Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1185 E. 2022/1933 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1185
KARAR NO : 2022/1933

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2021
NUMARASI : 2019/263 Esas, 2021/194 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 14/12/2022
YAZIM TARİHİ : 14/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17/03/2021 tarih ve 2019/263 esas, 2021/194 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının süresinde borca itiraz ettiğini ve itiraz neticesinde takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, mağdur olduğunu, açıklanan bu nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, ayrıca davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında bir iş ilişkisinin bulunmadığını, asıl mağduriyeti müvekkilinin yaşadığını, bu nedenle açılan davanın ve yapılan icra takibinin haksız olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; “…Yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte incelenmesi neticesinde davacı tarafça davalıya karşı faturadan kaynaklı icra takibi yapıldığı davalı tarafın itirazı üzerine icra takibinin durduğu itirazın iptali istemi ile eldeki davanın açılmış olduğu davalı tarafça mahkememize ibraz edilen cevap dilekçesinde davacı tarafla aralarında doğrudan bir sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını dava konusu edilen faturadan kaynaklı işin kendileri ile …. arasında yapıldığı davacı ….’ün dava dışı …..’un taşeronu konumunda olduğu ….’un talebi üzerine müvekkil şirket adına …..tarafından fatura düzenlendiği dava konusu edilen faturadan kaynaklı borcun ise dava dışı …..’a ödendiğinin beyan edilmesi karşısında her ne kadar mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defter kayıtlarına göre davalının davacıya 40.005,29 TL, davalı taraf ticari defter kayıtlarına göre ise 25.005,29 TL borçlu olduğu mahkememize bildirilmiş ise de davacı tarafça tanık olarak bildirilen ve 3 nolu celsede tanık olarak dinlenilen ….un beyanlarından da anlaşılacağı üzere davaya konu faturadan kaynaklı işin davalı ile dava dışı ….arasında yapılan sözleşmeden kaynaklı …. tarafından yapıldığı davacı ….’ün dava dışı …’un taşeronu konumunda bulunduğu ve davalı ile davacı arasında doğrudan bir sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını ve ayrıca mahkeme huzurunda dinlenen ….’un kabulünde de anlaşılacağı üzere davalı ile dava dışı …..arasındaki sözleşme ilişkisinden dolayı …’un herhangi bir alacağının kalmadığına dair davalı tarafa imzalı beyan dilekçesi teslim etmiş olduğu bu durumda ancak davacının varsa dava dışı …..’dan alacağı davalı tarafça …..’a ödenmeyen bedele ilişkin sebepsiz zenginleşme davası açabileceği (Bkz: Yargıtay 19. Hd. 2018/353 Esas 2019/5224 Karar ) fakat …..’un alacağının bulunmadığının da gerek davalı tarafın cevap dilekçesi ekinde yer alan belgeden gerekse …’un mahkeme huzurundaki beyanlarından anlaşıldığı değerlendirilmekle davacının davasının reddine….” karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari defterlerini HMK 222/4 uyarınca tuttuğunu ve mahkemenin talebi ile delil olarak sunduğunu, ticari defterlerin bilirkişilerce usulüne uygun incelenerek raporlandığını, ancak yerel mahkemece HMK md.222 uyarınca düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilmeksizin karar verildiğini, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatının mümkün olduğunu, ticari defterlerin kesin deliller olduğunu, Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatının gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediğinin açıkça anlaşıldığını, her ne kadar müvekkili …..’un taşeronu olsa da ….ve davalının borçtan müteselsilen sorumlu olacağını, yerel mahkeme faturayı yeterli bulmayarak davacı ile müvekkili arasında akdi bir sözleşme olmadığını gerekçe gösterse de …. ile de mahkemeye sunulmuş yazılı bir sözleşmenin söz konusu olmadığını, aynı şekilde müvekkil ile ….arasında da yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, ticari borçlarda müteselsil borçluluk karinesinin olduğunu, bu kapsamda alacaklının bu borcun tamamını herhangi bir borçludan tahsilini talep edebilme yetkisine haiz olduğunu, aynı zamanda beyanında değerlendirme yapılırken kişinin borçtan sorumlu olacağı ihtimaliyle beyanda bulunabileceğinin göz önünde bulundurulmaksızın karara esas alındığını, sonuç olarak mahkemece kurulan hükmün hatalı ve eksik inceleme ile bilirkişi raporu esas alınmaksızın tesis edilmiş olup, davanın reddi ile kısmen kabulüne karar verildiğini belirterek, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davalarının kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, faturaya dayalı alacak için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dava konusu, takip dayanağı fatura her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlıdır. Faturaya süresinde itiraz etmeyen ve ticari defterine kaydeden davalının artık faturaya konu malı teslim aldığının kabulü gerekir. (Yargıtay19. H.D.’nin 2011/3549 Esas ve 2011/3335 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.) Bu durumda davalının fatura bedelini ödediğini usulüne uygun deliller ile kanıtlaması icap eder.
Mahkemece tarafların 2017 yılına ait ticari defterleri incelenmiş, davalı tarafından davacı hesabına 15000,00 TL’lik havale yapıldığının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bildirilmiştir. Nitekim davalı tarafça havale dekontları da dosyaya sunulmuştur.

