Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1308 E. 2021/1546 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1308
KARAR NO : 2021/1546

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2021
NUMARASI : 2021/123 Esas, 2021/489 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :

FERİ MÜDAHİL :
VEKİLLERİ :

FERİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :

FERİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :
FERİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :

FERİ MÜDAHİL :
VEKİLLERİ :

FERİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :
FERİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :
TEMSİLCİ :
KONKORDATO KOMİSERİ :
KONKORDATO KOMİSERİ :
KONKORDATO KOMİSERİ :
DAVANIN KONUSU : Konkordato
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14/07/2021 tarih ve 2021/123 Esas, 2021/489 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … tarafından 2000 yılında kurulduğu ve 20 yıldır ayakkabı üretimi yaptığını, şirketin faaliyette bulunduğu günden bu yana tüm taahhütlerini ve ödemelerini eksiksiz ve zamanında yaptığını, elinde bulundurduğu malvarlığının tamamını bankalara teminat olarak verdiğini, dünyada baş gösteren Covid-19 salgın hastalığı yüzünden ileriye dönük tüm siparişlerin iptal edilmesi ve yer yer firma faaliyetlerinin sağlık sebepleri ile durma noktasına gelmesi, müvekkili firmanın çalışmış olduğu bankaların kredi limitlerini kesmesi, kredi vermemeleri ve hali hazırdaki ödemelerin ertelenmemesi, alacaklı olduğu firmalardan borçlarını tahsil edememesi, petrol ve döviz kurlarındaki artışlar ve ihracat yapılan ülkelerin ekonomilerinin bozulması gibi nedenlerle müvekkili firmanın vadesi gelmiş borçları ödeyecek duruma düştüğünü, konkordato taleplerinin mahkememizce kabul görülmesi halinde müvekkili şirketin borçlarının %75’lik kısmını, kesin mühletin sona ermesinden yani davanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl sonra başlamak üzere eşit taksitler halinde %25 tenzilat ile faizsiz olarak 60 ay vadede ödeyeceğini, ayrıca rehinlilerin kesin mühletin bitmesiyle 1 yıl geri ödemesiz olarak faizsiz 72 ay eşit taksitler şeklinde ödenmesi talebinde bulunduklarını ve bir kısım tedbir talepleri ile beraber mühlet verilmesi talep edilmiştir.
Davacı firma ön projesinde özetle:Şirketin yukarıda belirtilen alanlarda faaliyet gösterdiği, şirketin tek ortağının …. olduğu, şirketin sermayesinin 3.595.000 TL olduğu, şirket sermayesinin arttırılacağı, ayrıca … ili, … ilçesi, …mah. … Ada,… Parsel ve .. Ada, .. Parsel sayılı taşınmazların satılarak işletme sermayesi elde edileceği, firmaya güçlü yeni bir ortak alınacağı, …. Sigorta A.Ş firmasından 368.800 TL tazminat ödeme alınacağını, firma ve projelerin devamlılığının sağlanacağı, bu planlama ile adi (rehinsiz) borçlar için kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl ödemesiz faizsiz, %25 tenzilat ve 60 ay vadeyle ödeme teklifinde bulundukları, rehinli borçlar yönünden kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl ödemesiz faizsiz 72 vadede ödeme teklifinde bulunduklarını, şirketin iflasına karar verilmesi halinde alacaklıların alabileceği tutarın rehinli gayrimenkuller ile sınırlı olacağı, projenin tasdiki halinde rehinli alacaklıların eline geçecek tutarın %100, adi alacaklıların eline geçecek tutarın ise %75 olacağı belirtilmiştir.
Müdahale talebinde bulunanlar özetle: Konkordato talebinin reddine karar verilmesini, tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; “….Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde: Dava İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenen vade ve tenzilat teklifini içeren adi konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememizce 16/02/2021 tarihinden başlamak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş ve daha sonra davacı borçlunun talebi, 14/04/2021 tarihli Komiser Heyeti raporu gözetilerek İİK’nın 287/4 hükmü uyarınca geçici mühlet 2 ay daha uzatılmıştır.
Borçlunun geçici mühlet içerisinde hedeflenen gayri safi hasılanın %11’ini gerçekleştirdiği ve 2021 yılı içinde hedeflenen kârlılık oranına uzakta olduğu;
Şirketin 31.05.2021 tarihli Gelir tablosu verilerine göre bu tarih itibarıyla 282.087,03 TL zarar ettiği, ve 2021 yılı için hedeflenen karlılık oranından uzak olduğu;
31.12.2020, 31.01.2021 ve 31.05.2021 tarihli bilançolarda ilk madde ve malzeme 1.510.000 TL bakiye verirken Mamuller ve Yarı Mamuller hesabında bakiye vermediği ancak firma 25.06.2021 tarihine kadar 851 çift ayakkabı için fatura kesip mal sattığı halde bu Rayiç değerli kayıtlarda yer almadığı;
Firma Konkordato süreci içerisinde 101.098,80 TL tutarında (KDV Dahil) Mal sattığı halde ve gelir tablosunda yer aldığı halde rayiç değerli bilançoda ki alıcılar hesabını değiştirmediği, satışların ancak 50.027,20 TL sinin tahsil edildiği, satılan kısmın 51.071,60 TL sinin bu dönemde tahsil edilmediği halde kayıtlarda yer almadığı;
İşletmede Mayıs 2021 dönemi itibariyle 34 personelin kayıtlı olduğu, ancak fiilen 3 personelin çalıştığı, 31 personelin kısmi istihdamdan yararlandığı ve fiilen çalışmadığı;
Demirbaş içerisinde yer alan makinanın satıldığı halde tahsilatın nasıl yapıldığı ,hangi hesaplara dahil edildiğinin tespit edilemediği;
Borçlunun, geçmiş dönem alacaklarından dolayı …. TL tahsilat öngörüldüğü, süreç içerisinde herhangi bir tahsilatın yapılmadığı ve tahsilat yapılma ihtimalinin de düşük olduğu;
Borçlunun şirketin sermayelerinin….-TL arttırılacağını planlandığı, ancak süreç içerisinde buna dönük herhangi bir adım atılmadığı ve somut açıklamaların bulunmadığı;
Gayrimenkul satışlarından … TL kaynak yaratılması planlanmış ise de, buna dönük herhangi bir girişimde bulunulduğuna dair herhangi bir belge ibraz edilmediği gibi şirket ortağı …tarafından …. ili, … ilçesi, … mahallesi … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın satışından gelir elde edileceği belirtilmiş ise de, üzerindeki ipotek ve hacizler nedeniyle bu ihtimalin de düşük olduğu;

