Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1169 E. 2021/1359 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1169
KARAR NO : 2021/1359

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2021
NUMARASI : 2021/171 D. İş Esas, 2021/167 D. İş Karar

İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN :
VEKİLİ :
ALEYHİNE İHTİYATİ TEDBİR
İSTENEN :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
YAZIM TARİHİ : 29/09/2021

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/171 D. İş Esas, 2021/167 D. İş Karar sayılı dosyasında verilen 18/06/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

İhtiyati tedbir talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …. Şti. şirketi ve davalı … A.Ş. şirketi arasında karşılıklı sözleşme yapıldığını, davalı şirkete ait olan …Hastanesinin ruhsatı ile birlikte yine hastanenin bulunduğu …. adresindeki hastane binasında bulunun demirbaşların/eşyaların satış ve devri ile hastane binasının kiraya verilmesi hususlarında taraflar arasında anlaşma yapıldığını, davalı şirket ile müvekkili arasında satım sözleşmesine dair 26.05.2021 tarihli protokolün düzenlendiğini, davalı şirketin söz konusu anlaşma protolüne aykırı davrandığını, protokolün taraflar arasında serbest iradeyle kurulmuş olduğundan geçerli olduğunu, davalı tarafın basiretli bir tacir olarak hareket etmeyerek sözleşme hükümlerinin aksine davranıp haksız suretle sözleşmeden döndüğünü, söz konusu prtokolün 5. maddesi gereği …0 TL cezai şartın belirtildiğini, söz konusu hastane satışı ile ilgili 31.05.2021 tarihinde …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … İş dosyası ile ihtiyati tedbir istediklerini fakat taraflarınca sehven yanlışlıkla müvekkili şirketi …. Şti.’ni davacı olarak göstereceklerine sehven yapılan yanlışlıkla müvekkili şirketin yetkilisi olan … adına davayı açtıklarını, söz konusu davalı şirket ile müvekkili .. Şti. şirketi arasında sözleşme olduğunu, müvekkili … Şirketi’nin .. ilinin ..ilçesinde bulunmakta olup şirketin yetkilisinin ..olduğunu, sağlık sektöründe hizmet verdiğini, davalı şirketin … A.Ş. (Özel…. Hastanesi) şirketi üzerindeki ruhsatı ve hastanenin içerisindeki eşyaların/demirbaşların müvekkili …. Şti. Şirketine sattığını, satış bedeli olarak müvekkilinden 26/05/2021 tarihi 14:00 saatine kadar ilk ödemeyi yapması, davalı şirketin ve işetmesindeki Özel … Hastanesinin Yönetim Kurul Başkanı … tarafından istendiğini, davalının bu sözleşmeye aykırı haraket ederek satışı konusunda müvekkili şirketle anlaşmış olduğu halde ruhsatın ve hastane donanımın satışı için başka bir alıcı olan dava dışı 3. şahıstan da para istediğini, müvekkilinin haricen öğrendiğine göre 3. kişinin de 26/05/2021 tarihinde saat 16:00’da Ruhsat Bedeli olarak para yatırdığını söylediğini, davalı şirket yetkilisinin müvekkili şirket ile yapılan anlaşmadan sebepsiz yere döndüğü ve yatırılan ruhsat bedelinin müvekkili şirketin yetkilisi olan …’in aynı hesabına iade ettiğini, davalı şirketin .. ilinde bulunan Özel …Hastanesinin ruhsatının satış için kararlaştırılan 400.000 TL ruhsat bedelini 26.05.2021 tarihinde banka hesabına gönderdiğini, davalı şirketin söz konusu anlaşma protolüne aykırı davrandığını, davalı tarafın haksız suretle sözleşmeden döndüğünü, söz konusu prtokolünde 2.000.000,00 TL de cezai şart da belirtildiğini, müvekkilinin söz konusu ruhsat parasını ödemek için çaba sarfettiğini ileri sürerek davalı şirket ile kurulan anlaşma gereği müvekkili şirket tarafından peşinatı havale edilerek satın alınmış olan davalı şirkete ait Özel …. Hastanesi Ruhsatı (Sağlık Bakanlığı Özel Hastane Faaliyet izin belgesi Ruhsat No:….) üzerine ihtiyati tedbir konularak 3. kişilere devrinin engellenmesi, …. A.Ş Şirketi üzerinde kayıtlı hastane Demirbaşlarının 3. kişilere devrinin engellenmesi ve …. adresindeki hastane binasına Özel … Hastane Ruhsatı’nın ve …. A.Ş.’nin çıkarılıp başka bir ruhsat ve şirket getirilmesinin önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, “… aleyhine tedbir talep olunan tarafından, tedbir talep edenin göndermiş olduğu ödemenin iade edilmiş olduğu, sözleşmenin esaslı unsuru olan semen borcunun bu anlamda yerine getirilmiş olduğundan söz edilemeyeceği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 1.maddesine göre sözleşmenin esaslı unsurlarının varlığının denetime muhtaç olduğu bu durumda aynı yasanın 3. Ve 10. Maddelerinin eldeki belgelere göre denetiminin olanaksız olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim tedbir geçici hukuki korumaya ilişkin olup; ihtiyati tedbir yoluyla uyuşmazlığı esastan çözer mahiyette karar verilemeyeceği akılda tutularak değerlendirme yapma gerekliliği ortadadır. 