Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1637 E. 2023/145 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1637
KARAR NO : 2023/145

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2021
NUMARASI : 2021/82 E., 2021/585 K.
DAVACI : … – (…)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/01/2023
YAZIM TARİHİ : 23/01/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/82 Esas, 2021/585 Karar sayılı dosyasında verilen 30/09/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkilinin …. TL ve …. USD borcu olduğundan bahisle müvekkiline … Noterliğinin … tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiğini, müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davalı şirketten alacağının bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti için taraflarınca arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşamama tutanağının imzalandığını, müvekkilinin olası bir icra takibi baskısı altında olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile müvekkilinin davalı şirkete borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediklerini, ticari defterlerin incelenmesinde müvekkili şirketin resmi ve fiili olarak davacıdan alacaklı olduğunun anlaşılacağını, davacı tarafın müvekkilinden çeşitli meblağ ve tarihlerde çekler aldığını, bu çekleri tahsil ederek müvekkilinden haksızca para aldığını, davacının müvekkiline fabrika niteliğinde taşınmazını kiraya verdiğini, aralarında kira ilişkisinin kurulduğunu, davacı tarafın söz konusu taşınmazda ek bina yapmak ve bu binayı müvekkiline kiraya vermek için müvekkilinden dava konusu tutarları tahsil ettiğini, ancak taahhüdünü yerine getirmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…Hüküm incelendiğinde:”1-Davanın kabulü ile davacının, davalıya …. Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde belirtilen … TL ve … USD borçlu olmadığının tespitine” şeklinde olduğu ancak … . Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı işlemi incelendiğinde, açıklama kısmında … USD borcun olduğunun ihtar edildiği, netice kısmında … USD talep edildiği, davacı tarafın dava dilekçesinde … USD talep ettiği ve talebinde hukuki yararı olduğu değerlendirilmesi sebebiyle davanın kabulüne karar verildiği ve hüküm kısmında USD cinsinden olan miktar “… USD” şeklinde yazılacakken maddi hata sonucu “…. USD” şekline yazıldığı gözetilerek HMK’nın 304. maddesi uyarınca yapılan bu maddi hata düzeltilmiştir. 1-Davanın kabulü ile davacının, davalıya …. Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde belirtilen … TL ve … USD borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin eksik inceleme neticesinde hüküm kurduğunu, adres bildirilmiş olmasına rağmen ticari defterlerinin incelenmeyerek eksik inceleme yaptığını, yerel mahkemece bu davayı inceleme yapması için bilirkişiye gönderilmesine karar verdiğini, ilgili celsede taraflarınca bilirkişi ücretini yatırması için 2 haftalık kesin süre verildiğini, ilgili ara karar süresi içerisinde yerine getirilmediği ve taraflarınca ek süre talep edildiğini, ancak yerel mahkemenin ek süre taleplerinin reddettiğini, yerel mahkemece ispat külfetinin taraflarında olduğundan taraflarına 2 iki haftalık kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmamış olması kesin süreye uyulmaması sebebi ile davanın kabulüne karar verdiğini, yerel mahkemenin bu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk celsede kesin süre verilmesinin hukuka ve amacına aykırı olduğunu, kesin süre verilmesinin temel amacının tarafların savsaklayıcı davayı uzatıcı ve hükmü geciktirici tutum ve davranışlarını önlemek olduğunu, HMK’nın 163. maddesinde getirilen kuralın davayı uzatmayı öncelemek için getirilmiş bir araç olduğunu, tarafların belge ve delillerini sunmaları için onlara gerekli imkanı tanımak amacıyla usulüne uygun şekilde kesin süre tayin edilmesi bu suretle yargılamaya hız kazandırılması gerektiğini, somut olayda delil avansını süresi içerisinde yatıramamalarının haklı sebeplerinin olduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin adresindeki iş yerinin yandığını, bu süreçte müvekkili şirketin yanan iş yeri ile uğraştığını, başka işlerle ilgilenmesinin mümkün gözükmediğini, olağanüstü durumlar nedeniyle masrafın yatırılamadığını, ticari defterlerin incelenmesi durumunun kendi lehlerine olduğunu, kesin sürenin temel amacının yargılamada çabukluğu sağlamak, taraflarca yargılamanın lüzumsuz yere uzatılmasının önüne geçmek olduğunu, her ne kadar mahkemenin verdiği kesin sürenin şekli anlamda usulüne uygun ise de yargılamayı uzatmadığı sürece savunma hakkının kutsallığının içeriğine dokunmadan kullanılması gereken bir usul hukuku yöntemi olduğu dikkate alındığını, verilen kesin sürenin usul hukukuna konuluş amacına uygun kullanılmadığından yöntemine uygun olmadığı ve bu suretle verilen kesin sürenin hukuki sonuç doğurmayacağını, mahkemenin bilirkişi ücretini sadece taraflarına yükleyerek usule aykırı bir işlem yaptığını, her iki tarafa da delil olarak hem ticari defterlere hem bilirkişi incelemesine dayanıldığını, bu nedenle bilirkişi ücretinin sadece kendi taraflarına yükletilmesinin ve bu hususta karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin müvekkilinden alacaklı olduğundan bahisle noterden ihtarname gönderdiğini, davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin icra baskısı altında olduğunu, davalıya ihtarnamede belirtildiği gibi, … TL ve … USD borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından … tarihli 1.celse 4/d nolu nolu duruşma ara kararı ile taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde SMM bilirkişi tarafından bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli bilirkişi ücreti olan … TL’yi mahkeme veznesine yatırması için davalı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmiş ve kesin süre içerisinde masrafların yatırılmaması üzerine; menfi tespit davasında alacaklı olduğunu kanıtlama külfetinin davalıda olduğu, ispat külfetinin davalıda olması nedeniyle davalı tarafın davacıdan alacaklı bulunduğunu ispatlayamadığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
6100 sayılı HMK’da gider avansı ve delil avansı ayrı ayrı düzenlenmiştir. Kanun’un 324. maddesinin başlığı “Delil İkamesi İçin Avans” olup, “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler” hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemeleri halinde talep ettikleri delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.
HMK m. 324’te mahkemenin delil ikamesi için ne kadar avans isteyeceği belirtilmemiştir. Meblağ, ikamesi istenen delile göre (bilirkişi, tanık, keşif vs.) belirlenecektir. Mahkeme tarafından belirlenen meblağın düşük olduğu sonradan anlaşılırsa mahkeme bakiye kısmın yatırılmasını isteyecektir.
Delil ikamesi için avans ödeyecek taraf mahkemeden delil ikamesi talebinde bulunan taraftır. Bunun ispat yükünün hangi tarafa düştüğü ya da delil ikamesinin hangi tarafın menfaatine olduğuyla bir ilgisi yoktur. Taraflardan her ikisinin de aynı delilin ikamesini talep etmeleri durumunda avansı taraflar arasında yarı yarıya paylaştırılabilir. (Yargıtay 3.HD., 2016/20364 Esas, 2018/7306 Karar, 28/06/2018 T.li kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından, dava dilekçesinde bilirkişi incelemesi deliline dayanan davacı tarafa, buna ilişkin delil avansını yatırmak için süre verilmesi gerekirken; bilirkişi incelemesi deliline dayanmayan davalı tarafa delil avansı yatırmak üzere süre verilmesi yerinde değildir. Açıklandığı gibi; usulüne uygun olarak davacı tarafa delil avansını yatırmak üzere süre verip sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-… Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen … tarih ve …esas, … karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/202323/01/2023


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”