Borçlunun 28.06.2021 tarihli güncel rayiç değerli bilanço verilerine göre şirketin borca batık olmadığı, 804.455,98 TL net özkaynağının mevcut olduğu, şirketin 31.12.2021 tarihli rayiç değerli bilançosunda yer alan 1.210.262,31 TL tutarındaki borca bataklığın, bilanço aktifinde kayıtlı binaların değerlenmesi sonucu ortadan kalktığı, bu itibarla davacının 31.05.2021 ve 28.06.2021 tarihli güncel tarihli kaydi ve rayiç değerli bilanço verilerine göre borca batık olmadığı, ancak ibraz edilen mali tablolardan finansal sıkıntı olduğu belirlenen ….Deri mamulleri firmasından olan 3.317.215-TL alacağın şüpheli alacak olarak dikkate alındığında rayiç değerde borca batık olduğu değerlendirilmiştir.
Borçlu şirket var olan kârlılık durumunu, hedefe olan uzaklığını pandemiye ve kapanmalara bağlamış ise de; borçlunun konkordato talebinde bulunduğu süreçte pandeminin zaten mevcut olduğu, dünyada ve ülke genelindeki artan vakalar gözetildiğinde kısmi ve tam kapanmaların ön görülemez bir durum olmadığı, tam tersine firmanın borçları ödemek ve ayakta durmak adına bu durumu gözeterek planlama yapması gerektiği, bu husus basiretli bir tacir olarak hareket etmenin de gereği olduğu, nitekim pandeminin devam etmekte olduğu ve değerlendirme tarihi itibariyle etkilerinin ne zaman ortadan kalkacağı konusunda kesin bir öngörüde bulunabilmenin olanaklı olmadığı gözetildiğinde belirtilen vakalara dayalı olarak yapılan itirazların yerinde olmadığı ve projenin başarıya ulaşma şansının bulunmadığı kabul edilmiştir.
İİK’nın 292 maddesi;
“İflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar verir:
a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa.
b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.
c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa (Ek ibare: 6/12/2018-7155 S.K./16. md) .
d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.
İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hallerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.
Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” şeklindedir.
Mahkememizce, konkordato projesinin başarıya ulaşamayacağı yönündeki subutu ve komiser heyetinin borçlu firmanın rayiç değerli bilançoya göre borca batık olduğu, yine komiser heyetinin raporlarındaki “31.12.2020,31.01.2021 ve 31.05.2021 tarihli bilançolarda ilk madde ve malzeme 1.510.000.-TL Bakiye verirken Mamuller ve Yarı Mamuller hesabında bakiye vermemektedir. Ancak firma 25.06.2021 taihine kadar 851 ÇİFT Ayakkabı için fatura kesip mal sattığı halde bu Rayiç değerli kayıtlarda yer almadığı tespit edilmiştir”, “Firma Konkordato süreci içerisinde 101.098,80 TL tutarında (KDV Dahil) Mal sattığı halde ve Gelir tablosunda yer aldığı halde Rayiç değerli Bilançoda ki Alıcılar Hesabını değiştirmemiştir. Firma Bu süreçte satışların ancak 50.027,20 TL si tahsil edilmiştir. Satılan kısmın 51.071,60 TL si bu dönemde tahsil edilmediği halde yukarı satırda ifade ettiğimiz gibi kayıtlarda yer almamıştır.” “Demirbaş içerisinde yer alan makinanın satıldığı halde tahsialtın nasıl yapıldığı ,hangi hesaplara dahil edildiği tespit edilememiştir.” yönündeki tespitlerde gözetildiğinde İİK’nın 292/1-b-c bendindeki şartların gerçekleştiği kabul edilmiştir. İİK’nın 292/1-b-c bentlerindeki şartların gerçekleşmesi durumunda, iflas kararı verilebilmesi için ayrıca borca batıklık da aranmamaktadır.