Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1188 E. 2023/51 K. 05.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1188
KARAR NO : 2023/51

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2021
NUMARASI : 2020/236 E., 2021/413 K.

DAVACI : … – (…)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 05/01/2023
YAZIM TARİHİ : 05/01/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce …. Esas, …. Karar sayılı dosyasında verilen … tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … tarihinde dava dışı .’nin üretim bölümünde çalışmakta iken çekme makinesi isimli makinenin bakımını ve kontrolünü yaptığı esnada makinenin otomatikman çalışmasından dolayı sol elinin dişli ile kayış arasında sıkıştığını, ikinci ile üçüncü parmaklarının ikinci boğumdan koptuğunu, kopan parmakların cerrahi müdahaleler neticesinde tekrar yerine dikilemediğini, müvekkilinin çalışmış olduğu işyerinin davalı … şirketinin …. numaralı poliçesi ile sigortalandığını, poliçe kapsamında iş kazası klozu bölümünde yaralanma sonucu maluliyeti olanların tazminat hakkı olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin geçirmiş olduğu iş kazasından dolayı sol elinin iki ve üçüncü parmaklarının ampüte olmasından dolayı ….. Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından maluliyet raporu alındığını, müvekkiline %16 oranında maluliyet kararı verildiğini, müvekkilinin maluliyetinin gündelik işlerini yapmakta iken bile kendisini zorladığını, …. tarihinde dava şartı olarak ….. Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu, görüşmelerin yapıldığını ancak davalı ile anlaşılamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik … TL maddi tazminatın kaza tarihi olan …. tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, …. tarihli ıslah dilekçesi ile; dava değerini …. TL olarak belirlediklerini, ancak yapılan yargılama neticesinde alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin tazminat alacağının daha fazla olduğu bilirkişi raporu ile açığa çıktığını, dava değerini …. TL artırarak … TL olarak ıslah ettiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin ….. Mahkemeleri olduğunu, davacının sigortalılarına göre bordrolu ve sigortalı çalışan işçi olduğunun belirlenmesinin gerektiğini, kusur ve zararın ispat edilmesi gerektiğini, SGK tarafından elde edilen kazançların hesaptan mahsup edilmesi gerektiğini, hasar görenlerin birden fazla olması durumunda KTK’nın 96. maddesi gereği teminatın paylaştırılması, maluliyetin ATK tarafından belirlenmesinin gerektiğini, hesabın uzman aktüer bilirkişi tarafından yaptırılmasını, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin ve poliçe limiti olan … TL ile sorumluluklarının sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…davacının dava dışı işyerinde işçi olarak çalıştığı, işyerinde iş kazasının meydana geldiği, dava dışı işyerinin 3. kişi lehine sigorta sözleşmesi olarak nitelendirilebilecek işyerinde meydana gelen ve işçilerin zarar gördüğü rizikolara karşı davalı … şirketince karşılıklı sigorta sözleşmesi akdedildiği konusunda tereddüt bulunmamaktadır. 3. kişi lehine sigorta sözleşmesinin akdedildiği, davacının 3. kişi konumunda bulunduğu, uğradığı zararı talep hakkının varlığı nedeniyle aktif husumete ehliyetli olacağı konusunda da bir tereddüt yoktur. Davalı yetki itirazında bulunmuş ise de sigorta sözleşmelerinde zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olacağından itirazın reddi gerekmiştir. SGK tarafından bildirilen maluliyet oranı davalı tarafından kabul edilmediği bildirilmiş olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 95/2 madde gereği Sosyal Sigortalar Kurumu Yüksek Sağlık Kurulu tarafından yapılan yeniden değerlendirmede maluliyet belirlemesi yapılmış ve mahkememizce ilgili kanun hükmü gereği belirlenen %11,3 maluliyet oranı kabul edilmiştir. 3 kişiden oluşan iş güvenliği uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinde aldırılan bilirkişi raporuna göre dava dışı sigortalı işyerinin kusurunun %60 davacı işçinin kusurunun %40 olarak belirlendiği, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu mahkememizce benimsenmiştir. Aktüer bilirkişiye yaptırılan hesaba göre poliçe limitlerinde bulunan zararın, davacı tarafın ıslahı da göz önünde bulundurularak belirlenen tazminatın sigorta şirketine başvuru bulunmadığından temerrüt tarihi dava tarihi olarak kabul etmek gerekmiş ve de aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. 1-Davanın KABULÜNE, … TL maddi tazminatın … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece davacıya bağlanan peşin sermaye değerli gelir tespit edilmeden davanın kabulüne karar verildiğini, aktüer bilirkişi raporunda da SGK tarafından bağlanan peşin sermaye değerli gelirin henüz belirlenmediğini, bu nedenle tenzil edilmediğinin belirtildiğini, yerel mahkeme tarafından öncelikle bu hususun araştırılmasının gerektiğini, poliçe teminatının mükerrer olarak ödetilmesinin yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunun yasa ve usule aykırı olduğunu, Yargıtay kararları uyarınca aktüerya hesaplamalarda TRH-2010 yaşam tablosunun kullanıldığını, bu nedenle TRH-2010 yaşam tablosu üzerinden hesaplama yapılmasını talep ettiklerini, tazminat hesaplanırken devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün alınması gerektiğini, poliçe düzenlenirken poliçe üzerinden poliçenin uygulanmasının genel ve özel şartlara bağlı olduğunun açıkça belirtildiğini, genel şartların sigorta hukukunun temel taşı olduğunu ve uygulanmasının gerektiğini, genel şartların uygulanmasının ve başvurunun buna göre karar verilmesinin gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesince usul ve yasaya aykırı olan kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davacı işçinin iş kazası nedeniyle uğradığı maddi zararın, “işveren mali sorumluluk sigorta poliçesi” kapsamında, işverenin sigortacısından tazmini istemine ilişkindir.
İşveren mali sorumluluk sigortası, bir işyerinde işverene iş sözleşmesi ile bağlı ve işçilerin işyerinde ki çalışmaları esnasında uğrayacakları zararlar için işverene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına alan bir sigorta türüdür. Sigorta şirketi, akdi sorumluluğu nedeniyle poliçede belirtilen limit kadar sorumludur. İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Hükme esas alınan aktüeryal hesaplama raporunda PMF-1931 yaşam tablosu esas alınmıştır. Davalı vekili tazminat hesaplamasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılması gerektiği yönünde itiraz etmiştir. Ancak TRH 2010 tablosu Trafik Sigortası Genel Şartları gereğince uygulanması gereken tablodur. Dava konusu olay ise iş kazası olup, TRH 2010 tablosunun uygulanma imkanı yoktur. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekir.
Bununla birlikte davalı vekilinin bir diğer istinaf sebebi, davacıya bağlanan peşin sermaye değerli gelir tespit edilmeden davanın kabulüne karar verildiğidir. Ancak aktüeryal hesap raporunda ve tüm dosya kapsamında görüldüğü üzere; ….. Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün … ve … tarihli cevabi yazılarına göre; davacıya …. tarihli kaza nedeniyle aylık bağlandığı, rücuya tabi bir gelir ödemesi yapılmadığı belirtilmiştir. Aylık ise peşin sermaye değerine dahil olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; bilirkişi raporu, karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, düzenlenen bilirkişi raporunun denetime açık ve karar vermeye elverişli olduğu, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli …. TL harçtan peşin alınan …. TL harcın mahsubu ile bakiye … TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir.05/01/2023


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”