Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1356 E. 2023/16 K. 04.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1356 – 2023/16
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1356
KARAR NO : 2023/16

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : ….
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2021
NUMARASI : 2020/534 2021/372
DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….
.
Av…
..
Av….
.
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
.
TEMSİLCİ : …
….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 04/01/2023
YAZIM TARİHİ : 04/01/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30/06/2021 tarih ve 2020/534 Esas, 2021/372 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili şirket aleyhine…. Doğrudan Temin Nolu “…. Tarihleri Arasında … ” işine ait davalı şirket tarafından nakit olarak ödenen kesin teminatın iade edilmemesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla … Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı taraf ile müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca teminatın iadesi için gerekli olan şartların gerçekleşmediğini bu nedenle müvekkilinin karşı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı şirket tarafından icra takibi başlatılmadan önce ihale sürecinin bitimine müteakip … “İlişkisizlik Belgesi” alarak teminat iadesi talebinde bulunulduğunu, davalı şirketin talebi üzerine, Hukuk Müşavirliğinin …. sayılı ve …. tarihli yazısı ile davalı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan … tarihli sözleşmenin 8.2. maddesinde teknik şartnamenin sözleşme ekleri arasında sayıldığı ve 11.4.1. maddesindeyse taahhüdün sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirilmesi ve iş sebebiyle yüklenicinin müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmaması hususlarının teminatların iadesi şartı olarak belirlendiğini, Teknik Şartnamenin 9.17. maddesinde kanunlar gereği müvekkili şirketçe ödenmek zorunda kalınan her türlü işçilik alacağının yükleniciye rücu edileceğini, işçi alacakları ile ilgili müvekkili şirket aleyhine açılan davalar sonuçlanıncaya kadar sözleşme konusu iş kapsamında verilen teminatların iade edilmeyeceğinin hüküm altına alındığını, sözleşme konusu iş kapsamında çalışan Ahmet Karadağ tarafından işçilik alacaklarının tahsili talebiyle müvekkili aleyhine … Mahkemesinin … sayılı dosyasına kayden açılan davanın halen derdest olduğunu, bu çerçevede, sözleşme ve şartname hükümlerinde işçilik alacaklarına ilişkin açılan davaların teminat iadesine açıkça engel teşkil etmesi nedeniyle söz konusu dava ve varsa benzer nitelikli başkaca davalar neticelenene kadar yüklenicinin teminatının iadesi talebinin hukuken mümkün bulunmadığını, yukarıdaki sözleşme ve teknik şartname hükümleri incelendiği zaman işçilik alacağına ilişkin devam eden bir dava söz konusu olduğundan dava sonuçlanıncaya kadar teminat iadesi koşullarının gerçekleşmediğini, bu nedenle de teminatın iadesinin söz konusu olmadığını, davalı tarafın her ne kadar … aldığı “İlişkisizlik Belgesi”ne dayanarak hak iddiasında bulunsa da, sözleşme hükümlerine göre öncelikle bu işten dolayı idareye herhangi bir borcu olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, sadece “ilişkisizlik belgesine” dayanarak teminatın iadesini talep etmesinin, hiçbir hukuki dayanağı olmadan ilamsız icra takibi başlatmasının hukuka ve sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenlerle takip dosyasının iptaline ve müvekkilinin takip dosyasındaki alacak nedeniyle davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davadan … tarihinde haricen haberdar olduğunu, dosyaya sundukları vekaletnamenin mahkemece …. tarihinde onaylanmış olduğunu dava dilekçesi ve eklerinin tebliğ tarihinin vekaletin onaylandığı tarih olarak dikkate alınmasını talep ettiklerini, müvekkili şirket hakkında açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu ve bu nedenle reddi gerektiğini, öncelikle dava ile ilgili olarak; görev, yetki, husumet, derdestlik ve hak düşürücü süre itirazlarının ve zamanaşımı definin yapılmış sayılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin davalı idare ile …. tarihinde … Doğrudan Temin Nolu “… Binalarının …. Tarihleri Arasında … ” işine ait sözleşme imzaladığını, sözleşme süresinin bitimi ile birlikte ihale konusu işin sona erdirilmiş olduğunu, müvekkili şirketin … SGK İl Müdürlüğünden “İlişkisizlik Belgesi” alarak teminat iadesi talebinde bulunduğunu, tüm girişimlere rağmen müvekkili şirketin teminatının haksız ve hukuka aykırı bir şekilde alıkonularak müvekkiline iade edilmediğini, müvekkili şirketin ihale sözleşmesinde üzerine düşen tüm yükümlüklerini eksiksizce yerine getirdiğini, ihale konusu işi sözleşme ve şartname hükümlerine uygun bir şekilde yerine getirmiş olduğunu, davacı tarafın dava dışı …. tarafından davacı aleyhine işçilik alacakları bakımından Gaziantep …. Mahkemesi E… sayılı dosyasında kayden açılan davanın devam ettiğini taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin eki teknik şartnamenin “9.17. maddesinde kanunlar gereği müvekkil şirketimizce ödenmek zorunda kalınan her türlü işçilik alacağının yükleniciye rücu edileceği, işçi alacakları ile ilgili müvekkil şirket aleyhine açılan davalar sonuçlanıncaya kadar sözleşme konusu iş kapsamında verilen teminatların iade edilmeyeceği” hükmü ileri sürülerek müvekkilinin teminatının iade edilmediğini, dava dışı …. tarafından davacı aleyhine işçilik alacakları bakımından …. Mahkemesi E…. sayılı dosyasında kayden açılan davanın esas bakımından sonuçlandığını, dosyanın celbini talep ettiklerini, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede teminatın işçi davaları nedeniyle bekletilebileceği hususunda herhangi bir düzenleme yer almadığını, davacının iddia ettiği düzenlemenin ihale konusu işin teknik şartnamesinde bulunmakta olup teknik şartnamede müvekkili şirketin imza ve onayının bulunmadığını, müvekkili şirketin dava dışı işçi … “ihale süresi ile sınırlı olarak” işvereni durumunda olduğunu, buna karşın davacı kurumun en başından beri işçinin “asıl işvereni durumunda olduğu” ise kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olduğunu, mahkeme aksi kanaate varacak olursa; kabul anlamına gelmemekle birlikte, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye mahkeme kararı neticesinde bir ödeme yapılabilmesi durumu ortaya çıksa dahi müvekkili şirketin yapılan bu ödemelerden sadece dava dışı işçiyi çalıştırmış olduğu dönemlerden doğan alacaklarından üst işveren ile müştereken sorumlu olduğunu, ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşmede sorumluluk oranları belirtilmemiş ise bu oranın yarı yarıya sorumluluk esasına dayandığını, müvekkilinin davacıya karşı sorumluluğu en fazla kendi dönemine karşılık gelen ve dava dışı işçiye ödenen miktarın 1/2’si ile sınırlı olması gerektiğini, davacı tarafın … İcra Müdürlüğünün E… sayılı icra dosyasında takip talebinde teminat miktarını ,,,,,, TL olarak talep etmiş olduğunu, … PTT Başmüdürlüğü Destek Hizmetleri Müdürlüğünün … sayılı ve … tarihli yazısında teminat miktarının …. TL olduğu bildirildiğini, bu hususu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davacı tarafından müvekkili şirketin … sayılı ve … tarihli dilekçesine istinaden müvekkil şirkette bulunan teminatından ….. adına …. TL, ….. İş ortaklığı adına …. TL, …. adına … TL, … adına … TL olmak üzere toplam …. TL kesinti yapıldığının belirtildiğini, davacıdan ihale konusu iş için müvekkili şirket tarafından sözleşme imzalarken yatırılan teminatların ve hakkedişinden kesilen teminatlara ilişkin tüm bilgi ve belgelerin dosya kapsamına alınarak bilirkişiden hesaplama yaptırılmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin idareye yatırmış olduğu ve hakkedişten kesilmiş toplam teminat tutarının … TL olarak taraflarınca hesaplandığını, … Mahkemesi E…. sayılı dosyasında kayden açılan davanın gerekçeli kararında belirtilen alacak kalemlerininden müvekkili şirketin sorumlu olduğu tutarın bilirkişi marifetiyle belirlenerek bu sorumluluk oranına göre karar verilmesi gerektiğini, esasa yönelik yapılan savunmaları çerçevesinde şartları oluşmayan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, bu nedenle ve dilekçesinde belirtilen ve mahkememizce res’sen ele alınacak diğer nedenlere davanın esastan reddine, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davacının kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “…. taraflar arasında hizmet alımına ilişkin sözleşmenin akdedildiği, bu sözleşmeye göre davacı şirketin işveren, davalı tarafın yüklenici olarak, davalı tarafça davacının binalarının temizlik kalorifer yakma ve bahçe temizliği hizmetlerinin ifasına yönelik işin üstlenildiği, bu işe ait idari