(Kaldı ki borçlu firmanın borca batık olduğu kabul edilmiştir.) (Bkz. Ankara BAM 23. HD’nin 10.06.2019 T. 2019/485-923 E.K; Ankara BAM 23. HD’nin 12.04.2019 T. 2019/482-613 E.K; Ankara BAM 23. HD’nin 21.06.2019 T. 2019/1293-991 E.K sayılı ilamları). Yine borçlu firmanın yetkilisine 292/son hükmü uyarınca hem ikinci hem de üçüncü celse ara kararları doğrultusunda davetiye gönderilmiş ancak duruşmaya mazeretsiz olarak iştirak edilmemiştir. ” gerekçesiyle geçici mühletin kaldırılmasına, davanın reddine ve borçlu firmanın iflasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin Yasaya ve içtihatlara aykırı şekilde ve eksik incelemeyle hüküm kurduğunu, öncelikle usul yönünden itirazları olduğunu, müvekkili şirketin borca batık olmadığını, borca batıklığın usule aykırı olarak hesaplandığını, özellikle şüpheli alacaklarda olan birtakım şirket alacaklarının şirket pasifine alınmasının hukuka aykırı olduğunu, işbu nedenle bu yönüyle şirketin borca batıklığının usule aykırı hesaplandığını, B-İİK 292. maddesine göre borçlu asilin duruşmaya çağırılarak dinlenmesi gerektiğini, bu doğrultuda şirket yetkilisi …’a dosyadan iki adet tebligat çıkarılmışsa da müvekkil şirket temsilcisine karar duruşmasından önce tebligat yapılamadığını, müvekkil şirket temsilcisinin duruşmadan sonra tebligattan haricen haberdar olduğunu, bu yönüyle verilen kararın usulen eksik olduğunu, esas yönünden ise komiser heyetinin itirazlarını dikkate almadığını, Covid-19 salgını sebebiyle ayakkabı sektörünün de ciddi şekilde olumsuz etkilendiğini, 26.04.2021 tarihinde ilan edilen ve 29.04.2021-17.05.2021 tarihleri arasını kapsayan tam kapanmanın müvekkil şirketin iştigal ettiği sektöre tam olarak olumsuz yansıdığını, ancak komiser heyetinin raporunda bahsedilen bu duruma tam olarak değinilmediğini, bu durumlar ek raporda da değerlendirilmediği için müvekkilinin faaliyete geçme durumunun gözardı edildiğini, yine komiser raporunda itiraz ettikleri bir konunun da müvekkil firmanın almış olduğu ve mahkeme dosyasına itiraz dilekçelerinde sundukları sipariş formlarının değerlendirmeye alınmadığını, oysa karlılığın yasaklardan sonra artacağını ve ileriye dönük planları olan projenin gerçekleşeceğini bu siparişler ve bu siparişler neticesinde elde edilecek yeni siparişlerin de gösterdiğini, müvekkil şirketin pandeminin etkisinin kalkmasıyla birlikte satışlarında artış gerçekleştiğini hatta 30.06.2021 tarihinde 100.000,00 TL’lik satış gerçekleştirdiğini, şu aşamada siparişlerin tek tek yetiştirildiğini, bu hususun da göz önüne alınması için yerel mahkemeye talepte bulunulmuşsa da ne mahkemenin ne de komiser heyetinin bu taleplerini göz önüne almadığını, açıklanan bu nedenlerle öncelikle komiser raporunun uygunluğu ve dosya kapsamının hukukiliği açsından yeniden bilirkişi raporu alınmasına, ayrıca yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, yeniden inceleme yapılarak davalarının kabulüne veyahut yeniden inceleme yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Konkordato, borçlu ile alacaklıları arasında mahkemenin gözetiminde yapılan ve borçlunun malvarlığının iflas usulüyle tasfiyesini önleyen veya durduran bir borç tasfiyesi sözleşmesidir. Yapılacak olan tasfiye sözleşmesi yani konkordatonun tasdiki, alacaklıların çoğunluğunun kabulüne ve İİK.’nun 305-(a)-(b)-(c)-(d)-(e) maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesine bağlıdır.
Konkordato davasında geçici mühlet kararı, İİK.’nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin, dava dilekçesinin ekinde yer alması ile verilmektedir. İlk derece mahkemesince İİK.’nun 287. maddesi gereğince davacı borçluya geçici mühlet kararı verilerek, geçici mühlet kararı ile birlikte yasada yer alan tedbirlere hükmedilmiştir.
İİK.’nun 287. maddesinin 5. fıkrası, kesin mühlete ilişkin 291 ve 292. maddelerin geçici mühlet bakımından da kıyasen uygulanacağını öngörmektedir. İİK’nun “Kesin Mühlet İçinde Konkordato Talebinin Reddi ile İflâsın Açılması” başlıklı 292. maddesinde:
“İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir:
a)Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa,
b)Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa,
c)Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa,
d)Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse,
İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine re’sen karar verir.
Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” denilmektedir. Buna göre geçici mühlet içerisinde iyileşme ümüdinin olmaması ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin görülmemesi halinde, geçici mühlet içinde konkordato talebi reddedilebileceği gibi, davacı iflasa tabi ise ve İİK.’nun 292. maddesindeki şartlardan biri gerçekleşmiş ise davacının iflasına da karar verilecektir.
Somut olayda konkordato komiser heyeti tarafından, şirketin ön projesine göre 2021 yılı için hedeflenen karlılık oranından uzak olduğu ( Hedeflenen rakamın % 11’ini gerçekleştirdiği), davacının 31.05.2021 ve 28.06.2021 tarihli güncel tarihli kaydi ve rayiç değerli bilanço verilerine göre borca batık olmadığı, ancak ibraz edilen mali tablolardan finansal sıkıntıda olduğu belirlenen ….i Deri mamulleri firmasından olan 3.317.215-TL alacak şüpheli olarak dikkate alındığında rayiç değerde borca batık olduğu, konkordato projesinin amacına ulaşmaya elverişli olmadığı bildirilmiştir. Ayrıca yine komiser raporlarında; “31.12.2020,31.01.2021 ve 31.05.2021 tarihli bilançolarda ilk madde ve malzeme 1.510.000.-TL Bakiye verirken Mamuller ve Yarı Mamuller hesabında bakiye vermemektedir. Ancak firma 25.06.2021 taihine kadar 851 ÇİFT Ayakkabı için fatura kesip mal sattığı halde bu Rayiç değerli kayıtlarda yer almadığı tespit edilmiştir”, “Firma Konkordato süreci içerisinde 101.098,80 TL tutarında (KDV Dahil) Mal sattığı halde ve Gelir tablosunda yer aldığı halde Rayiç değerli Bilançoda ki Alıcılar Hesabını değiştirmemiştir. Firma Bu süreçte satışların ancak 50.027,20 TL si tahsil edilmiştir. Satılan kısmın 51.071,60 TL si bu dönemde tahsil edilmediği halde yukarı satırda ifade ettiğimiz gibi kayıtlarda yer almamıştır.” “Demirbaş içerisinde yer alan makinanın satıldığı halde tahsialtın nasıl yapıldığı ,hangi hesaplara dahil edildiği tespit edilememiştir.” biçiminde tespitler yapılmış olmakla, rayiç değerli bilançonun analiz yapılmasına da olanak vermediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece davacının konkordato talebinin reddine ve tacir olması nedeniyle iflasa tabi olduğundan iflasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Öte yandan, mahkemece borçlu firmanın yetkilisi İİK’nın 292/son hükmü uyarınca açıklamada bulunmak üzere ikinci ve üçüncü celse ara kararları ile duruşmaya davet edilmiş ise de duruşmalara iştirak etmemiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesinde “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” hükmü düzenlenmiş olup, şirket temsilcisinin bilinen adresine çıkarılan davetiyelerin, muhatabın çarşıda olduğundan bahisle sırasıyla çalışanına ve komşusuna tebliğ edildiği, davetiye tebliğinin usulüne uygun olduğu görülmektedir.
Buna göre, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1.Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2.Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3.Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4.HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5. Kararın taraflara tebliğine,
İİK 164. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 10 gün içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 20/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”