Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1258 E. 2021/1613 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1258
KARAR NO : 2021/1613

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2021
NUMARASI : 2021/474 E., 2021/523 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 26/10/2021
YAZIM TARİHİ : 26/10/2021

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/474 Esas, 2021/523 Karar sayılı dosyasında verilen 16/06/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı ….Bankası … Şubesi tarafından …Müdürlüğünün …, … ve ….esas numarasına kayıtlı 3 adet mükerrer takip başlatıldığını, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkili hakkında açılan icra takibinde hiçbir yasal dayanak belirtilmeden açıldığını takip talebinde borcun sebebinin ortaklık sözleşmesinin gösterilmiş olmasına karşın müvekkilinin böyle bir ortaklık sözleşmesinden haberinin olmadığını, her iki gözünden de kör olması nedeniyle öyle bir ortaklık sözleşmesine imza attığını bilecek durumda olmadığını, müvekkili hakkında sahte evrak düzenlenmesinden dolayı veya sahte olarak müvekkiline imzalattırılmış olması nedeni ile bir yükümlülük altına sokulmak istendiğini, müvekkilinin hayatında …. ilinin … ilçesini görmüşlüğünün olmadığını, müvekkili hakkında mükerrer icra takipleri başlatılarak haksız ve hukuka aykırı menfaat elde edilmeye çalışıldığını ileri sürerek teminatsız olarak tedbiren icra takiplerinin durdurulmasına, …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra takibinin iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya açılan davanın haksız olup reddi gerektiğini, öncelikle yetki itirazlarının bulunduğunu, davaya konu icra dosyaları …. İcra Müdürlüğünde olması nedeniyle yetkili mahkemenin …. Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “… 7155 Sayılı Yasanın 23. Maddesi ile 6325 Sayılı Yasaya eklenen 18/A maddesinin 2. Fıkrası; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmündedir.
Anılan yasal düzenleme uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinden ve davacı tarafça arabulucuya başvurulmaksızın dava açıldığı anlaşılmakla davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın, 7155 sayılı yasanın 20. Maddesi ile 6102 sayılı yasaya eklenen 5/A maddesinin 1. Fıkrası uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı vekilinin Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 22.09.2020 havale tarihli adli yardım talepli dilekçesi ile müvekkili aleyhine davalı …Bankası … şubesi tarafından … İcra Müdürlüğünün …esas numarasına kayıtlı 3 adet mükerrer takip başlatıldığını, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkili hakkında sahte evrak düzenlenmesinden dolayı veya sahte olarak müvekkiline imzalattırılmış olması nedeni ile bir yükümlülük altına sokulmak istendiğini, müvekkilinin hayatında ….ilinin…. ilçesini görmüşlüğünün olmadığını, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 15.04.2021 tarihinde, görevsizlik kararı verilmiş olup, verilen kararın 15.06.2021 tarihinde kesinleştiği ve davacı tarafça 15.04.2021 tarihinde arabuluculuk barosuna başvurulduğunu, son tutanağın (anlaşmama tutanağı) 26.04.2021 tarihinde düzenlenmiş olduğunu, görevsizlik kararı neticesinde, görevli mahkemeye gönderilen dava ayrı bir dava olmayıp, görevsiz mahkemede açılan dava olduğunu, dava açılış tarihi dava dilekçesinin görevsiz mahkemeye tevzi edildiği tarih olduğunu, bu anlamda dava şartı arabuculuk hususunun tamamlanabilir bir dava şartı olmayıp; yasa metninin amir hükmü gereğince arabuculuk ile amaçlanan gayenin belirli hukuk uyuşmazlıklarının mahkeme önüne götürülmeden çözülmesi imkânı olduğunu, müvekkili tarafından açılan davanın menfi tespit davası olup, Arabuluculuk Kanuna göre menfi tespit davaları öncesinde arabulucuya başvurunun dava şartına tabi olmadığının bir kez daha vurgulandığını, yerel mahkeme kararında davanın reddi nedeni ile hükmedilen vekalet ücretinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, 2004 Sayılı İcra İflas Kanununun 72 Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/6050 Esas, 2021/4519 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece dava şartlarının mevcut olduğu kabul edilerek işin esasına girilip, delillerin toplanmasından sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/06/2021 tarih ve 2021/474 Esas, 2021/523 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Talep halinde, istinaf karar ve ilam harcının davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın temyizi kabil olmaması sebebiyle HMK ‘nın 359/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 26/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.26/10/2021

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”