Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1687 E. 2022/106 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1687 – 2022/106
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1687
KARAR NO : 2022/106

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : …
ÜYE : ….
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2021
NUMARASI : 2021/222 Esas, 2021/457 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1 -…
VEKİLİ : Av. …
: 2 …
VEKİLİ : Av. ….
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/01/2022

YAZIM TARİHİ : 24/01/2022

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/05/2021 tarih ve 2021/222 Esas, 2021/457 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davalılar vekilleri tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; borçlu ….Ltd. Şti. ile müvekkili … Başkanlığı arasında Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/67 E. sayılı dosyasında görülen tazminat davasında şirket ihyası için dava açılmasına süre verilmesi kararı verildiğini, ilgili mahkeme kararının usulüne uygun şekilde davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen dava sonucunun kesinleşmesi beklenmeden şirketin aciz halinde bulunması sebebiyle şirketin tasfiyesi sonucu terkinine karar verdiğini ve şirket ticaret sicilinden de terkin edildiğini, alınan tasfiye kararı açılan tazminat davasının engeller mahiyette olduğunu belirterek borçlu … Ltd. Şti. ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ….Temsilcisi; İhyası istenen şirketin tasfiye ve fesih tescilinin mevzuata uygun olarak yapıldığını, ….Müdürlüğü’nün yasal hasım konumunda olduğunu beyan ederek müvekkili kurum aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesini talep etmiştir.

Davalı tasfiye memuru davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ile her ne kadar şirketin ticaret sicili kayıtları tasfiyenin tamamlandığı gerekçesi ile silinmiş ise de tasfiyenin tamamlanmadığı, davalı şirket aleyhine asliye hukuk mahkemesinde dava bulunduğu ve elde ki dava konusunun ilgili dava dosyası ile sınırlı tutulmasına, ek tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için ihyasına karar verilen şirketin son tasfiye memuru olan …. tasfiye memuru olarak atanmalarına karar vermek gerektiği, davalı ….’nün yasal hasım olduğu, bu yüzden yargılama giderleriyle sorumlu tutulamayacağı ancak tasfiye memuru …. hakkında dava bulunan şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olmasına rağmen ihyası istenilen şirketin ticaret sicilinden kaydının silinmesini istediği, dava açılmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığı, yargılama giderlerinin tasfiye memuru …’tan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Davalı …. Vekili; Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/222 Esas ve 2021/457 Karar sayılı İlamı ile davanın kabulü yönünde karar verdiğini, davacı tarafın tüm icra takiplerinin ilamsız icra takibi olduğunu, kesin olarak ispatlanmış ve ilama bağlı herhangi bir alacağı olmadığını, bu kapsamda herhangi bir hakkının olduğu kesin olmadığını, yerel mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, öncelikle münfesih şirketlerin ihyasına ilişkin olarak Türk ticaret kanunu ilgili maddesi “TTK Geç. M. 7.’de tasfiye ve ticaret sicilinden silinmeye engel olacak tek durum, kapsama giren şirketin davacı veya davalı sıfatıyla devam eden bir davasının bulunmasıdır. TTK Geç. M. 7/15 gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen anonim, limited şirketler ve kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurularak ihyasını isteyebilecektir. ” şeklinde olduğunu, bu kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere şirketin ihyası fesih tarihinden itibaren 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, müvekkilin tasfiye memuru olarak bulunduğu şirket olan ….Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi 11.12.2014 tarihinde tasfiye memurunun talebi üzerine Ticaret silinden terkin edildiğini, terkin edildiği dönemde herhangi bir davası olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Davalı …. Müdürlüğü Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu davada her ne kadar yerel mahkeme terkinin usulüne uygun olmadığından bahisle davayı reddetmiş ise de söz konusu terkin usulüne uygun olduğunu, yerel mahkemenin kararını kaldırılması gerektiğini, söz konusu şirket ile ilgili olarak TTK 7. maddesine istinaden ihtar tebligatı gönderildiğini, fakat adreste kimsenin olmaması sebebiyle iade edildiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, şirketin ihyası talebine ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya bir kaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda ihyası istenen şirket tarafından, …. aleyhine hizmet sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası açıldığı, Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/300 Esas, 2018/432 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilerek davalı lehine vekalet ücreti takdir edildiği sabittir. Tasfiye, yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun olsa bile, tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. TTK’nın 547. Maddesine göre açılan davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre öngörülmemiştir.

Hal böyle olunca; TTK’nın 547. maddesindeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davalı …. vekili ile davalı ….vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı …. vekili ile davalı …. vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davalılar tarafından ayrı ayrı yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından davalılardan peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı … ile davalı …. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5- Kararın taraflara tebliğine,

HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/01/2022


Başkan
…..
(e-imzalıdır)
….
Üye
….
(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)
…..
Katip
….
(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”