Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1594 E. 2023/337 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1594
KARAR NO : 2023/337

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2021
NUMARASI : 2020/1344 E., 2021/757 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
YAZIM TARİHİ : 27/04/2023

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/1344 Esas, 2021/757 Karar sayılı dosyasında verilen 22/09/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/01/2015 tarihinde müvekkilinin erkek kardeşi ile ….A.Ş. arasında ticari kredi sözleşmesinin imzalandığını, dava dışı ….’ın ticari kredi kullanabilmesi için kendisinden bir teminat gösterilmesinin istenildiğini, söz konusu kredinin teminatı olarak müvekkili adına kayıtlı bulunan …ili ….ilçesi …. mevki … pafta …. parselde bulunan taşınmaz kaydı üzerine ipotek tesis edildiğini, müvekkili tarafından dava dışı ….’ın sadece ticari kredi sözleşmesi kefil sıfatı ile imzalanmış olduğunu, başkaca hiçbir borcuna kefil olunmadığını, müvekkili adına kayıtlı başkaca taşınmazın teminat olarak gösterilmediğini, bu işlemler neticesinde 16/01/2015 tarihinde …. yevmiye numaralı ipotek senedi ile müvekkilinin maliki bulunduğu taşınmaz kaydı üzerine davalı banka lehine ….. TL bedelli ipoteğin tesis edildiğini, taraflarınca yasal süresi içerisinde arabuluculuk şartının yerine getirildiğini, davalı banka tarafından ipotekle temin edilen ve müvekkilinin kefili olduğu ticari kredi borcunun asıl borçlu tarafından ödenmeyince bu borcun tamamının müvekkili tarafından ödenerek borcun sona erdirildiğini, müvekkilinin davalı bankaya ihtar çekerek ipoteğin kaldırılmasını istediğini, ilgili ihtarnameye davalı banka tarafından cevap verilerek asıl borçlu …..’ın borçlarının tamamının sona ermediği, tüm borçlar ödemeden ipoteğin kaldırılamayacağının bildirildiğini, bir süre sonra davalı bankanın asıl borçlunun ödenmemiş ve vadesi gelmiş kredi kartı borcu olduğundan bahisle …..İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkiline ilgili icra dosyasından kefil sıfatı ile ödeme emrinin tebliğ edildiğini, icra takibi neticesinde müvekkili adına kayıtlı olan ve sadece ticari kredi sözleşmesinin teminatı olan taşınmaz kaydı üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi yönünde icra işlemlerinin başlatıldığını, müvekkilinin kredi kullanarak ve etraftan borç bularak hiçbir hukuki sorumluluğu olmayan borcu cebri icra tehdidi altında ilgili icra dosyasına borcu olan 110.370,00 TL’nin tamamını 16/02/2018 tarihinde ödememek zorunda kaldığını, müvekkilinin yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 484. maddesine uygun olarak kefaletten sorumluluğunun bulunup bulunmadığı dolayısıyla iddia edilen kredi kartı borcundan sorumlu olup olmadığının araştırılmadan üçüncü şahsın borcunun müvekkilinden tahsis edilmesinin açıkça hukuku aykırı olduğunu, müvekkilinin bu borca kefil olmadığı gibi hiçbir ödeme yükümlülüğünün de bulunmadığını, ipotek tesis edilen taşınmazın müvekkilinin evi olduğu için sırf cebri icra ile satılmaması için borcu icra tehdidi altında ödediğini ve istirdadının gerektiğini bu davada istirdat davasının usuli şartların oluştuğunu, müvekkilinin borçlu almadığı bir borca muhatap kaldığını, ödemek zorunda kaldığını, kanunda öngörülen bir yıllık sürenin dolmadığını ileri sürerek davanın kabulüne, müvekkilinin cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı ancak borçlu olmadığı 110.370,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ve taleplerinin maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, iş bu davanın istirdat davası olduğu, İİK’nın 72. Maddesi gereği 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, bu sürenin borç olmayan paranın icra dairesine tamamen ödendiğini günden itibaren başladığını, davaya konu olayda borcun 16/02/2018 tarihinde ödendiğini, dolayısıyla davacı tarafça istirdat davası açma süreninin geçildiğini, davanın süre yönünden reddinin gerektiğini, davacı tarafın iddia ettiği üzere herhangi bir şahsi kefaletinin bulunmadığını, ….Sicil Müdürlüğünce tanzim edilen 16/01/201 tarihli … yevmiye numaralı senet sözleşmesinin incelenmesinde davacının dava dışı …..’