Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1156 E. 2022/1983 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1156
KARAR NO : 2022/1983

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2020
NUMARASI : 2019/823 E., 2020/636 K.

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … …..
DAVALI : …….
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
YAZIM TARİHİ : 23/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2019/823 Esas, 2020/636 Karar sayılı dosyasında verilen 15/09/2020 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğunu ve davalı işçisi olarak çalışan dava dışı ….’ın işçilik alacakları ile ilgili Adana 7. İş Mahkemesinin 2015/60 Esas – 2015/395 Karar sayılı kararı ile tazminata hak kazandığını, bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini ve….’ın bu ilamı takibe koyarak …. TL tazminatı davacıdan tahsil ettiğini, hizmet alım sözleşmesi gereği işçilik alacaklarından davalının sorumlu olduğunu, bu nedenle oluşan kurum zararının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte rücuen davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı ve yetkisizlik itirazında bulunmuş, davacının hukuken yapmaması gereken bir ödemeyi yaparak bunu davalı firmadan istemesinin hatalı olduğunu, taraflar arasında müşterek-müteselsil sorumluluk bulunduğunu, davacının yaptığı ödemenin en fazla yarısını isteyebileceğini bildirerek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…tüm dosya kapsamı yazı cevapları, icra dosyası, İş Mahkemesi dosyası, hizmet alım sözleşmesi ve bilirkişi raporu ile tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde taşeronun işçisi olarak çalışan ….’ın İş Mahkemesinde işçi alacakları için dava açtığı, açılan dava sonucu verilen kararın kesinleşmesi üzerine ilamın takibe konulması sonucu davacı tarafından dava dışı işçiye işçi alacaklarının ödendiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre işçi alacaklarından sorumluluk konusunda açık hüküm bulunmadığı, bu suretle işçi alacaklarından davalı şirketin yarı yarıya sorumlu olduğu kabul edilerek bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine” karar verilmiş, taraf vekillerinin kararı istinaf etmesi üzerine dosya Dairemize gelmiş, Dairemizin 2018/164 Esas, 2018/1116 Karar sayılı 05/07/2018 tarihli ilamı ile; “…Somut olayda dava hizmet alım sözleşmesi gereğince dava dışı işçiye ödenen işçilik haklarının davalı işverenden rücuen tahsili istemine ilişkin olup, davacı ….TTK’nun 3,11,12, 16/1, 19. maddeleri ve 2560 sayılı kanun hükümleri gereğince tacir sıfatını haiz olup uyuşmazlık tacir olan tarafların ticari işletmelerine ilişkin olduğundan TTK 4. maddesine göre ticari iş olup aynı kanunun 5. maddesine göre ticaret mahkemesi görevlidir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınacağından, mahkemece ticaret mahkemesi görevli olduğundan 6100 sayılı HMK 115/2 maddesi gereğince dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının görevsizlik nedeniyle kaldırılmasına, dosyanın görevli ticaret mahkemesine gönderilmek üzere gerekli işlemleri yapmak üzere mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yeni yargılama neticesinde; “…rapor hükme esas alınarak ayrıca taraflar arsında imzalanan Hizmet Alım Sözleşmelerinin içeriği gözetilerek davacı tarafından icra dosyalarına yapılan yapılan işe başlatmama, boşta geçen süre ücreti ve yargılama giderlerinden kaynaklı ödemenin… İcra Müdürlüğünün dosyası için …. TL … İcra Müdürlüğünün dosyası için … TL davalı şirketin sorumluluğunda olduğu rücu hakkı olduğu kabul edilmiş açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulü ile, …TL’nin … tarihinden, … TL’nin… tarihinden itibaren,… TL ‘nin … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, karara esas alınan … tarihli rapora göre dava dışı işçiye yapılan ödemenin tamamından davalı şirketin sorumlu olacağının ifade edildiğini, ödemenin tamamından müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, karara esas alınan bilirkişi raporunda müvekkili aleyhine olan değerlendirmelerin tamamına itiraz ettiklerini, tüm ödemenin müvekkilinin sorumlu olacağı yönündeki değerlendirmenin hem konuya ilişkin Yargıtay kararlarına hem de bu dosyadan daha önce alınan bilirkişi raporu ve verilen mahkeme kararına aykırı olduğunu, müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşmelerde işçilere yapılacak boşta geçer süre ve işe başlatmama tazminatı ödemelerinden sadece müvekkilinin sorumlu olacağına dair açık bir düzenlemenin bulunmadığını, bilirkişinin bunun aksini söylemesine rağmen hangi sözleşme veya şartname maddesinden bu değerlendirmeye ulaştığının ifade edilmediğini, dosyada daha önce alınan …. tarihli bilirkişi raporunda taraflar arasındaki sözleşmede işçilere mahkeme ilamı gereğince yapılacak boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatı ödemelerinden sadece davalı şirketin sorumlu olacağına dair açık bir düzenlemenin bulunmadığı tespitine yer verildiğini, yerleşik Yargıtay kararları gereğince, davacı işçiye yaptığı ödemenin en fazla yarısının müvekkilinden talep edebileceğini, nitelim … tarihli ilk bilirkişi raporunda yer verilen Yargıtay ilamında da bu durumun altının çizildiğini, Yargıtay ilamları dosyadan alınan … tarihli ilk bilirkişi raporu