şartname, teknik şartname ve ihale dökümanları düzenlendiği, sözleşmede ve şartnamede teminatın iadesine yönelik düzenlemelerin bulunduğu, şartnamenin 9.17. maddesi gereği işçilik alacaklarına yönelik davalar sonuçlanmadan teminatın iade edilmeyeceğinin düzenlendiği, yukarıda özellikleri belirtilen … Mahkemesinde bu nitelikte bir davanın bulunduğu, davanın derdest olduğu ve kesinleşmediği, dolayısıyla davaya konu teminatın teminat işlevinin sona ermediği ve iadesi koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, davalı tarafından başlatılan takibin hukuka aykırı olduğu ve bu sebeple de davanın kabulünün gerektiği, bununla birlikte her ne kadar davacı tarafça kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmuşsa da, davalının kötüniyetli olduğuna yönelik bir delilin dosyada bulunmaması, davacı tarafın …. tarihli dilekçesinde belirttiği hususların davalının kötüniyetli olduğu şeklinde yorumlanmasının da mümkün olmaması, nitekim dosya hesabının icra müdürlüğü tarafından yapıldığı, davacının takip talebinde bu şekilde bir faiz talebinin de olmadığı dikkate alındığında, koşulları oluşmadığından bu talebin reddi gerekmiş, neticeten belirtilen nedenlerle davacının …… esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine….” karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin davalı tarafa usul ve yasaya uygun olarak, … tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça …. tarihinde cevap verilmiş olup; davalı tarafın cevap verme süresi içerisinde açılan işbu davaya cevap vermediğini, davalı tarafın süresi içinde cevap dilekçesi vermeyerek, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırı davrandığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları incelendiğinde, süresinde cevap vermemiş olan davalının, davayı inkar dışında karşı delil göstermesinin mümkün olmadığı ve ıslah ile de cevap dilekçesi veremeyeceğinin de açık olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın “İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 141. madde “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” hükmü de incelendiğinde, davalı tarafça yargılama sırasında herhangi bir ıslah talebinde bulunulmadığı gibi müvekkil şirketin açık muvafakatinin de alınmadığını, davalı tarafından usulsüz tebligat iddiasında da bulunulmadığını, bu nedenle davalı tarafın süresi içerisinde cevap dilekçesi verdiği yönündeki savunmasının geçersiz olduğunu, ayrıca davalı tarafın bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulamayacağı savunması yaptığını ancak, 100 sayılı HMK’nın “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” başlıklı 266. maddesi hükmüne göre, işbu dava konusu uyuşmazlığa konu olan icra takibinin, müvekkil şirket ile davalı tarafından imzalanan sözleşmeye aykırı olması ve müvekkil şirketin borcunun olmadığına yönelik bir tespit davası olup, hesaplama yapılması gereken bir durum söz konusu olmadığından, hakimin bilirkişiye başvurma zorunluluğunun olmadığını, ayrıca davalı taraf ile müvekkil şirket arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca teminatın iadesi için gerekli olan şartlar gerçekleşmediğinden müvekkil şirketin davalı tarafa karşı herhangi bir borcunun da bulunmadığını, davalı tarafça icra takibine konulan teminat bedelinin müvekkil şirkette bulunan teminat bedelinden daha yüksek bir miktar olduğu iddiasının da gerçeği yansıtmadığını belirterek, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararının kötü niyet tazminatı talebinin reddedilmesi yönünden bozulmasına, kötü niyet tazminatı talebinin ve davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava dosyası taraflar arasında imzalanan sözleşmeye istinaden uyuşmazlık konusu teminatın iade edilip edilmeyeceği, söz konusu teminat nedeniyle müvekkil şirketin davacı şirketten alacağı olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık konusu alanda yetkili bilirkişiye veya bilirkişi heyetine gönderilmeden, gerekli tespit ve değerlendirmeler yapılmadan, acele ve eksik inceleme neticesinde karara çıkarıldığını, mahkemece uyuşmazlık konusu dava hakkında bilirkişiden rapor aldırılmadan verilen istinafa konu işbu hükmün yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de usul ve yasalara açıkça aykırılık teşkil ettiğini, müvekkil şirketin ihale sözleşmesinde üzerine düşen tüm yükümlüklerini eksiksizce yerine getirdiğini, müvekkil şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede teminatın işçi davaları nedeniyle bekletilebileceği hususunda herhangi bir düzenlemenin yer almadığını, davacının iddia ettiği düzenlemenin ihale konusu işin teknik şartnamesinde bulunmakta olup teknik şartnamede müvekkil şirketin imza ve onayının bulunmadığını, ayrıca teknik şartname sözleşmeden sonra geldiğinden teknik olarak yürütülmesine ilişkin düzenlemeleri içerdiğinden salt teknik şartname hükümleri nedeniyle müvekkil şirketin teminatının alıkonulmasının açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ihale konusu iş için müvekkil şirket tarafından sözleşme imzalarken yatırılan teminatların ve hakedişinden kesilen teminatlara ilişkin tüm bilgi ve belgelerin dosya kapsamına alınarak bilirkişiden hesaplama yaptırılmasını talep etmelerine rağmen bu hususun ilk derece mahkemesince göz ardı edildiğini, … Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında kayden açılan davanın gerekçeli kararında belirtilen alacak kalemlerinden müvekkil şirketin sorumlu olduğu tutarın bilirkişi marifetiyle belirlenerek bu sorumluluk oranına göre karar verilmesi gerektiğini belirterek, açıklanan nedenlerle istinaf taleplerinin kabulüne, usul ve kanuna aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, hizmet alım sözleşmesi için verilen kesin teminat mektubunun iade edilmemesi nedeniyle bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinden borçlu olunmadığının tespiti (menfi tespit) istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Taraflar arasındaki sözleşmenin kesin teminat ve ek teminatın geri verilmesine ilişkin 11.4.1. maddesinde taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra, Sosyal Sigortalar Kurumundan alınan ilişiksiz belgesinin idareye verilmesinin ardından teminatların tamamının yükleniciye iade edileceği düzenlenmiştir.
Davacı tarafından sözleşme kapsamında çalıştırılan işçilerin işçilik alacakları nedeniyle açılan davalar ve teminatın iadesi için gerekli şartların oluşmaması gerekçesiyle teminat mektubu iade edilmemiştir.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. (Bkz … … Esas, … Karar sayılı kararı)
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşme ve şartnamede hüküm bulunmadığı takdirde işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve fer’ilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun da kabulü gerekir.
Bu durumda davalı yüklenicinin işçilerin kıdem tazminatından sorumlu bulunduğu, hizmet alım sözleşmesinin 11.4.1. maddesi uyarınca davalının idareye herhangi bir borcunun kalması durumunda teminat mektubunun iade edilemeyeceği, SGK’dan alınacak ilişiksiz belgesinin tek başına teminat mektubunun iadesi için yeterli olmadığı, yüklenici tarafından ayrıca işçilik alacaklarının da ödenmesinin gerektiği, davalı işçisi Ahmet Karadağ tarafından davacı idare aleyhine işçilik alacaklarından kaynaklanan dava açıldığı anlaşıldığından, davacının sözleşme nedeniyle aldığı teminatı iade etmemekte haklı olduğu gözetilerek mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Hal böyle olunca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkemece verilen karar, davacı vekili tarafından kötü niyet tazminatına hükmedilmesi isteği ile istinaf edilmiştir. Ne var ki kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması şarttır. Alacaklının kötü niyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, borçludadır. (Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd.) Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse, aleyhine kötü niyet tazminatına da hükmedilemez. Eldeki davada davalı takip alacaklısı takibinde haksız ise de, takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispat olunamadığından, davacının bu talebinin reddine karar verilmesi de yerindedir.
Buna göre mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli … TL harçtan peşin alınan …. TL harç mahsup edilerek bakiye … TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli … TL harçtan peşin alınan … TL harç mahsup edilerek bakiye …. TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6- HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca işbu kararın Dairemizce yanlara tebliğine,
Dair, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/01/2023

….
Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.
….
Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”