ın doğmuş ve doğacak tüm borçlarına karşılık ve fekki bankaca bildirilene kadar taşınmazını banka lehine 1. dereceden …. TL üst sınır ipoteği tesis ettiğini, davacı tarafça da bu söz konusu ipotek sözleşmesinin imzalandığının görüleceğini, taşınmaz rehininin bir çeşidi olan ipoteğin MK’nın 881-897 maddeleri arasında düzenlendiğini, müvekkili bankanın alacağının ödenmediğinden söz konusu borçların tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin başlatıldığını, davacının söz konusu dosyada ipotek borçlusu sıfatıyla yer aldığını, davacı tarafça söz konusu takibe karşı herhangi bir itirazın bulunmadığını belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, “…Somut olayda ipotek kanunun öngördüğü şekil şartlarına uygun olarak, tam ve özgür bir irade beyanı ile kurulmuştur. Bu nedenle ipoteğin geçerliliğine etki edecek bir husus somut olayda bulunmamaktadır. Öte yandan davacı tarafça her ne kadar dava dışı Kredi Borçlusu ….ile aralarında yapılan ibra yahut sorumsuzluk anlaşması türünden yazılı belgeye dayanılmaktadır. Bahsi geçen belge 15.01.2015 tarihli protokol olup; bu protokolün tarafları davacı ile dava dışı lehine ipotek verilen borçludur. Davalı bahsi geçen protokolün münakiti değildir. Sözleşmenin tarafı olmayan banka aleyhine bu tür bir sorumsuzluk anlaşması ileri sürülemeyeceği gibi sözleşmenin tarafları arasındaki iç ilişki ve rücu ilişkisini gündeme getirecek bu protokolün, davalı bankayı bağlamayacağı değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuca göre de , davacının geçerli bir hukuki ilişki ile davalı bankayla borç ilişkisine girmiş olduğu ve resmi senette belirlenen üst limit kadar dava dışı borçlunun bankaya olan doğmuş ve doğacak borçlarına karşı kendi adına kayıtlı gayrimenkul üzerinde ayni teminat vererek borç yükümlülüğü altına girmiş olduğu, davalı banka tarafından yapılan tahsilatların ipotek sınırları içerisinde kaldığı ve davalı tarafından davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmeye yol açabilecek türden bir tahsilat yapılmadığı anlaşılmakla davacının itirazları yerinde görülmeyerek; davacının davasının reddine” karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, tesis edilen ipotek belgesinin hukuka aykırı olarak düzenlendiği ve hukuken geçersiz olduğu halde hukuki sorumluluğu bulunmayan müvekkiline üçüncü şahsın tüm borcunun ödettirilmesi istirdat talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin bu hususları gözardı ettiğini, 6098 sayılı TBK gereğince 16.01.2015 tarihli 2024 yevmiye numaralı ‘Resmi Senet’te yer olan hükümlerin ”Genel İşlem Koşulu” olduğundan hiç şüphenin olmadığını, TBK’nın 20. vd. maddelerinde düzenlediği şekliyle bir sözleşme yapılırken düzenleyenin ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olduğunu, dava dışı borçlu ….’ın doğmuş doğacak borçlarına karşılık kefil sıfatı ile tesis edilen ipotek senedinin TBK’nın 583. maddesine aykırı olduğunu, ilgili yasa hükmü gereği kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağının açıkça düzenlendiğini, yasa hükmü gereği kefilin sorumlu olduğu azami miktarı kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtilmesinin şart olduğunu, ipotek belgesinin hukuken geçerli olup olmadığına dair hukuki tespit bile yapılmadan aleyhe tesis edilen hükmün açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kefil sıfatı ile sorumlu tutulup cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda bırakıldığı alacak borç ilişkisinde davalı banka ile müvekkili arasında geçerli bir kefalet ilişkisinin bulunmamasına rağmen yerel mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, davalı banka tarafından ipotekle temin edilen ve müvekkilininde kefili olduğu ticari kredinin borcunun asıl borçlu tarafından ödenmeyince bu borcun tamamının