Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1220 E. 2023/54 K. 05.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1220
KARAR NO : 2023/54

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2021
NUMARASI : 2020/422 E., 2021/360 K.

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 05/01/2023
YAZIM TARİHİ : 05/01/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/422 Esas, 2021/360 Karar sayılı dosyasında verilen 09/06/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ……. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketçe yapılan itiraz sonucu takibin durduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketten ürün aldığı ve ürünlerin hatalı çıktığını, davalı tarafa ürünlerin hatalı çıktığına dair bilgi verildiğini, ancak davalının ürünleri almadığı gibi fiyat farkını da ödemediğini, taraflarına vade farkı faturasının düzenlendiğini, davalının müvekkiline ödemesi gereken borcun hatalı ürünlere istinaden fiyat farkı fatura alacağına dayalı bir borç olduğunu, ödenmeyen fiyat farkı fatura alacağının … TL olduğunu, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi sonucunda Gaziantep Arabuluculuk bürosuna başvuru yaptıklarını, ancak davalı şirket ile anlaşmanın sağlanamadığını ileri sürerek Gaziantep İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasındaki itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yerleşim yeri Antalya olduğundan ve HMK’nın 6. Maddesi gereği…. yetkili olduğunu, dosyanın yetkili …. gönderilmesinin gerektiğini, davacının iddialarının soyut ve gerçek dışı olduğunu, davacının iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini usulüne uygun olarak süresi içerisinde yerine getirdiğini, müvekkilinin ürün kalite ve güvenliği ile çevresel sorumluluklarına önem veren bir yaklaşımın sonucu sektöründeki önemli sistem sertifikalarına sahip olduğunu, davacı tarafından hiçbir surette ayıp ihbarında bulunulmadığını, iade faturası kesilmediğini, ürünler üzerinde herhangi bir tespit yaptırılmadığını, davacının davayı husumetli ve kötü niyetli olarak açtığını, müvekkilinin vade farkını 2018 yılında talep etmesi üzerine davacı firmaya geriye dönük bu bedeli ödememe gayreti içerisinde müvekkiline gönderilen ihtara karşılık geçmişe dönük 2017 yılındaki hatalı olduğunu iddia ettiği ürünlere karşılık neredeyse kendi vade farkı faturası ile birebir bedelli fiyat farkı düzenlediğini, müvekkili şirketin borçluya borcun ödenmesi hususunda birçok kez sözlü uyarıda bulunduğunu, ancak sonuç alamadığını, kanunda yazılan sürelerde müvekkiline ihbar edilmiş bir hususun söz konusu olmadığını, aksini ispat yükünün alıcıda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…davacı taraf davalıdan satın aldığı malların ayıplı olduğunu ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğu ile ne kadar malın ayıplı olduğuna yönelik usulünce deliller ibraz edemediğinden sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş ve davacının başlattığı takipte açıkça kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı talebinin de reddine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davanın reddine dair verdiği kararda dosya kapsamı ve sundukları deliller doğrultusunda yerinde olduğunu, yerel mahkemece kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verildiğini, lehlerine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, hatalı şekilde davaya cevap dilekçesinde açık şekilde talep ettikleri ve delillerle ispat ettikleri kötü niyet tazminatına hükmedilmediğini, yargılama neticesinde müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için tüm koşulların gerçekleştiğini, müvekkilinin davacıya ürün sattığını, davacıya borcun ödenmesi hususunda birçok kez sözlü uyarıda bulunduğunu, ancak sonuç alamadığını, aldıkları ürünlere karşılık yapmadıkları ödemeler ile vade farkına ilişkin….TL’nin üç gün içinde ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin tebliğinin ardından davacının …. tarihinde … TL’lik çek verdiğini, … tarihinde çek bedelinin tahsil edildiğini, ancak vade farkından doğan … TL alacağın taraflarına ödenmediğini, davacı tarafça imzalanın sipariş sözleşmesinin 8. Maddesinin açık olduğunu, davacıya ödemede iyiniyetli kolaylık sağlanarak yüzdelik dilimde de indirime gidilerek aylık %2’den, …. yılında yapılan …. TL ödemenin ….. gün geç olmasına istinaden KDV dahil … TL vade farkı faturasının kesildiğini, bu kolaylıklara rağmen davacıya ödemenin yapılmadığını, davacının alacağının bulunmadığını açıkça bildiğini, müvekkili şirket lehine cevap dilekçesinde açıkça talep ettikleri delilleri ve anlatımlarının ispatı noktasında şüphe bulunmayan %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin ayıplı mal bildirimini süresi içerisinde elektronik mail yoluyla bildirdiğini, ürünlere ilişkin fotoğrafları da hemen davalı şirkete bildirdiğini, zararın giderilmesinin istenildiğini, davalı şirket tarafından ürünlerin alınmadığını, bu gibi durumlarda genellikle bu sektörde ürünlerin bir daha kullanılamayacağından müvekkili şirketin de göndermediğini, davalı şirkete zararın bildirildiği, zararın giderilmesinin istenildiği ve iade faturası düzenleneceğinin bildirildiğini, ancak davalı şirketin oralı olmadığını, aralarındaki ticaret devam ettiğinden ticari münasebet sebebiyle iyi niyet gösterildiğini, zararın giderilmesinin beklenildiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, faturaya dayalı ilamsız icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, davacı tarafından faturaya konu malların ayıplı olduğunun kanıtlanamadığı gibi, ayıp varsa da ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kanıtlanamadığı, açıklanan nedenle kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bununla birlikte; davanın reddi ile birlikte; davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu da davalı tarafından ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi yerinde olup, davalı yanın istinaf talebinin de reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf isteminde bulunan davalıdan alınması gerekli …. TL harçtan peşin alınan … TL harç mahsup edilerek bakiye …. TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken … TL istinaf karar harcından peşin alınan … TL’nin mahsubu ile bakiye …. TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/01/2023


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”