6100 sayılı HMK’nun 390. maddesine göre yaklaşık ispatın değerlendirilebilmesi için gerekli olan, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen ve dosyaya sunulan sözleşmenin ihtiyati tedbir verilmesini gerektirecek yaklaşık ispat gereklerini sağlamadığı, yine satın alındığı bildirilen Demirbaşların ve diğer menkul, gayrimenkul ve ruhsatların, ihtiyati tedbir isteyen tarafına teslim edildiğine dair bir evrakın dosyaya sunulmadığı, bu durumda davacı iddialarının tamamının yargılama gerektirdiği ve yaklaşık ispat kurulanın gerçekleşmediği, anlaşılmaktadır. Elde edilen sonuca göre de başvuran vekilinin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine” karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir isteyen vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu tedbir taleplerinin kabul edilmediği takdirde sonrasında davamızın kabulüne karar verilene kadar davalı şirket yetkilisinin dava konusu olan hastane ruhsatını, hastaneyi ve demirbaşları başkasına satması halinde müvekkilinin alacağına kavuşma ihtimali neredeyse hiç kalmayacağını, davalı şirket ile müvekkili arasında satım sözleşmesine dair 26/05/2021 tarihli protokol düzenlendiğini, davalı şirketin söz konusu anlaşma protokolüne aykırı davrandığını, protokolün taraflar arasında serbest iradeyle kurulmuş olduğundan geçerli olduğunu, davalı tarafın basiretli bir tacir olarak hareket etmediği ve sözleşme hükümlerinin aksine davranıp haksız suretle sözleşmeden döndüğünü, söz konusu prtokolün 5. maddesi gereği de ….TL de cezai şart da belirtildiğini, müvekkilinin yapılan sözleye güven duyduğunu, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle zarara uğradığını, müvekkili tarafından hastane ruhsat bedelinin hesaba yatırılmış olması semen borcunu yerine getirdiğinin göstergesi olduğunu, sözleşmede …TL cezai şart belirtildiğini, müvekkili …. …. Şti. şirketinin ve davalı …. A.Ş. şirketi arasında karşılıklı sözleşme yapılmış olup davalı şirkete ait olan Özel …. Hastanesi’nin ruhsatı ile birlikte yine hastanenin bulunduğu … adresindeki hastane binasında bulunun demirbaşların/eşyaların satış ve devri ve hastane binasının kiraya verilmesi hususlarında taraflar arasında anlaşma yapıldığını, davalı şirket yetkilisinin müvekkili şirket ile yapılan anlaşmadan sebepsiz yere döndüğü ve yatırılan ruhsat bedelini müvekkili şirketin yetkilisi olan ….’in aynı hesabına iade ettiğini, uygulamada ve öğretide, Yargıtay içtihatları, 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesinin 3. fıkrası metnini hemen hemen tüm kararlarında tekraren belirtildiğini, ihtiyati tedbir talep eden tarafın, “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda” olduğunu kararlarında önemle vurgulandığını, HMK 389. Maddesindeki ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu, yerel mahkemece ihtiyati tedbir talepleri hakkında olumlu bir karar verilmesi gerekirken ret edilmesinin müvekkili şirketin haklarını ihlal edici sonuçlar doğuracağını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen 26/05/2021 tarihli protokol nedeniyle davalı şirkete ait Özel …. Hastanesi ruhsatının 3.kişilere devrinin önlenmesi, davalı şirkete kayıtlı hastane demirbaşlarının 3.kişilere devrinin önlenmesi ve Özel ….Hastane ruhsatının ve davalı şirketin hastane binasından çıkarılıp başka bir ruhsat ve şirket getirilmesinin önlenmesi yönünde davacı şirketin talep ettiği ihtiyati tedbire ilişkin olup, mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nun 389. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği bildirilmiştir. HMK’nın 390/3.maddesinde ise, “(3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre mahkeme davanın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde (nitelikte) ihtiyati tedbir kararı veremez. Mahkeme ancak gecikmesi halinde doğabilecek tehlikeyi önleme veya ciddi zararı dava süresince (geçici olarak) önlemek için yalnız bu amaçla sınırlı olmak üzere gereken tedbirlerin alınması için ihtiyati tedbir kararı verebilir. İlk derece mahkeme kararında isabetli olarak değinildiği gibi; aleyhine ihtiyati tedbir talep olunan tarafından, tedbir talep edenin yapmış olduğu ödemenin iade edilmiş olduğu, sözleşmenin esaslı unsuru olan semen borcunun bu anlamda yerine getirilmiş olduğundan söz edilemeyeceği, davalı yanın protokoldeki imzaya ve imzalayanın şirket yetkilisi olmadığına dair itirazlarının olduğu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ise HMK 390/3 maddesinde düzenlenen “yaklaşık ispat” durumunun ispatlanamadığı, cezai şart, ve maddi tazminat talepleriyle ilgili her bir iddianın yargılamaya muhtaç olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 391/3. maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.29/09/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”