bizzat müvekkili tarafından 16.07.2016 tarihinde ödenerek borcun sona erdirildiğini, müvekkilinin yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 484. Maddesine uygun olarak kefalet sorumluluğunun bulunup bulunmadığı dolayısı ile iddia edilen üçüncü şahsın borcundan sorumlu olup olmadığının araştırılmadan üçüncü şahsın borcunun müvekkilinden tahsis edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin üçüncü şahsın tüm borcunu ödedikten sonra davalı bankaya ipoteğin kaldırılması talebi ile yazılı başvurmuş olmasına rağmen hukuka aykırı olarak devam ettirilen kefalet nedeni ile müvekkilinin ödemiş olduğu tutara ilişkin istirdat talebinin yerel mahkemece reddedildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte 16.01.2015 tarih ve … yevmiye numaralı resmi senette yer alan sözleşme şartlarının geçerli olduğunu kabul edilecek olması durumunda dahi …. tarihinde …..TL’lik kredinin tamamını kapattıktan sonra müvekkilinin ….’a …. tarihli ihtarnameyi göndererek kefalet sözleşmesinden döndüğünü ihtar ettiğini, TBK’nın 599. Maddesinin şartlarının oluşmasından dolayı ilgili ticari sözleşmeden doğan ….. TL’lik borcu tamamen ödedikten sonra kefil olarak sorumlu tutulmamasına dair göndermiş olduğu ilgili ihtarname ile sorumluluğunun sona erdiğini, yerel mahkemece bu hususların hiçbirinin irdelenmeden karar verildiğini, bilirkişi incelemesinin mahkemenin 21/04/2021 tarihli 2 nolu ara kararında belirtilen hususların gözardı edilerek yapıldığını, bilirkişinin raporuna karşı itirazlarına rağmen dosyanın yeniden bilirkişi incelemesine gönderilmediğini, yerel mahkemenin 2 nolu ara kararında raporda hangi hususların incelenmesi gerektiği açıkça ve tek tek belirtilmesine rağmen bu hususlarda görüş bildirilmeksizin sadece hukuka aykırı olarak tesis edilen ipotek belgesinde belirtilen tutarın ödenen borç ile orantılı olduğunun değerlendirildiğini, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki taleplerinin reddedildiğini, ipotek sözleşmesinin geçerliliğinin 6098 sayılı TBK gereğince hukukçu bilirkişi tarafından değerlendirilmediğini, 17.07.2021 tebliğ tarihli bilirkişi raporunda sadece azami ipotek tutarının incelenerek bu tutarın borç miktarı ile örtüşüp örtüşmediğinin tespit edilerek eksik inceleme yapıldığını, dava dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinin ve düzenlenen raporun TBK’nın 583. maddesine aykırı olduğunu, ilgili yasa hükmü gereği kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmedikçe geçerli olmayacağının açıkça düzenlendiğini, yerel mahkemenin gerekçe kısmında söz konusu dosyaya ilişkin gerekli incelemelerde bulunmayan hükmün tesis edildiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dava, istirdat talebine ilişkindir.
Davacı ….’ın maliki bulunduğu …. Merkez … Mah. …parselde bulunan …. nolu taşınmaz kaydı üzerinde dava dışı borçlu …..’ın davalı alacaklı banka tarafından açılmış, açılacak her türlü krediden dolayı doğmuş doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere …..TL limitle üst sınır ipoteği tesis edildiği dosyada yer alan ipotek resmi akit tablosundan anlaşılmıştır.

Taraflar arasındaki resmi ipotek senedinin incelenmesinde, ipoteğin dava dışı ….’ın kredi sözleşmesi ve sair bankacılık ve borç işlemlerinden dolayı doğmuş ve doğacak asalet ve kefalet borçlarının teminatını teşkil etmek üzere verildiği anlaşılmaktadır. Davacının istirdatını talep ettiği bedelin dava dışı borçlu …..’ın kullanmış olduğu kredi nedeniyle banka tarafından aleyhine başlatılan …..İcra Müdürlüğünün … nolu dosyaya karşılık ödendiği banka kayıtları ve mahkemece alınan bilirkişi raporu ile sabittir. Bu nedenle dava dışı borçlu ….’ın bankaya olan borcu nedeniyle ödenen bedelin istirdatı olanaksızdır. Buna göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yan bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere 27/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.27/04/2023

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”