Türk Borçlar Kanunu’nun 555. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe (tıpkı onun özel biçimlerinden biri niteliğindeki çek gibi) bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Somut olayda 15000,00 TL’lik havalenin dava konusu fatura için yapıldığının kabulü gerekir.

Davalı, dava konusu faturanın 15000,00 TL’lik kısmının havale ile ödendiğini, geri kalan kısım için davacıya 25005,29 TL’lik 13/03/2018 tarihli iade faturası kesildiğini savunmuş, bu durum bilirkişi raporuyla da tespit edilmiştir. Ancak dosyada tarafların 2018 yılı ticari defterleri bulunmadığından, iade faturasının davacının ticari defterinde kayıtlı olup olmadığının tespit edilemediği ve 2018 yılı defterlerinin incelenmesi gerektiği 31/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği halde mahkemece eksiklik giderilmeden yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dava konusu fatura davalının ticari defterinde kayıtlı olduğuna göre, davacı tarafından mal teslimi ispatlanmıştır. Davalının takip dayanağı 40005,29 TL’lik faturanın 15000 TL’lik kısmını ödediği sabit olup geri kalan kısmın ödendiğinin veya alınan malın iade edildiğinin ispat yükü davalı taraftadır.

Bu durumda uyuşmazlığın aydınlatılması bakımından HMK’nın 221/1. maddesinde yer alan “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” hükmü gereğince mahkemenin kendiliğinden taraflara ait ticari defterlerin ibrazına karar verebileceği hususu dikkate alınarak taraflara 2018 yılı ticari defterlerini ibraz etmek üzere süre verilmesi, ticari defterlerin sunulmamasının yasal sonuçlarının hatırlatılması, ticari defterler ibraz edildikten sonra defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ek rapor alınması, bu şekilde yapılan araştırma ve inceleme sonucunda ödemenin ya da iadenin ortaya konulamaması halinde, 25005,29 TL’nin ödendiğinin veya iade edildiğinin ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu gözetilerek sonucuna göre yargılamaya devamla esas hakkında karar verilmesi gerekir.

Mahkemece yanılgılı gerekçe ile davalı tarafından dava dışı …’a yapılan ödemenin hangi sebeple davacı bakımından bağlayıcı olacağı karar yerinde tartışılıp değerlendirilmeden, ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde deliller toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davacı tarafın istinaf talebinin açıklanan gerekçeyle KABULÜNE; inceleme konusu karar usul ve yasaya uygun olmadığından HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yeniden yargılama yapılması için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353. Maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.14/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”