Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1237 E. 2023/164 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1237 – 2023/164
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1237
KARAR NO : 2023/164

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ……
ÜYE : …….
ÜYE : ……
KATİP : …….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2021
NUMARASI : 2020/929 Esas, 2021/510 Karar

DAVACI : ………
VEKİLLERİ : Av. ………
Av. ………
DAVALI : ………
VEKİLLERİ : Av. ………..
Av………

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
YAZIM TARİHİ : 26/01/2023

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10/06/2021 tarih ve 2020/929 esas, 2021/510 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkili şirketin …… hesabından tanzim edilen ciro yoluyla davalı tarafa geçtiği çek fotokopisinden anlaşılan …… tarih, ……… esas numaralı dosyası ile takibe konu edildiğini, müvekkili şirket yetkilisi Metin Saltan’ın boş çeklerin bulunduğu çantanın çalındığını, bunun üzerine …… tarihinde …….. Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatta bulunularak çalınan çeklerin seri numaralarının bildirildiğini, …….. soruşturma numaralı dosyası ile ….. Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılarak çalınan çeklerin kötü niyetli kişilerce kullanımının önlenmesi ve hükümsüz sayılması için gerekli tedbirlerin alınmasının istendiğini, icra dosyasına konu edilen çekte yer alan imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, icra ödeme emrinde adı geçen ……. ve ……… Ltd. Şti.’ye herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili adına imza atılarak resmi evrakta sahtecilik suçunun işlendiğini, buna ilişkin ……. tarihinde ……. Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturmanın ……… numarası ile devam ettiğini, bu nedenle müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazlarının olduğunu, yetkili mahkemenin ……. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) yetkili olduğunu, davaya konu çekin bir kambiyo senedi olması sebebiyle TTK’nın 645 ve devamı maddeleri gereğince sebepten mücerret olduğunu, davacı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de, davacının, müvekkili bankanın çeki kötü niyetli iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğunu ispat etmesi gerektiğini, davaya konu çekin ……….Yapı Market A.Ş. yetkilileri tarafından müvekkili bankaya genel nakdi kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandığı kredilere karşılık ciro yolu ile devir/ temlik ettiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli hamil olduğunu, çek incelendiğinde ciro silsilesinin tam olduğunu, herhangi bir kopukluk bulunmadığının görüleceğini, müvekkili bankanın keşideci davacı şirket ile doğrudan ilişki içerisinde olmadığından imzanın itiraz eden borçluya ait olup olmadığını bilecek durumda bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile; davacının …… şubesine ait ……. keşide tarihli, …… TL meblağlı, keşidecisi …….inş.paz.ltd.şti olan, …… nolu çek ve bu çekin takibe konulduğu ……. İcra müdürlüğünün …… numaralı icra dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin sadece davacı yönünden iptaline, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesini tekrarla verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinde hem icra hukuk mahkemesinin kararlarının kesin hüküm oluşturmayıp kendisini bağlamadığını ifade ettiğini, hem de icra hukuk mahkemesinin almış olduğu rapor doğrultusunda hüküm kurmasının kendi içinde çelişki yaratmış olduğunu, mahkemenin imza incelemesi için rapor alıp, gerekli imza incelemeleri yapıldıktan sonra karar vermesi gerektiğini, mahkemece çekin keşide edildiği tarihte şirket yetkilisi tarafından başka bir kişinin yetkilendirilip yetkilendirilmediğinin ve bu hususta vekalet verilip verilmediği hususunda araştırma yapılmadığını, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasıdır.
Uyuşmazlık; icra takibine ve davaya konu çekte bulunan ve inkar edilen imzanın aidiyeti konusunda icra mahkemesince yaptırılan ve hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporu ve Jandarma Kriminal raporunun genel yetkili mahkemede hüküm kurmaya elverişli delil olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İcra mahkemelerinin kuruluş amacı icra iflas hukuku çerçevesinde icra organlarınca yürütülen cebri icra yetkisinin hukuka ve kanuna uygunluğunu denetlemektir. İcra mahkemeleri icra dairelerinin işlemlerini inceleyerek kendilerine yapılan şikayet ve itirazlara ilişkin uyuşmazlıkları çözüme bağlamaktadır. Takip hukuku çerçevesinde icra mahkemesinin seri yargılama yapması gerekliliği nedeniyle genel mahkemelere nazaran yargılama yetkisi sınırlı olup, çoğu zaman sadece takip dosyası ve yazılı belge üzerinden inceleme yapılmaktadır. Bu nedenle, icra mahkemesinin takip hukuku çerçevesinde verdiği kararlar genel mahkemeler açısından kural olarak kesin hüküm teşkil etmemektedir.
İcra mahkemeleri genel olarak icra ve iflas takibi sırasında doğan uyuşmazlıkları sınırlı ve biçimsel olarak incelemeye ve karar vermeye yetkili olup, genel mahkeme gibi geniş yetkili bir mahkeme değildir. Mahkemelerin bu sınırlandırılmış yetkisinden ötürü icra mahkemesi kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Mahkemenin takip hukukuna ilişkin kararları sadece yürütülen takip konusu bakımından tarafları bağlar ve sadece takip hukuku anlamında kesin hüküm teşkil eder. Bunun sonucu olarak icra mahkemesi tarafından verilen karar daha sonra genel mahkemelerde dava konusu yapılabilir.
Bu durum gözetildiğinde, dar yetkili icra mahkemesince verilen kararın eldeki dava yönünden kesin hüküm niteliğinde olmadığı ve hüküm kurmaya elverişli delil olarak da kabul edilemeyeceği açıktır.
Bu itibarla, çekteki imzanın davacıya aidiyeti yönünden imza örnekleri getirtilerek usulüne uygun denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak mahkemece imzanın aidiyeti yönünden belirleme yapılması gereklidir (YHGK., 22.01.2016 tarih, 2014/729 Esas, 2016/77 Karar).
6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile uyuşmazlığın çözülmesi, hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasın da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Zira somut olayda olduğu gibi tarafların uyuşmazlığa ilişkin olarak göstermiş oldukları delillerin değerlendirilmemiş olması veya gösterilen delillerin değerlendirilmesine yönelik teknik bilgiyi gerektiren bir hususta bilirkişi raporu alınmaması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Sonuç olarak ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10/06/2021 tarih ve 2020/929 esas, 2021/510 karar sayılı istinafa konu kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın yeniden görülmesi için mahal mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda nazara alınmasına,
6-İşbu gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 26/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”