ve Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/419 esas 2017/314 karar sayılı 07/06/2017 tarihli kararı gereğince dava dışı işçiye yapılan ödemenin en fazla yarısından müvekkilinin sorumlu tutulabileceğinden mahkeme kararını itiraz ettiklerini, davacının yapmaması gereken bir ödemeyi yaptığını, dava dışı işçinin iş akdinin son bulması sonucu açılan işe iade davası neticesinde dava dışı işçinin işe iadesine işe başlatılmaması durumunda 6 aylık brüt ücret tutarında işe başlatmama tazminatına ve 4 aylık boşta geçen süre alacağının ödenmesine karar verildiğini, ilk derece mahkemesince verilen kararın Yargıtay tarafından onanarak … tarihinde kesinleştiğini, ancak … tarihinde dava dışı işçinin aynı işyerinde işe başlatılmasının hukuken ve fiilen müvekkili şirket yönünden imkansız olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki ihale sözleşmesinin …tarihi itibariyle sürenin dolması sebebiyle sona erdiğini, … tarihli yeni ihalenin ise müvekkili şirket dışında başka bir firma tarafından üstlenildiğini, müvekkilinin…. ile ilişkisinin …. günü sona erdiği işe iade kararının kesinleştiği tarihte …. ilinde faaliyet gösteren herhangi bir işyerinin olmadığına ilişkin belgelerin başka bir dava dosyasından celp edilerek bu belgelerin tahkikat aşamasında dosyaya ibraz edildiğini, davacı tarafın bu hususa dair herhangi bir itirazının olmadığını, somut uyuşmazlıkta işyerinin henüz işe başlama başvurusundan önce kapandığını, müvekkili şirketin hukuka aykırı bir amaca uluşmak üzere işyerini belli bir süre görünüşte kapattığına dair herhangi bir iddia ve delilin bulunmadığını, Yargıtay içtihatları ve somut olay dikkate alındığında davacının işe başlatmama tazminatına ilişkin bir ödeme yapmamasının gerektiğini, dava dışı işçi tarafından başlatılan icra takibinin ilamsız icra takibi olduğunu, bu gerekçe ile davacı tarafından takibe bu yönden itiraz edilebileceğini, bu itirazlarına dair olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığını, bu haliyle raporun hüküm vermeye elverişli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın müvekkili aleyhine olan kısımlarının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, hizmet alım sözleşmelerinin ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmeler olduğunu, bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesi olduğunu, sözleşme kapsamında yapılması gereken işin yüklenici işçisi tarafında yerine getirileceğini, iş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususunun ihtilaflı olmadığını, hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun olmadığını, işçilik alacaklarının işveren tarafından ödenen işçinin yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkının bulunduğunun kabulünün gerektiğini, hizmet alım ihalelerinin aynı yüklenici tarafından alındığı gibi değişik yükleniciler tarafından da alınabildiğini, görevsiz mahkeme olan 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/419 esas sayılı dosyası kapsamından alınan bilirkişi raporunun aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, raporda işçinin boşta geçen süre için alacağı…TL olarak hesaplanmış olduğu, ilgili raporda sadece sorumluluk kısmının hatalı değerlendirilerek davalı şirketin yarı yarıya sorumlu olduğu kanaatine varıldığını, yerel mahkeme dosyasından alınan … tarihli bilirkişi raporunda davalının sorumluluğunun tam sorumluluk olduğu kanaatine varıldığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davacı tarafından dava dışı işçinin işçilik alacaklarının ödenmesi nedeniyle davacıdan tahsil edilen bedellerin istirdadı talebine ilişkindir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarında belirtildiği üzere, Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. … kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. …sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Bu açıklamalara göre dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu somut olayda dava dışı işçinin işçilik alacaklarının davacı işveren tarafından ödendiği sabittir. Davacı dava dışı işçiye ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını davalı …den isteme hakkı bulunmaktadır. Karara dayanak alınan bilirkişi raporu ise denetime açık, karar vermeye elverişli ve hesaplamalar yönünden doğru görüldüğünden ilk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle reddi gerekmektedir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu incelendiğinde; ilk derece mahkemesince reddolunan tutar istinaf kesinlik sınırı altında kaldığından davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin olması nedeniyle HMK’nın 341/2, 352. maddeleri gereğince bu gerekçe nedeniyle reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin olması nedeniyle HMK’nın 341/2, 352. maddeleri gereğince REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuru harcı ile peşin alınan karar harcının isteği halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.428,47 TL harçtan peşin alınan 358,00 TL harç mahsup edilerek bakiye 1.070,47 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
7-HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kesin olmak üzere 23/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 23/12/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”