirazları sonucunda durdurulduğunu ve işbu itirazın iptali davasının açıldığını, ancak ilk derece mahkemesince “itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava olduğunu” kabul edilmediğini, bunun yerine taraf şirketlerin ticari defterlerini bilirkişi marifeti ile incelenmesine karar verildiğini, rapor alındığını ancak bu raporlara da (raporları kabul anlamına gelmemek kaydı ile) itibar edilmediğini, tarafların şirketler arası kesilen faturalardan söz edildiğini, EFT/havale işlemlerine ilişkin açıklama yapıldığını ve davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ilk derece mahkemesinin davayı itirazın iptali davası yerine alacak davası gibi düşündüğünü ve alacak davasına ilişkin yargılama yaptığını, davacı tarafın açmış olduğu itirazın iptali davasına konu alacaklarını usul ve yasaya uygun olarak ispat edemediğini, cari hesap sözleşmesi sunamadığını, işbu davanın hukuki işlem temelinin çöktüğünü, mail yazışmalarını inkar etmediğini, yine davacı tarafın cari hesap sözleşmesine dayandığını ancak taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı tarafın da iddiasını ispat edemediğini, ilk derece mahkemesinin buna rağmen ispat yükünün değiştiğini gerekçe göstererek davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, davacı şirket tarafından müvekkil şirkete gönderilen mailin de dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu maile karşı davacı tarafın itiraz etmediğini, davacı tarafın cevaba cevap dilekçesinde, “şirket yetkilisinin oğlu tarafından gönderilen mail ekindeki belgede belirtilen …. TL fark; kesinlikle cari hesabın sona erdiğine ve kapatıldığına dair yazılı bir mutabakat niteliğinde değildir.” diyerek mailin şirket tarafından gönderildiğini ve içeriğini açıkça ikrar ettiğini, zira bu mailden sonraki tarihlerde şirketler arasında hiçbir alım-satım ve EFT/havale bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin, bu beyanı, bu konuda bildirmiş oldukları delilleri incelemek ve davacı şirketin davaya cevap dilekçesindeki işbu kabul beyanına itibar etmek yerine bu hususu görmezden geldiğini, mahkeme kararının bu sebeple dosya kapsamına da açıkça aykırı olduğunu, ayrıca ilk derece mahkemesince zamanaşımı def’ileri yönünden de olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini belirterek, açıklanan bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tamamen reddine, davacının % 20 tazminata mahkum edilmesine, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davanın kısmen reddine ilişkin hüküm kısmında belirlenen kötü niyet tazminatının reddedilen kısmın tamamı üzerinden hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; bilirkişi raporları, karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı taraftan alınması gereken 163.488,07 TL harçtan, peşin alınan 40.872,02 TL’nin mahsubu ile bakiye 122.616,05 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderinin davalı üzerine bırakılmasına,
4-Gider avansı hakkında HMK 333. maddesine göre işlem yapılmasına, artanın ilgilisine iadesine,
5- Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022

……………
Başkan
……………..
e-imzalıdır.
…………….
Üye
……………
e-imzalıdır.
……………..
Üye
………
e-imzalıdır.
………….
Katip
………….
e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”