Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1406 E. 2022/1887 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1406
KARAR NO : 2022/1887
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN VEKİLİ : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2021
NUMARASI : 2017/1557 Esas, 2021/475 Karar
DAVACI :
MİRASÇILARI :

VEKİLLERİ :

DAVALI : …
DAVANIN KONUSU : Limited Şirket Ortaklığından Çıkma
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
YAZIM TARİHİ : 07/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03/06/2021 tarih ve 2017/1557 esas, 2021/475 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davacılar vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, eczacı olan müvekkilinin davalı şirkete % 001 hisse ile ortak olduğunu, müvekkiline bu tarihe kadar hiçbir kâr payı ödenmediğini, SGK tarafından gönderilen ödeme emrinde şirketin prim borçlarının ödenmediğini, şirket ve yönetici ortaklardan tahsilinin de mümkün olmadığını ve müvekkiline müracaat edildiğini, müvekkilinin hissesi oranında kendisine tahakkuk ettirilen borcu ödediğini, müvekkilinin iyi niyet ve güveninin zedelendiğini, şirket ortaklığın devamının çekilmez hale geldiğini belirterek ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.

Mahkemece, ortaklar kurulunca kar dağıtım kararı alınmadıkça kar payının dağıtılamayacağı, kar payı dağıtılmamasının haklı neden sayılamayacağı, SGK ya da sair kamu borçlarının ödenmemesi halinde ortağın payı nisbetinde sorumluluğunun doğmasının kanuni düzenleme gereği olduğu, davacı şirkete ortak olduğu tarihte de durumun böyle olduğu, kamu borçları açısından çıkmanın haklı sebep sayılamayacağı, alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirketin kaydi öz sermayesini de korunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, ortaklıktan çıkma hakkının ortaklar için mutlak ve vazgeçilmez bir hak niteliğinde olup, emredici bir hükümle düzenlendiğini, her ortağın haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceğini, SGK primlerinin mükellef şirket tarafından ödenmemesinin şirket yönetiminde sergilenen ciddiyetten uzak olan durumun şirketten çıkmak için haklı bir neden olduğunu, şirketten kar payı kazancı alamadığı halde SGK prim borçlarından sorumlu olarak ödeme yapmak zorunda kalınmasının da haklı bir çıkma gerekçesi olduğunu belirterek kararın kaldırılması talepli istinaf isteminde bulunmuştur.

Dava hukuksal niteliği itibariyle, TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca, limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkindir.

İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09/01/2018 tarih, 2016/5820 Esas, 2018/89 Karar sayılı kararında; “Şirketin amacını gerçekleştiremeyecek derecede borca batık olduğu hususunun ispatı halinde haklı nedenin varlığı kabul edilebilirken, sadece şirketin gayrifaal olması ve primden doğan borçlarının bulunması ise haklı neden teşkil etmemektedir…” denilmiştir.

Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, somut olayda Şirketin amacını gerçekleştiremeyecek derecede borca batık olduğu hususunun iddia ve ispat edilmediği, sadece şirketin gayrifaal olması ve primden doğan borçlarının bulunmasının ise haklı neden teşkil etmediği, bu durumda davanın reddine yönelik kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harç mahsup edilerek bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa geri verilmesine,
5- HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın Dairemizce taraflara tebliğine,

HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 07/12/2022


Başkan Vekili

(e-imzalıdır)

Üye

(M)
(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

MUHALEFET ŞERHİ

Davacının çıkma talebi TTK’nın 638/2. maddesine dayalı olup, davacı, çıkma için haklı sebeplerin mevcut olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Ortaklıktan çıkmayı talep edebilmek için haklı sebeplerin oluşup oluşmadığının somut olay özelindeki tüm hususlarla birlikte değerlendirilmesi gerekir.

TTK’nın 638/2. maddelerinde her ortağın haklı sebeplerin mevcudiyeti halinde mahkemeden ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini isteme hakkı bulunduğu belirtildiği halde, haklı sebeplerin ne olduğu konusunda herhangi bir tanım yapmamıştır. Bu konuda kanun koyucunun haklı sebepten ne anladığının tespiti için kollektif şirketlere ilişkin TTK’nın 245. maddesinden yararlanılabilir. Buna göre haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır. Bu tanım genel bir tanım olup, Kanun’un “haklı sebep”e sonuç bağladığı tüm hallerde bu tanımdan yararlanılabilir. Aynı maddede örnek kabilinden bazı haklı sebep halleri sayılmış olmakla birlikte bunlar sınırlı sayıda değildir. Burada sayılan örneklere göre bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, bir ortağın uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı üstüne aldığı şirket işlerini yapamayacak duruma gelmesi, bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi gibi haller haklı sebepler olarak sayılmıştır. Ancak asıl tanım yukarıda açıklandığı şekilde birinci fıkrada yapılmıştır.

Somut durumda, şirket ana sözleşmesinde ortaklıktan çıkma konusunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Davacı muris vekili, davalı şirketin hiç kâr payı dağıtmamasını haklı sebep olarak ileri sürmüşse de, sadece şirketin kâr payı dağıtmaması, ya da belirli dönemlerde zarar etmiş olması davacı yararına tek başına haklı çıkma sebebi oluşturmaz. Ancak, gelen SGK yazı cevabına göre davacı pay sahibinin 2015/01-2017/11 ayları aralığındaki prim borçlarını hisse oranına düşen (10/12000) tutarını ödemek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Hali hazırda iki ortaklı olan davalı limited şirketin diğer pay sahibi …….11990/12000 oranında şirket ortağı olduğu gibi aynı zamanda şirketin temsil yetkisini haiz müdürü olduğu anlaşılmaktadır. Kar payı almadığı ve talepte bulunmadığı halde sürekli olarak şirketin prim borçlarını ödeme yönünden cebri icra tehdidi altında kalan davacı pay sahibi bakımından ortaklık ilişkisinin devamını beklemek dürüstlük kurallarına aykırı olacağı gibi çekilmez hale geleceği de izahtan varestedir.

Şirketin diğer ortağı olan dava dışı ……’un hakim ortak ve yönetici sıfatında olmasına rağmen şirket işlerinde gerekli özen ve dikkati göstermediği, kendisine müdür organı olmasına bağlı olarak düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmediği, 2015 yılından 2017 yılına değin davacının şirketin kamu borcunu ödemek zorunda kaldığı sabittir. Oysaki dosyaya alınan bilirkişi raporunda da şirketin 2016 yılı kaydi öz sermayesinin de 729.619,85 TL olduğu saptanmış olup, herhangi bir borca batıklık durumu da söz konusu değildir. Buna rağmen, kar payı almadığı halde şirket borçlarına muhatap bırakılan davacı küçük pay sahibi ortağın, ortaklığa devam etmesi beklenemez. Bu olgu dava dışı hakim ortak ve yönetici müdürün asli görevlerini layıkıyla yerine getirmediğini göstermektedir.

Açıklanan nedenlerle, davacının kar payı almaması ve şirketin kamu borçlarına maruz kalması hususları kümülatif olarak değerlendirildiğinde TTK’nın 638/2 maddesi gereğince çıkma için haklı sebebin somut olay itibariyle oluştuğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken mahkemece yargılama esnasında vefat eden davacının çıkmasına karar verilerek; şirketin gerçek malvarlıklarının rayiç değerleri araştırılmak suretiyle hüküm tarihine en yakın verilere göre davacının hissesi oranında ödenmesi gereken gerçek değerin belirlenerek çıkma payının tespiti ile davacı vereselerine ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde delillerin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.


Üye

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”